Cüneyt Sadıç

Cüneyt Sadıç

csadic@destinationsforever.com

Tüm Yazıları

Bu hafta oldukça yoğundu. Uzun bir aradan sonra, Fener ve Balat üzerine yapmakta olduğum akademik çalışma için yeniden İstanbul’daydım. Birbirinden kıymetli insanlarla görüştüm, pek çok yeni bilgi edindim. Bittiğinde güzel ve detaylı bir çalışma olacak gibi gözükmekte... Ah bir de bu semtlerle ilgili zengin bir arşive sahip olan Fatih Belediyesi yetkilileri konuyla ilgili bıraktığım mesajlara geri dönüş yapsalar!
Bu hafta aynı zamanda sınav haftası. Bizim üniversitede yıl sonu sınavları başladı ki bütünleme, tek ders sınavları ile temmuz sonuna kadar devam edecek. Bu hafta sonu bir de üniversite sınavları var. Tüm öğrencilerimin ve bugün TYT’ye girecek yaklaşık 2 milyon 600 bin ve yarın AYT’ye katılacak yaklaşık 1 milyon 800 bin genç kardeşimin zihinleri berrak, yolları açık olsun.

Haberin Devamı

Bursa’da maziye nostaljik yolculuk

“Bursa, Hristiyanlığın ilk konsülünün yapıldığı yer, Osmanlı’nın ilk başkenti, ilk külliyelerinin ve hastanenin ev sahibi, şairlere ilham veren, krallara şifa dağıtan, Türkiye’nin dördüncü büyük kenti, sanayinin kalbi, patent başvurusunda üçüncü kısaca geçmişle geleceğin, şark ile garbın, muhafazakârlıkla modernitenin, dinlerle ticaretin buluştuğu yer” diye yazmışız bundan dört yıl önce. Yeniden bir Bursa yazısı zamanı geldi diyordum ki, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin e-postası geldi.
Bizim kuşağın anılarında yaşayan, günümüz gençliğinin hiç tanımadığı geçmişin mahalle kültürünü, bunu yaşamamış olan bugünün kuşaklarına anlatmak ve gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla Bursa Kent Müzesi, Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından bakkalı, berberi, mahalle kahvesi, jetonlu telefon kulübesi, simitçisi, şekercisi, gazozcusu, plakçısı ile 1970 ve 1980 yıllarından kalma bir mahallesine dönüştürülmüş. Dolayısı ile tez vakitte bir Bursa’ya uğramak gerek deyip, temmuz ayı içinde yapılacaklara ekledim.

KARAKAPLI DEFTERİME NOT ALDIKLARIM
Labofem

Fem Güçlütürk Boğaziçi’nden sınıf arkadaşım. Çılgın kelimesinin ete kemiğe bürünmüş hali. Lisede de aynıydı, üniversite de. Hâlâ da aynı. En son görüşmemizin üzerinden bayağı bir geçmiş. Fem Muğla’ya ben de Kuşadası’na göçmemiştik henüz diyeyim anlayın. Esasında yolum ne zaman Muğla tarafına düşse bir kahve içimi uğrayayım diyorum da, düşünceyi henüz eyleme çeviremedim. İstanbul’a gelmişken dostlarla da buluştuk. Laf lafı açtı, konu ben yokken İstanbul’daki evde yalnız kalan, sessiz dostlarımız bitkilere geldi. Bizim çiçeklerin bakımı üzerine sohbet ederken, yani hasbelkader öğrendim ki, sevgili Fem 16 Temmuz’dan itibaren ‘Labofem’in Bitki Atölyesi’ ile artık ekranlarda olacakmış. Her hafta yeni bir bitki ve o bitkinin hikayesi olacak dedi dostlar. Dediğim gibi hafta o kadar yoğundu ki, klavyenin başına geçtiğimde sabahın ilk ışıkları çalışma odasına konuk olmaya başlamıştı ve ben hâlâ bu hafta ne yazacağıma karar vermemiştim. Dolayısı ile de detayları almak mümkün olmadı. İlk fırsatta Sevgili Fem’i ziyaret etmek şart oldu deyip, yapılacaklar listesine ekledim hemen.
Reşat Ekrem Koçu

Haberin Devamı

Ünlü tarihçimiz Ahmet Refik Altınay’ın asistanıydı. Ahmet Refik üniversiteden uzaklaştırılınca, o da ayrıldı. Dönemin tarihçilerinden hem merak hem de üslup olarak farklıydı. Tarihi sokaktaki ortalama insanın anlayacağı, herkesin okuyacağı şekilde anlatmayı tercih etti. Bugün hâlâ çok okunan onlarca kitap yazdı. Ama en önemli eseri olan İstanbul Ansiklopedisi, Murat Bardakçı’nın bir yazısında bahsettiği üzere, “Para istemez, yeter ki şunu kaybolmadan basın” diye çaldığı kapılardan ret cevabı geldiği için 11’inci ciltte, ‘Gökçınar’ maddesinde kaldı. Ve 22 Haziran itibarı ile SALT’ın, Kadir Has Üniversitesi ortaklığında yürüttüğü İstanbul Ansiklopedisi Arşivi çalışmaları kapsamında, Reşad Ekrem Koçu’nun hayatını adadığı ansiklopedi ve ilişkili belgeler artık çevrim içi erişime açık. www.saltonline.org
İlber Ortaylı, “Bilinen dedikodunun aksine üstadın ansiklopedisi yarım kalmadı, tamamdı” diye yazmıştı vakti zamanında. Biz de kalan ciltlerin toparlanıp, üstadın ilk 11 cillteki çizgisine sadık kalınarak tez vakitte yayınlanması umuduyla diye bitirelim bu haftaki yazıyı.