SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Saç Ekimi Acıtıyor mu?

Saç ekimi ağrılı acılı bir operasyon mudur? Saç ekimi yaptırmak isteyenlerin en çok merak ettiği konulardan birisi saç ekimi esnasında ya da sonrasında bir ağrı sızı hissedilip hissedilmediğidir. Saç ekimi yaptırmak isteyen kişiler, operasyon esnasında ve sonrasında ne kadar sıkıntı yaşayacaklarını bilmek isterler.
Saç ekimi acıtır mı? Sorusunun yanıtı hayır’dır. Hayır, saç ekimi operasyonu esnasında normal şartlar altında canınız acımaz, bir şey hissetmezsiniz çünkü saç ekimi operasyonu lokal anestezi ile gerçekleştirilmektedir. Lokal anestezi, saç ekimi operasyonu öncesinde işlem yapılacak olan bölgeye (saçların toplanacağı ense bölgesi ya da ekim yapılacak kelleşmiş alan) enjeksiyon yardımı ile anestezik ilaçların enjekte edilmesidir. Böylece yaklaşık 20 dakika içerisinde lokal anestezi etkisini gösterir ve saç ekimi operasyonu sırasında işlem yapılacak olan bölge hissizleştirilmiş olur.

Lokal anestezi, esnasında hasta tamamen bilinçli ve uyanıktır. Lokal anestezi etkisi hafifledikçe operasyon esnasında tekrar edilir.
Lokal anestezinin iğne ile yapılıyor olması da bazı kişileri, özellikle iğne fobisi olan kişileri tedirgin etmektedir, böyle durumlarda lokal anestezi öncesinde sedasyon yardımı ile hasta sakinleştirilir ve lokal anestezi sedasyon sonrasında gerçekleştirilir. Bunun temel sebebi iğne karşısında hastanın gerilmesini engellemektedir.

Görüldüğü gibi saç ekimi operasyonları lokal anestezi altında konforlu bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Öyle ki, operasyon esnasında sırt üstü yatacak olan hasta televizyon seyredebilir ya da hiçbir ağrı sızı hissetmeden operasyon süresince dinlenebilir, uyuyabilir.

Saç ekimi operasyonu sonrasında ise özellikle lokal anestezinin etkisini kaybettiği 10-12 saat içerisinde hastanın ense bölgesinde ve ekim alanında ağrılar meydana gelmeye başlar. Bunun için hastalara ağrı kesici ilaçlar vermekteyiz. Özellikle ilk 3 gün ağrınız olsa da olmasa da ağrı kesicilerinizi sabah akşam düzenli olarak içmenizi tavsiye ediyorum çünkü saç ekimi operasyonu sonrası ağrı kesici içmek için ağrının başlaması beklendiği takdirde bu süreçten sonra ağrıyı tamamen bastırmak okadar da kolay olmuyor ancak operasyon sonrası sabah akşam düzenli olarak içilen ağrı kesiciler, hastanın saç ekimi operasyonu sonrası ilk haftayı çok rahat geçirmesini sağlıyor.

Günümüzde birçok kişinin tercih ettiği saç dökülmesi ve androjenik kellik için çözüm sağlayan saç ekimi operasyonları, doktorunuzun tavsiyelerine uyduğunuz sürece, acısız, ağrısız ve rahat uygulanan bir operasyonlardır.

Saç Ekim Doktorunuz
Dr. Yetkin BAYER

Yazının devamı...

Mevsimsel Saç Dökülmesine Dikkat!

Mevsimsel Saç Dökülmesine Dikkat!

Mevsim geçişlerinde en sık sorulan sorulardan biri saçlardaki yoğun dökülme ile ilgilidir. Yazın sıcak günlerinden hafif dalgalanmalarla başlayan bir sıcak bir soğuk havalar gelen kışın habercisi...Sonbahar ya da ilkbahar dönemleri vücudumuzun direncinin her anlamda kırılmaya başladığı dönemlerdir. Hastalıklar kapıda bizi beklerken, nezle ya da gribin dışında bizi bekleyen bir diğer tehlike de saç dökülmesidir.

Mevsimsel saç dökülmesi, mevsim geçişlerinde yaşanan, kadın ya da erkek genç yaşlı hemen hemen her kişide görülebilen ancak daha çok vitaminsel anlamda zayıf kalmış bünyelere etki eden geçici bir saç dökülmesi çeşididir. Mevsimsel saç dökülmesini yoğun olarak yaşıyorsanız mevsim geçişlerine daha güçlü ve hazır bir bünye ile girmeniz gerekiyor demektir.

Mevsimsel Saç Dökülmesi Nedenleri

Mevsimsel saç dökülmesi yaşayan kişilerin dikkat etmesi gereken bazı hususlar vardır çünkü mevsim geçişlerinde herkes saç dökülmesi yaşamaz. Sürekli olarak aynı durumu yaşayan kişilerin alması gereken bir takım önlemler vardır.

Saçlarınıza bu dönem biraz özgürlük sağlayın. Mevsim geçişlerinde daha az fön ve maşa kullanmaya çalışırken, saçınızı bu dönemlerde boyamamayı tercih edin.

Mevsim geçişlerine hazırlıklı girin. Saç hücrelerinin yenilenmesinde etkili bir yöntem olan saç PRP uygulaması, saçın beslenmesini sağlayan saç mezoterapisi ya da saç aşısı yöntemleri ile saçlarınızı güçlendirebilir. Hem mevsimsel saç dökülmesinin önüne geçerken hemde daha sağlıklı ve güçlü saçlara kavuşabilirsiniz.

Beslenme Her Zaman Altın Kural! Sağlıklı beslenme tüm vücudumuzu etkilediği gibi, saçlarımızı da etkilemektedir. Doğru ve düzenli bir beslenme şekli ile saçlarınızın içten beslenmesini sağlayarak mevsim geçişlerinden etkilenmesini engelleyebilirsiniz.

Mevsimsel saç dökülmesi geçici bir dökülmedir. Mevsimsel sebeple yaşanan dökülmeler, saçlara gerekli özen gösterildiğinde ve mevsim geçisi sona erdiğinde ortadan kalkacaktır ancak farklı sebeplerle ortaya çıkan saç dökülmelerinizi mevsimsel saç dökülmesi ile karıştırmamalısınız. Yoğun şekilde saç dökülmesi yaşadığınızda doktorunuza muayene olmanız gerektiğini unutmayın. Gerekli kan testleriyle hormonsal kontroller yapıldıktan sonra saç dökülmesinin temel sebepleri net bir şekilde ortaya konarak tedaviye başlanmalıdır.

DR. YETKİN BAYER

www.yetkinbayer.com

Yazının devamı...

Fue yöntemiyle saç ekimi

2003 yılında uygulanmaya başlanmasıyla saç ekiminde devrim niteliği taşıyacak değişikliklerin, saç ekimi yaptıran hasta sayısında hızlı bir artışın yaşanmasına sebep olan FUE yöntemiyle saç ekimi, 2016 yılı itibariyle tıp dünyasının kabul ettiği en iyi saç ekim tekniğidir. FUE bulunduğu ve uygulanmaya başlandığı günden itibaren geliştiriliyor olsa da şimdilik hala teknik olarak yeni bir teknik geliştirilememiştir. Burada teknik kavramı çok önemlidir 2003 yılından bu yana ufak çaplı gelişme ve değişmelere uğrayan FUE, yeni medikal aletler hatta robotlar sayesinde uygulamasında gelişme ve farklılıklara sahip olsa da saç ekimi yöntemi açısından yegâne olma özelliğini korumaktadır.

FUE tekniği en genel anlatımıyla saç köklerinin tek tek ya da çok minik gruplar halinde toplanabilmesini ifade etmektedir. Bu yöntem, saç ekimi operasyonlarında iz ve dikiş olayını ortadan kaldırmış, daha etkin ve daha risksiz bir yöntem ortaya çıkartmıştır.

FUE yöntemi, çıktıktan sonraki bu 10-13 yıl içerisinde bir takım gelişmelerden yaşamış ve yaşamaktadır. Yine FUE yöntemiyle tek tek alınan saç köklerinin direkt ekilmesini sağlayan DHI yöntemi ya da saçlar köklerinin ekim esnasında beslenmesini sağlayan PRP ile ekim, ya da robotların yardımıyla yapılan robotik saç ekimi de her ne kadar farklı bir takım özellikler eklenmiş olsa da birer FUE tekniğiyle yapılan saç ekimidir.

FUE, İngilizce Folicular Unit Extraction kelimelerinin kısaltılmışı olarak dilimizde kabul görmüş olmakla birlikte foliküler ünite çıkartma anlamını taşımaktadır. Foliküler ünite saç köklerinin içinde büyüdüğü, bir ya da birkaç saç kökünün bir arada olduğu, beslenme yollarını içerisinde barındıran, saç köklerinin damar yollarıyla kafa derisine bağlandığı yapıyı ifade etmektedir. 90’lı yıllarda varlığı fark edilen foliküler ünite yapısının bulunmasıyla saç naklinde devrimler yaşanmıştır. Öncelikle FUT yöntemi daha sonra da günümüzde hala geçerliliğini koruyan FUE yöntemi ortaya çıkmıştır.

FUE yönteminde kesik yapmak söz konusu değildir. Saç köklerinin genişliğine yakın, iğne başıyla ifade edilebilecek milimetrik çaptaki deliklerden saç kökleri folikülleriyle birlikte kafa derisinden ayrılmaktadır. Bu işlem için geliştirilmiş özel medikal cihazlar vardır.

FUE YÖNTEMİNİN ÇALIŞMA PRENSİBİ

1. Saçların tıraş edilmesi: FUE yönteminin sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için öncelikle donör bölgedeki saçlar kısaltılır. Günümüzde ense bölgesindeki saçları kısaltmadan, kesmeden veya tıraş etmeden de bu işlemin gerçekleştirilmesi mümkündür ancak bu durum operasyonu bir nebze zorlaştırdığı için hastanın özel isteği olmadığı sürece operasyon başarısını etkilememesi açısından tercih edilmemektedir.

2. Ense Bölgesinin Uyuşturulması: Tıraş edilen ense bölgesi anestezi uzmanı tarafından uyuşturulur. Bu işlem sadece birkaç dakika sürmektedir ve anestezinin ilk iğnesi, çok ince uçlu olmasına rağmen hastaya birkaç saniyelik bir acı hissettirmektedir. Bundan sonra yapılacak olan işlemler anestezi altında yapılacağı için hasta herhangi bir acı hissetmemektedir. Uzun süren operasyon süresinde gerektiğinde anestezi tekrar edilebilir. Bu anestezi sadece işlem yapılacak olan bölgeye uygulanan lokal anestezidir ve genel anestezinin içerdiği riskleri içermez.

Uyuşturma sonrasında anestezinin etkisini gösterebilmesi için 15 dakika gibi bir süre beklenmesi uygundur. Anestezi işlemi bünyeye göre farklı zaman dilimlerinde etkisini gösterebilmektedir.

3. Saç Köklerinin Gevşetilmesi: FUE yöntemiyle toplanacak saç kökleri toplanmadan önce ufak bir gevşetme işlemine tabi tutulur. Bu işlem micromotor ismi verilen ve ucunda 0,7-0,9 milimetrelik yuvarlak çıtçıtlı kalem ucuna benzeyen keskin bir bistüri bulunan bir cihaz yardımıyla yapılır. Saç köklerinin çevresini genişleterek yerinden zarar görmeden çıkarılmasını sağlayan bu işlemin ardından saç köklerinin toplanmasına geçilecektir.

Saç köklerinin gevşetilmesi sırasında kaç tane saç greftinin toplanacağı saç köklerinin yoğunluğuna bağlı olarak değişebilmektedir. Her kişinin saç yoğunluğu diğerinden farklıdır. Doktor daha önce yaptığı analizlerle donör bölgeden ne kadar saç kökü toplanması gerektiğine karar verir. Saç köklerinin toplanması esnasında enseden herhangi bir iz meydana getirmemek amacıyla dikkatli davranılması gerekmektedir. Burada micromotor yardımıyla gevşetilen saç kökleri ense bölgesinde geniş bir alandan iz oluşturmayacak şekilde hazırlanır.

4.Saç köklerinin toplanması: Micromotor cihazı yardımıyla gevşetilen saç kökleri cımbıza benzeyen pen-set yardımıyla toplanmaktadır. Toplanılan saç kökleri hemen bir kaba alınarak, ayrıştırılma işlemi için hemşirelere verilir.

Ayrıştırma işleminden geçirilen saç kökleri, ekim için açılan kanallara tek tek yerleştirilir. FUE yöntemiyle saç ekimi 4 ile 8 saat sürebilmektedir ancak lokal anesteziyle yapılan işlemler sırasında hasta istirahat halinde ve konforlu olduğu için uzun operasyon süresini dinlence halinde geçirebilmektedir.

Dr. Yetkin BAYER
Saç Ekim Doktoru

www.yetkinbayer.com

Yazının devamı...

Yeni Nesil Botoks

YENİ NESİL BOTOKS

Botulinum toxin kelimesinden türetilmiş olan botoks (botox), aslında özünü bir tür bakterinin oluşturduğu bir proteindir.

1800’lü yıllardan bu yana tıp dünyasında yerini almış olan bu protein, ancak 2002 yılına gelindiğinde güzellik ve estetik alanında hayatımıza girmiştir. Üzülerek belirtmek isterim ki, günümüzde tıbbın birçok alanında önemli bir görev üstlenen ve kullanılan botoks, ülkemize ilk girdiği yıllarda yapılan yanlış uygulamalar yüzünden olumsuz bir imaja sahip oldu.

Geçen 10-15 sene içerisinde bu uygulama hakkındaki yanlış izlenim büyük oranda değiştirilmiş olsa da, hala botoks uygulamasına temkinli yaklaşan kişiler olduğunu bilmekteyiz.

Orta ve derin kırışıklıkların giderilmesinde yan etkisi olmayan, etkili bir yöntem olarak kabul ettiğimiz botoks, cerrahi olmayan, zararsız bir işlem olarak kabul edilmektedir.

Nörolojide spastik kas problemlerinin giderilmesinde ve şaşılık gibi göz hastalıklarının tedavilerinde yıllardır uygulanmakta olan botoks, estetik alanında hem tedavi edici hem önleyici olarak ikili bir etkiye sahiptir.

Botoks Nasıl Etki Eder?

Dinamik çizgiler yüz mimik ifadelerinden kaynaklanmaktadır. Kaş çatma ve gülme gibi mimik hareketleri sonucunda zamanla kalıcı cilt kırışıklıkları oluşmaktadır. Botoksun amacı gereksiz kas hareketlerini en aza indirgeyerek yeni kırışıklık oluşumunu engellemek, anı zamanda da daha önceden oluşmuş çizgilerin cildin kendi yenilenme süreci içerisinde yok olmasına destek olmaktadır.

18-65 yaş aralığındaki herkese uygulanabilen botoks, doktorunuz tarafından kolaylıkla yapılabilen çok kısa süreli bir işlemdir. Günlük hayatınızı neredeyse hiç kısıtlamaz. Burada belirtmekte yarar görüyorum ki, yan etkisi olmayan bir uygulama olmasına rağmen botoksu gebe ve emziren annelerde önermiyorum.

Yeni Nesil Botoks

Medical estetik ilerledikçe, güzelliği için sağlığını tehlikeye atmak istemeyen kadınlar, büyük cerrahi operasyonlardan çok medikal estetik alanına yönelmeye başladılar.

Gelişen yeni teknikler bir yana, botoks kalıcılığını ve önleyici etkisiyle doğru ellerde ve dozajında yapıldığında uzun süreli çok etkili sonuçlara sebep olmakta ve erken dönemden itibaren düzenli botoks uygulaması yaptıran kadınlarda ve tabiki erkeklerde ileri yaşlılık döneminde kırışıklık sorunu minimum düzeyde yaşanmaktadır.

Günümüzde medikal estetiğin temel taşlarından birini oluşturan botoks, güvenli ve tavsiye edilen bir uygulamadır.

Yüz bölgesinde dinamik kırışıklıkların yaşandığı bölgelere ve yüzdeki sarmalara karşı omuz bölgesindeki kaslara enjekte edilebilen botoksun en sık uygulandığı alanlar şöyledir;

· İki kaş arasındaki çizgiler

· Alındaki yatay çizgiler

· Göz çevresi çizgileri

· Ağız çevresindeki çizgiler

· Boyun çizgileri

Kişiye göre değişmekte birlikte 3 ile 6 ay içerisinde etkisini kaybeden botoks, doktorunuz tarafından uygun görüldüğü sürece tekrarlanmalıdır. Uygulama devam ettikçe kalıcılık artmakta ve uygulama için ihtiyaç duyulan süre kısalmaktadır.

Son olarak belirtmekte fayda görüyorum ki, botoks uygulaması uzman ellerde yapıldığı sürece dış görünüşünüzü olumsuz yönde etkilememektedir.

Dr. Yetkin BAYER
www.yetkinbayer.com








Yazının devamı...

Saç Dökülmesinde Beslenme Ve Önemi

SAÇ DÖKÜLMESİNDE BESLENME VE ÖNEMİ

Saç dökülmesini durdurabilmek ya da tedavi edebilmek için öncelikle saç dökülmesinin sebebini bilmek gerekmektedir. Saç dökülmesi genetik olabildiğini gibi çeşitli hastalıklar yüzünden, beslenme eksikliği ya da stres yüzünden de meydana gelebilir.

Saçların beslenme ve büyümesinde, yediğimiz gıdaların önemi, tükettiğimiz vitamin oranları, sağlıklı beslenme, saça yararlı gıdaların tercih edilmesi saçımıza dışardan sürdüğümüz krem şampuan ya da bakımlardan daha fazla olabilmektedir.

Saç dökülmesinde dökülme özellikle belirli bir hastalık sebebiyle yaşanmıyorsa gıda takviyesinin belirli bir oranda işe yaradığını söylemek mümkündür.

Genetik saç dökülmelerinde uzun süreli dengeli ve sağlıklı beslenme saç dökülmesini yok etmese bile belirli bir oranda yavaşlattığı görülmüştür. Stres kaynaklı saç dökülmelerinde beslenme şekli etkili olsa bile stres kaynağının ortadan kaldırılmadığı sürece sorun devam edecektir. Saç dökülmelerinde gıda takviyesinin en etkili olduğu dökülme çeşidi tabi ki beslenme eksikliği kaynaklı dökülme çeşididir.

Modern “Beslenme” Anlayışı Saçlarını Döküyor Olabilir

Yoğun çalışma ortamı, trafik, modern beslenme düzeni içerisinde yerini almış fast foodlar veya hormonlu gıdalar sebebiyle günümüzde pek çok kişi sağlıklı ve düzenli beslenememektedir. Yoğun koşuşturma içerisinde bu durumun farkında bile olmayan insanımız, öğünlerini kolaylıkla geçiştirmekte ve ne yazık ki beslenme kavramını “sadece doymak” ile eş değer görmektedir.

Gençlerde yoğun olarak görülen kansızlık ve saç dökülmesi sorunlarının temel sebeplerinden birini beslenme ile ilgili kötü alışkanlıklar oluşturmaktadır.

Yoğun saç dökülmesi yaşayan kişiler bunu fark ettiğinde öncelikle gerekli tetkikler için doktora gitmelidir. Saç dökülmesinin sebebi kan testi ile doktorun muayenesi ile hızlı şekilde ortaya konabilmektedir. Bu süreç içerisinde beslenme düzeninizi dengeye sokmanız, saçlarınız için yararlı olabilecek gıdalar “abartıya kaçmadan” ağırlık vermeniz olumlu sonuçlar verecektir.

Dikkat! Erkek tipi saç dökülmelerinde aşırı çinko tüketimi saç dökülmesini hızlandırabilmektedir.

Saç telleri proteinden oluştuğu için beslenme yoluyla ya da gıda takviyesi yöntemiyle vücuda alınan Protein ve B vitaminleri saç için çok önemlidir. Proteinini yağsız gıdalardan almayı tercih etmelisiniz, ayrıca Soya fasulyesinin saç üzerindeki olumlu etkileri araştırmalara konu olmuştur.

Erkek tipi saç dökülmeleri beslenmeye duyarlıdır. Hayvansal gıda temelli yüksek yağ testosteron seviyelerini arttırarak saç köklerini olumsuz yönde etkileyebilir Maalesef günümüzde hala erkek tipi saç dökülmesini kesin durduracak bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Erkek tipi saç dökülmesi düşük yağ içeren, dikkatle hazırlanmış bir diyen programıyla azaltılabilmektedir. Saç dökülmesi belirli bir seviyeye ulaştıktan sonra tek ve şuan için en kalıcı yöntem saç ekimidir.

Vitaminler ve Gıda Takviyeleri:

Sağlıklı ve dengeli beslenme konusunda başarı sağlayamayan kişiler, gıda takviyeleri ve vitaminler sayesinde vücutları için gerekli olan besinleri alabilirler. Burada dikkat edilmesi gereken ve günümüzde çok hafife alınan bir konu var. Vücudumuzun neye ihtiyacı olup olmadığı tahlil etmeden eczaneden alınan ve bilinçsizce kullanılan ilaçlar yarardan çok zarara sebep olabilmektedir.

Gıda takviyesi kullanmadan önce mutlaka bir doktora danışmanız gerekmektedir. Ek besin takviyeleri ve vitaminler gelişi güzel kullanılmamalıdır. Vücuttaki kimi vitaminlerin fazlalığının da saç dökülmesine sebebiyet verdiğini unutmayınız.

Dr. Yetkin Bayer

Yazının devamı...

Şeker Hastaları Saç Ekimi Yaptırabilir mi?

Şeker hastalığı kişinin yaşama şeklini kökten değiştiren önemli bir rahatsızlıktır. Şeker hastalığı olan bir kişinin dikkat etmesi gereken birçok farklı nokta vardır. Bunların yanı sıra şeker hastalığı olan kişiler çok iyi bilirler ki kontrol altına alınmış bir şeker, birçok şeker hastasının yaşam kalitesini yükseltmektedir.

Şeker hastalığı, bu hastalığa sahip kişiler için yediklerinden, günlük hareketlerine, stres ve öfke kontrolünden yaptıracakları medikal müdahalelere kadar birçok alanda onları etkileyebilmektedir.

Şeker Hastaları Saç Ektirebilir mi?

Evet, şeker hastaları da saç ektirebilmektedir ancak yine de her şeker hastası için ayrı değerlendirme şarttır. Kişinin ve hastalığının özgül durumu değerlendirilmeli ve sonucunda operasyon yapılıp yapılamayacağı doktorlar tarafından kararlaştırılmaktadır. Şeker hastalığı birçok diğer hastalık gibi kişiye özgü bir takım nitelikler göstermektedir. Kontrol altına alınmayan şeker her hastaya farklı düzeyde zarar verir. Şeker hastalarına saç ekimi yapılabilmesine rağmen dikkat edilmesi gereken çok önemli noktalar vardır.

Şeker hastalığına sahip bir kişi saç ektirmek istediğinde bu hastalığını mutlaka her iki doktoruna da bildirmelidir. Şeker hastalığını takip eden doktora konunun danışılması, gereken önemlerin alınabilmesi açısından çok önem arz etmektedir. Aynı zamanda saç ekimdoktorunun da bu duruma karşı muhakkak bilgilendirilmesi gerekmektedir.

Şeker hastalarının operasyon öncesinde doktorların istediği tetkilleri eksiksiz yaptırmaları, operasyon sırasında şeker hastalığı sebebiyle ortaya çıkabilecek olumsuzlukların kontrol altına alınabilmesi açısından çok önemlidir.

Şeker hastalığı her daim sağlıklı beslenme ve diyet gerektirir ancak şeker hastaları her zaman bu diyete riayet etmeyebilmektedir. Saç ekimi operasyonlarının öncesinde doktorun belirttiği kurallara uymak, verilen diyetteki kurallara harfiyen uymak medikal müdahale öncesi şekerin kontrol altına alınmış olması açısından büyük önem taşımaktadır.

Gerekli görüleceği durumlarda doktorlar arası koordinasyon sağlanmalı

Önem arz edebilecek dengesiz seyreden bir şeker hastalığınız varsa, asabi şekere sahipseniz ya da gizli şekeriniz varsa saç ekimi doktoru ile şeker hastalığınızı takip eden doktorunuz arasında iletişim olması, kendi aralarında operasyon öncesi görüş birliğine varmış olmaları çok önemlidir.

Şeker hastalığı için kullanıdğınız ilaçları, ne sıklıkla kullandığınızı mutlaka doktorunuza bildirmeniz gerektiğini unutmayın.

Şeker Hastalığının Saç Ekimi Operasyonlarına Etkisi Nedir?

Kanın yapısını değiştiren şeker hastalığının en önemli etkilerinden birisi yara iyileşme süreçlerinin kısalmasıdır. Saç ekimi operasyonları büyük kesikler meydana getirmiyor olsa da milimetrik açılan kanalların iyileşme hızının yavaşlaması için, antibiyotik desteği, koruyucu ve daha özenli bir yara bakım programı uygulanmasını gerektirebilmektedir.

Şeker seviyeleri kontrol altına alındıktan sonra safta kesesi ve apandist gibi ameliyatlara alınabilen şeker hastaları, kontrol altında tutulan şeker seviyesi ile rahatlıkla saç ekimi operasyonlarına da alınabilir.

Saç ekim operasyonlarında kanın pıhtılaşma hızı önem arz etmektedir. Bu yüzden operasyon öncesi kan sulandırıcı Aspirin, Coumadin, IV Heparin gibi ilaçlar tavsiye edilmez. Şeker hastalarının bazıları bu ilaçları zorunlu kullanmaktadır. Bu gibi durumlarda operasyon önerilmemektedir çünkü kan sulandırıcı ilaçları sürekli olarak kullanması gereken şeker hastalarının bu ilaçları kesmesi hayati risk oluşturabilir.

Estetik amaçlı bir operasyon olan saç ekim operasyonu sırasında ve öncesinde sağlığınız ve hayatınız için risk faktörü olabilecek olumsuzlukların tam olarak ortadan kaldırıldığına veya kontrol altına alındığına emin olmak gerekmektedir.

Sonuç olarak, şeker hastalarına da saç nakli yapılabilmektedir ancak risk faktörleri kişinin hastalığının durumun, seviyesine göre değişiklik göstermektedir. Yapılacak tahliller sonucunda doktorunuzun sizin durumunuza özel olarak alacağı karara uymanız gerekmektedir.

Dr. Yetkin BAYER

www.yetkinbayer.com

Yazının devamı...

Saç Ekiminde Verteks Sorunu

VERTEKS ALANDA DOĞAL SAÇ EKİMİ MÜMKÜN MÜ?

1991 yılında erkek tipi saç dökülmeleri için önemli bir çözüm sunan ve günümüz saç ekimlerinin temelini oluşturan, geniş alanları rahatlıkla kaplayacak “” ve “” kavramları Uebel tarafından ortaya atıldı ve kısa zamanda benimsendi. O dönemde 2500 grefte kadar, şimdi ise gerekli görüldüğü takdirde rahatlıkla bu sayının 2-3 katı greft toplanabilmektedir. Saç ekiminin yaygınlaşmaya başladığı, FUT ve ardından FUE tekniğiyle ard arda gelen olumlu gelişmelerle saç ekimi operasyonlarındaki başarılarda ciddi oranda artış meydana geldi.

Saç ekiminde zamanla doğru ekim açılarının bulunması ve benimsenmesi saç ekiminde doğallığı da beraberinde getirdi. Saç ekimi konusunda yeterince tecrübe ve bilgi birikimine sahip başarılı doktorlar, doğallık sorunun üstesinden gelmeyi başardı. Tıbbi açıdan bakıldığında, saç ekimi operasyonlarında “doğal görünüm” söz konusu olduğunda ön alın çizgisi en önemli bölge sayılırken, vertex (tepe) bölge, istenilen doğal görünümü yakalamak için, saç restorasyon cerrahisinde planlama adına en zor bölgesi sayılmaktadır.


Vertex “Tepe Bölge”

Latince kökenli bir kelime olan vertex, "zirve, tepe noktası” anlamına gelen vertic kelimesinden gelmektedir. Sağlık terimi olarak “kafatasının tepe noktası” anlamındaki verteks, saç ekimi alanında koroner sutur ile lampdoidal sutur arasında kalan başın orta, tepe kısmını ve bu alandaki saç foliküllerini ifade etmektedir.

Saç ekiminde verteks bölge ayrı bir öneme sahiptir. Küçük bir alan içerisinde kendi aritmetiğine sahip bir bölge olan vertekste saç kıllarının her birinin açısı kendi dinamiğine sahiptir ve diğerleriyle uyum içerisinde değişik açılar yaparlar.

Farklı açılarda ve birbirini takip eden yönlerde dizilen tepe bölgesi saçlarının ekiminde istenilen natürelizasyonun sağlanabilmesi için özel teknikler gerekmektedir.

Periotal kemik üzerinde sol ya da sağ bölgeye yatkınlığı olan saç döneri, verteks bölge üzerinde hareketini tamamlayarak saç köklerinin kafa etrafında uygun yönlenmesini sağlamaktadır. Verteks bölge, herkeste aynı olmamakla birlikte benzer özellikler göstermektedir.

Aşağıda farklı fizyolojik özellikler gösteren verteks görüntüleri verilmiştir.

Verteks Bölgede Saç Dökülmesi

Çoğunlukla erkeklerde görüldüğü için halk arasında erkek tipi dökülme olarak adlandırılan “Androgenetik Alopesi” (AGA) genetik predispozisyonu olan bireylerde erkeklik hormonu olarak bilinen androjene bağlı olarak gelişen saç dökülmeleri verteks bölgeden başlamaktadır.

Androgenetik alopesi, “erkek tipi dökülme olarak adlandırılsa da her iki cinste de görülebilmektedir.
Alın çizgisinin gerilemesinin ardından verteks bölgesindeki açılmalarla devam eden, kan dolaşımının daha az olduğu ve saç köklerinin daha az beslendiği verteks bölgesinde giderek artan bu dökülme şekli, ergenlik çağından itibaren dökülmeler gözlenebilmektedir. 30 yaşlarla birlikte erkeklerin %30’unda AGA oluştuğu görülmüştür. 50’li yaşlarla birlikte bu oranda yükselmekte ve %50’li lere varmaktadır. Saç dökülmesi her iki cins içinde primer olarak saçlı derinin verteksinden öne doğru ilerlemektedir.


Verteks Dökülmelerinin Hamilton Ölçeği ile ölçeklendirilebilmesi

Vertekste başlayan dökülmeler, yapılan araştırmalar sayesinde belirli sınıflandırmalara koyulabilmekte ve dökülmenin tamamlanmasının ne kadar süreceği bilinmese de oluşacak sonuçlar kategorilendirilebilmiştir.

Hamilton Norwood’un 1000 erişkin erkek ile yaptığı araştırmalar ve insidans çalışması sonucu ortaya koyduğu “Norwood Ölçeği” verteks alandaki dökülmenin hangi saç dökülmesi safhasında ne derecede olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Tip 1. Alın Kemiği (Frontemporal alan) bölgesinde ve saç çizgisinde henüz bir çekilme görülmemiştir ya da minimal derecededir.

Tip 2. Frontotemporal alanda, ön alın çizgisinde simetrik şekilde ilerleyen, triangüler çekilme gözlenmektedir. Dökülme alnın orta kısmında görülse bile sağ-sol alın bölgesine nazaran daha azdır.


Verteks dökülme Tip 3 ile başlar.

Tip 3.
1. Ve 2. Tip evrede fark edilemeyen dökülme ve kellik, bu evrede gözle görülür ve fark edilir boyuta gelmiştir. Verteks bölgedeki dökülmeler belirginleşmiş açıklık oluşmaya başlamıştır. Ön alın çizgisindeki simetrik gerileme şakak tarafından derinleşmeye başlamıştır.

Tip 4. Vertekste belirgin seyrelme vardır. Periatal bölgenin orta kısmı farkedilir şekilde açılmış, kafatası suturlarına yakın bölgelerde saçlar dökülmemiştir.

Tip 5. Saçsız alanlar artmış, kafa derisi uzaktan farkedilir derece de görünmeye başlamıştır. Vertesk alandaki yuvarlak açıklığın çapı büyümektedir.

Tip 6. Verteks ve ön alın çizgisinden gelen açıklık birleşmeye başlamıştır. Frontotemporal bölgenin orta üst kısmı hala saçlıdır.

Tip 7. Saç dökülmesinin en son aşamasıdır. Son olarak frontotemporal (alın kemiği) son saçlarda dökülmüş, yalnızca iki kulak arka kısmında kalan posterior bölgede yay şeklinde uzanan saç kökleri kalmıştır.

Verteks Bölgede Saç Dökülmesi Hızı

Saç foliküllerinin ilk etkilendiği bölge fronto vertikal alan olsa da, vertesk bölgede 3. Seviye ile belirgin hale gelen saç dökülmesi daha hızlı ilerlemektedir. Verteks bölgedeki terminal kıl folikülleri hızlı ve progresif bir şekilde küçük, zayıf ve ince vellus tipi foliküllere dönüşmektedir. Vellus tipi kul folikülleri daha kısa ve daha az pigmentlidir.

Yapılan araştırmalar erkek tipi dökülmelerde, bazı durumlarda tam kelleşme süresinin 5 yıl gibi kısa bir süre içerisinde tamamlanabildiğini gösterirken, bazı durumlarda bu sürenin 25 yıla kadar uzadığı bilinmektedir. Saç dökülmesini etkileyen faktörler ve bunların kişinin fizyolojik yapısında yarattığı değişiklikler birbirinden farklı olduğu için dökülme süresi konusunda net bilgi vermek imkansızdır ancak sık sık yapılacak testler ile ortalama gidişat belirlenebilmektedir.

Bazı erkeklerde verteksteki dökülme frontal bölgedeki dökülmeden daha hızlı seyretmekte, kişide önce tepe kelliği belirginleşebilmektedir.

Vertekste saç dökülme seyrinde dalgalanmalara görülebilmektedir. 3-6 ay süren hızlı dökülme sonrasında 1 seneye yakın dökülmenin yavaşladığı gözlenmiştir.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta, yapılan araştırmalarda “dalgalı seyir izlediği belirtilmiş” verteksteki erkek tipi saç dökülmelerinin o döneme denk gelen, ilaç solüsyon veya krem gibi faktörlerin etkileriyle karıştırılıyor olmasıdır. Böyle bir yanılgıya kapılmamak için gözlemleme süreçlerinin 1 sene kadar tutulması tavsiye edilmektedir.

VERTEKS BÖLGEDE SAÇ EKİMİ

Verteks bölge, göz hizasının dışında kaldığı için hastalar tarafından ön alın çizgisi kadar önemsenmemektedir. Yalnızca verteks bölgeden dökülmeye yaşayan kişiler ya da 4. -5. Tip dökülme yaşayanlar verteks bölge sorunu çok daha belirgin yaşanmaktadır ancak saç ekiminin kişi için en ideal ve estetik görünümün elde edilmesi açısından son derece önem arz etmektedir.

Verteks bölge de saç ekimi performansı ön alın çizgisi, diğer bölgelere göre daha az olmaktadır.

Bunun sebepleri arasında, daha öncede bahsettiğimiz verteks bölgenin ekiminde doğal açının yakalanmasının zor olması, o bölgenin kan dolaşımının daha az olması, genellikle geniş bir alan kaplayan verteks bölge için yeterli greft sayısına erişilememesi, uygun dönüş şeklinin verilememesi yer alabilmektedir.

Verteks Bölge Ekimlerinde At Kuyruğu Sorunu

Verteks bölgeye zamanından erken saç ekimi yapıldığında ortaya çıkan bir sorundur. Tepe bölgesinde açılması olan kişilerin dökülme seyirleri iyi analiz edilmelidir. Verteks bölgede atkuyruğu sorunu, erken ve plansız yapılan ekimlerde ortaya çıkmaktadır.

Kişide saç ekimi sonrası, tepe bölgesinde dökülmeler devam ederse, yeni ekilen saçlar dökülmeyeceği için ortası saçlı, kenarları kelleşmiş bir görüntü oluşur.

Dökülme hızı ve seyrine göre saç ekimi yapılıp yapılmayacağına ve dökülmenin hızına göre kaç greft ekileceğine karar verilmesi en önemli aşamadır. Ekim operasyonu gerçekleştirilecekse ikinci bir operasyonun gerekme durumu göz önünde bulundurulmalı, donör bölgeden alınacak greft sayısına öyle karar verilmelidir.


Verteks Bölgeye Yapılacak Ekimler için bunlara dikkat etmelisiniz

Verteks bölgede açılmaları olan kişilerin saç ekim zamanlarına doğru karar vermeleri bu konuda aceleci davranmamaları gerekmektedir. Açılmanın devam etme ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır.

Verteks bölge ekimleri öncesinde dökülmenin tamamlandığı ya da ekim içim uygun aşamaya gelmiş olmasına dikkat edilmesi gerekmektedir. Aksi durumlarda açılmaya devam edecek olan verteks alan için yeni bir operasyon gerekebilir ya da donör bölge yeterli olmadığı için ilerleyen zamanlarda rahatsız edici görüntüler ortaya çıkabilmektedir.

Verteks Bölgeye yapılacak olan ekimler daha yoğun profesyonellik gerektirmektedir, doktorunuzla birlikte verteks bölgenin planını dikkatli bir şekilde yapın ve operasyonunuza doktorunuzun katılacağına emin olun.

Verteks bölgeye ekilen saçlar en doğal formuna 12 ay sonra ulaşmaktadır bu bölgede kafa derisi biraz daha sert ve kalındır, bu nedenle köklerin beslenmesi daha zor olmakta, saç köklerinin çıkma süresi uzayabilmektedir.

Bu bölge için doktorunuzun önermiş olduğu ekstra bir bakım varsa, ihmal etmeyin.

Dr. Yetkin BAYER

www.yetkinbayer.com

Yazının devamı...

PRP hakkında Gerçekler

PLATELET RİCH PLASMA HAKKINDAKİ GERÇEKLER

PRP Nedir?

Platelet Rich Plasma (PRP), Santrifüj yöntemi kullanılarak kan yapısından elde edilen, bakımından zengin, konsantrasyonu yüksek olan plazma uygulamasını ifade etmektedir. Platelet Rich Plasma yani Trombositten zengin plazma, küçük bir miktar kan içerisinde zenginleştirilmiş, yoğunluğu arttırılmış trombositleri ifade eder.

Alyuvar ve akyuvarlardan çok daha küçük yapıdaki, kanın pıhtılaşmasını sağlayan renksiz, hücre pullarına trombosit denir. Ortalama periferik kandaki trombosit miktarının normal değer aralığı her mikro litrede 150.000/µl ile 400.000/µl arasıdır.

PRP için kandaki trombosit, yoğunlaştırılarak 7 kat arttırılmış ve 1.000.000/µl kadar çıkarılmış ve bu yoğunluğun kemik ve yumuşak doku iyileşmesini hızlandırdığı ortaya çıkarılmıştır. PRP’de yoğunlaştırılacak trombositin (pıhtı hücresi) sayısı kesin olmasa bile yapılan çalışmalar “” ile ortaya çıkan iyileşme, yenilenme yönündeki etki için periferik kandaki trombosit miktarının 1 milyondan fazla olması yani normal değerlere göre yaklaşık 7 kat arttırılması gerektiğini göstermiştir.

Trombositler; hücredeki pıhtılaşma rolünün yanında, doku hasarında ?-granüllerinden büyüme faktörleri salgılayarak doku onarımında da önemli role sahiptir.

Doku mühendisliği ve moleküler teknoloji alanında yapılan araştırmalar büyüme faktörlerinin yara iyileşmesi, kemik ve yumuşak doku yenilenmesi üzerindeki rollerine daha fazla dikkat çekmiştir.

Hücresel büyüme, çoğalma ve hücresel farklılaşmada uyarıcı yeteneğe sahip doğal maddelerdir. Büyüme Faktörleri doğal biolojik (mediyatör) tetikleyici maddeler olup, yara iyileşmesinde de yer alan hücresel olayları düzenlerler. Yumuşak doku ve kemik iyileşmesinde önemli rol oynayan “büyüme faktörleri” trombositlerin alfa granüllerinden kemokinler ve sitokinlerden oluşan bir grup proteinin ortama salınmasına neden olur. Ortama salınan ve büyüme faktörlerinden oluşan bu kokteyl, dokuların tamir edilmesi ve yenilenmesine (rejenerasyon) sebep olmaktadır.


PRP Nasıl Etki Ediyor?
Trombositlerin yara iyileşme ve yenileme sürecinden önemli rol oynadıkları bilinen bir gerçektir. PRP yani trombositten zenginleştirilmiş plazma hızlı bir şekilde bölge ulaşarak, kanı pıhtılaştırır, yara iyileşmesini başlatan ve destekleyen büyüme faktörlerini serbestlerler. Böylece yara iyileşme sürecinde hızlanma, iyileşme meydana gelir. PRP uygulanan bölgede doku yenilenmesi meydana gelir.

Bahsi geçen büyüme faktörlerinin aynı zamanda kıl yapısı ve folikül formasyonunda da önemli etkiler yarattığı, düzelme ve büyüme meydana getirdiği çeşitli araştırmalarla ortaya konmuştur.

· Etki ettiği bölgede proteinleri ve büyüme faktörlerini açığa çıkartır.

· Yoğunlaştırılmış trombositler iyileşme sürecini başlatır.

· Yeni doku oluşturmaları için kök hücrelerine uyarı gönderir.

PRP Nerelerde Kullanılıyor?

Trombositten zengin otojen ürünlerin tedavi amacı ile kullanılması, güncel bir yaklaşım olarak dikkati çekmektedir. Tıp alanında senelerdir damar cerrahisinden periodonti’ye kadar birçok yerde kullanılmakta olan PRP, son yıllarda yeni kullanım alanlarıyla da dikkat çekmektedir.

PRP’nin kullanım alanlarından bazıları şunlardır;

Yara iyileşmesi

Cilt gençleştirme

Saç Dökülmesi

İnce çizgiler ve kırışıklıklar

Volümetrik doldurma

Alopesi (Saç Kıran)

Saç Ekimi

Stria

Eklem kireçlenmesi

Saç Ekimi Operasyonlarında PRP Uygulaması

Saç dökülmelerini yavaşlatan, saçı besleyen ve hızlı büyümesini, uzamasını sağlayan PRP’nin bu özelliklerinin yanı sıra, söz konusu cerrahi operasyon olduğunda hızlı iyileştirme ve doku yenileme özellikleri de devreye girer.

Operasyon sonrasında düzenli olarak yapılacak PRP, donör bölgedeki hafif yaraların çok çabuk iyileşmesine, yeni ekilen saç köklerinin hızlı bir şekilde yerel doku ile adaptasyon sağlamasına sebep olur.Cerrahi operasyonlarda trombositten zengin plazma ve ayrıştırma sonunda ortaya çıkan trombositten fakir plazma ile yapılan çalışmalarda bildirilmiştir.

DR.Yetkin BAYER
www.yetkinbayer.com

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.