SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

HAYAL ET VE VAZGEÇME...

HAYAL ET VE VAZGEÇME...

Hayal Et-mek nasılda altı boşatılan bir söylem oldu değil mi ? Ya da sadece ufak çocukların bu eylemi yapabileceği EVLERDEN IRAKKK TÖVBEEEE DEEE edasıyla büyüklerin yapması polyannacılık olarak bile adlandırılıyor. Halbuki hayal etmekten geçiyor tüm gerçekler. Hayal etmessen yemek bile pişiremessin EYYY FANİİİ J

Psikolojide buna zihinsel prova diyorlar.Olmasını istediğin bir şeyi öncesinde sanki gerçekten yaparcasına hayal ediyorsun. Bunu defalarca yapıyorsun. Ama ete kemiğe büründürüyorsun hayalinde. İşte o zaman beyin sinirleri bunu gerçekten yaptığını varsayıyor ve yapmaya kalkıştığında engelsiz bir şekilde vücudunun diğer kaslarıda sana eşlik ediyor.

Sporcular çok yapıyor bunu politikacılarda bende yapıyorum hattaJMesela Muhammed Ali, maçları öncesinde rakibiyle defalarca gözünde canlandırarak dövüştüğünü anlatmış hep anılarında.

DR. MİLTON ERİCKSON çocuk felci geçirmiş, uzun yıllar boyunca yataktan kalkamamıştı. Ancak bu olumsuz durumu en iyi şekilde kendi yararına kullanmayı bildi. Hastalığı süresince sadece gözlerini hareket ettirebildi. Bu durumda yaşamdan zevk almanın yollarını düşünmeye başladı. Yapılabildiği ona zevk veren tek şey, yeni şeyler keşfetmek için insanları gözlemlemekti. Kız kardeşlerini gözlemlemeye başladı. Kız kardeşinden öğrendiği ilk şey birinin, “Evet” dediğinde, bunun hayır demek anlamına gelebildiğiydi…Aynı şekilde kardeşleri “Hayır” dediklerinde bunun anlamı “Evet” olabiliyordu. Erickson bu şekilde yıllarca insanları gözlemleyerek gözlemin gücünü keşfetti. Sözsüz iletişim ve beden dili konusunda keşifler yapmaya başladı. Öğrenme süreçlerinde bilinçaltının gücünü keşfetti. Yokuş inerken yer çekiminin aşağı doğru uyguladığı kuvvet gibi insanların öğrenmesi sırasında da bilinçaltının da etken bir kuvvet olduğunu savundu.

En küçük kardeşini emekleme aşamasından yürümeyi öğrenme aşamasına kadar gözlemledi. Yürümeyi öğrenmek için çocuk bilinçli hiçbir caba sarf etmiyordu. Yürümeyi öğrendikten sonra da yürümeye özen göstermek için bilinçli bir çaba göstermiyordu. Yürümeyi nasıl öğrendiğimizi hatırlıyor muyuz? Hayır değil mi? Ama yürüyoruz? Buna göre her şey başlangıçta bilinç düzeyinde öğrenilebilse de sonradan öğrenilen her şey ” farkında olmadan bilinçaltına inmektedir .

Erickson, ilk felci 17 yaşında geçirdi.Yatağa düştüğünde doktorların annesine sabaha çıkamayacağı sözünü duyduğunda içi öfkeyle dolmuş, annesinden dışarının manzarasını engelleyen pencerenin önündeki büyük dolabı yana çekmesini istemişti.. sabahı göremeyecekse, günbatımını mutlaka görmeliydi. Böylece hem annesine yaşama arzusunu ilan edip ümit vermiş, hem de bu kısa vadeli hedefe odaklanarak kendini bekleyen ölüm tehdidine karşı korkusunu bastırmıştı. Gün batımının ancak yarısını seyredebilen Erickson, üç günlük bir koma halinden tamamen felçli olarak çıktı. Bu halde geçirdiği uzun zaman boyunca, insanların kelimeleri nasıl kullandığını, jest ve mimiklerin iletişimdeki rolünü gözlemleriyle anlayacaktı.Böylece uyarılan hayal gücü vücuda, bilincin verebileceğinden daha güçlü bir şekilde telkin vermekteydi. Bu olayı takip eden iki yıl süresince Erickson, kendine yürümeyi öğretti ve bunu o günlerde emekleyen kız kardeşini izleyerek yaptı. Erickson çocuk felci hastalığına ” insan davranışı konusundaki en iyi öğretmenim” derdi ( Zeig, 1980 a).

Bir bilim adamı bunu ihtiyaçtan kaynaklı keşfetti belki ama biz bunu yapabileceğimizin farkına varalım artık.

Geleceğimizi daha mutlu ve istediğimiz gibi yaşamak için Hayal etmek yeterli değil tabiki. Hayal edip öylece beklemek dünyanın en anlamsız eylemi herhalde. Vazgeçmemek çok kıymetli. Çünkü hayaliniz gerçekleşmeden hemen önce vazgeçmek için elinizde bir düzine nedeniniz olacaktır.

Resimdeki yakışıklı benim GENÇ ARİYER ADAKMİmden bir danışanım. Renklamcılık 4. sınıf okuyor. Mükemmel bir evlat. Çok güzel bir yüreği var. Çok çalışkan ve çok azimli. Onun adı TUĞCENK ÖLMEZ.

Hazır olun bu ismi bir iki seneye çok duyacaksınız.

Şimdi Hayal ediyor. Vazgeçmesi için nedenleri oldu yakın zamanda. Ama o kolayı değil yani vazgeçmeyi değil HAYALLERİNİ seçti...

Hayatta duruşunuz belirler sizin yolunuzu.

Veee duruşunuzu iç huzurunuzla güçlü kılarsınız...

Hayal Edip Vazgeçmek benim kitabımda yazmaz mesela...

Hadi gelin sizede bir kitap önsözüyle başlayalım çünkü çok güzel şeyler oluyor eğer farkına varırsanız...

Sevgilerimle

Gonca BERKTAY KARAALP

www.gbkegitim.com

gonca@gbkegitim.com

0850 802 81 41

Yazının devamı...

EİNSTEİN BİR DİSLEKSİ ... Belki siz veya çocuğunuzda ...Farkındalık için okuyalım, okutalım...

Disleksi ?

Neden farkındalığı arttırmak gerekli Çünkü ;

bu özelliğe sahip çocuklar 40 kişilik sınıflarda 2 öğrenci olasılığı kadar çoklar. Ve bu orandaki çocuğumuzu eğer farkedemessek kendini yetersiz , akılsız hatta değersiz hisseder hale getiriyoruz. Bir çoğu sadece çalışma yöntemlerini değiştirerek (geçmişteki örnekleri birazdan paylaşacağım) bir çok mucid gibi adını tarihe yazdırabilecekken arka sıralarda soru sorulmasın diye endişe ve korkuyla büyüyor.

Hayatımızın çok içinde aslında.

Belki içimizden birileride Disleksi çocuklara sahiptir yada çocukluğunu böyle yaşadı ve muhtemelen halen böyle ?

Nedir DİSLEKSİ ?

Disleksi dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme ile matematik yeteneklerinin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlüklerle kendini gösteren bir öğrenme bozukluğudur.

Ancak bu onların zeka düzeylerinde bir sorun olduğunu göstermez.Zeka düzeyi çok yüksek çocuklarda da görülmektedir. Fakat bazen hastalık farkedilmeyebilir.Disleksililer zeka düzeyleri düşük olmadığı gibi özel yeteneklere de sahip olabilirler. Buna önemli kanıt disleksili olduğu bilinen bilim adamları ve sanatçılardır: Albert Eistein, Leonardo da Vinci, Tom Crouse, Mickey Mouse,Agatha christie ,Thomas Alva Edison gibi.

Peki nasıl belirtileri vardır :

b ve d, p ve q harflerini, 6 ve 9 gibi sayıları ters algılama; kelimelerdeki harfleri ya da sayıları karışık algılama, ne’yi en; 3’ü E; 12’yi 21 olarak algılamak gibi.

Okurken kelime atlamak.
Hecelerin seslerini karıştırmak ya da sessiz harflerin yerini değiştirmek, sıklıkla yazım hatası yapmak.
Yazı yazmada zorluk.
Gecikmiş ya da yetersiz konuşma.
Konuşurken anlama en uygun kelimeyi seçmede zorluk.
Yön (yukarı, aşağı gibi) ve zaman (önce, sonra, dün, yarın gibi) kavramları konusunda sorunlar.

Bazı kavramların algılanamayışı gibi ( leyhine ve alehine kavramları karıştırmak gibi )
Elleri kullanmada hantallık ve beceriksizlik

Bazı kelimeleri tersten okumak yada harf değiştirerek konuşmak

Hadi şimdi sağınıza solunuza bakının....

Benim çocuk çok haylaz , iş oyuna gelince kafası zehir gibi, işine gelmiyor değil mi matematik çalışmak, aklı herşeye çalışıyor derse gelince işine gelmiyor gibi nicelerini etrafınızda duyduğunuz cümlelere bir dur diyelim...

Çünkü belkide çarpım tablosunu hesaplamak onun için atomu parçalamaktan daha zor oluyordur. Çünkü; belki onun Özgül Öğrenme Güçlüğü vardır. Disleksi olduğunu öğrendiğinizde üzülmeyin. Çünkü Çocuğunuz yada bekide bu sizsinizdir ; herşeyi diğerlerinden daha detaylı öğrenme ve görme özelliğine sahipsiniz...

Ne mutlu ...

Özelliğinizin farkına vardıktan sonra yöntemlerinizle hayat gayet kolay olabilir...

Hem ismide çok havalı...

Ağzınızı yaya yaya söylesenize :) DİSLEKSİbence çok havalı...

Çünkü konu ne olursa olsun '' Kabul etmek en büyük özgürlüktür ''

Özgür ol ! Anı Yaşa...

Sevgilerimle...

Yazının devamı...

Marka Kadın Ol… Potansiyelini keşfet… İş’te Ev’de Her yerde Fark Yarat…

Marka Kadın Ol… Potansiyelini keşfet… İş’te Ev’de Her yerde Fark Yarat…

Başlık şahane,çok afilli hatta ışıklı tabela etkisi de yaratıyor. Ama al gazı otur evinde, davranış tercihleri müessesemiz tarafında kabul edilmemektedir.

-Ama ben yapamam ki ! cümleleri lugatımızda yer almamaktadır.

Kadınların iş ve sosyal hayatındaki yerini geçtim cinsiyetin günlük hayatımızdaki başarılarımıza yansımasından bahsediyorum aslında. Adam gibi otur, kız gibi vurma şu topa gibi terimler bizi her hareketimizde yakamızdan tutup geri geri çeken inançlar. Kadınlar yetiştiriyor her bireyi. Ve yetişirken oluşuyor bir çoğumuzun senaryosu. Psikolojide saymakla bitiremeyeceğim bir çok kuram bunun altını en kalın kalemle çiziyor.Çizmekle kalmıyor koca koca bilim adamları yemin billah ediyorlar. Peki Bu bilim insanları bu kadar ısrarlıysa bizim halen kendimize çekimser oyla ,seçimlerde kaybetme şansı veriyor olmamız kulislerde hayretlikle karşılanmasında ne yapılsın sorarım size... Biz YİNE bir şans verelim ama bu kez kazandığımız hayatın, mutlu uyandığımız sabahların, başarılı iş hayatımızın, huzurlu ev hayatımızın, geleceğimizin koruyucuları olan çocuklarımızın şansı olalım. Fark yaratan , Fark edilen , kendini bilen geleceğe emin adımlarla yürüyen kadınlar olalım. Bu öyle ayrımcılık falan deği.Bunu sakın şöyle algılamayın yani işin özünü '' kadınlar yaşasın erkeler kahrolsun '' edebiyatı sanmayın. Bizim kendimize güvenmeye ihtiyacımız var. çünkü bizim Türkçemizde '' şu işi kız gibi yapma erkek gibi yap'' gibi bir yargı var. İster istemez biz böyle büyüdük, büyütüldük ama böyle devam etmeyeceğiz. Bir işi yaparken beceriksiz, işe yaramaz ve ucundan tutar gibi yapmak gibi algılalanan kız gibi yapma kavramını Nil Karaibrahimgil ' in dediği gibi akıllardan sileceğiz. Biz ne yapıyorsak kız gibi yapacağız. Ve Marka Kadınlar, Lider Kadınlar olacağız.

EN ÖNEMLİSİ MUTLU KADINLAR OLACAĞIZ...

Konumuz şahane başta söylemiştim. Bu konu ile ilgili çok konuşacağız ve bir çok konu ile ilgili çok şey yazacağız.

Bugün sizinle ilk buluştuğum yazım olması sebebiyle herkese sevgi ve saygılarımı sunmak isterim.

O zaman HOŞGELDİM ...

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.