Kuş kanı içerek hayatta kaldılar! Cenaze törenleri bile yapıldı: '15 ay sonra bir mucize'
Altı çocuğun akıllara durgunluk veren hikayesi, yemeklerini beğenmedikleri ve sıkıcı buldukları yatılı okul hayatından kaçmak için yaptıkları planla başladı. Amaçları denize açılmak sonra da geri dönmekti. Ancak işler hiç de öyle olmadı. Çıkan sert bir fırtına okyanusun ortasında kalmaları 15 ay kadar sürecek maceraya atılmalarına neden oldu.
Derleyen: Betül Topaklı / Milliyet.com.tr - 1965 yılıydı. Yaşları 13 ile 19 arasında değişen altı Tongalı genç; Sione, Stephen, Kolo, David, Luke ve Mano, katı kurallarıyla bilinen Nuku'alofa’daki Katolik yatılı okuldan kaçmak için gizli bir plan yaptı. Ancak özgürlük hayalleri daha ilk geceden suya düştü. Kaçış için kullandıkları tekne, fırtınaya yakalanarak yelkenini ve dümenini kaybetti. Gençler, günlerce okyanusun ortasında sürüklendi. Su basan tekneden kovalarla su boşaltarak hayatta kalmaya çalıştılar. Sekiz gün boyunca yiyecek ve içecek olmadan, yalnızca kararlılıklarıyla direndiler.
Nihayet uzaklarda bir kara parçası belirdi: Ata Adası. Ancak tekne artık kullanılamaz durumdaydı. Gençler, tahta parçalarına tutunarak 36 saat boyunca dalgalarla boğuşarak yüzdüler. Grup, denizde sekiz gün geçirdikten sonra ilk kez 'Ata adasını gördüğünde, Totau orayı keşfetmek için hayatını riske attı. Verdiği bir röportajda Totau, "Adaya ancak gece vakti, karanlıkta ulaşabildik, bu yüzden kıyıya yüzmek zorunda kaldım. Önce ben gitmeliydim ve çocuklara 'Denize girmeden önce bir dua etmeliyiz,' dedim." “Kıyıya vardığımda ayağa kalkmaya çalıştım ama ayağa kalktığımda bütün dünya dönüyordu, bu yüzden uzanıp kıyıya çıktım ve kuru otlara dokunduğumda yine uzandım” demişti. Diğer çocuklar tekneden ona seslendiler ve başardığını gördüler ama o kadar güçsüzdü ki ayakta duramıyordu, onlara sadece hayatta olduğunu söyleyebiliyordu. Sonunda diğerleri adaya ulaştı ama asıl sınav şimdi başlıyordu.
TERK EDİLMİŞ BİR KÖY KEŞFETTİLER
Kıyıya ulaşan altı gençten ilki Mano’ydu. Açlıktan ve susuzluktan bitap düşmüştü ama arkadaşlarına kıyıya vardığını haber verdi. Böylece gençlerin 15 ay sürecek olan hayatta kalma savaşları başladı. Totau, "Çok mutluyduk, ama yaptığımız ilk şey dua etmek, Tanrı'ya bizi getirdiği için şükretmekti" dedi. Sonra, susuzluklarını gidermek için çaresizce deniz kuşlarını avladılar, kanlarını içtiler ve yumurtalarını sömürdüler. Adada yiyecek ve su bulmak neredeyse imkansızdı. Günler geçtikçe daha fazla yiyecek bulmak için adayı keşfetmeye karar verdiler. Üç aylık zorlu mücadelenin ardından, adanın yüksek kesimlerinde 19. yüzyıldan kalma terk edilmiş bir köy keşfettiler. Burada yabani tavuklar, taro bitkileri ve muz ağaçları buldular. Bu durum onların açlıktan ölmesini engellediği gibi hayatta kalma düzeni kurmalarını da sağladı. Altı gençten her biri belirli bir görev üstlendi. Bahçecilik, yemek pişirme ve nöbet tutma işleri paylaşıldı. En büyük şansları ise ateş yakmayı başarmaları oldu. İçlerinden biri, iki tahta parçasını birbirine sürterek bir kıvılcım çıkardı ve bu ateş tam 15 ay boyunca hiç sönmedi.
Çocuklar ikişer kişilik takımlar halinde çalıştı. Bazen aralarında kavga ettiler ama sorunları çözmesini de bildiler. Günlerine şarkı ve dua ile başlıyor ve bitiyorlardı. Bunu morallerini yüksek tutmak ve bir gün kurtulacakları ümidiyle yapıyorlardı. Aralarından biri; bir parça odun, yarım hindistan cevizi kabuğu ve enkaz halindeki teknelerinden kurtardıkları altı çelik telden geçici bir gitar yaptı. Geceleri şarkılar söylediler hatta adada kaldıkları süre boyunca beş farklı şarkı bestelediler. Birkaç ay sonra ise adadan ayrılmak için kendi salları ile bir kaçış denemesi yaptılar. Ancak yanlış yöne gittiklerini fark ettiklerinde, sal parçalanarak onları geri dönmek zorunda bıraktı.”
CENAZE TÖRENLERİ BİLE YAPILDI
Tam 15 ay boyunca ıssız adada mahsur kalan gençlerin hayatta olduğu bile unutulmuştu. Aileleri onların öldüğünü düşündükleri için cenaze törenleri bile yaptı. Ancak takvimler 11 Eylül 1966 yılını gösterdiğinde Avustralyalı balıkçı Peter Warner, uzaktan yanmış otlar ve duman izleri gördü. Bu, adada birilerinin yaşadığının işaretiydi. Teknesiyle adaya yaklaştığında; karşısında çıplak, saçları uzamış ve vahşi görünen altı genç buldu. İlk başta mahkûm ya da suçlu olabileceklerinden şüphelendi. Ancak içlerinden biri İngilizce konuşarak kendisini tanıttı ve onların yaklaşık 15 aydır adada mahsur kaldığını anlattı. "Hepimizin nasıl hissettiğini anlatamam, hepimiz gözyaşlarıyla doluyuz, mutluyuz ve sanki cennete doğru yürüyormuşuz gibiyiz," dedi Totau, Warner'ın teknesini gördükleri anı anlatırken. Gruptan biri -Stephen- tekneye doğru yüzdü, diğer oğlanlar kayaların üzerinde toplandılar ve birbirlerine seslendiler.
Çocuklar gemiye bindiklerinde Peter’a Tonga'nın başkenti Nuku'alofa'daki bir yatılı okulda öğrenci olduklarını, okul yemeklerinden bıktıkları için balıkçı teknesiyle açılmaya karar verdiklerini ancak fırtınaya yakalandıklarını anlattı. Çaresiz gençler, yolculuğa çıkmak için hiçbir hazırlık yapmamış sadece yanlarına iki çuval muz, birkaç hindistan cevizi ve küçük bir gaz ocağı almışlardı. Hiçbirinin aklına bir harita ve pusula almak gelmemişti.
“Altı çocuğun akıllara durgunluk veren hikayelerine inanamayan Peter, hemen Tongan yetkililere telsizle haber verdi. Gelen yanıt, yaşananları özetliyordu: 'Onları mı buldunuz? Bu çocuklar öldü sanılıyordu. Hatta cenazeleri bile yapıldı! Eğer gerçekten onlarsa, bu bir mucize!'
HİKÂYEYİ TELEVİZYON KANALINA SATTI
Çocuklar Tonga'daki ailelerinin yanına döndüklerinde gayet neşeliydi. Kasaba nüfusunun neredeyse tamamı onları karşılamak için gelmişti. Peter ulusal kahraman ilan edildi. Çocuklar Tonga’ya gitmişti ama hikayeleri burada bitmemişti onları bekleyen bir sürpriz vardı. 15 ay önce çaldıkları yelkenli teknenin sahibi Taniela Uhila, çocuklar hakkında dava açtı. Gençlerin, çaldıkları tekne yüzünden ceza alması bekleniyordu. Ancak Peter, gemi kazası hikayesinin mükemmel bir Hollywood malzemesi olduğunu fark etti. Hemen devreye girerek hikayelerini bir televizyon kanalına sattı ve elde ettiği parayla tekne sahibine ödeme yaparak suçlamaların düşmesini sağladı.
15 AY AÇLIK VE SUSUZLUKLA MÜCADELE ETTİLER
Aileleri de Peter’a teşekkür ederek, ona Tonga sularında ıstakoz avlama izni verdi. Bunun üzerine Peter, babasının şirketinden istifa ederek yeni bir gemi sipariş etti. Ardından da gençleri kendi balıkçı teknesinde çalışmaya davet etti. Böylece hem Warner hem de gençler için yeni bir hayat başlamış oldu. Olay, ünlü 'Lord of the Flies' (Sineklerin Tanrısı) romanının tam tersine insanların çaresizlik içinde bile birlikte çalışarak hayatta kalabileceğini gösterdi. Altı genç, 15 ay boyunca açlıkla, susuzlukla ve doğanın acımasız koşullarıyla mücadele etti. Ama pes etmediler, organize oldular, çalıştılar ve sonunda bir mucizeyle kurtuldular.