SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

30 Nisan güneş tutulmasında bizleri neler bekliyor?

Yeniay hangi konuları gündeme getirecek?

Toprak elementi her zaman finansal gelişmeler, hasat, ekinler, arazi, yeraltı kaynakları, deprem ve sarsıntılarla bağlantılı kabul edilir. Boğa burcunun ilk dekanında olan bu tutulma ticari işleri, girişimleri de etkileyecek olmakla birlikte atılan her adımda daha benmerkezci bir niyet ve eğilim gözlemlenecektir. Kişi kendi kaynaklarını, kendi değerlerini ve kendi güvenliğini ön planda fazlaca tutacaktır.

Tutulma yöneticisinin güçlü bir yerleşimde olması, yeni düzenin ağır ilerlese de kalıcı ve toplumun hayrına neticeler barındırdığını gösteriyor.

Yeniay burçları nasıl etkileyecek?

Koç Burcu

Maddi değerlerinizi sorgulayacağınız tutulma zamanı, yeni maddi arayışlar içerisinde bulabilirsiniz. Kendinizi güvenceye alma ihtiyacını hiç bu kadar derinden hissetmemiştiniz. Sizin için yeni maddi hamleler ve arayışlar zamanı başlıyor. Evli bireyler için; eşinizin miras konuları ve ebeveynleri ile olan ilişkileri gündeminizi meşgul edecektir.

Boğa Burcu

Değişime daha ne kadar direnebilirsiniz. Yenilikler her zaman zorlayıcıdır ancak bir kere değişim rüzgarına kapılınca her şey daha rahat ve akışta ilerleyecektir. Yenilikler için kabuğunuzu kırmanız, değişime adapte olmanız gerekiyor. Çünkü kader planı sizde! Toplumdaki imajınız, fiziksel görüntünüz, ilişkilerdeki vizyonunuz adına da radikal yenilikler zamanı olacaktır.

İkizler Burcu

Gizli saklı, perde arkası olaylar hiç bu kadar gün yüzünde olmamıştı. Hayatın daha karanlık yönüne, derinine vakıf olacağınız bu yenilikte, kendi içinize kendi dünyanıza yöneliyorsunuz. Burada kendi gerçeğinizi bulacağınız temalar fazlaca olacaktır. İçsel dünyanızda uyanışı tetikleyecek olan bu tutulma, farkındalığı üst bir seviyede hissettirecektir. Herkesten sakladığınız yüzünüzle yüzleşebiliriz. Ortaya çıkmasını istemediğiniz duygu ve düşüncelerin esiri olmayın. Evli bireyler için eşinizin iş ya da sağlıkla ilgili konularında yeni gelişmeler gözlemlenecektir.

Yengeç Burcu

Hayaller, umutlar ve yeni ufuklara yolculuk zamanı sizin için tutulma, hayatınıza yeni bir çevre ve yeni düzen getirecektir. Yeni bir arkadaş hayatınıza dahil oluyor ve hayallere giden kapıyı aralıyor olabilir. İş hayatında mevki ve statünüz adına yeni seçenekler olması da muhtemel. Tutulma kader planında umut ettiğiniz şeylerin nasıl mucizevi gelişmelerle yolunuzu keseceğini size gösterecektir.

Aslan Burcu

İş ve kariyer hayatında hareketlenen gelişmeler sizi heyecanlandırsa da bildiğiniz, emin olduğunuz sularda yüzmelisiniz. Diğer insanlara bel bağlamamanız gerektiği konusunda yeteri kadar deneyim elde ettiniz. Bu döngü şimdilerde sizi bu deneyimlerin ışığında bireysel başarılara götürecektir. Annenizin hayatı bu dönemde yeni güzel gelişmelere gebe. Bu güzel gelişmeler sağlık başta olmak üzere, alternatif çözümler üreteceğiniz hangi zor meselesi var ise bu çözülecektir. Evli bireyler için eşinizin ailesiyle yeni temiz bir sayfa açmak size iyi gelecektir.

Başak Burcu

Eğitim, öğrenme, hayatı anlamlandırma adına yeni farkındalıklar sizi bekliyor. Tutulma ticaretle ilgilenenler için farklı sektörleri işinize dahil etme etkisi sunuyor. Eğitim hayatında yeni sürprizli güzel gelişmeler, ani seyahatleri tetikliyor olabilir. Hak, adalet arayışı içinde ki bireylerin hayatında yeni tanık ve beyanlar olayın seyrini değiştirecek gelişmeler olabilir. Hayatınızın birçok alanına dokunan bu tutulma büyük resmi görmenize katkı sağlayacaktır.

Terazi Burcu

Hayatınızın bu kadar yoğun koşuşturmacasında temponuzu başka ele bırakma zamanı. Zorlukları tek başına aşamamaktan kaynaklı yardım eli hayatınıza uzanıyor olacak. Diğer insanlardan destek görmek adına bu kadar katı olmayın ve yardımları geri çevirmeyin. İç güdüleriniz rehberiniz olsa da bu döngü tek başına aşılamayacak kadar krizli olabilir. Kredi, nafaka, burs, borçlar gibi maddiyatın daha çok diğer insanlarla yürütülen boyutu, bu dönemde yeni gelişmeleri ve seçenekleri doğuruyor. Beklenilen paranın hanenize gelmesi de olası bu döngüde. Ameliyat ve cerrahi konularda ertelememeniz gerektiğini de fark edeceksiniz.

Akrep Burcu

İlişkilerde yeni bir dönem başlıyor bekar bireyler için yeni ilişkiler evlilik kapısını aralıyor olacak. Siz de geçmişte takılıp kalmayın önünüze bakın, yol alın. Ortaklıklar ve ikili ilişkilerdeki bu yeni dönem ilk etap küçük krizler barındırıyor olabilir, sabır. Evli bireyler için eşinizin hayatında ani gelişen yenilikler, radikal bir değişim rüzgarını tetikliyor. Çocukları olan bireyler için ise ikinci çocuk bu döngüde yeni yollara açılıyor ve hayatın dümeni kendi ellerinde rotasını belirliyor olacaktır. Tutulma atılan her adımın kağıt üzerinde bir anlaşma, imza, beyan gibi evraklarla tescilleneceği döngüye doğru ilerleyeceğini söylüyor.

Yay Burcu

Günlük düzeniniz, rutinleriniz artık yenileniyor. Yeni bir hobi, spor, sağlıklı yaşam, yeni olan her şeyi deneyimlemek adına heyecanlı bir döngü sizi bekliyor. İş ortamınıza yeni dahil olan insanlar iş yükünüzü hafifletiyor olabilir. Hayatın günlük sorumlukları ve bunların getirdiği stresle baş etmek adına yenilikler yapmanız gerektiğini fark ediyor olacaksınız. Beden sağlığınız her zamankinden daha çok öncelikleriniz arasında olacağı bu dönem, zorunlu olduğunuz işlerde kuracağınız düzenle en çok kendinizi ödüllendiriyor olacaksınız.

Oğlak Burcu

Hayattan hiç de keyif almıyorum dediğinizi duyar gibiyim. İşte bu tutulma tam da bu konuyu ele alıyor ve adeta yüzünüzü güldürecek nedenlerin çok da uzakta olmadığını fark ediyor olacaksınız. Yeni bir mutluluk geliyor hayatınıza. Hem de kader planında bu bir bebek haberi kiminiz için, kimileri için yeni bir aşk ama gelen her ne ise tamamen mutlulukla geliyor. Zorluğun kamçıladığı, sorumluluğun yıprattığı bu süreçlerde size çok iyi gelecek bir mutluluk kapınızda. Uzun zamandır hobi olarak yaptığınız işler artık gelir kapısı da olabilir bu tutulma ile. Yeteneklerin paraya dönüşmesi de muhtemel.

Kova Burcu

Hayatta nereye temel atsam kök salamıyorum diyorsanız yanlış bir toprağın üzerinde mücadele ediyor olabilirsiniz. İnşa ettiğiniz yapının en önemli yerinin temeli olduğunu ve burada yenilikler yapmanız gerektiğini fark edeceksiniz. Hayatın en gerçekçi yönünü deneyimlediğiniz bu süreçte siz daha çok yaşamın temellerini odaklanmanız gerekiyor. Ev, yuva, aile ve evinizde yeni düzenlemelere açık bir zaman olacaktır sizin için. Babanın hayatındaki yeni yollar ve sağlığıyla ilgili yeni gelişmeler tetikleniyor. Miras, mülkler ve paylaşımlı mallar da bu dönem daha çok gündeminizde olacak.

Balık Burcu

Haberler, dedikodular derken haberleşme trafiğinin epeyce yoğun olduğu bir tutulma sizi bekliyor ve duyduklarınız gerçekleriniz olabilir. Gözünüzü kapadığınız konularla yüzleşme zamanı sizin için.
Yakın çevre, akrabalar, kardeşler ve buradaki ilişkilerde yenilikler var. Yolculuklar, ani gelişen seyahat planları da gündemde olacaktır. Sınavlar, öğrenme, eğitimler almak adına etkiler barındıran bu tutulma, sizi bilginin hayatta nelere yol açacağını gösterecektir.

Yazının devamı...

Astrolog Gülşah Şahin Çaylı açıkladı: 2022'de evlenecek burçlar...

1. 2022'inin en çok kazananı kim olacak? Haritada maddi kazanç göstergeleri nelerdir?

Gülşah Şahin Çaylı: Para , finans , yatırımlar konusunda 2022 yılının en şanslı burcu, yılın ilk 6 ayı kova burcu , son 6 ayı ise balık burcu ya da yükseleni bu burçlarda konumlanmış olanlar. Bununla birlikte natal haritanızda balık ve koç burcunda kazançlarla ilişkili 2. Ev yöneticisi varsa yine çok verimli bir yıl olacaktır. Eğer 8. Ev yöneticisi varsa bu burçlarda beklenmedik paralarında hanenize gelmesi söz konusu. Örneğin; miras, nafaka, burs gibi...

Maddi kazançlar söz konusu olduğunda 2. Evi inceleriz. Burada yerleşimlerin iyi olması ve daha çok benefik gezegenlerin olması gelirlerin rahat bir biçimde kişiye akması anlamına gelir. Diğer konu ise bu evin yöneticisinin güçlü olması ve toprak gibi verimli bir burç yönetiminde olmasıdır. Toprak burçları yönetiminde ki kazanç evi yatırım , birikim ya da değerlendirme adına en iyi yerleşim diyebiliriz az biraz cimrilik de gözlemlenebilir. Buna karşın ateş grubu bir burç eğer yönetiyorsa gelen para geldiği gibi gidecektir.

Söz konusu büyük paralar olduğunda ise 11. eve bakarız. Normal bir gelir değil de yüklü miktar kazanç ve zenginlik göstergesi olarak incelenen bir evdir.

2. 2022'de kimler için evlilik gözüküyor? Hangi durumlarda kişi için bir evlilik söz konusu olabilir?

Gülşah Şahin Çaylı: Evlilik etkisi ağırlıklı olarak kova , balık , akrep, başak burçları için 2022 yılında yoğun, ciddi ilişkilere başlamak ve bu alanda yol katetmek adına destekli bir yıl.

Satürn ya da Jüpiter’in transit halinde evlilik evi 7. Evden, yuva evi 4. evden Güneş’inizin üzerinden ya da yükselenden geçiyorsa bu bir evlilik göstergesidir. Kadersel düğümler de bu transitleri desteklemeli ve aksiyon evleri kabul edilen temel evlerde yerleşimde olmalıdır. Evlilik ev yöneticisi veya yükselen yöneticisi üzerinde, transitte olan gezegenlerde evlilik etkisi oluşturur.

3. 2022 bize salgın ile ilgili neler söylüyor?

Gülşah Şahin Çaylı: 2021 yılının devamı niteliğinde bir yıl olacaktır. Satürn yine aynı burçta konumlanmasından kaynaklı ancak doğal şifacı kabul edilen balık burcunda Jüpiter transiti şifa bulacağımız ilaç, aşı ya da virüsden korunma yöntemleri olarak farklı alternatifler sunsa da sonuç değişmeyecektir. Muhtemel bu düzende yaşamaya ve düzenin getirdiği döngüye tam anlamıyla alışmaya başlayacağız.

4. Çocuk sahibi olmak, gebelik ihtimali, gebelik zamanı ve çocuk cinsiyeti gibi şeyler doğum haritasından öğrenilebilir mi? Kişi hangi evlere dikkat etmeli?

Gülşah Şahin Çaylı: Haritanın sunduğu ölçekte evet. Gebelik söz konusu olduğunda 5. Ev devreye girer. ilk gebelik ve çocuk adına bu ev incelenir. İkinci gebelik ve çocuk için 7. Ev ,üçüncü gebelik ve çocuk için ise 9. Ev.

Gebelik zamanı daha çok Jüpiter 1.5.8. evlerdeki transit zamanı beklenmedik ve keyifli bir şekilde ilerleyebilir. Satürn transitleri gebelik düşünüldüğünde pek tercih edilmemelidir, hem zorlayıcı hem de sorumluluk bireye ağır gelebilir. Doğum hem zor hem de gecikmeli olabilir.

Gebelik etkisi düşük olan ya da zorlayıcı, geciktirici olan haritalarda ilk dikkat çekici konum Ay’ın zarar gördüğü oğlak burcunda konumlanmış olmasıdır. Neredeyse bu göstergede normal yollarla gebe kalan hiç yok denecek kadar azdır. Jüpiter 5. Evde ve yararlıysa ya da destek göstergeler, açılar varsa belki kurtarabilir bu zararı. Diğer zor konum ise 5. Ev yöneticisi zorlayıcı kabul edilen evlerde düşük yerleşimde olması ya da zarar görmesi örneğin 12. Evde ise kişi çocuk sahibi olmak istemeyebilir, uzak gelir çocuk düşüncesi...

Cinsiyet konusunda haritanın eril & dişil etki yoğunluğu önemli olmakla birlikte, birliktelik zamanında ayın hangi fazda ve eril ya da dişil hangi konumda olduğu da önemli. Haritalarda çocuk evine yerleşimde olan Satürn mars, güneş ,Jüpiter eril olarak kabul edilir. Venüs, ay dişil kabul edilir. Ketu (güney ay düğüm) ise kız bebek olarak yorumlanır. Harita bir bütündür diğer her bir parametre incelenerek bir öngörüde bulunulabilir.

5. Türkiye'yi 2022'de neler bekliyor?

Gülşah Şahin Çaylı: 29 Ekim 1923 Saat: 20:30 Ankara‘ ya göre çıkarılan haritaya baktığımda:

2022 Jüpiter balık burcunda ve ülkemiz haritasının 9. Evini vurguluyor yılın ilk yarısı dış ticaret ve bu alanda gelişim, ilerleme, büyüme ve bu ticaretin daha çok deniz yolu kullanılarak büyümesi adına etkiler sunuyor. Bu ev hukuk konusunda reformların olacağını , din adamları, eğitim kurumları, internet üzeri yayıncılık, yüksek öğretim gibi konuların çok fazla konuşulacağını gösteriyor. Bu alanlarda yasal birtakım düzenlemelerde olası görünüyor. Yaz ayları ise seçimleri fazlaca konuştuğumuz ve iktidar muhalefet çatışmalarını bolca şahit olduğumuz bir zaman olacaktır. Yine bu zaman dilimi emekli ve yaşlıların gündemimizde yer tutması ile birlikte bazı önemli şirketlerin iflaslarını konuşuyor olacağız.

Satürn ise sigorta şirketleri, menkul kıymetler, değerli senetler konusunda zorlayan etkisini sunacaktır. Değerinin çok daha altında satılan kıymetli bir çok şey olacaktır.

Yazının devamı...

Doğru nefesin hayatımıza faydaları nelerdir?

Nefes almak, sadece nefes alıp vermekten fazlasıdır. Nefes alırken önemli olan nefesinizin kalitesi, ciğerlerinize girip çıkmasına nasıl izin verdiğiniz, nefes alış ve nefes veriş eylemlerinizi nasıl gerçekleştirdiğiniz ile ilgilidir. Vücuttaki her sistemin temeli oksijene dayanır. Doğru nefes almak size yalnızca daha fazla zihinsel netlik kazandırmakla kalmaz; aynı zamanda daha iyi uyumanıza, daha verimli çalışan bir sindirim sistemine, stresin azalmasına ve bağışıklık sisteminizin güçlenmesine yardımcı olur.

Kalbimizin atışı gibi, solunum sistemimiz de her saniye çalışmaktadır. Nefes aldığınızda diyaframımız kasılır, akciğerleri aşağı çeker, gerer ve genişletir. Nefes verdiğinizde kubbe pozisyonuna geri dönerek ciğerlerinizdeki hava miktarını azaltır. Nefes sırasında vücudumuzdan atılmadığı takdirde hayati fonksiyonlara zarar verebilen atık ürünlerin ve toksinlerin vücuttan atılmasını da sağlarız. Bu farkında olmadığımız muhteşem eylem nedeniyle solunum sistemimizi denetleme ya da izleme ihtiyacı duymayız. Bu da birçok insanı nefeslerini düşünmek zorunda olmadıklarına inandırır. Ancak bu yaklaşım, vücudumuzun nefesimizden tamamen yararlanamaması ve zarar görmesine sebep olmaktadır. Oysa bilinçli, dikkatli ve doğru bir şekilde nefes almak; duygu-düşünme-işleme şeklimizi, kaslarımızın çalışma şeklini, ne sıklıkla hastalandığımızı ve kronik hastalıklara yakalanma riskimize kadar birçok farklı açıdan vücudumuza etki eder. Hücrelerde ve dokularda artan oksijen, onları daha sağlıklı hale getirir. Daha sağlıklı ve düzgün işleyen organlar vücudun bağışıklık sistemini de geliştirir ve destekler.

Her gün derin ve doğru bir şekilde nefes almak için birkaç dakika ayırmak; stresi azaltmanıza ve daha fazla enerjiye sahip olmanıza yardımcı olur. Doğru nefes almak, sindirim sistemindeki oksijeni arttırır. Mide-bağırsak sorunları, kabızlık, hazımsızlık vb. rahatsızlıklardan kurtulmanızı sağlar. Nefes egzersizleri, kardiyovasküler kasları güçlendirmeye ve kan basıncını iyileştirmeye de yardımcı olacaktır.

Sağ elinizi göğsünüze, sol elinizi karnınıza koyun ve derin bir nefes alın. Bunu yaptığınızda, en çok hangi elin hareket ettiğini hissediyorsunuz? Sağ eliniz daha çok hareket ettiyse bu göğsünüzden nefes alıyorsunuz anlamına gelmektedir. Sol eliniz hareket ediyorsa karnınızdan nefes alıyorsunuz. İstenilen sol elinizin hareket etmesidir. Çünkü göğsünüzden nefes aldığınızda, nefesleriniz otomatik olarak daha kısa ve sığ olacaktır.

Doğru nefesin faydaları:

- Bağışıklığı geliştirir

- Kaygıyı azaltır

- Uyku kalitesini artırır

- Vücudu toksinlerden arındırır

- Sindirim sistemini iyileştirir

- Kalp damar sağlığına iyi gelir

- Sağlıklı ve parlak bir cilt sağlar

- Vücuttaki iltihabı azaltır

- Akciğerleri güçlendirir

Yazının devamı...

Dr. Astrolog Şenay Devi'den 2021 önerileri

Zorlu ve sancılı geçen bir yılı geride bıraktık. 2020 hem bizden çok şey aldı hem de çok şey öğretti. Peki 2021'de bizleri neler bekliyor? Türkiye'nin ilk 'Doktor' ünvanlı astrologu Dr. Astrolog Şenay Devi, gökyüzünün 2021 hakkında söylediklerini paylaştı.

1) 2021 nasıl bir yıl olacak?

İnsanlık 2020'de büyük korkuları ile yüzleşti her birimiz acılardan payımıza düşeni aldık. 2021 ile eski alışkanlıklarımızı bırakacağımız öğretilmiş çaresizliklerden uyanışa geçeceğimiz evrensel bireysel olarak tamamen yenileneceğimiz enerjiler ile dolu bir yıl olacak. Tüm burçlar için genel olarak yüksek bir farkındalık kazanacak. Bu yıl pozitiflik, canlılık ve uyanış ateşinin hakim olduğu yeni bir çağın kapılarını aralıyoruz.

Yaz aylarında Oğlak burcuna geri dönmeden önce, 21 Mart ve 1 Temmuz arasında burçtan geçen Satürn'ün Kova burcundaki geçiş ile bu sürecin bir ön izlemesini yaptık. Bu dönem boyunca, George Floyd'un öldürülmesini izleyen hareket, insanların gözlerini kültürel konulara ayrımcılıklara bağnazlıklara uzlaşmaz eşitsizliklere karşı protestoları dünya çapında etkili kıldı. Pek çoğumuz elimizden geldiği kadarı ile ayrımcılığa karşı durmaya yardım edebilme sorumluluğunu hissedip uygulamamıza neden oldu. Bireysel olarak da toplumsal olarak da her birimizi bir travma geçmişinden kurtarmak için elimizden geleni yapmaya başladığımız bir döngüdeyiz.

2) 2021, bize 2020’yi aratacak mı? Nelere hazırlıklı olalım?

2021'de farklı zorluklar getirebilecek önemli gezegen konumları olacaktır. Etkiler ekonomik cephede, bireysel yaşamlarda, yaşamın diğer alanlarında ve doğal afetler biçiminde tezahür edecek gibi görünüyor. Covid-19 salgını 2021 yılının ortasına kadar etkisini sürdürmeye devam edecek. Tedavi yöntemleri veya aşının bulunması da zaman alabilir.

Depremler, volkanik patlamalar, sudan gelecek zararlar, ekonomik anlamda para piyasaları, hukuki yasal değişimler, adalet, teknoloji, eğitim, basın yayıncılık, tıp, gök bilim, turizm ile ilgili alanlarda yenilikler, sağlık turizmi, dünya genelinde liderler kanaat liderleri ile ilgili köklü değişimler, hükümetler içinde hızlı ve ani değişimler. 2021 yılının gökyüzünün yansımaları olarak karşımıza çıkacak.

Makro düzeyde, hazır olsak da olmasak da, her şeyin geri dönülmez bir şekilde değiştiği kültürel bir an getirmesi muhtemeldir. Politik konular ve liderlerde ilerici olanlara ilgi artırmaya başlar ve yararlılıklarını yitirmiş eski fikirlerden uzaklaştırıcı bir etkisi olur yenilikçi ve gelişen liderler ön plana çıkmaya ve takdir görmeye başlar. Tabiri caizse, korumanın değişmesi görülüyor.

2021 gezegen geçişleri, yeni bir başlangıcı işaret ediyor. Bu etki toplumsal küresel olarak olarak, sıfırdan başlayıp özgürlüğe, eşitliğe ve kamu yararı ile ilgilenmenin ne anlama geldiğine yönelik yaklaşımımızı yeniden düşünmemiz anlamına gelir. Politik, sosyal ve kişisel yaşamlarımız da her şeyi sarsarak uyandırıp yeniden yapılandıracak gezegen enerjileri ile karşı karşıyayız. Bu özel gökyüzü enerjilerini iyi değerlendirmeli mesajları iyi algılamalıyız. Bu nedenle şimdi olanların önümüzdeki on yıl boyunca etkilerini görmeye yaşamaya devam edeceğimizi unutmamalıyız.

3) 2021’de yeni bir salgın başlayacak mı?

Virüsle olan mücadelimiz virüsün mutasyona uğraması ve hayvanları da etkisi altına alan yeni virüslerin etkili olması ile 2021 boyunca etkili olacak gibi görünüyor. Aşı çalışmaları ve tedavi yöntemleri 2021 kasım sonunu bulabilir.

Satürn (Shani), Jüpiter (Guru), Ay (Chandra) ve Rahu gibi büyük gezegenlerin etkileri, yıl boyunca gezegensel geçişler ve retro ya da  durağan konumdaki gezegen geçişleri de zorlayacak, olgunlaştıracak ve disipline edecek bizleri.

4) 2021’e girerken, tüm insanlığa vereceğiniz tavsiye ne olurdu?

En iyi sonuçları elde etmek için, sizi bir süredir çağıran büyük, çekici bir hedef seçin ve 2021'de bunun gerçekleştirmek için elinizden geleni yapmaya niyet edin. Jüpiter ve Satürn'ün her ikisinin de başarılarla ilgisi olduğu için, bu etkiyi aşk hayatlarımızı eğitimimiz kariyer başarısına kanalize etmek için değerlendirelim.

Neyi takip etmeye karar verirseniz verin, Jüpiter'in o bölgede büyümeyi başlatmak için hızlanan gücüne ve ayrıca hedeflerimiz hangi konuda ise bunun uzun ömürlü olmasını sağlamak için Satürn'ün sağlam temeline sahip olacağını unutmayın.

Mor, Jüpiter'in rengidir ve bu hizalamanın iyi huylu kısımlarını en üst düzeye çıkarmanıza yardımcı olur.

Allah ile pazarlık yapmadan temiz bir kalple inanlar, vicdanının sesini yok saymayanlar, sevgiye hürmet eden sevmeyi bilenler, kimseyi ayrıştırmadan bütünleştirici olanlar, hakka ve adalete inananlar 2021 yılının kazananları olacaklar. Dua edin niyetlerinizi ruhlarınızı arındırın ve kendinizi sevin değer verin sevgi için hedefledikleriniz için mücadele edin ve kazanın!

Yazının devamı...

Şenay Devi: Türk Medeniyetlerinde Astroloji, Astronomi ve Müneccimbaşılık

- "Türk Medeniyetlerinde Astroloji, Astronomi ve Müneccimbaşılık" kitabını neden kaleme aldınız. İnsanlara vermek istediğiniz mesaj neydi?

Türk medeniyetleri tarihi boyunca gökyüzü ile çok yakından ilgilenmiş bu alanda araştırmalar istişareler yaparak dünya genelinde pek çok ilki gerçekleştirmiş çalışmaların altına imza atmışlar. Türkiye’de 17'nci yüzyıl sonundan itibaren "astroloji" maalesef ki yerle yeksan olmuş yanlış aktarılmıştır. Eğitimsiz insanların yorumları ile koskoca gökyüzü 12 burçtan ibaret gibi, gazete köşelerinde TV programlarında anlatılır olmuştur.

Batlamyus’un hatalarını düzelten büyük usta Uluğ Bey'den Ali Kuşçu'ya, Ömer Hayyam'dan, Giyasettin Cemşi'ye birbirinden değerli müneccimbaşıların yetiştiği dünya astronomi ve astrolojisine yön veren yazılı eser ve çalışmalar tüm dünya tarafından ilgi ile takip edilmiştir. Ülkemizde bu eşsiz bilgilerin bilinmemesi beni bu araştırmaya yöneltti. 4 yıllık bu çalışmanın sonucu, UNESCO'nun dünya belleği kapsamındaki projesi olan, 1400 küsür Farsça yazma eserleri tek tek incelediğim kitabımı çıkardım. ''Gerçek astroloji nedir?'' sorusunun cevabını tarihi kayıtlar ve belgeler ile okuyucularımızla paylaşmak istedim. Bundan dolayı çok mutlu ve gururluyum.

-Astroloji nedir?

Temel olarak astroloji, Yüce Allah’ın bizlere çizmiş olduğu hayat planını yorumlayan yol gösterici bir rehberdir. Kişilerin ülkelerin doğum haritalarında ki astronomi verilerini astrolojik olarak hesaplar ve benzerlik yasasını baz alarak uyarılarda bulunur. Örneğin hava durumunu belirlemek için kullanılan meteoroloji, kendi sistemine göre bugün hava yağışlı olacak uyarısını yapar kişi ister uyarıyı dikkate alır şemsiyesini yanına alır ve ıslanmaz. İsterse dikkate almaz ve ıslanır.’ Seçimler daima kişilerin hür iradesine aittir.

-Astrolojinin kökü nereye dayanıyor?

Bugün ki çalışmalarla insanlığın yazılı tarihinden öncesine dayandığı ortaya çıkmış bulunmakta. Ülkemiz de bulunan ve dünyada "Güneşin" ülkesi olarak adlandırılan Apollon tapınağında MÖ 7'nci yüzyıla ait horoskoplar, doğum haritaları halen varlığını korurken ve yakın zamanda Urfa Göbeklitepe tapınağının gün yüzüne çıkması dünya tarihinde yeni bir süreci başlatmışken, doğru kabul edilmiş pek çok savunulan teorinin çökmesi ile ve Göbekli tepe tapınağındaki astrolojik semboller astrolojinin insanlığın yazılı tarihinden öncesine dayandığını ortaya koymuştur.

-İnsanlar neden astrolojiye, astronomiye ihtiyaç duymuşlar? Hangi, konularda bilgiler almışlar?

Doğa olayları, depremler, toprağın verimli olup olmaması, Ay ve Güneş tutulmalarından sonra kitleleri etkileyen olaylar rasatlar yapılarak doğrulandıkça gökyüzünde her şeyin yeryüzünü ve insanlığı etkilediği gözlemler ile ortaya konmuş ve yol gösterici olmuştur.

- "Müneccimbaşılık Teşkilatı" nedir ve neden kurulmuştur?

 Müneccimbaşılık Teşkilatı, Silahtar Ağa'ya bağlı resmi bir kurum olarak ilk kez Osmanlı döneminde faaliyete başlamıştır. Bu dönemde "Mektebi Fenni İlmi Nucm" adlı astroloji okulunun kurulması ve burada astronomi, astroloji eğitimlerinin çok kapsamlı bir şekilde verilmesi değerli müneccimbaşıların bu okulda yetişmesine olanak sağlamıştır. Bu dönemde müneccimbaşılar padişah tarafından hilat giydirilerek göreve getirilir. Her yıl,her ay yaptıkları incelemeler ile devlet işlerinin görüşülmesi savaş zamanlarının önemli kararların görüşülmesi için eşref saatinin belirlenmesi, namaz, oruç gibi başlangıç zamanlarını belirleyerek hazırladıkları zayiçeleri padişah ve devlet yönetimine takdim ederlerdi.

- Osmanlı Devleti yapılanmasında astrolojinin olduğunu söylüyorsunuz. Bugün ise astroloji sadece burçların yorumlanması ile sıkışmış durumda. Durumun böyle olmasını neye bağlıyorsunuz?

 Söylemiyorum. Bunu, bizim tarihimizde ki resmi belgeler ile ortaya koyuyor. Ülkemizde bir astroloji üniversitesinin bulunmaması, Arapça, Farsça yazma eserlerin bugüne kadar incelenmemesi ve yurt dışında eğitim alıp gelen kişilerin olmaması günümüzde astrolojinin hak etmediği bir noktaya gelmesine neden olmuş durumda.

- Fala, inanmak ve baktırmak günah deriz... Eski dönemlerde fala bakış açısı nasıldı?

 Tüm tarihimiz boyunca fal ve falcılık Türk-İslam Kültürü'nde ve kutsal kitabımızda haram kılınmış; hiçbir dönemde itibar görmediği gibi yasaklanmıştır.

 - Müneccim ile falcılık aynı şey değil diyorsunuz. Aradaki farkı bizler için açıklar mısınız?

 Türkiye'deki en büyük sorun astrolojinin eğitimsiz insanlar tarafından ele alınması yüzünden fal gibi algılanmasıdır! Fal ve falcılık kutsal kitabımızda haram kılınmıştır. Yasal olarak da suçtur. Fal ve falcılığın, bilimle, ilimle hiçbir alakası yoktur. Olsaydı üniversiteleri ve eğitim kurumları olurdu.

Ülkemizde yasal çerçevede fal, büyü, büyücülük yasak olduğundan dolayı bu tür kişiler kendilerine 'Astrolog' unvanı bahşederek kanunlara karşı koruma altına girdiklerini sanmaktadırlar. Bu kişiler yüzünden fal ve astroloji, gerçek astrolojiyi bilmeyenler tarafından karıştırılmaktadır.

Sadece ülkemizde değil tüm dünyada falcılıkla astrolojinin ayrımı şu şekilde yapılır: Falcılar 'Fortune Teller' yani geleceği söyleyen ismi verilir. Tüm dünyada astroloji uzmanlarına ise 'Astrolog' denir. Hiçbir zaman astrologlara 'Fortune Teller' yani geleceği söyleyen denmez. Eğer astroloji fal olsaydı, astrologlara da herkesin anlayacağı şekilde ayrım yapmadan 'Fortune Teller' denilirdi.

Bu ayrımı görmezden gelmek söz konusu dahi olamaz. Astrolojide asla böyle bir şey yoktur. Gezegenlerin yerleşimleri, birbiri ile yaptığı açılar ve dönemler incelenir; yüzyıllardır kişilere, toplumlara seçenekler ile yol gösterici bir rehberlik eder. Astrolojide seçimler her zaman kişilere aittir bir dayatma söz konusu dahi değildir.

 -Osmanlı'da padişahların astrolojiye ilgisi nasıldı? Tılsımlı gömleklerin özelliklerinden ve niçin yapıldığından bahseder misiniz?

Devlet yönetiminin bir parçası olarak resmi bir kurum olarak kurulması bu sorunuzun cevabı diye düşünüyorum. Gömlekler çok uzun çalışmaların sonucunda Hekimbaşı, Müneccimbaşı ve Zanaatkarlar ile hazırlanan padişahın doğum zamanına uygun gömleklerdir. Hazırlandıktan sonra sağlık sorunları, nazar ve savaşa gitmeden önce kullanılmak üzere ay fazları takip edilerek özel bir törenle Padişaha giydirilerek kullanılırdı. Bununla ilgili detaylı bilgiler kitapta mevcut.

- Tarihteki astrologlar aslında matematik, fizik gibi alanlarda uzman kişilerdi. Bugüne baktığımızda ise astroloji ile ilgili bir şeyler kaleme alan herkes astrolog ya da müneccimbaşı. Hatta bu sıfatlarla gazetelerde köşe yazıları yazıyorlar. Bir astrologda olması gereken özellikler neler? Tarihimizden de önemli astrologlardan örnekler vererek açıklayabilir misiniz?

Harezmi, 'sıfırı bulan matematik dehası' aynı zamanda müneccimbaşı, Ali Kuşcu; matematikçi, yazar, astronom ve müneccimbaşı. Ömer Hayyam, Muhittin İbni Arabi... Kişinin astrolog olabilmesi için her şeyden önce mutlaka bir astroloji üniversitesinden mezun olması araştırması ve kendini geliştirmesi şart. Gözlem ve bilginin peşinden gitmediğimiz sürece bilimin ışığında aydınlanmak mümkün değildir. Ayrıca şunu da söylemem gerekir ki tıp fakültesini okumadan doktor olunabilir mi? Olunuyorsa şayet evde kendi kendinize harita yorumlayıp astrolog da olabilirsiniz anlamına gelir ki bu mümkün değildir.

Astroloji de tıp gibi kendi içinde uzmanlık alanlarına ayrılır. Batı Astrolojisi, Çin Astrolojisi, Hint Astrolojisi, Jaimini ve Medikal Astroloji. Her alanda uzmanlık eğitimi alabileceğiniz gibi tek bir alanda da eğitiminizi tamamlayabilirsiniz. Artık günümüz ortamında internetten doğum haritaları çıkartılabiliyor. Önemli olan haritayı çıkarmak değil analiz edip danışana yol gösterebilmektir. Bilgisayar programları ve internet üzerinden çıkarılan haritalarda belirli sayıda temel gökyüzü temalarını barındırır. Evde yapılan okuma ve araştırmalar ile kırıkçı çıkıkçının yaptığı değerlendirmelerden öteye giden bir sonuç ortaya çıkmayacaktır ve asla doğru değerlendirmeleri içinde barındırmayacaktır.

- Doğum haritasına inanmalı mıyız?

Astroloji bir inanç sistemi değildir. İnanıyorum, inanmıyorum demek gibi bir yorum söz konusu olamaz. Astroloji, fen bilimleri olan astronomiden faydalanan sosyal bir bilim dalıdır. Doğum haritası ise doğduğumuz yerin enlem boylamlarına göre doğum saati ve zamanımızla gökyüzü konumunu ortaya koyan astronomik hesaplamaların olduğu bir göksel tablodur. İnsanların kimlikleri, 'katil mi sanatçı mı, bilim adamı mı, siyasetçi mi, hukukçu mu, hekim mi,  astrolog mu, görsel zekası mı sayısal zekası mı kuvvetli, hatip mi, hırsız mı, intihar eğiliminde mi?' sorularının cevapları doğum haritasında gizlidir. 6500 yıldır Carl Gustav Jung’ın “Benzerlikler Yasası” olarak adlandırdığı benzer olgular kayıt altına alınarak, astroloji biliminin temel verileri oluşturulmuştur.

- Türk medeniyetlerdeki Takvimlerden bahseder misiniz? Bu takvimler neye göre oluşturulmuş?

Kitab-ı divan-ı lügat-it-Türk

Kaşgarlı Mahmut 12 Hayvanlı Türk takviminin ortaya çıkışı hakkında Uygular'dan gelen bir bilgiyi aktarmıştır “Türk Kağanlarından birisi kendisinden önceki yıllarda yapılan bir savaş hakkında bilgi sahibi olmak istemiştir. Fakat danışmanları savaşların yapıldığı yıllar hakkında doğru bilgi verememişlerdir. Bu nedenle Kağan bir daha böyle bir yanılgının olmaması için, Gökyüzündeki 12 burcun 12 aya denk gelecek şekilde her yıla bir isim konulmasını talep eder. Kağanın bu teklifi kabul görür ve Kağan hayvanların suya doğru götürülmesini ve sıkıştırılmalarını buyurur. Av devam ederken hayvanlardan 12si suya atlayarak karşıya çıkmayı başarırlar. Karşıya geçen hayvanların adları sırası ile her yıla verilir. Hayvanlardan ilki Sıçan olmuş ve ilk yıla onun adı verilmiştir.

 -Eşref saati nedir? Neden önemlidir?

Eşref saati belirleme her vaktin hayırlı ve hayırsız zamanlarını belirleyen işlere başlangıç ya da uzak durması gereken zamanların belirlenmesinde faydalanılan bir ilimdir. Eşref zamanı bazı işlerin hayırlı ya da hayırsız olacağının belirlenmesidir.

-Astronomide ne gibi aletler kullanılmış?

 Rubu tahtaları, usturlablar, Güneş Saati, Gök Haritası, Gök Küresi, Yer Küresi, büyük hacim Gök Küreleri, Güneş Sistemi ve Meridyen teleskopları...

 -Astroloji biliminin bugün geldiği noktayı anlatır mısınız?

 Şimdi gelelim sözün özüne, her zaman söylediğim gibi dünyanın pek ülkesinde bulunan benimde öğretim üyesi olduğum Kepler College ayrıca yine merkezi ABD olan "The Greati İnternational School" gibi pek çok dilde ve Türkçe olarak da uzaktan eğitim sisteminin de olduğu astroloji okullarında eğitimini tamamlamış hiç kimsenin, insanlığın yazılı tarihinden öncesine dayanan Astrolojinin muhteşem sistemi için yalan yanlış bilgileri ile kendi çıkarları doğrultusunda insanları yanlış bilgilendirme hakkı yoktur. Astroloji severlere tavsiyem sapla samanı birbirinden ayırt etmeli yapılan yorum ve çalışmalarla kişileri değerlendirip zihninizi bulandıracak insanları ayırt edebilmelisiniz.

Türkiye'yi İstanbul'dan ibaret sayan ve dünyanın gelişmiş ülkelerinde ki astroloji okullarından bir haber, astrolojiden anlamayan ya da Amerika kıtasını yeniden keşfettim diyerek dikkat çekmek isteyen yeterli bilgi ve araştırma yapmamış astrolog olmayan, astroloji karşıtı çıkışlar sadece insanların kafasını karıştırmaktan öteye gidemez.

Modern astronominin babası ya da çağdaş astronominin kurucusu olarak anılan Kepler, 1571 yılında Almanya’da doğmuştur. Kendisi astronomi alanında üç yasanın mucididir. Kepler, aynı zamanda fizikçidir, matematik profesörüdür ve astrologtur. Bu nedenle astronomi kurum ve kuruluşlarına adı verildiği gibi astroloji ile ilgili başta eğitim kurumları olmak üzere çeşitli kurum ve kuruluşlara da adı verilmiştir.

Özet olarak modern astronominin babası ya da çağdaş astronominin kurucusu olarak anılan Kepler, bir astrologtur. Ancak bazen bazı kişiler çıkıp, astronominin babası olan kişinin aksine astroloji aleyhtarı söylemlerde bulunmaktadırlar. Bu söylemler Kepler yasalarını inkar etmek ile eşdeğerdir. Avukatlar tıp alanında konuşmuyor ya da doktorlar hukuk alanında konuşmuyorlar. Kendi meslek alanının dışında astroloji üniversitelerinin yüksek okullarının varlığından habersiz at gözlüğü ile dünyanın merkezine kendi düşüncelerini koyan ve kabul ettirme çabası içinde olan bazı istisnai konuşan kişilere halk itibar etmeyecektir.

-Alimler, tıp, mimari, matematik, filozof ve felsefe gibi birden fazla konuda söz sahibi bu bilim insanları neden gökyüzü ile ilgilendiler?

Onları destekleyenler olduğu kadar engelleyen araştırmalarını zorlaştıran iktidarları ve kendi çıkarlarını gözeterek yaptıkları yönlendirmelerinin insanlar üzerinde etkisiz olacağı endişesi ile cehalet uykusunun hakim olması arzusunda olanların türlü entrika ve engellemelerine rağmen bıkmadan yılmadan hiç vazgeçmeden, günler aylar yıllar süren araştırmalar yaptılar. O dönemdeki kısıtlı bir o kadar da zor imkanları ile gözlemlediler izlediler, öğrendiler öğrendiklerini yıldızların dili gözü olup aktardılar rehberlik ettiler.

İmparatorlar, alimler, savaşçılar, kağanlar, krallar, sultanlar, padişahlar, önemli devlet adamları neden onların gözlemlerini böylesine önemsediler itibar edip kıymet verdiler araştırma sahalarını genişlettiler önemli kararlarında savaşlarında onların gözlemlerini dikkate alarak Eşref Saati ŞREF ile hareket edip Osmanlı döneminde müneccimbaşılığın resmileştirilmesi ile hilat giydirerek göreve getirildiler.

Bu değerli alimler yaptıkları farklı alanlarda ve İlmi Nucm'daki çalışmalarla tüm dünyada halen saygı ile yad edilirken her ne hikmetse müneccimbaşı olduklarından pek bahsedilmez! Bahsedilmemesinin birden fazla sebebi olabilir. Uyuyan zihinlerin uyanmaması için unutturulmak istenildiğinden ya da yeterince araştırma yapılmadığı için bilinmediğinden her ne sebeple olursa olsun gerçek gün gibi ortada olduğuna göre değiştirilemez ve bir gün mutlaka ortaya çıkar. Güneş gibi doğarak aydınlık yüzünü gösterir tüm ihtişamı ile dağıtır karanlıkları... Günümüzde gazete köşelerinde aynı ezberlerle yapılan yorumlar TV'ler de şu burç diğeri ile anlaşamaz gibi söylemlerle anlatılan böylesi itibarını kaybetmiş astroloji o dönemlerdeki adı ile Gökbilim, İlm-i Nucm İlm-i Felek neden bu kadar kıymet gördü önemsendi? Böylesi donanımlı he biri karanlıkları bilimin ışığı ile aydınlatmak için ömrünü bilgiye adayanlar sayesinde.

Tek bir gezegenin gözlemi bile 287 yıl nakkaş gibi işlenip usturlaplar ile rasatlar yapılarak gözlemlenerek elde edilen o zahmetli bilgiler hayati konular da itibar görürken bugün bu kadar kolay ballandırılarak anlatılır her şey 12 burçtan ibaret gibi konuşulur oldu. Astronomi olmadan astroloji, matematik olmadan gözlem olmadan bilgi sahibi olmadan fikir yürütülür kabul görür oldu. Pek çoğu donanımsız kişiler tarafından yapılan günümüzde ki yorumlar o kıymetli alimlerin eşsiz eserlerine çalışma ve emeklerine ne büyük haksızlık!

Hatice-i Netice, internet üzerinden programlar ile feleklerin sırlarını barındıran uçsuz bucaksız koskoca gökyüzü; 12 burcun içine sıkışıp kaldı günümüzde. Dilerim bu çalışma ile sorular cevabını bulur.

Sümerlerden Şamanlara, Selçuklu’dan Osmanlı’ya, Zic-i Uluğbeyden, Kitâbu Esrâri’n-Nücûm'a Seyahatname’den, Keşfüz-Zünun’ a Mukaddim’e, Kitabul Bulhan Ali Kuçcu Harezmi Al Battani Muhyiddin Arabi İbn-i Haldun Erzurumlu Hakkı Marifatname ve çok çok önemli Kandilli Rasathanesi'nde bulunan toplam 1340 El yazması eserin birbirinden değerli bilim insanlarının uzun uğraşları sonucu Arapça, Farsça ve Osmanlıca’dan oluşan muhteşem arşivinin gün ışığına çıkarılması UNESCO ‘’MEMORY of the WORLD’’ dünyanın belliği destek programı projesinde yer almıştır.

İlk 10 projeden biri olması dünyada tüm araştırmacılara bilim insanlara fayda sağlanması için yıllar önce hayata geçirilmiştir. Bu değerli eserler gibi daha nice el yazmalarından araştırdığım geçmişten günümüze varlığını koruyan müzelerde sergilenen araştırmacıların peşinden koştuğu bu kadim bilgileri açıklamaları ve görselleri ile sizlerle paylaşmaya çalışacağız. Çalışacağız ki bilgisi olmadan fikir yürüten ispatı olmadan varsayımlar ile hareket eden muhalefet etmek karalamak adına 'Astroloji yoktur!' diyerek iddia boyutunu geçemeyen konuşmalar yazımlar doğrunun karşısında hükmünü yitirsin ve bulanan soru işaretleri ile yorulan zihinler bilginin ışığında aydınlansın, gerçekleri öğrensin, düşünsün, sorgulasın; var olanı incelesin kendi hayatlarında farkındalıklarını arttırsın ve gelecek nesillere aktarsın.

Bu topraklar üzerinde yaşayan bizler bu mirasın sahibiyiz ve sahip çıkmalıyız. Emin olun başka ülkelerde bizim astroloji mirasımız daha fazla kullanılıyor. Bizim mirasımızı ortaya çıkartıp, insanlığın hizmetine sunabilmek tek arzum ve isteğimdir. Atalarımıza layık bir torun olmak; onların tarihe gömülmüş miraslarını ortaya çıkartıp insanlığa sunmak beni manevi olarak besliyor.

Gökler rehberiniz yolunuz ışık olsun...
Dr.Astrolog Şenay DEVİ

Yazının devamı...

Gençlik aşısı hakkında her şeyi Dr. Cem Hamidi'ye sordum!

Son günlerde adını çokça duyduğumuz gençlik aşısı uygulamasını Dr. Cem Hamidi'ye sordum. Demet Akalın'ın boynuna zarar verdiği söylenen bu işlemin detayları neler? Dr. Cem Hamidi bizim için cevapladı!

Hocam nedir bu gençlik aşısı?

Dr. Cem Hamidi: Aslına bakarsanız tamamen pazarlama ismi. Gençlik aşısı diye bir tıbbi tedavi yok. Her klinik mezoterapi uygulamasına kendince isim takmış. Bir klinik gençlik aşısı diyor başka klinik nem aşısı diyor. Benim kliniğimde bu uygulamanın adı paris ışıltısı. Mezolift duydum, vitamin uygulaması duydum. Örnekler çok yani...

Son günlerde olumsuz çok haber çıktı gençlik aşısı uygulamaları hakkında. Bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

Dr. Cem Hamidi: Gençlik aşısı dediğimiz uygulama yukarıda da söylediğim gibi aslında mezoterapi. Yani yıllardır hasta tedavisinde güvenle kullanılan, dünyada milyonlarca hastaya uygulanmış bir yöntem. Tıbbi bir uygulamanın güvenli olarak yapılabilmesi için hastanın anamnez dediğimiz ön bilgisinin çok iyi alınması lazım. Örnek vermek gerekirse hasta kalbi için eğer yüksek doz kan sulandırıcı bir ilaç kullanıyorsa ve kan sulandırıcı kesilmeden bu uygulama yapılırsa kanın pıhtılaşması geç olacağı için işlemden sonra onlarca minik morluk olacaktır. Başka bir örnek verelim. Eğer hastanın lokal anesteziye karşı bir alerjisi var ise ve bu bilgi öncesinde hastaya sorulmazsa işlem öncesi sürülen krem hastaya dokunacaktır. Tabi gençlik aşısı içindeki maddeler de önemli. Hastaya mutlaka herhangi bir maddeye karşı alerjisi olup olmadığı sorulmalı. Eğer karışımın içinde bu maddelerden biri var ise farklı bir ilaç tercih tercih edilmeli.

Bu uygulamayı güvenle yaptırmak isteyenler neye dikkat etmeli?

Dr. Cem Hamidi: Açıkçası benim yukarıda yazdıklarımı genel tıp eğitimi almış her doktor bilir. Problem maalesef merdiven altı olarak tabir edilen, illegal yollar ile ilaca ulaşım sağlayan doktor barındırmayan yerler. Bu bazen bir kuaförün arka odası oluyor, bazen de bir otel odası. Genel tıp eğitimi almamış insanlar dezenfeksiyon konusunda bilgili olmadıkları için uygulama yaptıran kişiye kolayca enfeksiyon kaptırabilir. Daha pek çok risk var.

Bu riskleri biraz daha açar mısınız?

Dr. Cem Hamidi: Öncelikle mezoterapide enjeksiyon yapılan derinlik çok önemli. Nemlendirmede kullandığımız hyaluronik asit diye bir molekül var. Eğer bu dolgu kalınlığında bir molekülse ve deriye çok yakın uygulanırsa günlerce geçmeyen şişlikler olabilir. Yada tam tersi çok derine uygulama yapılırsa hasta tedaviden hiç bir fayda görmeyebilir. Eli bu işe yatkın, bu alanda eğitim almış ve mutlaka hekim tarafından uygulanmalı bu tarz işlemler.

En çok hangi şikayetler için yapılıyor gençlik aşısı?

Dr. Cem Hamidi: Tüm vitamin uygulamalarından tek beklentimiz hastanın cildini daha ışıltılı kılmak. Gözenek küçültmek, nemi geri kazandırmak, cildin elastikiyetinin geri kazandırılması, ince kırışıklıkların azaltılması gibi hasta isteklerini karşılamak için yapıyoruz. Tabi göz altı şikayetlerini de unutmamak lazım.

Göz altına bu tarz uygulamalar yapmanın göze bir zararı olabilir mi ?

Dr. Cem Hamidi: Ehil olmayan ellerde her uygulamanın kötü sonuçlanabileceğini bilmeniz lazım. Ben göz altına uygulama yaparken iğne dahi olmayan çok özel bir enstrüman ile işlem yapıyorum. O kadar ince ve kısa ki morluk riskini sıfıra indiriyor. Tabi göz altına ne kadar ürün enjekte edeceğinizi çok iyi bilmeniz, daha önce dolgu yaptırıp yaptırmadığına hakim olmanız, göz altındaki şişlikleri ve torbalanmayı çok iyi değerlendirerek bu tarz işlemleri yapmak gerekiyor. Uygun hastada göz altı gençlik aşısı harikalar yaratıyor. Biliyorsunuz bizim milli hastalığımız göz altı morlukları.

İşlem nasıl yapılıyor?

Dr. Cem Hamidi: Mezoterapi öncesi hasta yarım saat uyuşturucu kremde bekletiliyor. Krem ve varsa makyaj temizlendikten sonra çok küçük ve ince iğneler ile mezoterapi uygulaması yapıyoruz. Ortalama tüm yüz için 3 ila 5 dakika arası sürüyor. İşlemden sonra hastamızı bekleme odasında buz jeli ile bekletiyoruz. Her hangi bir problem olmadığından emin olduğumuzda hastamızı taburcu ediyoruz. Hastanın cildinin durumuna göre 3-6 seans uygulama yapılabilir. Seans aralıkları 1-2 hafta gibi oluyor.

Bu aşılar sadece yüze mi yapılıyor?

Dr. Cem Hamidi: Hayır. Mezoterapi deri olan her yere yapılabilir. Yüz dışı en sık yaptığımız bölgeler boyun, dekolte, eller ve kulak memesi.

Yazının devamı...

'Cadılar' ile savaşan kadın: Anja Ringgren Lovén

Hepimiz sevgili Anja Ringgren Lovén'i bu fotoğrafı ile tanıdık. Aslında Anja, bu fotoğraftan çok daha fazlası! PembeNar okurları için Anja'ya ulaştım ve ona merak ettiğim her şeyi sordum.

İşte gerçek bir 'meleğin' hikayesi...

Eda Özdemir: Birçok insan internette yayılan bu fotoğraftan önce sizi çok tanımıyordu. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Anja Ringgren Lovén: Tüm Danimarkalılar Hope'u kurtarmadan önce beni tanıyordu çünkü Nijerya'daki çalışmalarımla ilgili 2 belgesel film yapmıştım. Her iki belgesel de Danimarka ulusal televizyonunda yayınlandı, bu yüzden Danimarka'da zaten tanınıyordum. Ancak Hope'un kurtarılması dünyanın geri kalanının Nijerya'daki çalışmalarımdan haberdar olmasını sağladı.

Sevgi ve korumayla çevrili şefkatli bir ailede büyüdüm. Annem bir huzurevinde çalışıyordu ve bana hep eşitlik ve insan haklarından bahsederdi. Bana muhtaç insanlara bakmanın önemli olduğunu söylerdi. Annem bana tüm hayırseverlik, şefkat ve toplumdaki fakir ve zayıfların sorumluluğunu üstlenmem için gerekli araçları verdi. Sık sık açlık çeken ve aşırı yoksulluk içinde yaşayan Afrikalı çocuklar hakkında konuşurdu. Güçlü, bağımsız bir kadındı. Toplumda çok aktifti, birçok insana yardım ediyordu. Birçok kişi tarafından sevilirdi.
Bu yüzden çok küçük yaşlardan itibaren toplumda bir etki yaratma konusunda çok güçlü bir hayranlık geliştirdim ve en büyük ilgim Afrikalı çocuklardı.

Küçük bir kızken bir Afrika köyündeki hayatı ve Afrikalı çocuklarla oynayabilmeyi hayal ettim. Sahip olduğumuz kadar yiyeceğe erişimleri olmadığını bilmek beni üzdü. Akşam yemeğimi bitirmezsem annem bana kızardı. Bana Afrika'da acı çeken çocukları hatırlatırdı. Masamda yemek olduğu için bana minnettar olduğumu hatırlatırdı. Bir gün mutlaka Afrika'da bir fark yaratma hayaliyle büyüdüm.

Annem ben sadece 23 yaşındayken kanserden öldü ve öldüğünden beri iç huzuru bulmak için mücadele ettim. Annem öldükten sonraki acı çok zordu ve tüm varlığımla anlam bulmam gerekiyordu. O benim hayatımın merkeziydi. Gücüm ve rehberliğimdi. Onun ölümünü kabul etmem uzun yıllar aldı. Kendimi umutsuz hissettim ve hayatımda yeniden dengeyi bulmaya çalıştım. Afrika hayalim gitmişti. Ancak yıllar geçtikçe güçlendim. Annem bana asla pes etmemeyi öğretti ve 2011'de hayalimi takip etmeye karar verdim ve bir fark yaratmak için Afrika'ya gittim. Malavi'de ve daha sonra Tanzanya'da bir insani yardım çalışanı olarak çalıştıktan sonra, bugün ''Land of Hope" olarak bilinen kendi yardım organizasyonumu kurdum.



Eda Özdemir: Danimarka ve Nijerya. Yaşam standartları açısından tamamen birbirinden zıt iki ülke. Neden Nijerya'ya gitmeyi seçtiniz? 

Anja Ringgren Lovén: 2008'de Nijerya'daki batıl inançlarla ilgili korkunç bir belgesel izledim. Çocukların diri diri yakıldığını ve sırf cadı olmakla suçlandıkları için işkence edilerek öldürüldüğünü öğrendiğimde şoktaydım. Dehşete kapılmıştım ve aynı zamanda şaşırmıştım çünkü dünyadaki hiç kimse bunu ciddiye almıyor gibiydi.

Nijerya'da her yıl yaklaşık 10.000 çocuğun, her yıl binlerce masum çocuğun işkenceye uğramasına ve öldürülmesine yol açan hurafelerle suçlandığı gerçeğinden hiçbir dünya lideri bahsetmedi. Nijerya'daki çocuklara duyulmaları için bir ses vermem ve batıl inanç konusunda daha fazla farkındalık yaratmam gerekiyordu.


Eda Özdemir: Viral hale gelen hikaye nasıl gerçekleşti? Hope ile nasıl tanıştınız? Sağlığı nasıldı? Nasıl hissediyordu?

Anja Ringgren Lovén: David (Nijeryalı eşim ve Nijerya'daki Land of Hope'un yönetici müdürü) ve ben yerel bir köylüden acil yardıma ihtiyacı olan küçük bir çocuk hakkında bir ipucu almıştık. Bu yüzden, çocuğun duruma bakmak için bulunduğu köye gittik. Hope'u kurtarmadan önce, David ve ben zaten 50'den fazla çocuğu kurtarmıştık. Bu yüzden bu alanda çok deneyimimiz vardı. Ancak bu kadar kritik bir durumda olan bir çocuğu (Hope) bulduğumuz için şok geçirdik.

Hope'u kollarımda taşıdığımda sadece 3 kilo ağırlığındaydı ve çok yakında öleceğini hissettim. Onu hemen tedavi için hastaneye götürdük ve doktorlar yaşama şansı çok az olduğunu söylediler. Ciddi şekilde yetersiz beslenmişti ve tüm organları iflas etmek üzereydi. Ona büyük bir sevgi ve özen gösterdik ve tıbbi tedaviyle Hope her şeye rağmen hayatta kaldı. Ona Umut adını verdim çünkü benim için Hope şu anlama geliyor: Her Gün Bir Kişiye Yardım Et (Help One Person Everyday)




Eda Özdemir: Nijerya'daki bu batıl inançlar nispeten yeni miydi yoksa bir süredir var olan bir şey miydi? 

Anja Ringgren Lovén: 
Yüzyıllar boyunca cadı doktoru terimi, sihir veya büyücülük kullanarak iyileştiğine inanılan birini tanımlamak için kullanılmıştır. Bazı tarihçiler, bu ilk doktorların ve yarattıkları iksirlerin çoğunun muhtemelen modern tıbba yol açtığını iddia ediyor.

Cadı doktorlarından bahsedenler, erken Afrika edebiyatında yaygın olarak bulunur, ancak genel anlamda, referans dünya çapında erken dönem halk hekimliği uygulayıcıları için geçerli olabilir.

Dünyanın çeşitli yerlerinde, ilk tıp pratisyenleri şamanlar, şifacılar veya bilge erkekler veya kadınlar olarak anılabilirdi. Cadı doktoru, sihirli güçlere sahip olduğuna ve hastalıkları iyileştirebileceğine ve kötü ruhlar, küfürler vb. İle savaşabileceğine inanılan kişidir.

Cadı suçlamaları birçok Afrika ülkesinde, özellikle Nijerya'da büyüyen bir sorundur. Cadı suçlamalarının nedenleri ailedeki ölüm ve hastalıktan kaynaklanıyor olabilir. Hatalar, işten çıkarmalar veya kısırlık olabilir. Geleneksel Afrika inançlarına göre, her şeyin doğaüstü bir nedeni vardır ve çoğu zaman günah keçisi yapılmış çocuklardır.

Nijerya'daki batıl inanç en çok, David ve benim yaşadığımız ve çocuk merkezimizi kurduğumuz Cross River Eyaleti, Rivers Eyaleti ve Akwa Ibom Eyaleti eyaletlerinde yaygındır: Land of Hope.

Akwa Ibom'da Pentekostal Hristiyanlık, cadılara ve şeytan çıkarmaya olan inancı içeren ölümcül bir kokteyle yerel kabile dinleriyle karıştırıldığına inanıyor.

Çocukların cadı olarak damgalanması, 1990'larda aniden patlayan Nijer Deltası bölgesinde yeni bir fenomendir. Bundan önce, büyücülük suçlamalarının ana hedefi yaşlı kadınlardı.

2008 yılına kadar, Akwa Ibom ve Cross Rivers'ın güneydoğu eyaletlerinde 15.000 çocuğun damgalandığı tahmin ediliyordu. O döneme ait araştırmaya göre, belgelenen vakalar arasında, kafalarına çivi çakılan, çimento içmeye zorlanan, ateşe verilen, asitle yaralanmış, zehirlenen ve hatta diri diri gömülen çocuklar ve bebekler de vardı.

Ayrı bir 2010 Unicef ​​raporu, hedeflenenlerin tipik olarak fiziksel engelli veya epilepsi gibi hastalıkları olan savunmasız çocuklar olduğunu belirtiyor. Diğerleri, içine kapanık, tembel veya asi göründükleri için işaretlenmiştir.




Eda Özdemir: Bu tür korkunç ve zalim davranışlar sizce çocukların fiziksel ve mental sağlıklarını nasıl etkiliyor?

Anja Ringgren Lovén: 
Çoğunun maruz kaldığı işkenceden dolayı çocukların bedenlerindeki yaralar, onların geçmişinin sürekli bir hatırlatıcısıdır. Ve bazı çocuklar için, sonrasındaki travmanın üstesinden gelmek ve özgüvenlerini ve mutluluklarını yeniden kazanmak hiç kolay değil.

Ancak çocuklar kurtarılıp Land of Hope'a geldiklerinde muazzam bir dönüşüm başlar. Eğitim, tüm çocuklar için temel bir haktır ve bir çocuğun kişiliğinin, becerilerinin, zihinsel ve fiziksel yeteneklerinin gelişmesi için en önemli ön koşullardan biridir. Büyücülükle suçlanan çocukları kurtardığımızda, onların kendi topluluklarında okula gitmelerini sağlarız. Bu şekilde topluma bu çocukların cadı olmadığını gösteriyoruz.

Land of Hope'ta her çocuğun eğitimsel gelişimini ve bireysel potansiyelini destekleyen ve takip eden personellerimiz var. Bu onlara gelecek için umut ve hırs verir. Çocukları, toplumlarının sürdürülebilir kalkınmasında ve dolayısıyla batıl inançlara karşı mücadelede aktif bir rol oynamaya hazırlıyoruz.

Land of Hope Çocuk Merkezi, bugün Batı Afrika'daki en büyük çocuk gelişim merkezidir. Projemiz, yetişkinlerin hurafeleri nedeniyle hiçbir çocuğun acı çekmediği bir dünya görmeyi hedefliyor. 

Misyonumuz, büyücülükle suçlanan masum çocukları dışlanma, işkence ve ölümden kurtarmaktır. Çocuklara yönelik bakım, koruma ve eğitimle ve çevrelerindeki toplulukları eğiterek, çocukların bağımsız, aktif ve toplumlarının gelişimine katkıda bulunan sosyal bireyler olarak büyüdüğü bir geleceğin temelini atıyoruz.

Çocuk hakları, yaptığımız her şeyin merkezinde yer alır. Her çocuğun hayatının sevgi, güvenlik, eğitim ve parlak bir gelecekle karakterize edilmesini sağlamak için batıl inançlı topluluklara ilerleme ve aydınlanma getirmek gerekir. Çocuklara özen, koruma ve eğitim vererek ve çevrelerindeki toplulukları eğiterek, çocukların bağımsız, aktif ve toplumlarının gelişimine katkıda bulunan sosyal bireyler olarak büyüdüğü bir geleceğin temelini atıyoruz.

Yaptığımız şey Nijerya’nın cadı çocuklarını kurtarmaktan çok daha fazlası. İhmal eden bir hükümet karşısında küçük toplulukların konumunu güçlendirmekle ilgilidir. Bu, dünyadaki en yoksul toplulukların bazılarına eğitim götürmekle ilgilidir.




Eda Özdemir: Hedeflerinize ulaşmada karşılaştığınız zorluklar nelerdir?

Anja Ringgren Lovén: 
Bugün Nijerya, dünyadaki en fazla okula gitmeyen çocuk sayısına sahip ülke. Nijerya'da devlet tarafından finanse edilen okullar, yetersiz finansman ve yolsuzluk nedeniyle yıllar içinde çöktü ve çocukları sokaklardan başka gidecek yeri olmayan yoksul evlerden bıraktı. Nijerya'da insan hakları her gün ihlal ediliyor ve hükümet çok yozlaşmış durumda.

Eda Özdemir: Şimdiye kadarki yolculuğunuzda sizi en çok etkileyen hikaye neydi?

Anja Ringgren Lovén: 
100'den fazla kurtarma görevinde bulundum ve tüm bu görevler beni aynı şekilde etkiledi. Benim için en mutlu anlar, çocuklarımızın yıllar içinde yaşadığı inanılmaz dönüşüme tanık olmaktır. Çocukların hayatta kalmak ve zorlukların üstesinden gelmek için nasıl bu kadar güçlü bir iradeyle doğduğunu görmek gerçekten şaşırtıcı. 8 yıl önce kurtardığım çocukların bir kısmı bugün büyüdü ve üniversiteye başladı. Bu kadar ilerlediklerini görmek beni çok gururlandırıyor.

Eda Özdemir: Siz gerçek bir süper kahramansınız. Dünyanın en ilham verici kişisi olarak seçildiğinizde ne hissettiniz?

Anja Ringgren Lovén:
Bir e-posta yoluyla adaylık hakkında bilgilendirildim. Çok şaşırmıştım ve başlangıçta pek de düşünmemiştim. Diğer adayların listesi eziciydi (aralarında Barack Obama ve Papa vardı) ve sadece aday gösterilerek zaten kazandığımı hissettim. Sonunda dünyadaki en ilham verici kişi olarak seçildiğime dair e-postayı aldığımda, gerçekten anlamadım. O kadar gerçek değildi. Ben çok mütevazı biriyim. Sadece kalbimi takip ediyorum ve böyle bir takdiri tek başıma hak etmediğimi hissettim. Bu dünyada kimse tek başına başarılı olamaz. Başarım, güçlü bir şekilde ekip çalışmasına ve David ile ailemin büyük desteğine dayanıyor. Elbette böyle bir takdir görmekten çok gurur duyuyorum ve umarım benim gibi sıradan insanlara, zorluklara rağmen başkalarının söylediklerine rağmen kalplerini takip etmeleri için ilham verebilir.

Eda Özdemir: Size en çok ilham veren kişi kim?

Anja Ringgren Lovén: Annem.

Eda Özdemir: Şu an dünyada sürmekte olan bir pandemi var. Corona virüs salgını sizi ve çalışmalarınızı nasıl etkiledi?

Anja Ringgren Lovén: 
 Koronavirüs salgını Afrika'daki her ülkeye ulaştı. Pek çok Afrika ülkesindeki kırılgan sağlık sistemleri bunalmış durumda ve Nijerya'da hükümet konu hakkında şeffaf değil. Hükümet tarafından yayınlananlardan daha fazla koronavirüs vakası var. Virüs birçok Afrika ülkesinde yavaş başladı, ancak kıtadaki doğrulanmış vakalar şimdi hızla artıyor. Ve birçok Afrika ülkesindeki kötü sağlık sistemleri bir pandemiyle başa çıkacak donanıma sahip değil.

Halk sağlığı uzmanları, Afrika'nın Covid-19 salgınının bir sonraki merkez üssü olabileceği konusunda uyardılar. Gerçekten korkularım var çünkü düzinelerce Nijeryalı sağlık çalışanı, kısmen koruyucu teçhizatı olmadığı için enfekte oldu.

Nijerya'daki tüm okullar Nisan ayından beri kapalı ve bu nedenle tüm çocuklarımız evde eğitim görmekte. Fon topladığım Danimarka'da, birçok para toplama etkinliklerim halka açık toplantıların kısıtlamaları nedeniyle iptal edildi. Çok fazla bağış kaybettik ve oğlum ve ben çok uzun bir süredir David ve tüm çocuklardan ayrı kaldık.

Eda Özdemir: Türk toplumuna bir mesajınız var mı? Size nasıl yardım edebiliriz?

Anja Ringgren Lovén: Dünyada bir fark yaratmak için, toplumumuzdaki en savunmasız insanlara ses vermemiz gerekiyor.
Ancak çok ücra bir köydeki bakıma muhtaç, hiçbir diploması olmayan, zengin aile bağları olmayan, mali gücü olmayan, eğitime, sağlık hizmetlerine ve sosyal korumaya erişimi olmayan biri bizimle aynı haklara sahip olursa rahat edebiliriz. 

Alabileceğimiz tüm desteğe ihtiyacımız var ve tüm bağışlar web sitemden yapılabilir.


Yazının devamı...

Doktor Çıbanım: Sivilce patlatan kadın Sandra Lee cilt bakım sırlarını açıkladı

Uzun zamandır yakından takip ettiğim ve kendime ne kadar ''Hayır, izleme... Buna gerek yok!'' desem de siyah nokta, akne ve birçok farklı cilt problemi hakkında çektiği videolarını izlemeden duramadığım Dermatolog Sandra Lee ile röportaj yapma fırsatı yakaladım.

Youtube ve Instagram videoları 2 milyardan fazla izlenen Dr. Lee’nin ilginç operasyonlarına yakından tanıklık ediyoruz. Dr. Sandra Lee ve sıra dışı hastalarının hikayeleri, yeni sezonda da devam ediyor.

Sandra Lee’nin ulusal bir kanalda yayınlanmaya başlayan programı Doktor Çıbanım hakkında merak ettiğim her şeyi PembeNar okurları için sordum! 




Eda Özdemir: Sizi dermatolog olmaya iten şey neydi ve bir televizyon programı yapmaya nasıl karar verdiniz?

Dermatolog Sandra Lee: Neden dermatolog olduğuma dair kesin bir cevap veremem; ama babam da bir dermatologdu. Çocukken ofisinde dosyalama gibi işler yapardım. Sanıyorum babamdan etkilendim. Televizyon programı yapmaktaki amacım ise, insanları eğlendirmek ve eğitmek. İnsanlara siyah nokta veya yumrular için hangi tedavilerin uygulanacağını göstermek gibi şeyler hoşuma gidiyor. Birçok insan biraz da benim yardımım ile kist ve lipom arasındaki farkı öğrendi.

Eda Özdemir: En kötü vakalara çözümler sunan dünya çapında tanınan bir dermatologsunuz, ancak sizi popüler yapan sivilce patlattığınız vakalar. Sivilce patlattığınız için tanınıyor olmak nasıl bir duygu?

Dermatolog Sandra Lee: Küçük çocuklar, bazen yaz tatilinde veya doğum günlerinde sırf merhaba demek için beni ziyaret ediyor. Bu müthiş bir duygu. Disneyland’a giderken yol üstünde ofisime de uğruyorlar. Tanınmak, birçok ülkeden insanın böyle harika şeyler söylemesi ve beni ziyaret etmesi hem garip hem de mutluluk verici. Benimle konuşup görüşmek için bu kadar uzaklardan geliyorlar. Dünyanın en iyi dermatoloğu değilim; ama yaptığım işi ve hastalarımı seviyorum. Sanırım bu durum yaptığım işe de güzel bir şekilde yansıyor. Burada olmaktan onur duyuyorum.

Eda Özdemir: Şimdiye kadar gördüğünüz en kötü vaka neydi? Muayene sırasında hiç mideniz bulandı mı?

Dermatolog Sandra Lee: Evet, bir tane unutamadığım bir vaka vardı. Burnunda şimdiye kadar gördüğüm en büyük tümöre sahip bir beyefendi. Bu vaka bilim için önemliydi. Bir nevi keşif gibiydi. Tıp kitaplarına geçmiş herkesi geride bıraktı. Bir doktor, iğrenme gibi bir hisse sahip olamaz. Çalışanlarımı da zihinsel olarak bu konuda eğittim. Dermatolojiye gelen hastalar, çoğu zaman utandıkları bir durum için size geliyor; durum böyleyken yapmak isteyeceğiniz son şey onları üzmek olur. Tabi benim de midemi bulandıran şeyler var. Mesela çiğ tavuktan çok hoşlandığımı söyleyemem. Bir de çiğ ete çıplak ellerimle dokunamıyorum.

Eda Özdemir: Sivilce patlatma videolarının neden bu kadar çok kişi tarafından izlendiğini merak ediyoruz. Bunun hakkında bir fikriniz var mı?

Dermatolog Sandra Lee: Geçen aylarda bir Tiktok hesabı açtım. Bu sayede, bu işi yapmaya ilk başladığımda yaşadığım eğlence duygusu geri geldi. Bir şeyin nasıl büyüdüğünü görmek çok heyecan verici. İnsanlar bunu izlemeyi seviyor; çünkü onları rahatlatıyor ve kendilerini iyi hissetmelerini sağlıyor. Orada olmaması gereken bir şeyin içi boşaltılıyor ve artık orada olmuyor. Bazı insanlar için ise, durum bunun tam tersi; videoları izlemeyi kaldıramıyorlar. Özetle, insanların hayatlarının değiştiğini gördükçe insan olmaktan mutluluk duyuyoruz.

Eda Özdemir: Sivilce ve siyah noktalardan kaçınmak için ne yapmalıyız? Sivilcelerden kurtulmak için herhangi bir öneriniz var mı? Ve bize yaşlanmayı önleyecek ipuçları verebilir misiniz?

Dermatolog Sandra Lee: Bu biraz zor bir konu. Hidroksit asit, salisilik asit, glikolik asit ve laktik asit içeren bileşenlere bakmanın daha iyi olacağını düşünüyorum. Arama motorlarında hidroksit asidi araştırırsanız, hangi ürünün işe yarayabileceğini görebilirsiniz. Bazen mutfağınızda bulunan şeyler bile işe yarayabilir.

Bu tür şeylerin ne fiyatını veya reçetesiz satılıp satılmadığını bilmiyorum. Ancak ölü hücrelerden arınmak için hidroksit asidi araştırın derim; gözeneklerinize yerleşerek özellikle onları temizlemeye yardımcı olur. Salisilik asit gözeneklere nüfuz etmek için daha küçük bir boyuta kristalleşir.

Retinol ise, çoğu dermatoloğun kullandığı bir numaralı yaşlanma karşıtı bir üründür. Aynı zamanda sivilceler, siyah noktalar ve beyaz noktaların giderilmesi için de yardımcı olur. Bunlar reçetesiz satılan çeşitler ve bazı ülkelerde pahalı olabilir. Bu yüzden bu bileşenleri göz önünde bulundurun. Biraz araştırma yapın ve kesinlikle hidroksit asit içeren ürünler bulmaya çalışın.

Eda Özdemir: Cilt bakımı için gündelik bir uygulamanız var mı? Bu konuda biraz ipucu verebilir misiniz?

Dermatolog Sandra Lee: Ben bu konuda biraz eski kafalıyım. Çok fazla katmanlı rutini olan biri değilim. Artık cilt bakımı konusunda alışkanlıklar değişiyor. Bir cilt bakım serisi yarattım ve bu diğerlerinden farklı bir ürün grubu; çünkü medikal bir temele dayanıyor. Yüzümü salisilik asitle yıkıyorum. Kesinlikle geceleri retinol kullanıyorum. Gerçekten kuru bir cildim var. Bu yüzden üstüne iyi bir nemlendirici sürerim. İçinde hiyalüronik asit var; ama oldukça basit bir ürün. Aslında yüzümü sadece geceleri yıkarım; çünkü sabahları temiz olur. Sabahları biraz su çarparım, hepsi bu.

Ünlü Dermatolog Sandra Lee'nin önerilerini mutlaka dinlemenizi öneriyorum. Programı da Türkçe dublajlı olarak yayınlandığı için artık daha şanslıyız:)!

Sevgilerimle,
Eda Özdemir
Instagram: @edaozdemir

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.