SkorerYA HEP YA HİÇ

YA HEP YA HİÇ

16.03.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hakan Şükür ilk yıl Fatih Terimden veto yemişti. İkinci yıl Özer Saraçoğlu tarafından kulübe çağrıldığında "Yarın gelsem olur mu ?" yanıtına da taviz verilmedi: "Ya şimdi gel, ya hiç gelme"

YA HEP YA HİÇ

Fatih Terimin göreve başladığı ilk sezon, işler kötü gitmeye başlayınca, santrfor olarak Hakan Şükür ismi sürekli gündeme geldi. Ancak teknik heyette, yönetimde, kısacası herkeste bir tedirginlik vardı. Yönetim, yıldız golcünün geçmişte yaptıklarını unutmuyordu. Ayrıca Hakan Şükürün, Terim ile de eskiden kalma dertleri vardı. Cim - Bomun mutlu yıllarında Osman Tanburacı, Fatih Terim ile bir röportaj yapmıştı. İşte o röportajın, gizli bir savaş başlangıcı olacağını kimse tahmin edemezdi. Çünkü Hakan, hocasının, kendisini sürekli sert bir dille eleştiren Tanburacı ile röportaj yapmasını bir türlü hazmedememişti. Böyle alev alan savaş, jeep olayı ile devam etti, sonra da sürüp gitti. İyi de, bu durumda Hakan Şükür nasıl gelecekti? Hakan Şükürün dönüşü, belki de son zamanların en ilginç transferlerinden biri oldu. Bu olayı ikiye ayırmak gerekir. Birincisi; ilk yıl neden alınmadığı, ikincisi neden bir yıl sonra aniden kulübe gelip, imza attığı... Önce araya eski yönetici Yurdaşen Karahasan girdi. Hakan Şükür de, o sıralarda hep Floryadaydı. Ancak yuvaya dönmek istemesine rağmen kimseyle görüşmüyordu. Sakatlığını tedavi ettirirken, adeta zaman öldürüyordu. O alt katta, Terim ise üst kattaydı. Ama hiç konuşmadılar. Karahasan ısrarlarını sürdürdü. Ve transferin son gününe kadar gelindi.Sarı - Kırmızılı takım o gün, Malatyada Malatyaspor ile oynuyordu. Maçın 10. dakikasında Ökkeş Polat elindeki telefonu, tribündeki Burak Elmasa uzattı. Arayan Hakan Şükürdü. Golcü futbolcu, transferin son günü olduğu için çaresiz konuşmaya karar vermişti. Elmas "Maçtan sonra konuşalım"yanıtını verdi. Bu arada Burak Elmas ile Özer Saraçoğlu, karşılaşmanın ardından televizyonlara demeç verirken, İstanbuldan arayan Başkan Canaydının uyarısı ile sarsıldılar: "Ben, size konuşmayın demedim mi?". Bu moralsizlik içinde havalimanına gittiler. Elmas, ABDde bulunan Ali Dürüstü arayarak, Hakan Şükürü ne yapacaklarını sordu. Dürüstün tavsiyesi ile konu, Fatih Terime iletildi. Havalimanında mini bir zirve düzenlendi. Ama herkes birbirine bakıyor, kimse "Alalım" ya da "Almayalım" demiyordu. Sanki, bir yorum yapsalar, sorumluluk üzerlerine kalacaktı. Yöneticilerin yalnız bıraktıkları Fatih Terim, "Hayır" dedi. Burak Elmas, Başkana bildirdi, hatta Ali Dürüst ile konuştuğunu bile söyledi. Ama Canaydının yanıtı yine sertti: "Ali Dürüst ile neden konuşuyorsun? Bu kulübün başkanı benim". Burak Elmas ilk istifa kararını işte bu konuşmadan sonra Malatyada almıştı. Top Terimde kaldı Aradan bir yıl geçti. Hakan Şükür, Kartaldaki akrabalarının yanına gidiyordu. Telefonu çaldı. Karşısında Özer Saraçoğlu vardı:"Hakan, gel şu işi bitirelim""Biraz işim var, yarın gelsem olur mu ?""Hayır, ya şimdi gel, ya da hiç gelme" Bu ya da buna benzer bir polemik geçmişti aralarında... Ama Hakan apar - topar kulübe geldi ve sözleşmesini imzaladı. Peki bir yıl içinde ne değişmişti de, Hakan Şükür tüm isteksizliğe rağmen geri gelmişti ? Bunu hala kimse bilmiyor?Galatasarayda birçok kişi Hakan Şükürün devre arasında yapılan değişim operasyonunda isminin neden gündeme gelmediğini aklına getirir ? Oysa bunun nedeni çok basit. Terim, yaşanan forvet sıkıntısı nedeniyle Hakan Şükürü, Bülent, Arif ve Hakan Ünsalın arasına katmak istememişti. Üç oyuncunun alternatifini takım içinden üretebilirdi, golcü oyuncunun ise alternatifi yoktu. Ama Fatih Terimin yeni sezonda görevde kalması halinde, Hakan Şükürün de takımda kalacağının garantisi olduğunu da kimse söyleyemez.Konu buraya kadar dayanmışken, değişim operasyonunda yaşananlardan bazı kesitler vermek gerekir. Terimin, kararı ne kadar zorlanarak aldığını kimse bilmez. Hatta bu oyuncuların, takımdan ayrı çalışmalarına karar verdiğine pişman olduğunu da kimse tahmin edemez. Ama tek pişmanlık duymadığı olay, geldiği ilk gün yapması gerekeni, geç de olsa uygulamaya koymaktı. Alternatifi yoktu Üç futbolcu ile yapılan son görüşmelerde Bülent Korkmazın kapıya tekme attığı çok söylendi. Ama böyle bir şey olmamıştı. Kaptan sadece, 100. yılda oynamak istediğini açıklamış, Terimin yardımcılık teklifini geri çevirmişti. Ancak Hakan Ünsalın sözleri çok ilginçti:"Hocam bu benim için yeni bir şey değil. Zaten takıma koymuyorsunuz ?" Arif ise hiç yorum yapmadı. Galatasarayda yaşanan birçok olayı aktarmaya çalıştık. Amaımız, kulübün hangi aşamalardan geçip, nasıl böylesine bir başarısızlığa uğramasının, küçük bir fotoğrafını çekmekti. Oysa Sarı - Kırmızılı kulüp, bu fotoğrafı ne net olarak çekebildi, ne de tamamını görebildi. Baştan yanlış başladılar, yanlış gittiler.Anlatmadığımız daha birçok konu var. Ancak sorunların özetini vermek adına, yazdıklarımızın yeterli olduğu düşüncesindeyiz. Sonuç olarak kimsenin inkar edemeyeceği bir başarısızlık söz konusu... Bu başarısızlığın nedenlerini yazarken, elimizdeki bilgileri saklamak ya da yanlış yorumlamak MİLLİYET ilkelerine asla yakışmazdı. Başkan, teknik heyet ve yöneticiler, bu kadar hatanın yapıldığı böyle bir dönemde, bize sadece "Neden yazdınız ?" diyebilirler. Bizim de yanıtımız; yazılan destanları nasıl sayfalarımıza büyük coşkuyla yansıtıyorsak, madalyonun diğer yüzünü de gerçekleriyle okurlarımıza duyurmak zorunda olduğumuzu hatırlatmak olur. "Zaten oynamıyorum" Başkan Özhan Canaydının o meşhur "Gönüllerdeki hocayı getirdim" sözü bir döneme damgasını vurdu. Ancak bu söze çok dikkat etmek gerekir. Çünkü Canaydının ağzından dökülen bu demeçten aslında, kendi istediğini değil camianın istediğini göreve getirdiği yorumu çıkıyor. Fatih Terim elbetteki büyük bir hoca... Ancak bu kadar erken takımın başına geçmesinin hata olduğunu, o günlerde iki taraf da anlayabilirdi. Ama hiç düşünmediler. Başkan yanlışlar içine girerken, Terimin yanlışları olmadı mı ? Tabii ki oldu. Öncelikle "Ben ne yaparsam doğrudur. Başarı da kendiliğinden gelir" tarzı ile böyle bir göreve soyunması en önemli handikaplarından biriydi. Üstelik eski oyuncuları artık çok değişmişti. Büyümüşler ve tecrübe kazanmışlardı. Hoca bu farkı çok geç anladı. Zaten algıladığında da herşey bitmişti.Yönetimin ve Fatih Terimin hatalar zinciri, iki yılın boşa geçmesine neden oldu. Ayrıca kolay kolay onarılamayacak yaralar da açtı. Şimdi sırada seçim var. Böylesine bir kriz, birleşme yoluyla atlatılabilirdi. Ama el ele, kol kola çare arayışları kimsenin işine gelmedi ve kaosa nokta koyulamadı. Keşke bu dizinin başlığını "Bir çöküşün hikayesi" klişesiyle değil, "Bir destanın hikayesi" diye verebilseydik. Çare birleşmeydi YENİ bir prim sistemi uygulamaya koyulmuştu. başarı ve alınan puana göre prim verilecekti. Buna göre 4 maçta elde edilecek 12 puana 15 milyar lira ödenecekti. 10 puana 10 milyar, 9 puana 9 milyar, 8 puana da 8 milyar prim uygun görülmüştü. Ancak Galatasaraylı futbolcuların 1.5 yıl içinde, bir ya da iki kez 12 milyar aldığı biliniyor. Çünkü 4 maç üst üste kazandıklarına ender rastlanıyordu. Yönetim kazandı ! YÖNETİM, Olimpiyat Stadına giderken, gizli planlamalar yapmıştı. Refik Arkan başta olmak üzere birkaç yönetici, önümüzdeki yıllarda bu stada yerleşmeyi düşünüyorlardı. Ancak stadla ilgili tepkiler çoğalınca, bu düşünceden hemen vazgeçildi. Bu arada genç bir kongre üyesi, Canaydının sezon başında kendisine "Stadın çevresindeki varoşlarda 1 milyon Galatasaraylı var" dediğini hatırlattı, "Ben de inandım. Oğlum hemen kombineni al açıkta kalma dedim." Planlar tutmadı Söz gümüşse "Galatasaray camiasının bir üyesi olarak sizi göreve çağırıyorum. İçinizdeki o sese kulak verin. O size ne yapmanız gerektiğini söyleyecektir. Ben her gün öyle yapıyorum." Özhan Canaydın / Haziran 2002 "Galatasarayın en önemli prensibi büyüklere saygı göstermek, küçüklerin elinden tutup onları korumak ve Galatasaraylılığı öğretmektir." Özhan Canaydın / Ocak 2004 "Gittiğimiz heryerde bizi yalnız bırakmayacağınızı biliyoruz. Tribünlerde bazen söylediğiniz ve sevdiğimiz tezahüratınız gibi Her zaman senle, her yerde senle, ölene kadar seninle. Galatasaray taraftarının bu konularda ne yapacağını bildiğinden eminim." Fatih Terim / Mayıs 2003 "Galatasaray seyircisinin takımına olan bağlılığını ve gücünü gösterebilmesi için, yeni stadımızın yapılmasını beklemeye bile gerek yoktur. Bir sezon boyunca Türkiye tarihinin en büyük izleyici ortalamasına erişeceğimize inanıyorum." Fatih Terim / Ağustos 2003 BİTTİ

KEŞFETYENİ
Sürpriz haber! Evlilik yolunda ilk adımı attı
Sürpriz haber! Evlilik yolunda ilk adımı attı

Cadde | 13.06.2025 - 11:13

Dünyaca ünlü İngiliz şarkıcı Dua Lipa, aktör Callum Turner ile nişanlandı.

Yazarlar