'Yabancıya yol gözüktü'

Çetiner'in cesaretlendirmesi, Başkan Levent Kızıl'ın desteği, gel-gitler, beklentiler, hedefler. Ve ardından gelen seri galibiyetler... Avusturya'da gol kralı olması, Beşiktaş ve Fenerbahçe'deki kalecilik serüveni, olaylı ayrılıkları, efendi kişiliği ve duruşuyla İpekoğlu karşınızda: 10 yaşında Avusturya'da futbola başladım. Kalecilik yaparken, eyaletler arası maçlarda da forvet olarak oynadım. Üç gol krallığım var. Kaleci olarak kafama koyduğum her şeyi gerçekleştirdim. Henüz teknik direktör olmadım, yolun başındayım. Sezon sonunda belki olurum. Hedefim, A Milli Takım. Başkanımıza 'Nöbetçi" olacaksam, yokum' dedim. O güveni sağladı, kabul ettim. Fatih Terim, Güvenç Kurtar ve Hikmet Karaman büyük destek verdi. Kendimi saymıyorum, ama bizim jenerasyonun potansiyeli müthiş. Aykut, Rıza, Oğuz, Ertuğrul, Feyyaz, Bülent Uygun ve Mesut Bakkal gibi birçok isim, antrenör. Yakın zamanda yabancılar ülkesine dönecek, bu furya da son bulacak.Ben futbolu bıraktım, yine kaleci yetişmiyor diye şikayet ediyorlar. Beşiktaş'a senden sonra kaleci gelmedi diyenler çok. Volkan'la, ümit takımda çalıştım. Özgüveni üst düzeyde. Bu bazen olumsuzluk yaratabiliyor. Oynayarak, bazı yönlerini törpülemeli. Martinez süper yetenek. Antrenörlüğe kalecilikten gelmek avantaj bence. Bir file bekçisi topu daima kalesinden uzakta tutmak ister. Bu da mevcut oyun sistemimizin bir özeti. En mutlu olduğum an, ilk maçımda Manisa önünde aldığımız 4-0'lık galibiyetti. Uyku tutmadı. Sabaha kadar çalıştım. Her şeyi gözden geçirdim. İnönü'ye galibiyet için gidiyoruz. Ligden düşüldüğü sene oluşan spekülasyonlar nedeniyle büyük baskı var. Oyuncularımız hassas. Ancak üstesinden geleceğiz. Büyük takım mı, Bursa mı derseniz, tercihim burası. Çünkü merdivenleri teker teker çıkmanın verdiği mutluluğu hiçbir şey veremez. Türkiye'nin, Fenerbahçe'den sonra en çok kombine satan ikinci takımıyız. Neden Bursaspor, bir Trabzon gibi, 4. büyük olmasın. Bursaspor'u A Kategorisi'nden Süper Lig'e taşıyan Raşit Çetiner'in istifa kararının ardından göreve getirilen yardımcısı Engin İpekoğlu için geçen üç hafta bir ömürle eşdeğer. 34'ün uğursuzluğu! "Fenerbahçe'de Rüştü oda arkadaşımdı. Ben sakatlık yaşadıktan sonra kaleyi devraldı. Bir ara cezalı duruma düşünce iki maça çıktım. Baktım, davranışları soğuklaştı. Yazılanlardan etkilenmiş. Yahu dedim, sen onlara ne bakıyorsun, öyle olsa bizim şimdi kanlı bıçaklı olmamız gerekir. Rüştü geçen gün aradı, "Abi kaç yaşında ayağın kırıldı" diye sordu. "34" dedim. "Ya şuna bakar mısın, benim de yaşım 34, sakatlığım da bayağı uzun sürecek, kaderimiz bile aynı" dedi. "Beşiktaş'tayken kadro süperdi. İnsanlar garip, '90 dakikada bir top geliyor, onu da içeri alıyor' diyenler vardı. İlk görüşmede anlaşamadık, bir hafta sonraya randevu verdiler. Gittim kimse yok. Süleyman Seba, "Ya ne uzatıyor, atsın imzayı" demiş. Kendimi garip hissettim, değersiz...Fenerbahçe'de 1995-96'daki şampiyonluğa sevinemedik. Ali Şen, 'Oğuz ve Aykut gidince huzursuzluk yaratacağını düşünüyorum. Seni Dardanel'e verdim' dedi. Satılık bir meta gibi, hiç sormadan. Ayrılık acısı