SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Bağımlı bireyi değiştirmek

Bu yazıyı okuyorsanız eminim su ana kadar bir çok kez sevdiğinize alkol/madde kullanmayı bırakması için defalarca yalvardınız. Muhtemelen sevdiğiniz kişi de size bir çok kez tutamadığı sözler verdi. Sevdiğiniz kişi bir maddeye veya alkole bağımlı ise iç güdüsel olarak yardım etmek istersiniz. Durumu kontrol etmek, problemi çözmek istersiniz. Gerçek şudur ki aslında bunların hiç birini yapamazsınız. Sevdiğiniz, kullandığı madde karşısında kontrolü kaybettiyse siz hiç kontrol edemezsiniz.

Madde kullanan kimse acı çekmek istemez. Sevdiğiniz kişinin madde kullanma sebebi, acısını hafifletmektir. Bir şekilde geçmişte bu şekilde bir yöntem bulmuştur ve devam ettirmektedir. Bu şekilde rahatsızlıklarına kısa vadeli çözüm bulmuştur. Aslında bu şekilde olmalarının sebebi değerlerine saygı göstermemeleri veya güçsüz olmaları değildir. Bu davranışı sizi üzmek veya kızdırmak için de yapmazlar.

Önce kendi davranışınızı değiştirin.

Bağımlı olan kişinin davranışını değiştirmek istiyorsanız önce kendinizden başlayın. Sevdiğinizi rahat ettirmeye çalışmak, dengeyi bozmamaya çalışmak yerine taktiklerinizi değiştirebilirsiniz.

Bunları yapmayın:

Bunları yapın:

Burada önemli olan sınırlar çizerek kendinize bakarken, sevdiğiniz kişiyi de sarıp sarmaladığınız konfor alanından çıkarmaktır. Önemli olan sevdiğinizin davranışını kontrol etme çabasından vazgeçmektir. Bağımlılık bir aile hastalığıdır.

Yazının devamı...

Travma ve bağımlılık

Bazı insanlar senelerce bağımlılık ile uğraşır. Bu uğraşların içinde ilişki sorunları, bir kaç kez tedavi denemeleri, bir kaç kez bırakıp tekrar başlama vardır. Kimi zaman bu bireyler bu yolculukta hiç başarılı olamayacaklarına dair umutsuzluğa kapılırlar. Sunu söyleyebilirim ki en umutsuz durumlarda bile umut vardır, en zor vakalar bile yoğun bir çalışmanın sonucunda sağlıklı hayatlar kurabilirler.

Travma ve Bağımlılık

Madde Bağımlılığı ve Ruh Sağlığı Servisleri Birliği (SAMHSA) travmayı insanlar üzerinde uzun vadeli etkileri olan olaylar ve deneyimler olarak tanımlar. Travma fiziksel, duygusal, cinsel istismar, savaş, doğal felaketler veya başka sebeplerden meydana gelebilir. Bütün travma türleri bağımlılık riskini arttırabilir.

Özellikle çocukluk donemi travmalarının uzun vadeli ciddi sonuçları olabilir. Bu travmalara örnek olarak çocuklukta ihmal veya istismar edilme, korkutulma, utandırılma, şiddete maruz kalma, fakirlik, yalnızlık, evde bağımlı veya ruh sağlığı bozukluğu olan bir ebeveyn ile büyüme verilebilir. Çocuklar ne kadar çok travmaya maruz kalırsa, bağımlılık riskleri de o kadar fazla olur.

Uyuşturucuda Teselli Bulmak

Alkol ve uyuşturucu, travma yasamış bireye geçici bir rahatlama sunar. Bu birey aynı etkiyi yasamak için zamanla daha çok alkol ve uyuşturucu tüketmek ister. Bu da bağımlılığa sebep olur. Geçici iyi hissetmenin dışında bireyler uyuşur ve hissizleşir. Acı verici travmatik anıları unutmak isterler. Yoğun uyuşturucu ve alkol kullanımı travma yasamış kişilerde sıkça görülen kabusları da aza indirir. Bu yüzden kişiler tedaviye başladıklarında kabuslar geri döner ve yoğun terapi gerekir.

Travmayı Tespit Etmek

Bireyler tedaviye başladığında travma kendini hemen belli etmez. Bireyler senelerce bu anıları bastırmıştır ve düşünmek istedikleri en son şey, travmatik anılarıdır. Bazen bireyin hayata bakışından bazı çıkarımlar yapılabilir. İstismar ve şiddet ile büyümüş bireyler büyüdüklerinde kendilerine sağlıksız partnerler seçerler. Hatta bazen partnerleri yüzünden alkol ve uyuşturucuya başlarlar.

Travma ve Bağımlılıktan kurtulunabilir mi?

Bağımlılık beynin yapısını ve kimyasını değiştirdiği için, bazen travma üzerinde çalışılsa bile bağımlılık sorunu devam edebilir. Bağımlılık ve travmadan iyileşmek zordur ve çok uzun zaman gerekir. Ancak bu mümkündür.

Yazının devamı...

Neden "marka" seviyoruz?

Geleneksel teoriler, bizim biriyle güvenli bir duygusal bağ kurmamız için gereken en önemli şeyin tutarlılık, güvenilirlik ve tahmin edilebilirlik olduğunu söyler. Güven, ilişkilerin zamkıdır. Bu yüzden bir çok iş yeri, hizmet ve marka tutarlılığına çok özen gösterir. Fakat dikkat ettiyseniz bazı lüks markalar tamamen tersini yapar, peki neden?

Olumsuz ilişkiler güçlü bağlar yaratır:

Bazı psikologlar, olumsuz etkileşimlerin bağları güçlendirdiğini savunur. Harvard Profesörü ve davranışçı terapinin kurucusu Skinner yıllar önce fareleri laboratuvar ortamında gözlerken, pedala bastığında alelade ve tutarsız bir düzende yemek ödülü alan farelerin, pedala basmaya daha çabuk bağımlılık geliştirdiğini gözlemlemiştir. Bu olaya da en geçerli motivasyon teorilerinden biri olan “aralıklı pekiştirme” diyoruz.

Beynimiz, dopamin salgılayarak bazı davranışları öğrenir. Bir tahminde bulunduğumuzda ve bu tahmin gerçekleştiğinde dopamin salgılarız. Dopamin nöronları, sürprizlerden çok hoşlanır – uzun zamandır aradığınız bir çantanın stoklarda yenilenmesi gibi. Bu “doyamama” kimyasalı bizim bir şeyleri istememizde, canımızın çekmesinde ve motive olmamızda büyük rol oynar – tipki seks, uyuşturucular, kumar ve alışverişte olduğu gibi.

Aralıklı pekiştirme, psikopatisi yüksek ve narsisistik kişilik bozukluğu gibi sorunları olan insanlarda büyük rol oynar. Empati becerileri düşük olduğu için bu insanlar diğerlerini manipüle ederek statü kazanırlar. Şefkatlerini ekmek kırıntısı gibi serperek kurbanlarının ilgiye muhtaç olmasını sağlarlar.

Bu şekilde biz ödül ceza yöntemi, travmatik bağlanmaya yol açar. Bu tip bağlanmada kurban, istismarcısına kotu muameleye rağmen bağlanır. Bu şekilde de istismarcı kontrol edip etkilemeye devam eder.

Bazı araştırmacılar psikopatiyi ve narsisizmi rahatsızlık olarak değil de, hayattan kazanç sağlama yöntemi olarak görür. Bu davranışların bir amacı da statü sahibi olmaktır. Tabi ki herkes prestij ve statü sahibi olmak ister ama narsisist insanlar için bu çok daha kuvvetli bir istektir.

İç güdüler ve pazarlama stratejileri:

Dünyanın en güçlü markalarından biri olan Hermès’in Birkin çantalarının fiyatları $9000-$500.000 arasında değişmektedir. Bu çantalar bir statü sembolü haline gelmiştir. Hermès kurulduğunda bir pazarlama departmanı yoktu. Talep o kadar yüksekti ve çantalar o kadar nadir bulunuyordu ki, satış görevlisi alıcıya göre daha prestijliydi. Bu çantaları alabilmek için bazı müşteriler senelerce sırada bekliyordu. Hatta eskiden sıra onlara geldiği zaman çantaların boyutunu, rengini, derisini bile seçemiyorlardı – ne çıkarsa onunla yetiniyorlardı.

Narsisist insanların aksine Hermès, sosyal ve finansal olarak bir değer katmaktadır. Çantaların değeri hem nadir olmasından hem de bir yatırım niteliğinde olmasından gelmektedir. Markalar sadece mağazalarda raflarda değil, insanların zihinlerinde yaşar. Burada rol oynayan mekanizmalardan biri de aralıklı pekiştirmedir.

Bir ilişki dinamiğinde kendinizi daha alt statüde hissettiğiniz zaman şunları düşünün: “Bu çantayı gerçekten beğendim mi?” “Bu saati gerçekten istiyor muyum?”. Bütün güçlü bağlar aşk ve güven üzerine kurulmaz – özellikle ilişkide bunu tek hisseden sizseniz.

Yazının devamı...

Çocuğum uyuşturucu kullanıyor

Bir anne oğlunu terapiye getiriyor ve oğlunun Marijuana (esrar, ot, kenevir, uyuşturucu) kullandığına dair endişesinden bahsederken bunu felaket bir problem olarak tasvir edip oğlunun hayatının mahvolacağına dair korkularını dile getiriyor. Ergen çocuk ise durumu çok fazla büyütmüyor, bütün arkadaşlarının ot kullandığından bahsediyor ve bunun ilişkilerini ve notlarını etkilemediğini soyluyor.

Peki, “Oğlumun odasında uyuşturucu buldum, ne yapacağım?” diyen bir ebeveynin neler yapması lazım?

1.Bulduğunuz madde ile alakalı çocuğunuzla konuşun:

Kolay olmasa da ergen çocuklar ile açık iletişim kurmak çok önemlidir. Çocuğunuzun okul çantasında madde bulduğunuz zaman bunu ona sorabilirsiniz. Elinizde bilgi olmadan varsayım yapmak ve bir sonraki adımı planlamak doğru olmaz. Çocuğunuzla konuşmaya karar verdiniz diye çocuğunuz sizinle dürüst olacak diye bir kaide de yoktur. Bir diyalog başlatarak ancak iletişimi denemiş olursunuz fakat çocuğunuz bahane bulup yalan söyleyebilir.

2.Marijuana/ot içmek lisede çok yaygındır:

Lise çağında bir çok genç alkol/uyuşturucu gibi riskli davranışları deneyimler. Örneğin 2019’da lise çağındaki gençler ile yapılan bir çalışmada, liseye giden erkek çocukların %37’sinin Marijuana kullandığı bulunmuştur. Kullanım sebepleri değişkenlik gösterse de kullanım çok yaygındır ama yaygın olması da potansiyel uzun vadeli negatif sonuçları engellemez.

3.Marijuana, ruh sağlığı bozuklukları ile bağlantılı olabilir:

Marijuana kullanımı ve ruh sağlığı alanında yapılan çalışmalar bu çocukların ileride psikotik bozukluklar ve genetik varyasyonlar yasayabileceklerin ön görmektedir. Ergenlikle Marijuana kullanımı ayni zamanda ileriki yaslarda depresyonu ve intihar teşebbüsünü tetikleyebilir. Bir çok insan depresyon ve endişe bozuklukları ile başa çıkabilmek için uyuşturucu kullanır.

4.Çocuğunuz için destek sistemi kurun:

Ergenlerin çevresinde onu yanlış davranışlara teşvik etmeyecek ve motive edecek sağlıklı yetişkinlerin olması çok önemlidir. Mentor, okul danışmanları, öğretmenler, terapistler bu konuda çok destek olabilir. Çocukların dünyayı keşfederken sadece anne-babalarından değil, diğer yetişkinlerden de destek almaya ihtiyacı vardır. Konu ile ilgili uzmanlar, gençler ile Marijuana kullanımları hakkında konuşup altında yatan sebepleri tespit edebilirler.

5.Kendiniz için destek alın:

Ergen ebeveyni olmak zordur. Onların hayatında sizi inciten ve zor bir durum yaşandığı zaman sizin de destek almanız çok önemlidir. Çocuğunuz hata yaptığında bunu arkadaş ve akrabalarınıza söylemek zor olabilir. Böyle durumlarda bir terapist sizi sağlıklı yönlendirip destekleyebilir.

Yazının devamı...

Bağımlıların söylediği 6 yalan

-"Bir bağımlının yalan söylediğini nasıl anlarsınız?"

-"Dudaklarının hareket etmesinden."

Bağımlıların söylediği en sık 6 yalan:

Bağımlılar, hayatlarını kontrol edebildiklerini düşünmek isterler ama onların hayatını kontrol eden alkol/uyuşturucudur.

Bazı bağımlılar, gerçek problemi ile yüzleşmedikleri için kullanırlar, aslında alkol/uyuşturucu problemlerle basa çıkmayı sağlamaz, problemleri daha kotu hale getirir.

Bağımlılar, kendilerini diğerleri ile karşılaştırarak daha iyi görünmek isterler. Bazı insanlar hasta olur, bazısı ceza alir ama bu, biri birinden daha iyi durumda demek değildir.

Bağımlılık, sadece kişinin kendisini değil, aile ve arkadaşlarını da ilgilendiren bir sorundur. Kişi bağımlılığın içindeyken, etrafındakileri nasıl etkilediğini anlayamaz.

Bağımlılıkta depresyon çok yaygındır. Bağımlılık surecinde kişi zamanla umutsuzluk, suçluluk duyguları yasamaya baslar ve depresyonu artar. Bu duygularla basa çıkmak için daha çok içer veya kullanır. Bağımlılık ne kadar ilerlerse depresyon da o kadar artıp bir döngü haline gelebilir.

Bağımlılar, kullanmadıkları zaman hayatın sıkıcı olduğunu düşünürler. Aslında ayık olmak demek sağlıklı bir yaşam kurarak yeni arkadaşlar edinip hayatın tadını sağlıklı bir şekilde çıkarmak anlamına gelir. Bir çok insan alkolü veya uyuşturucu bıraktıktan sonra hayattan gerçekten ayık olarak zevk alabildiğini fark edip önceki deneyimlerinin aslında eğlence olmadığını fark ederler.

Bir bağımlının yalan söylediğini tedirgin davranışlardan, gözünüze bakamamasından, eliyle ağzını kapamasından, öksürüp boğazını temizlemesinden, detay vermemesinden, soruya net cevap vermemesinden veya defansif olmasından anlarsınız.

Bağımlı kişiler, sorunlarını inkar etme evresindeyken sıkça yalan söylerler. Yasadıklarının bir sorun olduğunu fark ettikleri zaman yalanlar azalır veya biter.

Yazının devamı...

Deprem sonrası stres bozukluğu

Sıradan gibi görünen bir günde, insanın ayağının altındaki yerin, yerinden oynamasıyla her şey birden bire değişir. Birebir yaşayan, yaşamayan herkesi birden bire etkisi altına alır. Çaresizlik, üzüntü, isyan, öfke gibi duygular akın akın gelir kalbimize.

Korkunç bir durum karsısında ortaya çıkan normal bir duygudur anksiyete. Bizi, tehlikelere karşı koruyan bir duygudur. Örneğin deprem sonrası stres bozukluğu yaşayanların en yaygın tepkilerinden bazıları şunlardır:

· Kişinin kendisi ve sevdikleri hakkında endişelenmesi

· Sok, hissizlik, inanamamak.

· Sabırsızlık, irrite ruh hali.

· Uyarılmışlık, tetikte olma

· Aile, is, günlük görevlere odaklanamama

· Unutkanlık

· Karar verme güçlükleri

· Uygu sorunları, iştah sorunları.

· Yeniden deprem olacak mi korkusu

· Kabuslar, zihinden atılamayan görüntüler, taze ve canlı anılar.

Depremden sonra anksiyete semptomları özellikle anksiyete bozukluğu geçmişi olanlarda veya geçmişinde travmatik yaşantıları olan insanlarda daha çok tetiklenir.

Depremden etkilenen bölgelerde yaşayan insanlar ve sevdikleri için özellikle haberleri izlemek çok stresli ve korkutucu olabilir.

Haberleri izlemeye ara verin: Felaket ile ilgili haberleri üst üste izlemek stres seviyenizi arttırır. Etkilenen bölgelerde sevdikleriniz var ise dahi bilgi almak istemeniz çok normaldir fakat arada mola vermeniz çok önemlidir.

Kontrol edebildiklerinize odaklanın: İşe gitmek, yemek yapmak, okula gitmek gibi rutinlerinizi mümkün olduğunda devam ettirmeye çalışın. Sürekli depremi düşünmek yerine günlük rutinleriniz biraz aklinizi dağıtabilir. Olası depremlere karşı gerçekçi hazırlık yapın (acil durum planı yapın).

Sağlıklı davranışlarda bulunun: Dengeli yemek yiyin, yürüyüş yapın. Kendinize fiziksel olarak baktığınızda, duygusal sağlığınıza da iyi gelir ve stres ile daha iyi basa çıkarsınız. Durum ile basa çıkmak için alkol ve madde kullanımıma başvurmayın.

Umudu bırakmayın: Deprem çok büyük yıkıntıları beraberinde getirse de umudunuzu kaybetmemeye çalışın, bu zor günlerin bir gün geride kalacağını unutmayın.

Yardım edin: Depremden sonra yardım toplayan kuruluşlar hakkında bilgi sahibi olun ve yardım edin. Bir fark yaratmak istiyorsanız gönüllü yardım ederek ve katkıda bulunarak yardımcı olabilirsiniz.

Yazının devamı...

Bağımlılık ve önyargılar

Hiç bir bağımlı, göründüğü gibi değildir.

Bağımlı insanın, tek tip bir dış görünüşü yoktur. Farklı bir dış görünüşü de yoktur. Bağımlılık sorunu olmayan bir insan ve bağımlılık sorunu olan bir insan, aynı şekilde görünebilir, giyinebilir, hareket edebilir.

Simdi bir durup düşünün. “Bağımlı” bir insan düşündüğünüzde nasıl bir profil ve dış görünüş hayal ediyorsunuz? Toplumumuzda hala çoğu insan, “bağımlı” dendiği zaman belki saçı başı dağılmış, dövmeli, pis, düzgün konuşamayan bir profil hayal eder. Halbuki bir insan çok sik, temiz giyimli, varlıklı olup bağımlılık sorunu yaşıyor olabilir.

Bağımlılık, en az anlaşılan ve en çok yargılanan sorunlardan biridir. Alkol ve madde hiç kullanmamış veya bağımlılık sorunu yaşamamış insanlar, bağımlılığın kuvvetini anlamakta zorluk çekerler. Bağımlılığın çok büyük bir boşluğun doldurduğunu, hayatı yolundaymış gibi gösterdiğini anlayamazlar. Bağımlılık çok bencil bir hastalıktır.

“Functioning Alcoholic” diye bir kavram vardır, Türkçe’de tam karşılığı olmasa da “Hayatını normal şekilde devam ettirebilen alkolik” diye çevirebiliriz. Aslında bu sadece bir avuntudur çünkü her bağımlı, hayatını normal şekilde devam ettiremez ve bir çok sorunla karşı karşıya yaşar.

Bazı bağımlıların ve alkoliklerin eğitim geçmişleri çok iyidir. İyi para kazanırlar, iyi bir ilişkileri ve evlilikleri vardır. Diğer bağımlılara göre nispeten hayatlarını daha fazla kontrol edebilirler. Mesela bazı durumlarda alkol/uyuşturucu kullanmazlar. Bu yüzden de sanki bağımlılıklarını kontrol altına almış gibi hissederler. Bütün bu iyi giden faktörlere rağmen, bir çok sorumluluklarını yerine getiremezler. Başarısızlıklarını göz ardı ederler, ufaltırlar. Aslında ikili bir hayat yasarlar. İşlevselliğini devam ettirebilen bağımlılar, aile ve arkadaşlarından sürekli onları ört bas etmesini isterler. Mesela bütün akşam alkol veya uyuşturucu kullanmış bir bağımlı, ertesi gün işe gidemeyeceği zaman eşinden ofisi arayıp hasta olduğunu söylemesini ister. Bazen bu aile ve arkadaşlar da, bağımlı kişinin davranışını normalleştirerek onları başkalarına karşı da savunurlar: “Yok canım, benim eşim nerede duracağını bilir”.

İşlevselliği devam eden bağımlıların, bir sorunu olduğunu kabul etmesi çok zordur. Bu gibi profiller, etrafındakileri çok rahatça manipüle ederler.

Bir yakınınızın bağımlılık sorunu olduğunu düşünüyorsanız mutlaka bir profesyonele danışın ve ona nasıl yardım edebileceğiniz konusunda yardım alın.

Yazının devamı...

Sigarayı nasıl bırakacağım?

Covid ve diğer yasam stresleri derken sigara tiryakileri daha çok sigara yakar oldu. Sigara içmeyenlerde de kendilerine sağlıksız bir alışkanlık edinmiş oldular. İnsanlar bazen “Ben çok arada içiyorum” , “Bugün keyiften yaktım”, “Arkadaşlarla olunca arada yakıyorum” diyorsunuz ve kendinizi aldatıyorsunuz. Genelde insanlar kullandıkları zararlı maddelerin miktarlarını biraz azaltarak dışarı söyler. Sigara, alkol veya madde bağımlılığınız var ise ve bırakmayı düşünüyorsanız kendinize su soruları sorabilirsiniz:

1.Neden bırakmak isteyebilirsiniz? Herkesin kendince sebepleri vardır, sizinkiler nedir? Çocuklarınız, ilişkiniz, kariyeriniz, sağlığınız, artık çekici olmamanız? Bırakma motivasyonu bazen içsel, bazen dışsal olur. İçsel motivasyonu olan insanlar genellikle sadece kendileri için bırakırlar, bu yasam tarzından bıkmışlardır, sağlıkları için endişeleniyorlardır. Dışsal motivasyonu olan kişiler ise genellikle sevdikleri istiyor diye bırakmak isterler.

2.Bu alışkanlığınızın yerini ne alacak? Cani sıkıldıkça sigara içenler, canları her sigara çektiğinde bir aktivite yapabilirler. Stresten içenler ise stres azaltıcı başka aktivitelere yönelebilirler (spor, yardım etmek, diğer sorumluluklara yönelmek).

3.Yavaş yavaş mi, birden bire mi bırakacaksınız? Azaltarak bırakanlar, her an miktar kararı yapmak zorundadır. Birden bire bırakanlar ise bir seferde, bir sonraki gün ne kadar azaltacağım diye düşünmeden bırakmış olur. Bıraktıktan sonra evdeki, çantalardaki bütün sigaralar atılmalıdır ki bir anlık dürtüde kişinin ulaşımı kolay olmasın.

4.Bu isi yalnız mi yapacaksınız? Bazı kişilere yakınları onlar günlük yoklayarak destek olabilir veya destek gruplarına giderek bırakabilirler. Örneğin bir arkadaşınızdan sizi her gün arayıp “Bugün sigara içtin mi? Gergin misin? Neler hissediyorsun?” diye sizi yoklamasını isteyebilirsiniz. Belki önceden sigara içip bırakan bir arkadaş seçerseniz bu konuda sizi anlayan biri olduğu için faydalı tavsiyeleri de olabilir, empati kurabilir. Bazıları ise bu isi kendi kendilerine yapmak isterler. Kimseye söylemeden kendi kendilerine bırakırlar. Hatta hemen çevrelerine bıraktıkları haberini vermezler ki tekrar başlarlarsa “rezil olmasınlar”. Size hangisi daha uygun?

5.Tehlikeli zaman ve yerleriniz neler? Bazı insanlar için sabahları. yemek sonraları, yatmadan önce tehlikelidir. Cevresel tetikleyicilerin farkında olmalisiniz. Ornegin cantanizdaki, dolabınızdaki, balkondaki bütün sigaralari ve kul tablalarini ortadan kaldirin, hatta atin. Sigara içilen ortamlarda bulunmayin. Yemeklerden sonra caniniz sigara çekiyorsa, yerine başka bir aktivite koyun (yemek sonrasi bina etrafında bir tur yürümek gibi).

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.