Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Time Out İstanbul Dergisi Yeme-İçme Ödülleri, dün sahiplerini buldu. Jüri üyeleri arasında yer aldığım ödüllerde bu yılın en çok öne çıkanı, bana göre Fatih Tutak ve restoranı Turk...

Bangkok’ta The House On Sathorn adlı restoranın şefiydi Tutak.

İstanbul’da doğup büyüyen şef, çıraklığını yaptığı Paul Pairet ile yenilikçi mutfak kültürünü keşfettikten sonra Rusya, Çin, Japonya, Tayland ve Danimarka’da global mutfakların derinliklerine indi. Kopenhag’da Noma’da Rene Redzepi ile Tokyo’da, modern Japon mutfağının temsilcisi Nihonryori Ryugin’de şef Seiji Yamamoto ile ve Singapur’da, ikonik Marina Bay Sands’in mutfağında çalıştı.

Çin’in liman kentleri Qingdao, Pekin ve Hong Kong’a, Rusya’da St. Petersburg’una yöneldikten sonra da Bangkok’ta The Dining Room of The House of Sathorn’da şef oldu.

2017-2018 yıllarında restoranın hem ‘Asya’nın En İyi 50 Restoranı’ listesine hem de Tayland Rehberi 2018-19’da Michelin listesine girmesini sağladı.
Bu kadar başarıdan sonra İstanbul’da restoran açması sevindirici tabii...

Bomonti’deki Turk’u, daha tam açılmadan, ‘Dünyanın En İyi 7. Restoranı’ seçilen Mugaritz’in İspanyol şefi Andoni Aduriz ile birlikte, Fatih Tutak’ın hazırladığı özel tadım menüsüyle deneme şansım oldu.

Yılın şefi: Fatih Tutak



Önceki gün de ‘Dünyanın En İyi 32. Restoranı’ Nerua Guggenheim Bilbao’nun şefi Josean Alija ile bir yemek yaptılar.
“Turk’un bundan 50 yıl sonra da yeni Türk mutfağı için referans noktası olmasını arzuluyorum. İçeride Türk gastronomisinin hak ettiği yere gelmesi hayaliyle çalışan bir ekip var” diyor şef Tutak...

Haklı, boşuna daha sonra uluslararası yeme-içme dünyasında önemli birçok yabancıdan “Turk by Fatih Tutak, Michelin’li bir şehirde olsaydı, hemen ilk yılında bir yıldız alırdı” cümlesini bu kadar sık duymuyoruz.

Uzun zaman sonra ilk defa İstanbul’da bir fine dining restoran böyle bir heyecan yarattı. Umalım, değerini bilelim.

Dünyaya mecburi izin

Ardı ardına gelen erteleme ve iptaller elbette hepimizi üzüyor.Kültür, sanat, eğlence, spor başta olmak üzere birçok sektör durdu. Heyecanla beklediğimiz Gastroekonomi Zirvesi bile, eylüle ertelendi.

Yılın şefi: Fatih Tutak



“Bize bir şey olmaz”  deyip önlem almadan, erteleme ya da iptal seçeneklerine uymayan global etkinliklerdeyse sonradan sorunlar çıkıyor.
Bakınız; Belçika’daki Tefaf Maastricht çağdaş sanat fuarı...

7 Mart’ta başlayan fuar, 15 Mart’a kadar devam edecekti, ama tam iki gün boyunca fuarda standı başında olan bir İtalyan katılımcının koronavirüs testinin pozitif çıkması sonucu, 11 Mart’ta kapatılmak zorunda kaldı. Hatta katılımcılarının ve ziyaretçilerinin birçoğu da karantinaya alındı.

İşte sonradan yaşanacak bu sıkıntılar yerine, baştan tedbirli olmak çok daha iyi bu zamanda...

Moralleri bozmamaya çalışarak bu dönemi sürekli koşturan günümüz insanına biraz durma zamanı diye kabul etmek gerekiyor.

New York Times’ın büyük hatası

Bir gazetenin yapabileceği en kötü hatalardan biri, bütün dünyanın kilitlendiği bir sağlık krizinde seyahat eden herkesi ilgilendiren büyük bir haberi yanlış fotoğrafla görmek.Bakınız; Başkan Trump’ın Avrupa’dan ABD’ye seyahati yasakladığı haberinde kullanılan İstanbul görselleri...

Trump’ın açıklamasında Türkiye ve İngiltere’nin bu yasak kapsamında olmadığının altının çizilmesine rağmen New York Times, Türkiye’yi AB’ye çoktan sokmuş bile! Avrupa’dan tek fotoğraf olarak İstanbul’u seçmelerine üzülmeli mi, sevinmeli mi belli değil.

Bizi çoğu zaman Orta Doğu ülkesi olarak değerlendirseler de, şimdi Avrupa ülkesi kapsamına almaları fena. Bakalım bu büyük hatayı nasıl telafi edecekler?