SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Bayramlıklar hazır mı?

Biz küçükken çocuklara her bayram bayramlık alınırdı. Bayramlık çocukları mutlu eden, sabırsızlıkla bayram sabahlarını beklememize sebep olan yegane motivasyon kaynağıydı. Sanırım hala bayramlık alma ritüeli devam ediyor ancak bizim küçüklüğümüzdeki kadar mutlu etme özelliğine sahip bir eylem mi bilememekle birlikte öyle olmasını umuyorum.

Ancak bayramlık alırken lütfen çocuklara zulüm etmeyin. Siz beğeniyorsunuz diye giymek istemedikleri bir şeyi giymeleri için çocuklarınızı zorlamayın. Evet çocuklar ve küçükler, biliyorum ama çocuk olmaları birey olmadıkları ve kendi zevkleri ve tercihleri olmadığı anlamına gelmiyor. Hem devir değişti hem çocuklar gelişti hem de teknoloji dünyayı hayli değiştirdi. Çocukların çok farkında ve zeki olduğu günümüz dünyasında bayram gibi manevi değeri çok yüksek özel günleri çocuklarımıza anlatıp, onlara aktarırken bizim de onlardan öğrenmemiz gereken ya da onlara saygı göstermemiz gereken noktalar olduğunu unutmamalıyız.

Çocuklara gelmek istemedikleri akraba ziyareti için zorlama yaparak ‘geleceksin o kadar’ gibi yaklaşımlar yerine, aile bağlarının ve bayramların neden önemli ve özel olduğunu anlatıp, kısa bir süreliğine dahi olsa aile büyükleri ve sevdiklerimizle bu manevi günlerde bir araya gelmenin güzelliğinden bahsedilmeli. Hepimiz belli başlı değerlerle büyüyoruz ve büyüdükçe bu değerlerin aslında ne kadar da önemli olduğunu çok daha iyi anlıyoruz. İyi bir gelecek için çocuklarınıza manevi açıdan faydalı şeyleri öğretmeye gayret edin. Yarınlarımız onlara emanet.

Herkese iyi bayramlar :)

www.bukre.co.uk

Yazının devamı...

Havalı görünmenin yolları

Moda eskisi gibi yılda iki defa şekillenen bir şey olmaktan çıkalı çok uzun zaman oldu. Haliyle ortalama her on beş günde raflara eklenen yeni ürünlerle artık ne mevsim ne de tasarım konusunda çok farklı parçalar göremez olduk. Moda diye tercih edilen ve tarih boyunca olduğu gibi yakışan yakışmayan herkes tarafından satın alınıp talihsiz görüntülere yol açmalarına rağmen giyilen birçok ürün herkes tarafından satın alınıyor ve uygun olan olmayan bir çok ortamda giyiliyor olsa da bu sizlerin ufak farklarla çok daha alımlı, şık ve göz kamaştırıcı olabilmenize engel değil.

Kemer: Belinizi ince gösterecek tam bel oyuğunuza oturan bir kemer edinin. Bu kemeri ister elbise ister hırka her kıyafetin üzerinde kullanabileceğiniz gibi kışın palto üzerinde bile kullanabilirsiniz. İnce bel her zaman şıklığı öne çıkartır.

Gözlük: Yüzünüze gerçekten yakışan güzel bir güneş gözlüğü her daim havalı ve şık görünmenize yardımcı olacaktır. Alacağınız gözlüğün çok şeffaf olmamasına ve gereksiz renk ve detaylara boğulmamış olmasına dikkat edin.

Çanta: Stilinize, kilonuza, boyunuza, mevsime ve gideceğiniz ortama uygun şık ve dikkat çekici renkte gerçek deri bir çantanız olsun. Çok ünlü bir marka olması şart olmamakla birlikte sahte olmamasına özen gösterin! Kadınların en önemli aksesuarlarından olan çantalar şıklıkları ile her zaman dikkat çekerler.

Saç: Saçlarınızı çabasız, dağınık ama havalı kullanmaya çalışın. Özen göstermeden öylesine yapılmış ve tesadüfen şahane görünüyormuş gibi izlenim veren saçlar şıklığınızı tamamlayacaktır. Genelde herkes kendine yakışan saçı bildiğini zanneder ancak bildiklerinizi unutup, değişik modellere de odaklanmanızda fayda olabilir.

Renklerle Oynayın: Alışık olduğunuzun dışında farklı renkleri birbirleri ile giymeyi deneyin. Ancak önce evde aynada bir uyum yakalayıp yakalamadıklarını kontrol etmeden dışarı çıkmayın. Kontrast oluşturacak daha önce denemediğiniz farklı renk tonları şıklığınızı konuşturacaktır.

Büyük Takılar: Biraz daha gözle görülür, mevsime uygun renk ve materyallerden üretilmiş dikkat çekici takılar kullanın. Ne çok fazla ne de yok denecek kadar az sayıda kullanmayın. Biliyorsunuz ki set halinde takı takmak tarihe geçeli çok zaman oldu. Aksesuarlarınızın uyumsuzluğun uyumunda olmasına dikkat edin.

www.bukre.co.uk

Yazının devamı...

Kabandan bikiniye

Biliyorsunuz ki pandemi sebebi ile kışlık kabanlarımızdan bikini seviyesine ani ve hızlı bir geçiş yaptık. Havanın ısındığını, mevsimin değiştiğini, baharın gelip geçtiğini anlayamadan kendimizi yazın göbeğinde bulduk. Bu ani ışınlanma hissi ve yasakların kalkması ile herkes kendisini sahillere attı. Tamam haklısınız çok bunaldık ama hastalık tamamen bitmedi dolayısı ile öncelikle önlemleri almaya ve daha çok dikkat etmeye devam. Kontrollü ve sosyal mesafeli tatillere giderken kuşkusuz mayo ve bikiniler valizlerinize ilk koyduğunuz parçalar. Ancak kabanlarla bikini arasında geçen o hiç anlayamadığınız ama evde yiyerek içerek geçirdiğiniz günlerin vücudunuza olan etkilerini göz önünde bulundurarak bikini ve mayo tercihi yapmanız gerektiğini hatırlatmak isterim. Ki şahsen benim tanıdıklarımın -hem kadın, hem erkek- hemen hemen hepsi bu süreçte kilo verdi ama aldığım duyumlara göre toplumun büyük bir kısmı azıcık tombullaşmış.

Kaç kilo olduğunuzdan çok şu anki görüntünüze en uygun mayo ve bikiniyi seçmeniz gerektiğine odaklanırsanız çok daha mantıklı ve pozitif bir seçim yapabilirsiniz. Aynaya baktığınızda gördüğünüz kişiye kendiniz gibi değil de deniz kenarında tesadüfen gördüğünüz başka biri gibi bakın ve gerçekten üzerindeki mayo o kişiye yakışıyor mu yakışmıyor mu diye an yakın kız arkadaşınızla konuşuyor gibi değerlendirmede bulunun. Asla beğenmediğiniz ve içinize sinmeyen bir mayo ya da bikiniyi satın almayın. O kadar çok marka ve model var ki, mutlaka kendinize göre ve içinde şahane hissedeceğiniz bir tane seçeneğin de sizin için bekliyor olduğundan şüphe etmeyin.

Şapka, gözlük, deniz kenarı için özel tasarlanan kıyafetler ve aksesuarlarla şıklığınıza şıklık katmayı da unutmayın.

İyi tatiller...

Yazının devamı...

Karantina’da Anneler Günü

Bu yıl bambaşka bir anneler günü deneyimi yaşıyoruz. Sokağa bile çıkamadığımız şu günlerde anneleri ziyaret etme ihtimalimiz maalesef ki yok. Evet bu günler geride kalacak ve umuyoruz ki bir daha böyle bir süreç yaşamayacağız ancak an itibari ile yapabileceğimiz çok fazla şey yok. Bu kısıtlı hareket alanı dahilinde annelerimizi elimizden geldiğince mutlu etmeye ve onlara olan sevgi ve ilgimizi göstermeye devam edeceğiz.

Evet her yer kapalı ancak anneler günü için çiçeklilerin açık olmasına ve servis yapmasına izin verildiğini her halde biliyorsunuzdur. Annenize bir çiçek gönderin. İçine mutlaka ona özel bir not yazın. Eğer görüntülü konuşma ihtimaliniz varsa, mutlaka güzelce giyinip, saçınızı makyajınızı düzenleyip, kocaman bir gülümsemeyle annenizi arayın. Görüntülü konuşun. Eğer görüntülü konuşamıyorsanız mutlaka telefonla arayıp sesini duyun. Ona kendisini ne kadar sevdiğinizi ve sizin için ne kadar önemli olduğunu söyleyin.

Annenize kızgın ya da kırgınsanız bile sadece sizi doğurduğu için bile ona hayat boyu minnettar olmanız gerektiğini bilerek kalbinizdeki kötü duygu ve düşünceleri boşaltın.

Anneler gününde sadece annenizin değil, anne adaylarının yani hamile olan ya da size çocuk ya da çocuklar vermiş olan eşlerinizin de gününü kutlayın. Onlara sürprizler yapmayı unutmayın.

Tüm annelerin ve anne adaylarının anneler günü kutlu olsun.

Yazının devamı...

Giyimde dönüşüm

Dünyaca yaşamakta olduğumuz salgın hastalık riski ve karantina sebebi ile evlere kapanmış olmamız hayat tarzlarımızı ve günlük yaşantımızı tamamen değiştirdiği gibi kıyafet konusunda da bambaşka bir yere sürüklenmemize sebep oldu. Giyim her ne kadar sadece sosyal hayata dönük bir alanmış gibi görünse de kendimize olan saygı ve hayata yaklaşımımızın göstergesi aslında. Giyim kendimize gösterdiğimiz saygı ve sevgi demek. Giyim nasıl biri olduğumuzun yansıması demek. Bu yansıma kişilere ve ortama bağlı olmaksızın kendimize olan sorumluluğumuz demek. İşte tam da bu yüzden bir önceki yazımda neden evde otursak dahi pijama ile gezmememiz gerektiğini, kendimizi bırakmamamız gerektiğini yazmıştım.

Şimdi Dünya bambaşka bir yöne doğru gidiyor. İçinden geçtiğimiz bu zorlu günler geçtiğinde hepimizin umudu ve temennisi muhteşem günlerde hep birlikte yine sokaklarda rahat ve mutlu dolaşabilmek. İşte bu günler geldiği zaman hayatlarımızdaki birçok şey gibi giyim de farklı bir şekil almış olacak. ‘Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir’ demiş filozof Herakleitos. İşte yaşanan her değişimde olduğu gibi bu değişimin de sonucunu oldukça açık ve gerçek bir şekilde göreceğiz. Hem de hep birlikte. O günler geldiğinde büyük ihtimalle daha anlayışlı, daha sevgi ve saygı dolu, daha insancıl olacağız. Giyim ise tarih boyunca olduğu gibi dünya var oldukça önemini korumaya devam edecek. İçimizin dışa yansıması olmayı sürdürecek. Statü açısından belli kuralları barındıracak ve her ne olursa olsun yaşamın içinde yerini koruyacak.

Değişimin sonucu bizleri her ne şekilde etkilerse etkilesin, sade, temiz, kibar ve özenli giyinmeye devam etmemiz özünde kendimize, çevremize, yaşadıklarımıza, yıllarımıza ve geleceğimize olan saygımızı ortaya koyar. Bunu asla göz ardı etmeyip, özenli bir şekilde yeni dünyada en yalın halde buluşmaya hazır olun. Giyim öncelikle kendimizle olan ilişkimizi ortaya koyar. Bunu her sabah kendinize hatırlatın. Fazlalıklardan kurtulun, ihtiyacınız olmayan hiçbir şeyi satın almayın ve bakış açınızı değiştirin. Güzel günler çok yakın.

www.bukre.co.uk

Yazının devamı...

Rehavetten kurtulun!

Evden çıkmadığımız gün sayısı arttıkça kendimizi bırakma ve bakımsızlıkta zirveyi zorlama yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Saçımız başımız bir tarafta, ne makyaj ne kıyafet umurumuzda değil, deliler gibi yemek yapıp yiyerek bir de üzerine şişmanlıyoruz. Bu gidişle 2020 yazında dünya olarak ortalama kişi başına yüz kilo üzeri olma ihtimalimiz maalesef ki çok yüksek. Bu sürecin daha ne kadar süreceği belli değil. Ve evde kalma süremiz gün geçtikçe artıyor. Dolayısı ile hemen kendimize gelip toparlanmaya başlamamızda fayda var.

‘Evdeyim ya aman ne olacak’ deyip pijamayla ortalarda gezmeye hemen son veriyoruz. Artık biliyoruz ki giyim kişinin ruhsal mutluluğunu etkileyen en önemli unsurlardan. İyi hissetmemiz özellikle bu süreçte çok önemli. Kişisel temizlik ve banyomuza dikkat edip, kalkınca günlük düzgün kıyafetlerimizi giyip yatma pozisyonundan oturma pozisyonuna geçiyoruz. Çünkü bu salgın zaten bir hastalık bilgisi yayıyor. Vücudumuzu hasta olmadığı konusunda uyarmalıyız. Dolayısı ile hasta gibi pijamalarla bir yerlere kıvrılmak böyle bir süreç içerisinde en son yapılması gereken şeylerin başında geliyor.

Yeme içme alışkanlıklarımızı eskisinden de dikkatli bir şekilde değiştirip, diyet yapmadan ama gereksiz ve zararlı şeyler yemeden dengeli beslenme konusunda hemen farkındalık kazanmamız şart. Ne az yiyerek bağışıklığımızı düşürüp ne de sıkıntıdan deliler gibi yiyerek şişmanlama ya da başka manevi mutsuzluğa yol açacak etkilerden korunmamız lazım. Yararlı ve bizi gerçekten mutlu eden meşguliyetlere merak salmak için şahane bir süreç. Evden yapılabilecek birçok araştırma, okuma, izleme ile yeni şeyler öğrenmeye, gelişmeye, değişmeye meraklı olabilir, ruhumuzu besleyebiliriz.

Ve tabii ki en önemlisi de sevdiklerimizle geçirdiğimiz bu zamanların kıymetini bilerek ilgi ve özenle değerlerimizi hatırlamak için bu süreci lehimize çevirmeye odaklanmalıyız. Her şey değişecek, bu günler geçecek, düzen yeniden şekillenecek… Hem de bizim bu süreci nasıl yaşadığımıza bağlı olarak değişecek… İşte bu yüzden sakin olun, evde kalın, bakımlı olun, kendinize ve sevdiklerinize dönün.

Bükre İkizer

www.bukre.co.uk

Yazının devamı...

Özel dikim mi? Hazır mı?

Bildiğiniz gibi özel dikim kıyafet birçok kesim tarafından hem prestij hem de farklı olmak adına çok önemli bir konu olarak algılanıyor. Aslına bakarsanız öyle de. Ancak maalesef ki gerçekten ciddi anlamda başarılı özel dikim yapan çok az sayıda üretici var. Bunun sebebi özel dikim adı üzerinde kişiye özel tasarlanan, özel olarak kalıbı hazırlanan, bütün düzeltmeleri müşterinin ölçülerine ve vücut şekline göre itina ile yapılan ve işini iyi bilen bir terzi tarafından dikilmek sureti ile müşteriye teslim edilen kıyafet demek olduğundan çok ciddi bir emek, özen, bilgi ve tecrübe gerektiren bir konu.

Artık herkesin her işi yaptığı bir zamanda yaşıyor olmamızın yan etkileri çoğunlukla negatif sonuçlarla karşılaşmamıza sebep oluyor. Herkes oradan buradan edindiği üç beş bilgi ile kendisini çok iyi sattığı için kimin neyi ne kadar iyi yapıp yapmadığını anlayamaz olduk. Dolayısı ile ‘paranla rezillik’ denen talihsiz süreç ve sonuçlarla mutsuz olmak istemiyorsanız size birkaç öneri:

Eğer çok iyi anlamda tanıdığınız, yaptığı işi önceden gördüğünüz, bildiğiniz, giydiğiniz ya da işinde iyi olduğundan öyle ya da böyle emin olduğunuz bir üretici bulamadığınız sürece özel dikim sevdanızı erteleyin.

Her ne kadar kendinize neyin ne kadar yakıştığını biliyor ya da öngörebiliyor olsanız da diktireceğiniz elbisenin size yakışıp yakışmayacağı, rengi, kumaşı ve diğer detayları konusunda gerçek mesleği moda tasarımı ya da stil danışmanlığı olan bir gözden yardım alın.

Bu kadar üretim yapılan, hemen hemen her bütçeye hitap eden onlarca kıyafetin ortalarda dolaştığı ve her yerden her şeye ulaşabiliyor olduğumuz günümüzde kendinizi riske atma eğilimi yerine hali hazırda özenle dikilmiş, iyi kesimli bir elbise almanız hayatınızı çok daha fazla kolaylaştıracaktır.

Eğer istediğiniz gibi bir modeli bulamıyorsanız o zaman özel dikime yönelmenizde hiçbir mahsur yok. Ama ne istediğinizden emin olmanız şart.

Özel dikilecek o kıyafeti giyeceğiniz tarihten en az bir buçuk iki ay önce dikim işi için zaman ayırmaya başlayın.

Kıyafetin teslim tarihi, o önemli tarihten en az bir hafta önce olsun ki, içinize sinmeyen bir nokta olduğunda düzeltilebilmesi ya da başka bir çözüme zaman kalması açısından güvende olun.

Bir kıyafet için servet harcanan zamanları geride bıraktığımızı da sakın unutmayın. Kıyafet çok önemli olmakla birlikte, pahası size değer katamaz. Kendinizin değerinin farkında olun.

Her söylenene inanmayın. ‘Ay bu size çok yakıştı’ gibi cümlelere inanmak yerine kendinize alıcı bir gözle bakın. Başkalarına değil kendi gözlerinize ve duygularınıza inanın.

Bir gece eğleneceksiniz diye aylarca acı çekmeyin.

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.