07.01.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
BİLAL MEŞE - ÖZEL RÖPORTAJ / FOTOĞRAFLAR: FEHİM KAYACAN
Hikmet Karaman... Hiperaktif, sinirli, zaman zaman da duygusal... Uçlarda yaşamayı seven bir yapısı var. Ne zaman, ne yapacağı belli olmayan bir teknik adam...
Gaziantep’in hoccası ile Belek’te bir araya geldik. Şöyle bir geçmişe yolculuk yaparken, futbol dışı işlerinden utanmıyor, tersine gurur duyuyor. Karaman’ın şöyle bir gençliğine döndük:
“19 yaşında Almanya’ya gittim. Kocaeli, Gölcük doğumluyum. Öğretmen çocuğuyum. Oraya okumak için gittim. Bir yanda okumak, diğer yanda çalışmak zorundaydım. Para yok, pul yok. Şoförlük, pazarcılık, simit satmaktan tutun da, bir çok işi yaptım. Bundan asla gocunmadım, utanmadım. Futbol oynadım, antrenörlük yaptım. Kalacak yer sorun, yemek içmek sorun... Hayatın içinden geliyorum, halk adamıyım, halkın içinden geliyorum.”
Öyle tepeden inme bir geliş değil bu, tam tersi, tırnaklarıyla kazıya kazıya bugünlere gelmiş Hikmet hoca...
‘Kimseye eyvallahım yok’
* Bu yaşam ondan bir şeyler aldı mı?
“Hayır, kişisel olarak benden bir şeyler almadı” diyor. Hemen ardından “Peki, iş hayatınız” hatırlatması yaptık:
“Zaman zaman tercihler konusunda daha tutarlı olabilirdim. Görev alma ve bırakma kararlarında zaman zaman gel-gitler yaşadım, saklamaya da gerek yok. Bir çok kulüpten ayrılırken, çok ani karar verdiğim oldu. Halbuki biraz daha sabırlı olmam gerekirdi.”
Birçok futbol organizasyonunu takip eden Hikmet hoca, Avrupa futbolunda çok iddialıyım. Avrupa’yı karış karış gezdim, her şampiyonaya gittim, her final maçını izledim. Avrupa’da nerede iyi futbol varsa, oraya mutlaka gittim. Paramı cebimden verip gitmiş bir adamım” diye konuşuyor.
* Kocaeli, Ankaragücü, Rize, Gaziantep, Kayseri, Ankaraspor ve Manisaspor maceralarının ardından, geçen sezon Gaziantepspor’u Abdullah Ercan’dan devraldı. Başarılı bir sezon geçirdi...
“İddia ediyorum, sezon başı Gaziantep’e gelseydim, o takımı, o kadrosuyla zirveye oynatır, ilk üçe sokardım.”
* Nasıl yani?
“Kadroya bakın, ne demek istediğimi anlarsınız. Çok yetenekli oyunculardan kurulu bir Gaziantep vardı, o dönemde...”
* Peki, şimdi nasıl? Çünkü sıkıntılı bir süreç geçirdi Gaziantep... Başkanın tutuklanması, yönetimde yaşanan boşluk, kaos ve bu kriz dönemi onu biraz yormuş belli ki...
“Kimseye eyvallahım yok. Bizim yaşadığımız süreci burada biri yaşasaydı, merak ediyorum sonu ne olurdu? Hazırlık ve transfer dönemine bu takım başkansız ve yönetimsiz girdi, bu bir... Fenerbahçe değiliz ki bu zorlu süreci kaldıralım. Elimizdeki en iyi oyuncular gitti.. Adam içeri girmiş, üç ay sonra çıkmış. Elbette o insanın iş hayatı da alt üst olur. Kolay mı bu işyerini toparlamak...
Terim’i taklit ediyor mu?
Karaman hoca, takıma Antalya’da nefes aldırmıyor. Sabah çift, akşam tek, yani günde üç çalışma yaptırıyor. Üstelik Galatasaray ile aynı otelde konaklıyor. Biz de Karaman’a kamuoyunda dile getirilen, “Terim’i taklit ediyor” yorumunu soruyoruz. Sinirleniyor Karaman hoca: “Ya buna çok uyuz oluyorum. Ben hayatımda hiç kimseyi örnek almadım, almam da... Ben kendimim.”
‘Bana güveni boşa çıkarmam’
Kısa süreli bir grev oldu Gaziantepspor’da... Hatta Hikmet Karaman da destekledi bunu... Onu soruyoruz Hikmet hocaya: “Bu sezon bir antrenmana çıkmadı oyuncular, ben de destekledim. Takımın bu düşüncesine hak verdim. Çünkü bu takımın koçuyum. Onlar bana güveniyorlar, bu güveni boşa çıkaramam. Onların haklı olduğu davada, onların yanında olmalıyım.”
‘Kendimi zor tutuyorum!’
Hikmet Karaman’ın hedefinde büyük bir takımı çalıştırmak da var, bu konuda hiç pes etmeyeceğini, vurguluyor. “Galatasaray direkten döndü. Büyük takımları çalıştırmak hem kolay, hem zor... Geniş kadronuz var, alternatifiniz çok, arkanızda müthiş bir taraftar kitlesi var. Şampiyon olamazsanız, ya iki, ya da üç oluyorsunuz. Beşiktaş maçına gidiyoruz müthiş bir taraftar kitlesi var, inanın o seyirciyi gördüğüm zaman sahaya çıkasım geliyor, kendimi zor tutuyorum. Diğer büyükler de öyle...”
‘Emre’yi 90’da sok da göreyim’
“Yetenek maç kazandırır, takım oyunu o takımı şampiyon yapar” sözünü anımsatan Hikmet Karaman, şu örnekleri verdi: Arda, Türk futbolu için önemli bir örnek... Şimdi Arda, burada oynadığı futbolla, Madrid’de oynadığı futbol aynı mı? Arada dağlar kadar fark var. Emre bir maçta 90. dakikada oyuna girdi. Oyuna girerken müthiş bir konsantrasyon içindeydi, bunu gözlemledim. Hadi gel, Türkiye’de Emre’yi son dakikada oyuna sok da göreyim.”