SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Hedefler ve değişim korkusu

İş, okul, aile yaşantımızda ya da parasal konularda, mevcut düzenimiz dışında yeni bir şeyler yapmak istediğimizde kendimizi zaman zaman korku, endişe gibi duygular içinde bulabiliyoruz. Bunun nedeni bilinçaltının bizi konfor alanında tutmaya çalışmasıdır. Konfor alanı, kendimizi rahat ve güvende hissettiğimiz bir alan ya da davranış biçimidir. Kendimizi rahat hissettiğimiz alışkanlıklar konfor alanında kalmamıza neden olur. Yeni bir şeyler yapmak istediğimizde “Yapamam / yapamayacağım” gibi negatif düşünceler bizi durdurur ve o iş her neyse onu yapmaktan çekiniriz. Topluluk önünde konuşmak, yeni bir işe girmek, yeni insanlarla tanışmak gibi örneklendirilebilir.

Hedeflerimize ulaşmak için çoğu zaman yeni davranışlar sergilememiz ve farklı eylemler gerçekleştirmemiz gerekecektir. Konfor alanında kaldığımız ve eski alışkanlıklara sıkı sıkıya tutunduğumuz, yeniliklerden çekindiğimiz müddetçe hedeflerimize ulaşmak neredeyse imkansızdır. Eğer hedeflerimize ulaşmak için önümüzdeki engelleri kaldırmak istiyorsak yapmamız gereken ilk şey kendimizi harekete geçirerek konfor alanından dışarı çıkmaktır.

Olumlama ve imajinasyondan yararlanın

Düşüncelerin olumlu gücünden faydalanmak karşımıza çıkabilecek engellerle baş etmemizi sağlar. Beynimiz sorunlar karşısında çözüm yolları üretmeye başlayacaktır. Bilinçaltımız ilerlememize engel olan negatif düşünceler ile doluysa yapmamız gereken, bilinçaltını yeniden eğiterek pozitif düşünce kalıpları oluşturmaktır. Negatif düşünceler geldiğinde onları durdurun ve pozitif olanları ile değiştirin. Bu konuda afirmasyonlardan yararlanabilirsiniz. Afirmasyonlar (olumlama) bilinçli olarak bilinçaltında sahip olduğumuz negatif düşünceleri pozitif olanlar ile değiştirmek için tekrarlayarak söylediğimiz kelime ya da cümlelerdir.

Yeni alışkanlıklar kazanmak için beynimizde yeni nöron bağlantıları oluşturmak ve onların güçlenmesini sağlamak gerekir. Olumlu düşünceler zihnimizden geçtikçe, imajinasyon (canlandırma) çalışmaları aktifleşen nöron bağlantılarını daha da güçlendirecektir. Gerçekleştirmek istediğiniz davranış ya da eylem ne ile ilgiliyse o konuda zihninizde canlandırma yapın ve mutlu sonuca ulaştığınızı görün. Bu düşüncelerin otomatiğe bağlanarak alışkanlık haline gelmesi için ortalama 21 günlük bir zamana ve düzenli tekrara ihtiyaç vardır.

Aksiyon planı oluşturun

Hedefinize ulaşmak için aksiyon planınızı oluşturun. Listenin içinde yapmanız gereken ancak yapmaktan çekindiğiniz için ertelediğiniz neler var? Kendinize bugün bu maddelerden hangisini yapabileceğinizi sorun ve en az bir tanesini gerçekleştirin.

Örneğin topluluk önünde konuşma korkusu... Birkaç kişinin önünde yapacağımız bir sunum sırasında heyecanımız sesimizin az çıkmasına neden olabilir. Başlangıçta yaşayacağımız yetersizlik hissi, gelişimimiz için gerekli bir aşamadır. Denemelerimiz kimi zaman olumsuz da sonuçlanabilir. Bu ihtimallere de hazırlıklı olmak hedefe ulaşmamıza yardımcı olur.

Bilgi edinin

Konfor alanından çıkmaktan korkmanın bir sebebi de önümüzdeki bilinmezliktir. Neyle karşılaşacağımızı bilmiyor oluşumuz ve en kötü senaryonun gerçekleşeceğine olan inancımız bizi tedirgin eder. Ulaşmak istediğimiz hedefi daha yakından tanımak ve bilgi edinmek gereklidir. Örneğin uzun yıllardır yaşadığımız şehri değiştirme korkusu… Gidilebilecek şehirlerin ulaşım imkanları, iş olanakları, doğal ve kültürel yerleri, hava durumu gibi konularda daha fazla bilgi edinebiliriz. Bilgi sahibi olmak kendimizi daha güçlü ve rahat hissettirecektir.

Hayatımızın her alanında hayallerimizi gerçekleştirmek için konfor alanının yarattığı rahatlık tuzağına düşmemek ve kendimizi harekete geçirerek bu alanın dışına çıkmaya istekli olmak gerekir. Yeni realitemize geçiş sürecinde yaşayabileceğimiz zorlukların sürecin doğal bir parçası olduğunu kabul etmeliyiz. Süreci doğru yöneterek yeni düşünce ve davranışlarımızı alışkanlığa dönüştürmek bizim elimizdedir.

Ceyda Bahşi Bilgiç

Profesyonel Yaşam Koçu

Bilinçaltı Dili Eğitmeni

Pilates Eğitmeni

Instagram : @ceydabahsibilgic

Yazının devamı...

Duygusal açlık problemi ve çözümü

Her insan gibi bizler de zaman zaman maddi zorluklar, gelecek kaygısı, kariyer mücadelesi, ilişki problemleri gibi hayatın gerçekleri ile birlikte yaşamaktayız. Bu durumlar karşısında üzüntü, baskı, stres, gerginlik gibi duygular ortaya çıkabilmektedir. Bu duygularla nasıl baş edeceğinizi bilemezseniz, zaman zaman duygusal açlık dediğimiz durum ortaya çıkabilir.

Duygusal Açlık Nedir?

Duygusal açlık; midemiz dolu olduğu halde can sıkıntısı, gerginlik, öfke, üzüntü, yalnızlık gibi duygulardan dolayı yapay bir açlık hissi olup, o duygusal boşluğu doldurmak için yemek yeme isteği ile ortaya çıkan bir durumdur.

Duygusal açlık ile fiziksel açlık arasındaki farkı iyi bilmek gerekir. Fiziksel açlıkta bedende açlık hissi yavaş yavaş oluşur. Yemeğin pişmesini, sofranın hazırlanmasını bekleyebilirsiniz. Yemek seçiciliği azdır ve hazır olan yemeği yiyerek tokluk hissi ile sofradan kalkılır. Duygusal açlık ise aniden gelişir. Özellikle belli bir yiyeceğe karşı istek vardır. Tatlı, abur cubur gibi. Mide dolu olduğu halde yemek yenir ancak açlık hissinde azalma olmaz. Duygusal açlık anlarında, açlığı aslında açlığa iten duyguyu hızla bastırmak istersiniz. Sonrasında ise gerçekten yemeye ihtiyaç olmadığı düşüncesi ile birlikte bir pişmanlık duygusu gelişir.

Fiziksel olarak açlık seviyenizin ne kadar olduğunu takip etmek aşırı ve gereksiz yemeyi önler. Bu nedenle kendinize ilk sorunuz “Şu anda fiziksel olarak gerçekten aç mıyım?” olmalıdır. Buna doğru cevap vermek için bir ölçek kullanacağız. 1- tokum, 5- çok açım olacak şekilde 1 ile 5 arasında açlık seviyenizi belirleyin. Açlık seviyeniz 3-4 ise sağlıklı atıştırmalıklar tercih edebilirsiniz. 3’ten az ise bir bardak su ya da bitki çayı içilebilir. Bu konuda emin olamadığınız durumlarda en son ana öğününüzün üzerinden kaç saat geçtiğini kontrol ederek de bir karara varabilirsiniz. Örneğin öğün üzerinden 4-5 saat geçti ise fiziksel acıkmanız mümkün olabilir.

Dolabınızı paketli abur cuburlardan temizlemek ve bunların yerine doğal meyve ve sebzeler ile doldurmak, açlık anlarında doğru seçimler yapmanıza yardımcı olur. Kolay ulaşılabilir olan besinleri daha çok tükettiğimiz için, mutfak tezgahınızda sevdiğiniz meyveleri ya da şekersiz ancak hurma gibi doğal besinlerle tatlandırılmış ev yapımı atıştırmalıkları hazır bulundurmak, bu süreci doğru yönetmenizi sağlayacaktır.

Duygusal Açlık Anlarına Hazırlıklı Olun

Duygusal açlık yaşadığınız anları belirlemek için kendinize zaman ayırıp aşağıdaki soruların cevaplarını bulmak ve bu durumlarda bir şeyler yemek yerine yapabileceklerinizi planlamak kendinizi hazır hissetmenizi sağlayacaktır.

Hayatınızın hangi alanlarında (iş, okul, ev vs.) ve hangi zorlayıcı durumlarla karşılaştığınızda daha çok duygusal açlık çekiyorsunuz?

Duygusal açlık zamanlarında yemek yemek yerine sizi rahatlatacak veya beyninizi meşgul tutup odağınızı farklı yöne kaydıracak neler yapabilirsiniz?

Meditasyon, yürüyüş, duş almak sizi rahatlatabilir. Rahatlatıcı yöntemler yanında bazen de beyni farklı bir konuda meşgul tutmak duygusal açlık anlarını yönetmek konusunda daha iyi sonuç verebilir. Merak ettiğiniz ve öğrenmek istediğiniz konular ile ilgili sesli yayınları dinlemek, ellerinizi meşgul edecek bir hobi ile uğraşmak, bir arkadaş ile sohbet etmek, bulmaca çözmek gibi aktiviteler örnek olarak gösterilebilir. Önemli olan sizin gerçekten işinize yarayacak olan aktiviteleri bulmanızdır.

Unutmamalısınız ki hayatın çeşitli alanlarında karşılaşabileceğiniz zorlukların ve duygusal durumların yeme alışkanlıklarınız üzerinde etkisi vardır. Gereksiz ve aşırı yeme, kilo problemi yaratacaktır. Bunun sonucunda kendinizi kilo verme baskısı ile duygusal açlık arasında kapana sıkışmış hissedebilirsiniz. Bunu engellemek ve yemek ile doğru bir ilişki kurabilmek için çabuk vazgeçmeden kendinize en uygun yöntemleri belirlemek gerekir. İlk başta ne kadar zor görünse de kararlılık ve kişisel disiplin ile başarıya ulaşmak kesinlikle mümkündür.

Ceyda Bahşi Bilgiç

Profesyonel Yaşam Koçu,

Bilinçaltı Dili Eğitmeni

Pilates Eğitmeni

Instagram: @ceydabahsibilgic

Yazının devamı...

Etkili olumlama cümleleri

Olumlamalar beynimizi hedeflediğimiz yönde yeniden programlamak için kullanılır. İstenilen durumu ya da hedefi pozitif şekilde yansıtan cümlelerdir. Kısa, net ve anlaması kolaydır. Olumlamaları kullanmanın nedeni içsel motivasyonumuzu arttırmak, zihni hedeflere doğru hareket etmesi için yönlendirmektir.

Gün içinde nasıl düşündüğümüzün farkında olmamız çok önemlidir. Yapılan en sık hatalardan biri de negatif inançlarımızı tekrar tekrar dile getirmektir. “Hayat çok zor”, “yeterince param yok” gibi. Pek çok kişi günlük hayatta farkında olmadan yaşamlarında memnun olmadıkları durumlarından, şikayetlerinden sıkça çevrelerindeki kişilere bahseder. Kendileri ile baş başa kaldıkları zamanlarda da problemlere odaklanarak, enerjilerini bu negatif alanları beslemeye harcarlar. Bu durumda hedef ve isteklerini gerçekleştirecek güç ve motivasyonları kalmaz.

Olumlamalar sık sık tekrar edilerek bilinçaltına gönderdiğimiz mesajlardır. Bilinçaltı söylediğimiz şeyi doğru kabul eder ve onu ispatlamak için ona uygun olay ve durumları hayatımıza getirir. Örnek olarak hedefimiz kilo vermek olsun. Sağlıklı beslenmeye ve egzersiz yapmaya başladığımız bu süreçte zihnimiz “yapamayacaksın, “kilo vermek zor”, kilo veremiyorum” şeklinde düşünceler üretirse ve gün içinde bu düşüncelere yoğunlaşırsak kendimizi nasıl hissederiz? Daha mutsuz, daha karamsar hissederiz değil mi? Peki böyle hissetmeye devam edersek ne olur? Enerjimiz, kendimize olan inancımız azalır, zorluklar karşısında kolay pes ederiz ve istenilen kilo hedefine ulaşamadan çalışmaları bırakırız.

Zihin durumumuzu ve modumuzu değiştirmek için pozitif düşünceyi kullanmalıyız. “Yapamam”, “başaramayacağım” gibi olumsuz düşündüğünüzü fark ettiğinizde hemen kendinizi durdurun ve zihninize neden bu sefer farklı olacağını söyleyin ve onu ikna edin.

“Çünkü kararlıyım”

“Çünkü eskisinden daha çok yediklerime dikkat ediyorum”

“Çünkü düzenli egzersiz yapıyorum” gibi…

Bu şekilde zihnimizdeki eleştirel iç sese odaklanmak yerine, enerjimizi bilinçli olarak pozitif yöne çeviririz.

Etkili olumlama cümleleri için nelere dikkat etmeliyiz?

Yazının devamı...

Düşünceleriniz ve Geleceğiniz

Hayatın günlük akışı içinde düşünceleriniz sizi ne kadar destekliyor? Sahip olduğunuz iç ses size neler söylüyor? Bu ses sizi motive ediyor mu ? Yoksa yapamayacağınızı, yeterince iyi olmadığınızı ve yine başarısız olacağınızı söyleyerek sizi engelliyor mu?

Düşünce, duygu ve davranışlarımız bir bütündür. Bugünkü düşüncelerimiz ilerde davranışlarımızı ve hayattaki seçimlerimizi etkiler. Aslında geleceğimiz tam da şu anda ne düşündüğümüz ile şekilleniyor . Bu nedenle Ardından bu düşünce pozitif bir düşünceye çevrilmelidir.

Hayatımızda en çok da olumsuz olaylarla karşılaştığımız zamanlarda pozitif bakabilmek bizi zorluyor. Öncelikle bu zorlukların bizim ruhsal gelişimimiz için doğal akışın bir parçası olduğunu kabul etmek gerekir. Bu duruma nasıl baktığın ise senin seçimindir. Bu olayın sana nasıl bir fayda sağlayacağını ve senin için nasıl bir öğreti barındırdığını görmeye çalışmalıyız. Önemsiz de gözükse ondan bir fayda bulmaya çalışmak gerekir. Bu fayda senin olaya bakışını tamamen değiştirecektir. “ Başarısızlığa uğradığımızda da durum farklı değildir. Nasıl başarısız olduğumuzu tekrar tekrar kendimize hatırlatmak yerine bir dahaki sefere neleri farklı yapabileceğimizi düşünmek gerekir.

Birçok negatif düşünce ya geçmişteki bir hayal kırıklığına ya da gelecekte yaşayabileceğimiz korku dolu senaryolara aittir. Bu nedenle aslında . Şimdiye odaklanmak da zihnimizi olumlu düşüncede tutabilmek için bir araçtır.

Ceyda Bahşi Bilgiç

Yaşam Koçu / Pilates Eğitmeni

http://www.instagram.com/ceydabilgic_yasamkocu/

Yazının devamı...

Hayallere Giden Küçük Adımlar

İnsanlar günlük hayatlarındaki seçim ve davranışlarında farkında olmadan bir zaman perspektifine odaklanma eğilimlidirler. Kimileri geçmiş odaklıdır. Bazen farkında olmasak da zihnimiz geçmişte yaşadığımız bazı anılara takılı kalmıştır. Karar alırken geçmişteki benzer yaşadıkları olumsuzluklar, başarısızlıklar onların şimdiki seçimlerini etkiler. Kimi zaman adım atmalarını engeller.

Belki de geçmiş deneyimlerimiz bizi geleceğe hazırlamak içindir. Tıpkı bilgisayar oyunlarında zorlu parkurlarda her engelden sonra karşına çıkan bonuslar gibi. Onları toplarsın. İçinden büyüklü küçüklü sürpriz hediyeler çıkar. Bir sonraki seviyeye geçtiğinde de onları oyunun içinde kendi yararına kullanırsın.

Amacımız her zaman geçmişte yaşadığımız olayın bize sunduğu öğretiyi almak olmalıdır. . Bu daha yapıcı bir yaklaşımdır.

Geçmişin sorumluluğunu elimize almak bize tüm yaşamımızın sorumluluğunu verir.

Bu bizi dışsal faktörlerden ve kurban psikolojisinden özgürleştirir. “Ben şimdi ne yapabilirim?” diye düşünmemizi sağlar.

Sabah kalktığınızda diye kendinize sormayı alışkanlık haline getirin. Her gün hayalleriniz için küçük de olsa bir adım atın. Mesela hayaliniz akıcı şekilde yabancı dil konuşmaktır. Geçmişte yaşadığınız birçok sebepten dolayı dil konusunda kendinize güvenmiyor olabilirsiniz. Peki bu konuda neler yapabilirsiniz? Mesela dinlemeyi sevdiğiniz müzik listenizin içine yabancı şarkılar ekleyin. Küçük bir not defteri edinin ve her gün üç yeni yabancı kelime yazın. Yabancı popüler dizileri alt yazılı izlemeye başlayın. O dilin kültürü hakkında bilgiler edinin.

Bu eylemler sahip olmak istediğimiz güzellikler ile duygusal ve zihinsel olarak bütünleşmemizi sağlar. İçindeki o hayalini, isteğini, heyecanını canlı tutar. Yeter ki hayatın sizi destekleneceğine güvenin ve yolda kalmaya devam edin.

Ceyda Bahşi Bilgiç

Yaşam Koçu / Pilates Eğitmeni

https://www.instagram.com/ceydabilgic_yasamkocu/

Yazının devamı...

Kilo Verirken İyi Hissetmek

Kilo verme süreci sana kendini nasıl hissettiriyor?

Bugüne kadar benim en çok duyduğum cevaplar:

Bugüne kadar birçoğunuz bu konu ile ilgili negatif hissettiniz. Belki de artık iyi hissetmeye odaklanmalısınızdır. Albert Einstein’ın dediği gibi “Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek deliliktir.”

Hayatınızdan kendi örneklerinize bakın. Kalabalıklara hitap etmekten çok keyif alıyorsanız eğer, dönem sonu toplantısı için sunuma hazırlanırken de yaparken de kendinizi ne kadar da keyifli hissettiğinizi hatırlayın. Kilo verme yolculuğunu da zevkli bir sürece dönüştürmeyi denesen nasıl olurdu?

Bu süreçte iyi hissetmek için aşağıdaki 3 öneriye önem verin.

Başarını kutla

Kilo konusunda kendine gerçekçi ve kısa dönemli hedefler koyarak başla. Koyduğun her küçük hedefi başardıkça, bunun için kendini kutla. Kendine yemek dışında bir ödül verebilirsin. Mesela bir arkadaşınla sinemaya ya da konsere git, en sevdiğin yazarın yeni kitabını al. Kendine hediye ver. Başkaları başarılı olduğunda onları kutluyoruz, tebrik için arıyoruz. Bu davranışımız karşımızdakine nasıl hissettiriyor? “Harika” değil mi? Mutlu oluyor. O zaman sıra bu mutluluğu kendimize vermekte.

İstikrar için günlük takip listeni oluştur

Kilo verme sürecinde seni destekleyecek bir sağlıklı yaşam listen mutlaka olmalı. Bu süreçte planlı olmak işleri kolaylaştıracaktır. Takip listende gün içinde nelere dikkat etmen, neler yapman gerektiği yazmalı. Unuttuğun şeyleri sana hatırlatmalı. Bu nedenle çantanda, ofisinde, odanda her yerde bir kopyası olmalı. Yaptıkça üzerine işaret koyduğun bu liste seni motive edecektir.

Kararlı ol

Kararlılık bu sürecin en önemli parçasıdır. Örnek olarak haftanın 3 günü spor salonuna gideceksen, o günleri hafta başında belirlemiş olmalısın. Egzersiz için salı, perşembe, cumartesi günlerini seçtiysen, bunu günlük takip dosyana yazmalısın. Spor yapacağın gün ve saatlerin sabit olmalıdır. Programını her hafta yenileyebilirsin. Ancak kararlı ol. Yoksa arkadaşlarından gelen her dışarı çıkma teklifinde ya da başka bir organizasyon davetinde sporunu iptal edersin. Sonra bir bakmışsın ki o hafta spora bir kez gitmişsin ya da hiç gitmemişsindir. Bu durum hem kilo vermeni etkileyecek hem de kendini suçlu hissetmene yol açacaktır. Kendini sonrasında mutsuz hissetmek yerine, şimdi kararlı ol ve planlarını uygula.

Ceyda Bahşi Bilgiç

https://www.instagram.com/ceydabilgic_yasamkocu/

Yazının devamı...

Diyette Karşımıza Çıkabilecek Zorluklar ve Çözümler

Kilo vermek için istekli ve kararlı olduğumuz zamanlarda, diyet listelerimizi de egzersiz programlarımızı da aksatmadan uygularız. Ancak bazen yaşadığımız duygusal durumlar sahip olduğumuz içsel motivasyonumuzu negatif etkileyebiliyor. Kimi zaman da en yakın arkadaşımızın doğum günü partisi gibi diyetteyken zorlanabileceğimiz teklifler alabiliyoruz. Peki bu durumlarda siz ne yapıyorsunuz? Diyeti ve egzersizleri yarıda bırakıp sonra da battı balık yan gider diye mi düşünüyorsunuz? Böyle zamanlar için önceden hazırlıklı olup, ne yapacağımızı planlamış olursak kilo verme sürecimizi aksatmadan yolumuza devam edebiliriz.

Peki bizi yolda negatif etkileyecek nelerle karşılaşabiliriz?

1-

Bir pazar günü hayal edin. Dışarıda hava soğuk hatta şiddetli bir yağış var. Evde teksiniz. Canınız sıkılmış. Hiçbir şey yapmak istemiyorsunuz. Peki sizin de aklınıza “Acaba ne yesem?” sorusu geliyor mu? Bu soru karşısında ne yapmak gerekir? Bunun planını şimdiden yaparsanız o gün geldiğinde kendinizi çaresiz bir şekilde buzdolabı önünde bulmazsınız. Mesela yemek yemek yerine zihninizi rahatlatacak farklı bir şeyler yapmayı deneyin. Dağınık olan eşyalarınızı toplamak ya da e- postanızda birikmiş gereksiz mailleri temizlemek size yardımcı olacaktır. Neşenizi yerine getirecek bir komedi filmi izlemek için de tam zamanı olabilir.

2-

Kimi zaman iş yoğunluğu, kimi zaman finansal kaynaklı aşırı stres altında hissedebilirsiniz. Böyle zamanlarda duygusal açlık kendini daha çok gösterir. Duygusal açlık, tok olduğunuz halde belli bir duyguyu rahatlatmak için aniden gelen yeme isteğidir. Daha çok abur cubur, tatlı ya da pizza gibi belli bir yemeğe olan istek artar. Yaşamınızda stresli bir dönemdeyseniz mutlaka yoga, meditasyon, egzersiz gibi sizi rahatlatacak bir şeyler yapın. Aşırı tatlı yemek isteği geldiğinde da deneyebilirsiniz. O tatlıyı yemeden önce kendine 10 dakika izin ver. Yemeyi ertelediğinde aşırı artmış olan yeme isteğinin azalmaya başladığını göreceksin. Bu bekleme zamanla yardımcı olacaktır.

3-

Diyetinizin ilk haftasını zorluklarla bitirdiniz ve haftasonu bir arkadaşınızın doğum günü partisi olduğu haberini aldınız. Ne yapardınız? Tabii ki de bu davete katılmalısınız. Ancak diyet yaptığınız için de moraliniz bozuk bir köşede oturmak yok. Böyle binbir çeşit kalorili yiyeceklerin olduğu organizasyonlara asla çok aç katılmayın. O günkü diyet listenize uymuş olarak tok gidin. Kendinize sadece bir tabak hakkı verin ve seçimlerinizi sağlıklı yiyecekler yönünde kullanın. Çevrenizdekilerle güzel sohbetler kurup orada olmaktan keyif almaya ve odağınızı yemek dışında başka şeylere vermeye çalışın. Hatta aldığınız fazla kalorileri dengelemek için önünüzdeki üç gün boyunca ekstra yürüyüşlere çıkabilirsiniz.

Kendinize keyifle ve iyi bakın,

Ceyda Bahşi Bilgiç
Sağlıklı Yaşam Koçu ve Pilates Eğitmeni

www.1yasamtasarimi.com

Yazının devamı...

Yaşam Enerjini Yükseltecek 3 Öneri

Her birimiz özümüzde muhteşem bir yaşam enerjisine sahibiz. Kimi zaman bu enerji dışsal faktörlere çok fazla bağımlı hale gelebiliyor. Mesela olaylar istemediğiniz şekilde gerçekleştiğinde enerjiniz de aynı hızla düşüyor mu? Sahip olduğunuz koşullar duygularınız üzerinde sınırsız bir kontrole sahip mi? Öyle ise bu durum sizin için epey yorucu olacaktır. Duygularınızın kontrolünü elinize alarak sahip olduğunuz yaşam enerjinizi daha iyi yönetebilirsiniz.

Kendimizi daha iyi hissetmek ve enerjimizi yükseltmek için neler yapabiliriz?

1- Şükür egzersizi yapın.

Gün içinde pek çok kez şükrediyoruz değil mi? Peki bunu tüm hücrelerimize kadar hissederek yapıyor muyuz? Bu egzersizde amacımız her zaman frekansımızı daha yukarı taşımak olmalıdır. Endişe, kaygı ve negatif düşünceler enerjimizi düşürür. Şükür egzersizi sırasında sahip olduğunuz her şeyi tek tek düşünün. Hayatınızda gerçekten sizi iyi hissettiren neler var? Belki de çocuklarınız var. Onların size bakan güzel gözlerinin, koşarak sımsıkı sarıldıkları dakikaların varlığına teşekkür edin. Ailenizin, arkadaşlarınızın, işinizin, kapınızı çalan komşunuzun, severek okuduğunuz kitaplarınızın, balkonunda oturup bir fincan kahve içebildiğiniz evinizin varlığına teşekkür edin. Çok daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır.

2- Anda kalmaya özen gösterin.

Düşünceleriniz ne geçmişte ne de gelecekte takılı kalsın. Gelecek için endişe duymanın, geçmiş hakkında üzüntü hissetmenin şu anınız için hiçbir faydası yok. Hatta negatif düşünceler yaşam enerjinizi daha da aşağıya çekiyor. Ofisteyken, masa başında otururken, aklınıza her geldiğinde gün içinde sağlıklı nefesler alıp verin. Düşüncelerinizi seyredin. Onları durdurmaya çalışmayın. Gökyüzündeki bulutlar gibi gelip gitmesine izin verin. Bir düşünceye takılı kaldığınızı fark ettiğinizde nefesinize tekrar odaklanarak kontrolü elinize alın. Bu çalışmayı günde 5 dakika ayırarak bir rutin haline getirebilirsiniz. Kendinizle baş başa kalacağınız bir zaman ve yer ayarlayın. Hafif bir müzik açıp, bağdaş kurarak oturma pozisyonuna geçin. Gözler kapalı sırtınız dik olsun. Sadece nefes alış verişlerinize odaklanın.

3- Şikayeti bırakın.

Şikayet etmek negatif düşünce kalıplarına takılı kalmanıza ve onları daha çok beslemenize neden olur. Söylenmeye başladığınızı fark ettiğinizde durun. Bunun size hiçbir fayda getirmeyeceğini ve enerjinizi düşüreceğini hatırlayın.

Ceyda Bahşi Bilgiç

Sağlıklı Yaşam Koçu ve Pilates Eğitmeni

www.1yasamtasarimi.com

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.