Orkun Bulut

Orkun Bulut

orkunbulut@gmail.com

Tüm Yazıları

Ana gündem maddesi savaş! Evet; üzerimize kasvet çökerten, bu yüzyılda bile neden olduğu bilinmeyen egolarla nereye gideceğini bilemediğimiz yarınlar! Yeterince karamsar olan gündemin biraz dışına, son dönemin bolca konuşulanı Belgrad üzerine merak edilenleri yazdım.

Tabii ki bu merakın en büyük sebebi pandemi ve bilimum siyasi şartlar nedeniyle oluşan vize zorlukları. Bu durum biz Türkler için Belgrad’ı ayni bir cazibe merkezi de yapıyor. Bu cazibe bizim şehirle ilgili beklentimizi fazla mı pozitif etkiliyor? Ya da ‘kolay’ gidilebilmesinden dolayı algılarda klasik bir Balkan şehri gibi mi görüyoruz?

Haberin Devamı

Bildiğinizin dışında bir şehir

Balkan’dan çok Orta Avrupa!

Öncelikle her mevsim defalarca burada bulunma fırsatı bulmuş bir gazeteci gözüyle değerlendirmek gerekirse, Belgrad o sandığınızdan fazlası! Hele ki bu mevsim gidiyorsanız burası anlatılan bir Balkan şehrinden çok Budapeşte, Prag hatta çokça Berlin hissi veren tipik Orta Avrupa dokusunun iyisini taşıyor.
Bir diğer merak edilense Belgrad’ın ucuzluğu! Bu da yanlış algıların başında geliyor. Belirttiğim Avrupa ülkelerindeki gibi bir kahveye ne kadar ödüyorsanız, bir pizzayı ne kadara yiyorsanız, ya da bir ana yemeğin bedelini ne görüyorsanız, Belgrad de için aynı ortalamalarda diyebilirim. Hem ürünün kalitesi hem de restoranların gelenekleri bakımından bunun hakkını sonuna kadar alıyor diyebilirim.

Bir diğer yanlış Balkan algısıysa her yerde börek olması. Burada et ve süt ürünleri konusunda ayrı bir lezzet ve doğallık var. Hamur işleri restoran menülerinde sandığınızdan az! Hatta kahvaltıda çoğunlukla kruvasan ya da yoğurtlu granolalar tercihlerin başında geliyor.

İyi restoranlar önerirken kendi deneyimlerime göre Frans’ı bambaşka bir yere koyabilirim. Gerçekten şehre geldiğinizde şık bir yemek istiyorsanız şehrin elit sosyalleri de size burayı önerecektir. Lezzetleri kadar servis standartı dünyanın en iyi restoranlarından geri kalır değil.

Knez Mihailova Caddesi yakınlarındaki Manufaktura’nın yerel lezzetleri ve 1907 kuruluşlu kahveci Kafeterija şiddetle tavsiye edilir. Ben defalarca gelsemde ilk kez gelen eşimin fotojenik mekan arayışında bulduğu Cafe Secer gerçekten muazzam. Bu arada burası da oldukça bilinen bir yer! Ben ilk kez keşfedip oldukça memnun kaldım diyebilirim. Tabiri caizse Yugoslav Laduree, Fouchon’u olmuş! Yine yerel sosyallikte Sava kenarındaki Beton Hala bölgesinde benim favorim Amber, tahtını biraz İtalyan Comunale’yi kaptırmış. Vaktiniz varsa ikisinde de zaman geçirmenizi öneririm. Daha da yerel sevenler için Skadarlija bölgesi zaten tek alternatif! Steak sevenler için Endorfin, son yıllarda yükselen değer. Ben henüz deneyimleyemesem de geçtiğimiz yıl şehirde uzunca vakit geçiren lezzet algısına çok güvendiğim Neolokal’in ortağı Erim Leblebicioğlu’nun favorisi!

Haberin Devamı

Radisson’un lüks dokunuşu

Olmazsa olmazlar üzerinde Tesla Müzesi hep önerilerin başındadır. “Yanılıyor muyum acaba?” diyerekten iki kez ziyaret ettiğim müze üzerine pek de meraklarınıza değecek şeyler bulacağınızı sanmıyorum. Külleri, kıyafetler, yazıtlar ve mucidin icadı koca bir bobin! Nicola Tesla’nın Belgrad’da bulunduğu o kısa süreyi düşününce şehrin eşleşme çabası da bilen için zorlama geliyor.

Haberin Devamı

Belgrad gelenekçi otellere sahip olmasının yanında eski değirmenin yenilendiği Radisson Collection Old Mill, Belgrad’la bambaşka bir çehre kazanmış. Bu yıl Bodrum’da da deneyimlediğim markanın yeni lüks segmenti ‘Radisson Collection’ üyeliğinin de dokunuşuyla Belgrad’daki o eksik olan yereli koruyan lüks konaklamanın karşılığını veriyor. Yine fotojenik mekan arayanlar için girişteki kat kat detaylar gördüğüm en iyi otel lobilerinden biriydi. Tarihi dokusu, bacaları, taş duvarları da eski değirmenin hissini veriyor. Otelin genel müdür yardımcısı Marko Isakovic ile yaptığım sohbette, bölgede Türkler’e olan sevgiyi daha net anlayabiliyorsunuz.