SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Zamansız çantalar

Herkese yine yine yeniden kocaman bir Merhaba!

Bu hafta sizler için pamuk şekeri gibi şirin ama bir o kadar keskin ve güçlü bir çanta markası keşfettim. Hem tasarımcı, hem de moda yazarı olarak en büyük hedefim her zaman yeni nesil tasarımcılara yer vermek olacak. Bunu her yazımda özellikle belirtiyorum. Çünkü moda, kültür sanat, mimari, siyasi, her kategoride dünyamız yeni dinamiklere aç ve büyümeye hazır bir canlı.

Yeterince kafa şişirdiğme göre artık sizi Bloom Bag ile tanıştırmaya geçebilirim. Gizem Yalçın Akan ve kurmuş olduğu Bloom Bag markası hakkında tatlı bir röportaj gerçekleştirdik. Keyifle okumanız dileğiyle.

1) Sizleri tanıyabilir miyiz?

1993 yılında Ankara’ da doğdum, Bursa’da büyüdüm. Ekonomi alanında uzmanlaşmış girişimci bir ailenin kızıyım. 1,5 senelik evliyim. 2016 yılında Koç Üniversitesi İşletme Bölümü’ nden mezun oldum. Londra’da Istituto Marangoni’de Moda ve Lüks Marka Yönetimi alanında master yaptım, döndüğümde Türkiye'nin önemli deri firmalarından birinde pazarlama alanında stajımı tamamladım. Beraberinde Vakko Esmod'da çanta tasarımı eğitimi aldım ve markamızın temelleri atılmaya başlandı…

2) Marka hikayeniz nedir?

Üniversite yıllarından beri hayalim kendi markamı kurmaktı. Hatta o yıllarda hobi olarak keçe ile yaptığım teknoloji aksesuarları, gelen talepler neticesinde ticarete dönüştü ve o sırada online olarak ufak bir girişimim olmuştu. Koç Üniversitesi’nden mezun olurken bu işi nasıl geliştirebilirim diye araştırma yaptığım sırada Istituto Marangoni’de Moda ve Lüks Marka yönetimi alanında uzmanlaşmaya karar verdim. Londra’da master süresince moda sektöründe zirvede olan, orta düzeyde kendini geliştirmeye çalışan veya sıfırdan kurulan birçok global marka ile proje bazlı çalışma fırsatımız oldu. Bu sayede eğitim alırken aynı zamanda canlı örneklerle deneyim kazanma fırsatı da yakaladım. Master tezimi ise Türkiye’deki deri sektörü ve üretim yerinin müşteri algısı üzerine etkisi hakkında yazdım.Araştırmalarım neticesinde ise Türkiye’nin büyük bir potansiyele sahip olduğunu fakat güçlü markalar çıkarma konusunda yetersiz kaldığını ve üretici pozisyonundan kurtulması gerektiğinin farkına vardım. Bu da kendi markamı kurma isteğimi daha da arttırdı ve Bloom Bag markamızın temelleri bu süreçlerle beraber atılmış oldu.

3) İlham kaynaklarınız nelerdir?

En büyük ilham kaynağım kadınlar, sonrasında ise hemen hemen her şey bana ilham kaynağı olabiliyor. Mimari, sanat, doğa, ziyaret ettiğim bir yer… Örneğin ilk koleksiyonumuz olan Bloomsbury Signature Koleksiyonunu, Londra’da ve İstanbul’da sokakta karşılaştığım kadınlardan ilham alarak tasarladım. Özellikle çalışan kadınların birden çok çanta taşıdığını ve bunların pekte modaya uygun olmadığını gözlemledim. Bu da beni hem fonksiyonel hem de şıklıktan ve kaliteden ödün vermeyen bir tasarıma götürdü.

Yaz koleksiyonumuzda ise Amalfi kıyılarından esinlenerek doğal bambu ve deri malzemeler ile Amalfi ruhunu yansıtan limited edition bir koleksiyon çıkardık. Yeni koleksiyonumuz "The City" koleksiyonu ise yine şehirli kadınlardan ilham alınarak tasarlandı.

4) Fonksiyonellik mi yoksa estetik mi?

İkisi de! İkisini bir arada sunmaya çalışmak en büyük hedefimiz…

5) Bloom Bag’i farklı kılan özellikler nelerdir?

Tüm ürünlerimiz yüzde yüz gerçek deri ve zanaatkarlık gerektiren el işçiliği ile üretiliyor. Materyallerimizde mümkün olduğunca menşei Türkiye olan malzemeleri tercih ediyoruz, Türk derisi gibi..

Üretim sürecinde ise alanında usta zanaatkarlar ile tasarımdan ürünlerin raflara gelişine kadar birlikte çalışıyoruz. Markamız detaylarla birlikte fonksiyonelliğe de önem veren bir marka olduğu için üretim süreci bizler için verimliliği en yüksek tutmaya çalıştığımız alan oluyor. Minimum atık prensipleri çerçevesinde daha sürdürülebilir bir üretim sürecini benimsiyoruz. Limited edition koleksiyonlarla gereksiz üretimi ve tüketimi de engellemiş oluyoruz. Şıklıktan ödün vermeden detayların düşünüldüğü zamansız çizgilerle ve fonksiyonel tasarımıyla kullanıcının hayatını kolaylaştıran tasarımlar bizim için öncelikli oluyor.

Gökçe Kömürcü Satı

www.gokcekomurcucosmos.com

 

Yazının devamı...

Ocrisstore ile şehirli çanta

Merhaba Modaseveler!

2020 Moda haftaları başladı. Birbirinden farklı hikayelere değinen tasarımları dikkatle izlerken, bir yandan da şehirli tasarımları keşfetmeye devam ediyoruz.

Her kadının vazgeçilmez parçası olan bu minik, bazen büyük kutular, kabul edelim ki bizim kurtarıcılarımız :)

Çanta tasarım konusu son zamanlarda benim oldukça ilgimi çeken ve bu yöne doğru adımlar attığım bir yol oldu. Bu bağlamda yeni nesil tasarım ve tasarımcıları seven , destekleyen biri olarak sizler için yepyeni ve dinamik bir marka keşfettim. İki genç kadın girişimcinin kurmuş olduğu Ocrisstore markasını yakın kadraja aldım. Ayşe ve Melis’le birlikte güzel bir röportaj gerçekleştirdik. Keyifle okumanız dileğiyle.

Ocrisstore marka ismi hikayesi?

- Ocris Latin kökenli bir kelimedir. Anlamı ise yüksek dağların zirvesindeki topraktır.

En başından itibaren çevreci bir marka olmayı hedeflediğimiz için, toprak terimine kendimizi yakın hissettik.

Marka kuruluş hikayenizi ve sizleri tanıyabilir miyiz?

-Biz, Ayşe Karakuzu ve Melis Doru 22 yaşında birer tasarımcı ve girişimciyiz. Tanışıklığımız beş yıl öncesine üniversite yıllarımızın başlangıcına dayanıyor. Öncelikle iyi birer dost olup, üniversite yıllarımız boyunca da birlikte iş yapma fırsatı yakaladık. Bu süreçte birbirimizin tasarım anlayışını ve ideallerini gözlemleme fırsatı bulduk ve kesiştiği noktada beraber ilerlemeye karar verdik. Böylece ilk girişimimiz olan Ocrisstore’un temellerini attık.

Tasarımlarınızı oluştururken nelerden ilham alıyorsunuz?

-İlham perilerimiz güçlü, dinamik ve aktif kadın ve erkekler diyebiliriz. Metropolde yaşamanın zorluklarını biliyoruz ve buna yönelik şehir hayatının hızlı temposuna ayak uydurabilecek, sizi yormadan günlük hayatınızda fayda sağlayacak çantalar tasarlamaya özen gösteriyoruz.

Neden insanlar sizi tercih etmeli? Bir ayrıcalık veya farklı bir bakış açısı sunuyor musunuz?

- Diğer markalardan farklı olarak hem çevreyi hem kişiyi gözeten ürünler kullanmaya özen gösteriyoruz. Kullandığımız deriler insan sağlığına zararı olan ftalat maddesini içermiyor. Hem fonksiyonel, hem estetik tasarımlar yaparken fire vermemeye çalışıyoruz, verilen fireleri ise mutlaka değerlendiriyoruz. Ayrıca zıtlıkların uyumunu seviyor, bu yüzden de tasarımlarımızda deriyle trikoyu birleştiriyoruz. 2020 yaz koleksiyonumuzda ise vegan deriye ve rejenere ipliklere yer vererek sürdürülebilir estetik anlayışımızı sizlere sunuyor olacağız.

İlerideki hedefleriniz nelerdir?

-Hedefimiz sürdürülebilir bir marka olmak.

Tekstil sektörü çevreye zarar veren sektörler arasında 2. sırada yer alıyor. Biz de bunu gözeterek her açıdan çevreye duyarlı bir marka olmak istiyoruz. Her koleksiyonda kendimizi daha da geliştirip sürdürülebilirlik konusunda öncü markalardan biri olmayı hedefliyoruz.

Size ulaşabilecekleri site ve sosyal medya hesaplarınızı bizimle paylaşır mısınız?

- Web sitemiz üzerinden bize ulaşabilir, marka hikayemizi okuyup ürünlerimizi inceleyebilirsiniz. Ayrıca İnstagram/ocrisstore hesabından bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Ayşe ve Melis’e yürüdükleri bu yolda başarılar diliyorum.

Gökçe Kömürcü Satı

www.gokcekomurcucosmos.com

https://www.instagram.com/gokcekomurcucosmos

Yazının devamı...

MBFWI SS’20 New Gen’e Yakın Kadraj

Tasarımcıların her yıl yaz ve kış koleksiyonlarını sergilendikleri Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul etkinliğini geride bıraktık.

Ticari kaygı taşımayan, farklılık yaşatan, merakla beklenen New Gen Designers Defilesi yine şaşırttı. Her sezon İMA mezunu öğrencilerin, zorlu jüri seçmelerinden, Runway’e giden bu yolda kendilerini daha yakından tanımak adına, birkaç tasarımcıyla röportaj gerçekleştirdik.

Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Ayca Canan: Anadolu Üniversitesi İlköğretim matematik öğretmenliğini bitirdikten sonra ani bir kararla moda tasarıma yöneldim. İstanbul Moda Akademisi'nde aldığım üç yıllık moda tasarımı eğitimini üçüncülükle tamamladıktan sonra MBFWI kapsamında New Gen defilesine seçildim.

Natallia Korkmaz: 2019 yılı İstanbul Moda Akademisi mezunuyum. MBFWI New Gen defilesinde yer aldım.

Beyaz Eyüboğlu: Ekonomi lisans eğitimi alırken, İstanbul Moda Akademisi'nde illüstrasyon eğitimi aldım ve yapmak istediğim işin aslında bu olduğuna karar verip İMA Moda Tasarım Lisans Programına başladım. Bu sene mezun oldum ve MBFWI New Gen’de yer aldım.

Engin Ekinci: 2018 Koza Genç Moda Tasarımcıları yarışmasında 10 finalistten biriydim.Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olup, İMA Moda Tasarımı Lisans Programını bitirdikten sonra yarışma ödülü olan İMA Master Programına dahil oldum ve kendimi MBFWI New Gen’ de buldum.

MBFWI New Gen defilesinde sergilenen koleksiyonunuzun teması nedir?

A: Koma!

Hayatımın dönüm noktası olarak nitelendirebileceğim koma deneyimime dayanıyor.Bu süreçte diğer insanların koma deneyimlerini araştırıp, görselleştirdim ve desenlerim bu şekilde ortaya çıktı. Beklenildiği gibi karanlık değil aksine oldukça renkli benim için!

N:Turya!

Bu benim ailemin yaşadı köy. Bu sebeple projem Turya’ya saygı duruşu niteliğinde. Beni yansıtan bu koleksiyon ile kim olduğumu ve nerden geldiğimin hikayesini “ Nerden geldiğini asla unutma” anlatıyorum.

B: “A night in the ghetto”!

Ayışığını hissetmek istiyorsanız en karanlıkta olmanız gerekir. Rezidansların içinde ya da kristal avizelerin altında ne kadar parıldamaya çalışsanızda gerçek ışıktan çok uzaktasınızdır. Bu yüzden ghettoyu ele aldım. Gecenin başlamasıyla ghettonun dönüşümünü ve ayışığının altında kumaşların pırlantaların insanların nasıl parladığını göstermek istedim.

E: Latent Battery!

Günlük hayatımıza isteyerek ya da farkında olmadan dahil olan iyi-kötü alışkanlıklarımıza olan bağlılığımızı ele aldım. Bu uğurda günlük koşuşturmamızda hepsine yetişme çabamızı işledim. Bu koleksiyon; Latent Battery, içimizde gizli olan gücü,tükendi zannettikçe hala var olan bir gücün temsili.

Koleksiyonunuzu oluştururken nelerden ilham aldınız?

A: İlhamım hayatımın dönüm noktası olarak nitelendirebileceğim koma deneyimime dayanıyor. Kesinlikle düşünüldüğü gibi karanlık değil aksine oldukça renkli ve kişiye özel bir deneyim.

N: Tüm sahip olduklarım , edindiklerim, memleketimden, kültürümden, Turya’dan bana miras. Geleneklerimiz , adetlerimiz , köklerimiz , bize diğer milletlerden ve ülkelerden farklı kılıyor .

B: Gece hayatı itemleri, 90s ve rap kültürü diyebilirim.

E: Aşk uğruna yaptığı seçimlerle madde bağımlısı olan genç bir kızın gerçek hikayesi, çalışan annelerin hem iş hem ev hayatındaki yükü ve işkolik bir adamın gece-gündüz demeden sporundan vazgeçememe arzusu bu koleksiyonun çıkış noktaları.

Peki şimdi nasıl bir yol izlemeyi düşünüyorsunuz?

A: Marka kurmak için henüz hazır hissetmiyorum ve bu süreci önüme çıkan farklı fırsatları deneyerek şekillendirmeyi planlıyorum.

N: Asıl hayalim kendi markamı kurmak . Ama şuan buna cesaret edemiyorum . Ondan bir yere gelip tecrübe kazanıp çalışmak istiyorum.

B: Kendi markamı kurmak sonrası için planladığım.

E: En nihayetinde markamı kurmak hayalim. Önüme çıkan fırsatları değerlendireceğim.

Moda Tasarımı okuyanlara tavsiyeleriniz nelerdir?

A: Eğitimleri süresince yapamam, tarzım değil vb. cümleler kurmak yerine denesinler.

N: Özelikle çok meraklı olmak ve pes etmemek! Küçük olumsuzlukları yaşarken bile her şey de bir hayır var diye düşünmeli ve bazen olumsuzluklar yerinde daha güzel ödüller bize geliyor .

B: Kesinlikle vazgeçmeyin. Bu süreçte her şey planladığınız gibi gitmeyebilir, birçok olumsuzlukla karşılaşabilirsiniz, uykusuz geceleriniz de geçebilir ama her şey bittiğinde o yarattığınız şeye baktığınızda emek verdiğiniz her ana fazlasıyla değiyor. Bu kendinizi ifade edebileceğiniz en iyi yol, kendinizi anlatmaktan vazgeçmeyin.

E: Halkın algısında sadece çizim yapmak veya güzel giyinmek olarak yerleşmiş olsa da gerçek çok farklı. Seçecekleri yolun gerçeklerinin farkında olsunlar. Üretemediğiniz ürünün fotoğrafını çekemezsiniz. Showlarda görünen sadece uzun bir sürecin kısa ve en son karesi.

New Gen’de yer alan diğer tasarımcılar ve koleksiyon isimleri:

Arda Paris Akay – El-Hatun

Atlan Toygar Rona – Seninle

Avishan Daneshfar – Bloody Race

Essin Barıs – L3roussa

Ezgi Karayel – Interference

Gülşah Aypak – Iridescent

Senem Kula – Pistc

Sevilay Yıldırım – Power Blessing

Tekstil sektörüne yeni bir tat ve bakış açısı getirecek olan yeni nesil tasarımcılara sonsuz başarılar diliyorum.

Gökçe Kömürcü Satı

www.gokcekomurcucosmos.com

https://www.instagram.com/gokcekomurcusati

Yazının devamı...

Minik Moda Kütüphanem

Moda Kütüphanemi Nasıl Oluşturdum?

Modayı yakından takip eden okurlar için faydalı bir içerik olacağını düşündüğüm bir yazıyla yeniden Merhaba!

Ben nasıl bir moda kütüphanesi yaptım?

Öncelikle moda ve kostüm tarihi hakkında bilgi sahibi olunması gerektiğini düşündüğüm için herkes için başlangıç kitabı niteliğinde olan, Elif Jülide Dereboy’un ‘’Kostüm ve Moda Tarihi’’ kitabını edindim. Antik Çağ’dan, 2000’li yıllara kadar modanın gelişimi, kullanılan malzemeler ve tarihsel sürece genel bir bakış açısı kazanmanıza yardımcı olacaktır.

Anneciğimin güzel hediyesi Kaktüs yayıncılığın derlediği, ‘’Geçmişten Günümüze Giyim Kuşam ve Stil Rehberi’’ kitabı benim uzun bir süre başucu kitabım olmuştu. Üzerinde kadife flok baskı, pembe bir elbise olan, kocaman Moda yazan bu kitap daha kapsamlı bir içeriğe sahip. Özellikle tarihe iz bırakan ikon ve tasarımcılar hakkında detaylı bilgilere ulaşmanız mümkün.

İngilizce bir kaynak olan ‘’Fashion – A History from the 18th to the 20th Century’’ kitabı okul yıllarındaki kostüm incelemelerim için bana çok yardımcı olmuştu. 18. Yüzyıldan, günümüze uzanan çeşitli kıyafetleri detaylı ve renkli olarak görebilirsiniz. 1978 yılında kurulan Kyoto Kostüm Enstitüsü tarafından, sosyolojik, tarihi ve sanatsal açıdan önemli bir kaynak.

Bir moda sözlüğüm olsun istiyorsanız minik, tatlı cep kitabı ‘’Moda Okulunda Öğrendiğim 101 Şey’’ i edinmenizi tavsiye ederim. Minik illüstrasyonların olduğu sözlük gibi sıkıcı olmayan ama kısa zamanda çok şey öğreten kitabın çevirisini de Barbaros Şansal yapmış. Adını anmışken onun ‘’Prova Odası’’ romanını da bir çırpıda bitirmiştim. Harika betimlemeleriyle kendinizi adeta bazen atölyede çalışırken, bazen o sokaklarda yürürken hissedebilirsiniz.

Rüzgar Mira Okan’ın herkese hitap eden ‘’Kendi Stilini Yarat’’ kitabını da bir çırpıda okuyup, nasıl bir dolap oluşturmanız gerektiği hakkında bilgi alabilirsiniz. Vücut tipinizden, cilt tonunuza ve hissettiğiniz kişiye giden yolculuktaki giysi dolabınızı bir profesyonelle birlikte hazırlayabilirsiniz.

Marnie Fogg’un yazdığı ‘’Moda’nın Tüm Öyküsü’’ adlı kitabı ben henüz edinmesem de çok fazla karşılaştığım için atlamak istemedim.

Özellikle Moda Tasarımı, Grafik Tasarımı gibi alanlarda okuyan öğrenciler için, Literatür yayınlarının Tekstil ve Moda, Stil Yaratmak, Koleksiyon Oluşturma, Yaratıcı Tasarımın Temelleri, Araştırma ve Tasarım, Erkek Giyim gibi serileri bulunan kitaplar benim için önemli kaynaklar oldu.

Çizim tekniklerin geliştirmek isteyenler için Anna Kiper’in ‘’Moda İllüstrasyonları İlham ve Teknik’’ kitabının oldukça iyi bir içeriğe sahip olduğunu düşünüyorum.

Chanel, Louıs Vuıtton, Christian Dior, Alexander MCQueen gibi ünlü tasarımcıların kitapları bir hayli pahalı olsa dahi edinmek isteyenler oluyor. Özellikle masanın üzerinde kahve ile fotoğraf çekenlerde çokça gördüm :)

Bize okulda dağıttıkları Sue Jenkyn Jones’ un ‘’Moda Tasarımı’’ kitabı da moda tasarım temellerinin kısa bir özetini yapan faydalı bir kaynak.

V&A Müzesi’nde rastladığım popüler moda sözlüğü ‘’Fashionpedia’’ kitabını da anmadan geçmeyelim.

Benim de en kısa zamanda edinmek istediğim Eve MacSweeney’in ‘’Nostalgia in Vogue’’kitabı 2000’lerden bu yana çarpıcı bir koleksiyon sunuyor bize.

Ayrıca Annemden bana yadigar kalan 1960’lardan günümüze uzanan Burda koleksiyonu kalıp bilgimi ilerletmemi sağladı. Bunun yanında arada sırada antikacılardan edindiğim, eski kadın dergileri koleksiyonumu her geçen gün daha da büyütüyorum.

Muhakkak atladığım, bilmediğim ve rastlamadığım nadide moda kitapları var. Lakin moda kütüphanesi oluşturmaya başlamak için, bu içeriğin sizlere yardımcı olancağı kanısındayım.

Sevgiyle kalın..

https://www.gokcekomurcucosmos.com/

https://www.instagram.com/gokcekomurcucosmos/

https://www.instagram.com/gokcekomurcusati

Yazının devamı...

Geleceği Tasarlayan Gençlerin Mezuniyet Sergisi

TURN ON LOG IN SWITCH OFF
Türkiye’nin önde gelen okullarından, İstanbul Moda Akademisi’nin 10. Yıl mezunlarını verdiği mezuniyet töreni ve ‘Turn On / Log In / Switch Off’ sloganı ile oluşturdukları mezuniyet sergisinin bizzat içinde yer alan biri olarak, bizleri sektöre nasıl uğurladıklarını sizlerle paylaşacağım.

Mezuniyet Sergisi’nin açılışında, İMA ve İHKİB yönetim kurulları, İMA akademik kadrosunun yanı sıra sektörün tanınmış isimleri, tasarımcılar ile moda ve tekstil dünyasının ileri gelenleri de katılım gösterdi. 2017-2018 Eğitim Dönemi, tam ve yarı zamanlı Moda Tasarımı, Moda Tasarımı ve Yönetimi Lisansüstü ile Moda Tasarımında Kalıp ve Model Geliştirme programlarında eğitim alan 63 öğrenci mezuniyet diplomalarını sektörün önde gelen isimlerinin ellerinden aldılar.

11-15 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek Mercedes -Benz Fashion Week Istanbul’da, New Gen defilesinin yanı sıra New Gen tasarımcıları ile söyleşi ve bir tasarım workshopu ile katılacak. Türkiye Tasarım Haftası’na da sergi ile katılacak İMA’nın 4. Tasarım Bienali ve TGSD Moda Konferansı’nda da çeşitli etkinlikleri bulunuyor.

Moda Tasarımı öğrencilerine yaratıcılıklarını ve teknik altyapılarını geliştirmek üzere moda ve kostüm tarihinden başlayarak bilgisayarda tasarım, elde kalıp çıkarma, dikiş, drapaj, moda yönetimi ve tasarım gibi dersler veriliyor. Bunların yanı sıra eğitimleri süresince yurt içi ve yurt dışında eğitimlerine katkıda bulunacak önemli etkinlik, organizasyon ve sergileri de ziyaret etme fırsatı buluyorlar. Eğitim dönemleri içerisinde sektörün önde gelen firmalarıyla projeler gerçekleştirirken, İMA Mezuniyet Sergisi’nde sergilenen parçaları sektörün önde gelen isimlerinden oluşan bir jüri tarafından değerlendiriliyor ve seçilen tasarımcıların “kapsül koleksiyonları”, NEW GEN defilesiyle İstanbul Moda Haftası’nda yer alma fırsatı yakalıyor.

Yıl boyunca gecesini gündüze katarak çalışıp tasarımlarını şekillendiren İMA öğrencileri, süper kahramanları olarak isimlendirdikleri öğretmenleri Kreatif Direktör Raf Stesmans, Burcu Yıldırım, Melis Karapança, Gülin Girişmen ve Güneş Güner Işık’ın destekleriyle birlikte, moda sektörünü heyecanlandıracak harika işler çıkardılar. İstanbul Moda Akademisi Direktörü Seda Lafçı’da öğrencilerin çalışmalarını en iyi şekilde sektöre sunmanın huzur ve mutluluğunu yaşadı.

Bunun yanı sıra moda fotoğrafçısı Tamer Yılmaz, moda yazarı Ece Sükan; tasarımcılar Gül Ağış, Deniz ve Begüm Berdan ile Özlem Kaya, MBFWI Moda Direktörü Banu Bölen mezunları yalnız bırakmadılar.

Moda Tasarımı ve Tekstil Teknolojisi Lisans Programı mezunlarının güçlü ilham kaynaklarından yola çıkarak oluşturdukları tasarımları, yakinen gözlemleme fırsatı buldum. Şimdi O özel 7 öğrenciyle tanışalım ve tasarımlarına yakından bakalım.

Gökçe Kömürcü

Nit Örme’nin sponsorluğunda triko tasarımlarımı şekillendirdiğim ‘‘BEAUTY TO THE BONE’’ isimli koleksiyonumun ana teması geleneksel ve dijital sosyal baskının, güzellik algısındaki etkileri üzerine bir inceleme ile başladı. 17. Yüzyılda yaşamış Fransa Kraliçesi, Marie de Medici’nin korselerinden, modern zaman hastalıklarından anoreksiya rahatsızlığına kadar uzanan ince çizginin bütününü oluşturuyor. Baskı altındaki zamansız güzellik anlayışını ‘mottosuyla birleştirdim.



Engin Ekinci

‘’CLIQUE’’ adlı koleksiyonumda,geçmişte ve günümüzde yaşadığımız tüm yargılamaların insan zihninin ürünü olduğunu belirten Kris Kuksi’nin heykel tablosuyla başladı yolculuk. Bu yolculukta çelişki ve zıtlık ortak konuyu oluşturdu. Çelişkiler içinde geçmişten günümüze uzanan sürede ayrı tutulan insan ve kimliklerin birlikte ama diğerlerinden ayrı bir bütün oluşturmaları anlatılıyor. Bu bütünlük Clique, birbirinden zıt ve çelişkilerle birleştirilerek ifade edildi. Clique, farklılıkların ve değişmeyen özün geçen zaman içinde nasıl kabullenilir olduğunu gösterirken, zamanında sırtına vurulan damgadan da kaçınmıyor.


Şebnur Günay

‘’UMUT’’ adlı koleksiyonumu şekillendirirken hapishanelerden etkilendim. Konu itibariyle ne kadar karanlık ve umutsuz bir içeriğe sahip olsa dahi, tam tersine insanların bir umudu olması gerektiğini düşündüğümden koleksiyonumu bir o kadar renkli çalıştım. ‘’Nazım Hikmet.



Meltem Özbey

‘’I’M NOT PLASTIC.’’ adlı koleksiyonum başlangıçta, bir vintage mağazasında gördüğüm savaş zamanından kalma ürünleri dönüştürme anlayışı ile başladı. Bu malzemeleri dönüşüm materyalleri ile birleştirerek yeniden giyilebilir kıldım.



Sümeyye Başbuğ

‘’IRRITATE’’ isimli koleksiyonumu hazırlarken öncelikle sinir bozan görseller topladım ve günlük hayatta neler yaşayıp sinirimizin bozulduğunu, insanlara sorarak farklı hislerle tanıştım. Aslında normal olmayan, kurala aykırı, bilinenin dışında olan şeylere sinirimizin bozulduğunu ama hataların, normal olmayanın, olağan dışı olanların güzel ve özgün fikirler doğurduğunu fark ettim. Hata olarak görünen şeylerin güzele yol açtığını göstermek istedim.



Şule Gül

"BAKMAK VAR, GÖRMEK VAR." adlı koleksiyonumda insanların görme engellilerin baktığı yerden bakabilmesini amaçladım. Bir görme engelli ile çalıştığım bu projede karanlığın onlar için bir şey ifade etmediğini anladım. Bu durum onlar için bir kayıp değildi. Aksine bir fırsattı. Çünkü biz de onlar kadar güçlü hissedemiyoruz. Birbirleriyle bağı kopmamış insanları, farklı formlarda kıyafetlerle birleştirerek diğer insanların onlarda eksik olduğunu düşündüğü yönlerin eksik olmadığını vurgulamayı amaçladım.



Aslı Dilber

GEN Z (Don’t call them Gen Z ) “Kuşak” koleksiyonumda Moulin Rouge’ daki kabare dansçılarının giydikleri renkli kıyafetler göz önüne alınarak, 60’lı yıllardaki detaylardan esinlenerek yaptığım bir koleksiyondur. Konsepti konuma bağdaştırmak için, renkli plastik materyaller ve eski bir koltuğu birleştirilip modernize ettim.



Emeği geçen bütün mezun arkadaşları canıgönülden tebrik ediyorum. Sergiyi gezmek ve tasarımları yakından incelemek isterseniz, İMA’nın Teşvikiye Caddesi No:10/1 Nişantaşı adresinde bulunan Sadrazam Sait Paşa Konağı’ndaki binasında yaz boyunca ziyarete açık olacak.





https://www.gokcekomurcucosmos.com/

https://www.instagram.com/gokcekomurcucosmos/

Yazının devamı...

Trikonun Geleceği Geleceğin Tasarımcıları ve Nit Örme

Örme kumaş teknolojisinin geliştiği ve triko örme kumaşların podyumlardan sokak stillerine kadar, her yerde kullanımının oldukça arttığı son dönemlerde,

Özellikle 2016 yılında elbiseler, spor ayakkabıları ve çorap çizmelerle birlikte farklı formlarda hayatımıza giren triko örme tekstil sektöründe çok geniş bir kullanım alanına sahip. Vücuda uyum sağlayan, esnek ve buruşmaz özellikleriyle kadınların vazgeçilmez parçaları haline geldi. Kışlık kazaklarımızın çoğu triko örgü kumaşlarla yapılıyor. Bunun yanı sıra hırka, çorap, atkı, süveter, eldiven, ayakkabı, pantolon, etek ve birçok kullanım alanına sahip.

Peki Triko Nedir?

Yün yada pamuk ipliğinden örgü makinesi ile örülerek dokunan kumaş olarak tanımlanabilinir. Atkılı örme sistemli kumaşlara düz örme triko kumaşlar denir. Tek plaka, çift plaka, saç örgüler, nopeli, kaydırmalı, yürütmeli, selanik, torbalı, intersiribana, haroşa, jakarlı ve birçok çeşit üretilen kumaşlar var.

Renk ve desenlerine hayran kaldığım Missoni markasının 2018 Kış için hazırladığı triko koleksiyonu oldukça ilgi çekici.

Kareler, dikdörtgenler, çizgiler, kabartmalar, saçaklar, mikro ve makro zikzak kombinasyonları ile oldukça dinamik bir koleksiyon hazırlamışlar. Bu soğuk havalarda içimizi ısıtan enerjik renk ve desenleri ben çok sevdim.

2016 yılında Gigi Hadid’in Aston Eaton’la birlikte Amerikan Vogue kapağı için verdiği pozlarda taşıdığı Victoria Beckham imzalı triko tasarımlar benim favorimdir.

Nıke, Adidas, Puma gibi büyük spor markaları koşu ve spor ayakkabısı olarak piyasa sürdükleri hafif triko ayakkabıları da es geçmemek lazım.

Daha önce de dediğim gibi triko örme kumaşların kullanım alanları oldukça fazla lakin sektörde yetişen kalifiye eleman ve tasarımcı eksikliği yaşayan bir sektör haline geldi. Özellikle desen tasarımı alanında çok güzel işler yapan ve gençleri destekleyen az sayıda kurum ve kuruluş olması tekstil triko örme sektörü için bir tehtit oluşturur hale geldi. Bu açığın farkındalığında olan ve yıllarını bu işe vermiş İrfan Yolcular’la geçtiğimiz haftalarda tanışma fırsatı yakaladım.

Trikonun inceliklerini öğrenmek için bir cumartesi günü Çizmeci İş Merkezi’ne gittim. Trikonun konusunda bana yol gösteren ve triko hakkında geniş bir bilgi birikimine sahip olan, tatlı kadın Reyhan Şahin bana yardımcı oldu. Üretim, desen ve yedek parça temini sağlayan Nit örme ve Triko örme üretimi yapan Hüseyin Ataalkın ile tanıştım. Nit Örme kurucusu İrfan Yolcular’ın şu mottosu beni çok etkiledi.

Üretim içinde Eğitim, Eğitim İçinde Üretim

40 ülkeye ihracat yapan ve geleceğin desen tasarımcılarını yetiştirenNit Örme, Elektronik Mühendisi İrfan Yolcular tarafından, 1995 yılında kurulmuş. Üretim ve verimliliğin sürekliliğini sağlarken, Shima Seiki ve Stoll gibi firmalara yedek parça temini sağlıyor.

Bunun yanında bu işi öğrenmek ve bu alanda uzmanlaşmak isteyen gençlere ücretsiz olarak desen tasarım eğitimi veriyor. Üretim içerisinde geleceğin desen tasarımcılarını yetiştiren Nit Örme, ülkemiz ve tekstil sektörü için bir katmadeğer sağlıyor.

Desen Bölüm Sorumlusu Adnan Erkenci’nin yardımlarıyla bir desen çizdik. Ben hayalimi anlattım, kendisi çizimini ve raporunu hazırladı. Bu süreçte bana örgü teknikleri ve iplikler hakkında bilgilendirmeler yaptı. Desen hazır olduktan sonra 1984’ten bu yana Alkın Tekstil olarak bilinen, triko örme imalatçısı Hüseyin Atalkın’ın atölyesinde oluşturulan desenin üretimini yaptık. Hüseyin Ataalkın ise sektöre yenilikçi girişimleri olmuş değerli bir insan. Faydalı Model belgesine sahip, örgülü kumaşa sahip ayak giysisi patentinin ve akıllı kumaş teknolojilerinin patentine sahip bir üretici olarak sektöre katkı sağlıyor.

Triko örme hakkında bilgi sahibi olurken gönlü güzel insanlarla bir şeyler üretmek ve bütün bu süreci hep birlikte gözlemlemek benim için inanılmaz bir deneyimdi.

https://www.gokcekomurcucosmos.com/

https://www.instagram.com/gokcekomurcucosmos/

Yazının devamı...

Design Week Turkey & New Gen

Moda ve tasarım organizasyonlarıyla dolu bir haftayı geride bırakırken Design Week Turkey’i tabii ki kaçırmadım. Çarşamba günü tasarımcı arkadaşlarımla birlikle katılım gösterdiğimiz etkinlikte atölye programları, sergiler ve konuşmacılar, endüstriyel tasarım, moda, görsel iletişim tasarımı ve mimari gibi birçok alanda Türkiye Tasarım Haftası’na özel hazırlanmış enstalasyonları gördük.

Türkiye Tasarım Haftası bu yıl oldukça kapsamlı bir program ile T.C. Ekonomi Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından 8-12 Kasım 2017 tarihleri arasında İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Saray’ında düzenlendi.

Design Talks

Tasarım konuşmaları başlığı altında alanında başarılı ve ünlü isimler bir araya geldi. Bu sohbetlerde çok saygı duyduğum ve sevdiğim arkadaşım Fırat Neziroğlu’nun ‘Deneyimi Tasarlamak’ adına yaptığı konuşma oldukça ilham vericiydi. Bazı insanlara bir tanımlama yapamazsınız. İşte bu durumda kendisini bir yoga öğreticisi, dokuma ustası, öğretmen, olarak tanımlarken, kendisi ise : ‘ Hiçbir yolun yolcusu yada hiçbir öğretinin kölesi olmadan, birbirimize görünmez ağlarla, nefesle bağlıyız’ diyor.


Yaratıcı Atölyeler ve Yeni Deneyimler

Benim en çok ilgimi çeken Deri ile Tanışmak Atölyesi oldu. Moda ile yakından uzaktan alakalı etkinlikler ister istemez ilgimi çekiyor. Yürütücülüğünü Kerem Ariş ve Merve Parnas’ın Uniqka markasıyla düzenlediği atölyede, tarih öncesi çağlardan günümüze kadar derinin kullanımı ve nasıl işlendiği ile alakalı bilgiler verildi. Katılımcılar kendi kartlıklarını yapmayı bile öğrendiler.

Bunun dışında, Koku Tasarımı Atölyesi, Absürt Afişler Atölyesi, Dijital Deneyim Atölyesi , Ayakkabı Tasarım Atölyesi, City Design ve Design Thinking Atölyeleri gibi birçok farklı deneyimsel atölyeler yer aldı.

Tasarım Haftası ve Yeni Nesil Tasarımcıların ‘We Are’ Sergisi

Moda ve Tasarım alanında beni en çok heyecanlandıran sergi İstanbul Moda Akademisi öğrencilerinin, kendilerinin keşfetmeleri ve en doğru dilde ifade etmeleri adına yıl boyunca hazırladıkları başarılı projelerini sundukları ‘We Are’ sergisiydi.

New Gen

Sergiyi gezerken genç tasarımcılardan Tuğçe Güreşçi ile tasarım süreci ve hisleri hakkında konuştuk.Çok emek verdiği ve disiplinli bir çalışma süreci geçirdiğinden bahsetti.

MBFW SS18 koleksiyonu L’INTERDIT , soyutluğunu kokulardan, somutluğunu Audrey Hepburn ve Perfume: The Story of a Murderer filminden alan koleksiyonun amacını kokunun gücünü keşfetmek olarak nitelendiriyor.Oldukça etkili bir biçimde hissedilen koleksiyon, bir rüya gibi görünüyordu.

Neslihan Cömez ‘DUAL SOULS’ Ütopik SS18 koleksiyonu ise hayata doğuştan bir engelle başlayan insanların yaşadığı psikolojik sorunlar ve sonrasında tedavi görmek zorunda kaldıkları sürece değinen bir koleksiyon hazırladı. Bireyin kendi benliğindeki ikili mücadelesini tasarımlarında görkemli bir şekilde işlemiş.

Tuğçe Demirhan’ın Pablo Escobar’ın kişisel zevklerine göre kurduğu hapishanesi La Cathedral’den ilhamla oluşturduğu LOS MAGICOS koleksiyonu oldukça ilgi çekiciydi. Kumaş doku çalışmaları, renk kullanımı ve baskı teknikleriyle koleksiyonunu oluşturmuş.

Asude Şenoğlu’nun Fake ID adlı koleksiyonu ilhamını sokaktan alan ve herkesten bir parça barından yansımalardan oluşuyor.Toplum baskısı gibi nedenler yüzünden gizlemek zorunda kaldığımız gerçek kimliğimize atıfta bulunmuş.Sokağı ve kusuru en iyi anlatan kumaş denim ile birlikte çalışarak koleksiyonu bir bütün haline getirmiş.

Merve Gülbudak ise My Heart is Stranger adlı koleksiyonunu, The Danish Girl filminden ilhamla tasarladı. Filmi izlerken yaşadığı duyguların bir yansıması olarak nitelendirdiği huzur dolu koleksiyon tasarımlarını oldukça beğendim.

Bu yaratıcı ve çalışkan yeni nesil tasarımcıların umarım yolu açık olur. Hepsini gönülden tebrik ederim.

Design Week Turkey Haftasında birbirinden yaratıcı atölyeler, konuşmalar ve sergilerle mükemmel bir hafta geçirdik. Yeni etkinlik ve organizasyonları yazmaya devam edeceğim. Görüşmek dileğiyle..

https://www.gokcekomurcucosmos.com/

https://www.instagram.com/gokcekomurcucosmos/

Yazının devamı...

Fashion Film Fest Istanbul 2017

Moda ve film dünyasını bir araya getiren Türkiye’nin benzersiz moda filmleri etkinliği Fashion Film Fest Istanbul üzerine konuşmanın tam vakti!

Geçtiğimiz hafta sonu 11-12 Kasım tarihlerinde Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nin ev sahipliğini yaptığı etkinlik üçüncü kez seyircisiyle buluştu.

Cumartesi günü katılım gösterdiğim Fashion Film Fest İstanbul etkinliğinin tamamen ücretsiz ve halka açık olarak yapılması modadan sonra, bu tarz belli bir zümreye hitap eden organizasyonların demokratikleşmiş olması benim ilgimi çeken küçük ama önemli bir detaydı.

Fashion Film Fest İstanbul’un kurucusu Tuna Yılmaz’ın organize ettiği etkinlik büyük moda evlerinin, markaların, genç ve bağımsız tasarımcı filmleriyle, söyleşilerle, atölyelerle, sanat enstelasyonlarıyla ve partilerle katılımcılar için dolu dolu geçen bir hafta sonu oldu.

Derimod Moda sohbetlerinin gerçekleştiği günde Gönenç Uyanık, Zeynep Armağan Şahan, Elif Demiralp, Ilay Alpgiray, Umut Eker, Dağhan Celayir ve Hatice Gökçe gibi isimlerin yer aldığı, moda ve film dünyası hakkında bizi bilgilendirdiler.

Ece Sükan ve Tuna Yılmaz’ın samimi sohbeti

Günümüz modasının dinamikleri üzerine düşündürücü ve doyurucu bir sohbet olarak zihnimde yer eden en tatlı zaman dilimiydi. Ece Sükan’ın stil sahibi olmak üzerine yaptığı yorumlar ve moda anlayışının sosyal medya ile yaşamış olduğu dönüşümü şeffaf bir şekilde değerlendirmesinin ardından ödül töreni zamanı geldi!

Fashion Film Fest Istanbul & 6 Farklı Dalda Ödül

11-12 Kasım 2017 Cumartesi günü Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde gerçekleşen etkinlikte 6 farklı dalda ödül sahipleriyle buluştu.

Ödüllerden önce salt sevgi ile deneyimlenen bir hikayenin kısa filmini izledik. İnsan, hayvan ayrımı yapmadan yaşayan her canlıya sevgi besleyen bir adam, Gökçer Korkmaz’ın 2,5 yıldır verdiği mücadeleyi dinledik.Yönetmenliğini Elif Demirapl’in üstlendiği Merhamet adlı kısa film hepimizi oldukça etkiledi.

F King Magazine işbirliği ile gerçekleşen, F King Mag’in Genel Yayın Yönetmeni Zeynep Soylu’nun sunumuyla ödüller açıklanmaya başlandı.

Benimde favorim olan, 3 farklı dalda ödül alan We Believe InThe Power Of Love temasıyla Nıke’ın Moda filminin yönetmeni Luca Finotti En İyi Moda Filmi, En İyi Makyaj ve En iyi Saç Tasarımı ödüllerini topladı.

ELLE Özel Ödülü Que ve XOXO işbirliği ile çekilen, yönetmenliğini Dağhan Celayir’in üstlendiği Universe Fashion Film oldu.

En İyi Müzik Ödülü yönetmenliğini Femke Huurdeman’ın yaptığı Cathy Come Home aldı.

Genç Keşif Ödülü ise yönetmenliğini Daan Groot’un yaptığı Martan aldı.

Ödülleri Atıl Kutoğlu, Ece Sükan, Melis Ağazat, Edis Görgülü, Bulut Reyhanoğlu ve Önder Tiryaki’nin elinden aldılar.

Ayrıca Uluslararası dergi filmlerinden oluşan Can Evgin retrospektifi, Tamer Yılmaz sohbeti ve Harun Güler’in makam serisi gibi özel bölümler etkinliğin dikkat çeken oturumlarıydı.

Ödül töreninden sonra F King ev sahipliğinde Zorlu PSM Sky Lounge’ta mükemmel bir parti ve kapanış yemekleriyle veda edildi. Moda vizyonunun ne demek olduğunu bize gösteren bu güzel organizasyonların artması dileğiyle…

https://www.gokcekomurcucosmos.com/

https://www.instagram.com/gokcekomurcucosmos/

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.