Futbol "Ya düzeleceksiniz, ya biteceksiniz"

"Ya düzeleceksiniz, ya biteceksiniz"

09.01.2019 - 02:30 | Son Güncellenme:

Türk futboluna geçmiş olsun; Lale Devri bitti... Kulüplerimiz ölmüyor ama borç batağında can çekişiyor. Allah’tan doktorlar reçeteyi yazıyorlar. Acı da olsa bir reçete yazıyorlar. Zorunlu uygulayacaksınız. Ya düzeleceksiniz ya da biteceksiniz. Karar sizin elinizde... Gelelim Volkan'a... Meraktayım, ne oldu bu Volkan Şen... Bursaspor’un şampiyonluğunda fırtına gibi esen , sonra büyük kulüpleri dolaşan ve hiçbirinde dikiş tutturamayan Volkan Şen... Demek ki iyi futbolculuk yetmiyor, iyi profesyonel olmak, kendini iyi yönetmek de gerekiyor.

Ya düzeleceksiniz, ya biteceksiniz

ŞANSAL BÜYÜKA ile DOBRA DOBRA

Haberin Devamı

Türk futboluna geçmiş olsun; Lale Devri bitti...

Borcunu ödemeye niyeti olmayan kulüpler için fiyatın önemi yoktu. Aldılar, aldılar, aldılar... Kalitesine bakmadan, araştırmadan, parasına aldırmadan aldılar. Menajerlere resmen teslim oldular. Kendi dönemlerini kurtarmak adına, kulüplerinin yarınlarını harcayarak aldılar...

Artık deniz bitti, kara göründü... Hatta gemi karaya oturdu. Şimdi “Nasıl yüzdürürüz” diye devlete, bir anlamda Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ile Türkiye Bankalar Birliği’ne (TBB) teslim oldular. Artık taraftarlar başta herkes Türk futbolundaki acı gerçeği kabul etmek zorunda; Bolluk gitti, yokluk geldi. Taraftar bugüne kadar “Şunu al, bunu al... Olmadı ötekini al” diye başkanlara, yönetimlere bastırdı. Taraftar istiyor diye aldılar da ne oldu? Borç dağları aştı, buna rağmen Edirne’den öteye takımlarımızın pusulası şaştı.

Haberin Devamı

Ağlamayacaksın

TFF ile TBB belli ki son derece kararlı... Artık mali disiplin başlıyor. Bütçene göre harcayacaksın, alt yapıdan futbolcu kazanmayı hatırlayacaksın, kızdığında ikide bir söylediğin “Federasyonu yıkarız ha” tehdidini unutacaksın. UEFA’dan önce TFF’ye hesap vereceksin. Taviz beklemeyeceksin, ağlamayacaksın, sızlamayacaksın, yönetmiyorsan, koltuğu bırakacaksın.

Kulübü borçlandırarak taraftara, ülkeye fiyaka satmayacaksın. Uslanmazsan, hükmen yenilgiye, puan silinmesine, hatta küme düşmeye hazır olacaksın. Başkanlar, taraftar yönlendirmesiyle transfer yapmaktan vazgeçecekler. Taraftar işine gelmese bile, borçsuz bir kulübün, şampiyon bir takımdan daha önemli olduğunu kabul edecek, zaten bu şartlarda başka çaresi de yok.

Veresiye devri bitti

“Harcadım oldu” yok, delikli kuruşun hesabını yapacaksın. Halk dilinde güzel ve anlamlı bir ifade var: “Veresiye dediler alasım geldi. İstemeye geldiler, ölesim geldi” diye...

Veresiye devri bitti. Kulüplerimiz ölmüyor ama borç batağında can çekişiyor. Allah’tan doktorlar reçeteyi yazıyorlar. Acı da olsa bir reçete yazıyorlar. Zorunlu uygulayacaksınız. Ya düzeleceksiniz ya da biteceksiniz. Karar sizin elinizde...

Haberin Devamı

Menajerlik ilişkileri

Bizim ülkede yıllardır spor kulüplerine en fazla krediyi açıp, en zor zamanında en fazla yardımı yapan bankaların başında Denizbank geliyor. Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş’in Sabah gazetesinde açıklamasını okudum. Ateş, kulüplerin sıkıntılarını son derece iyi bilen, Türk sporundaki çarpık yapılaşmaya bizzat tanık olan bu ülkenin en önemli bankacılarından birisi... Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş’in açıklamalarına katılmamak mümkün değil... Ne diyor Ateş;

- Başkanlar borç yapıp, bırakıyor. Yetkisi var, sorumluluğu yok...
- Kendi ülkesinde 45 bin euroya oynayan voleybolcu kız, Türkiye’ye geldiğinde 450 bin eurodan kapıyı açıyor.
- Burada menajerlik diye bir müessese var. Ben de henüz bunu çözebilmiş değilim.

Düşünün, Türkiye’de paranın sihirbazı olan, kulüplere 20 yıldır kredi açan bir banka genel müdürü bile “Ben bu menajerlik işini henüz çözemedim” diyor. Bankalar hangi yapılandırmayı yaparsa yapsın, başkan-menajer, yönetici-menajer, teknik direktör-menajer ilişkileri çözülmeden, bu parasal sorun asla çözülmez, çözülemez.

Haberin Devamı

Para her şey değil!

İnternette dolaşırken, anlamlı bir dizeler serisi gördüm. Nasıl olsa gündem para ve borçlanma... Bu dizelere son satırı da ben ekledim ve değerli okuyucularımla paylaşıyorum:

- Para yiyecek alır ama; iştah alamaz.
- Para yatak alır ama; uyku alamaz.
- Para bir ev alabilir ama; yuva alamaz.
- Para lüks şeyler alabilir ama; kültür alamaz.
- Para eğlence alır ama; mutluluk alamaz.
- Para futbolcu alır ama; şampiyonluk alamaz.

Ne oldu Volkan Şen?

Meraktayım, ne oldu bu Volkan Şen... Bursaspor’un şampiyonluğunda fırtına gibi esen , sonra büyük kulüpleri dolaşan ve hiçbirinde dikiş tutturamayan Volkan Şen... Demek ki iyi futbolculuk yetmiyor, iyi profesyonel olmak, kendini iyi yönetmek de gerekiyor.

Yöneticilik budur

Türkiye’deki borçsuz kulüplerden biri de Başakşehir... Kabul ediyorum, Başakşehir’in güçlü bir mali yapısı var. Ancak parayı çarçur ederseniz kısa sürede sizin de kasanız “tam takır, kuru bakır” olur.

Haberin Devamı

Başakşehirspor hep söylediğimiz gibi çok iyi yönetiliyor. Bundan üç-beş yıl önce 200 bin dolar civarında para ödeyerek aldıkları Badji’yi Avrupa’ya 2.5 milyon euroya sattılar. Şimdi de Olympiakos’tan 100 bin euroya aldıkları Da Costa’yı tam 4.5 milyon euro karşılığında El İttihad takımına verdiler. Yöneticilik budur, transfer budur.

3.5 milyondan 350 bin euroya

Beşiktaş, PSV’nin Fransız stoperi Mirim için 350 bin euro bonservis bedeli ödedi. Bonservis bedeli için 3.5 milyon eurolardan 350 bin euroya inmek son derece önemli... Ayağını yorganına göre uzatacaksın, artık başka çare yok.

Burak’ın ilacı Oğuzhan Özyakup

Beşiktaş, Burak’ı aldı. Burak’a Beşiktaş’ta kenarlardan çok top gelir. Q7, Lens, Babel, gerilerden gelen Caner, yerden-havadan top yağdırırlar. Ancak Burak’ın kenar toplar kadar hatta daha fazla, orta alandan, rakip savunmaların arkasına atılan ve depar özelliğini kullanacak paslara ihtiyacı var. O pasların ilacı da Oğuzhan... Yeter ki, Oğuzhan ikinci yarıda kendini bulsun.

Sadık’ı bekleyen tehlike

Fenerbahçe, Malatya’nın stoperi Sadık’ı aldı. Sadık, Malatya ikinci ligden Süper Lig’e gelirken aynı kadronun oyuncusuydu. Hızlı, çabuk, tempolu, kademeye son derece iyi giren ve kısa sayılacak boyuna rağmen yüksek toplara iyi çıkan bir oyuncu... Ancaaak... Fenerbahçe savunması genellikle az adamla yakalanıyor. Sadık çabukluğu ile bu pozisyonlarda kademeye girecektir. Bu noktada “son adam” olma riski ile karşı karşıya... Bir zamanlama hatası, bir yanlış hamle Sadık’ı kırmızı kartla, Fenerbahçe’yi bir penaltı ya da çok tehlikeli bir frikik vuruşuyla baş başa bırakabilir. Herhalde bu riskin çaresini Ersun Yanal bulacaktır.

Başkaldırının sesi!

Fenerbahçe’de af çıkan kaleci Volkan Demirel’in elbette tasvip edilmeyen tavırları, açıklamaları oldu. Ancak Volkan Demirel, ligin ilk yarısında hiçbir sonuca tepki vermeyen Fenerbahçe takımında ister oynasın, ister otursun, isyanın, öfkenin, başkaldırının sesi olur. Fenerbahçe’nin ikinci yarıda ayağa kalkması için bu sese çok ihtiyacı var.

Umarım Ozan ders çıkarmıştır

Fenerbahçe, Ozan Tufan’ı Alanya’ya kiraya verdiğine göre, Ozan’ın halen Fenerbahçe’ye dönme gibi bir şansı var. Umarım bunca zaman kadro dışı kalmaktan gereken dersi çıkarmıştır. İyi oynarsa, sürekliliği olursa, milli takımdaki Ozan’dan görüntüler verirse, çıktığı kapıdan geri girme şansı olur. Çıktığı kapının büyüklüğünü de sanırım bu kiralık döneminde daha iyi anlar.

Yeniyi almadan eskiyi satarsan!

Galatasaray bir stoper almadan Serdar Aziz’le yolları ayırdı... Galatasaray bir santrfor almadan Eren’i bıraktı. Sezon başında da 29 gollü ligin kralı Gomis’i bırakmış ve ilk yarıyı Galatasaray kalitesindeki bir golcüden yoksun tamamlamış, hatta bunun hesapta olmayan faturalarını ödemişti.

Elbette ara transferde Galatasaray’a gelenler olacaktır. Ancak Galatasaray, yenileri gelmeden eskileri göndermeye devam ediyor. Bu bana bir atasözünü hatırlattı. İngilizler der ki, “Yeni ayakkabıları almadan, eskileri satarsan yere çıplak basmak zorunda kalırsın.”

Umarım ve dilerim Galatasaray ikinci yarıda sahaya yeni kramponlarıyla basar.

Süper gerçekçi

Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu göreve geldiği ilk günden beri son derece gerçekçi açıklamalar yapıyor. Son açıklamasını Milliyet’te okudum. Ağaoğlu, “Şampiyonluk mücadelesi vereceğiz doğru... Şampiyon olacağız dediğinizde taraftarı gaza getirirsiniz. Yok böyle bir şey... Şampiyon olacağız cümlesini kullanan insanlardan uzak durun” diyor.

Süper doğru, süper gerçekçi... Oysa bizim yıllardır, futbol dünyasında en fazla ve en sık duyduğumuz “Şampiyon olacağız” cümlesiydi. Bu kadar zor bir iş, bu kadar kolay söylenir mi? İddialı başkanların, Ahmet Ağaoğlu gerçeğinde buluşması gerekiyor.

Sivasspor nasıl başarıyor?

Sivasspor Başkanı Mecnun Otyakmaz ile yıllar önce konuşuyordum. Mecnun Başkan, “Biz diğer kulüplere oranla futbolculara daha az öderiz ama söz verdiğimiz günde öderiz” demişti. TFF Başkanı Yıldırım Demirören, TV röportajında Sivasspor’un borçsuz dört kulüpten biri olduğunu açıkladı. Şimdi Sivasspor dengi kulüplere sormak isterim, Sivasspor borçsuz yönetilebiliyor ve Süper Lig’de başarılı oluyorsa, siz niye yüz milyonlarca borç içindesiniz? Bir cevabınız var mı acaba?

Otyakmaz’a kızmayın

Sivasspor’a gönül veren taraftar, sakın ola Robinho’yu sattı diye Mecnun Otyakmaz başkana kızmayın. Bakın Türkiye’deki borçsuz dört kulüpten biri Sivasspor... Almasını da bileceksin, satmasını da... Mecnun Başkan bunu yaptığı için bugün Sivasspor bu ülkenin borçsuz ender takımlarından biri...

Alırken kazanmak, satarken kazanmak

Malatyaspor’un yabancı transferindeki isabetli atışlarını görünce “Kim yapıyor bu transferleri, helal olsun” demiştim. Tümer Metin, “Ali Ravcı” demişti. Ravcı’nın röportajını okudum. Bugün Fenerbahçe’ye sattıkları Sadık’ı, Akçaabat Sebatspor’dan 15 bin liraya nasıl aldıklarını anlatan röportajını...

İşi biliyorsan alırken de kazanıyorsun, satarken de...

Bizde böyle maç oynanmaz da!

Yakın zamanda Manchester City-Liverpool maçı gibi bir maç izlemedim. Heyecan, coşku, adanmışlık duygusu, hız, tempo, mücadele... Ne isterseniz vardı. Hatta çok sert fauller bile... Hakem hiçbirine çalmadı. Bizde böyle bir maç oynansa (oynanamaz da), hakem inanın 90 dakikada, 90 faul çalar, maç maç olmaktan çıkardı.