SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

2018 Yılı Dekorasyon Trendlerinde Öne Çıkanlar

Merhaba sevgili Milliyet dekorasyon okurları. Sizlere 2018 yılının iç mimari ve dekorasyon trendlerinde öne çıkan noktaları başlık halinde açıklamaya çalışacağım.

Renkler
Bu yıl hatırlarsanız Pantone Renk Enstitüsü yılın rengi olarak Ultraviyole (mor ötesi) rengini seçti. Mor ve tonları dışında, mor rengini oluşturan kırmızı ve mavi renklerinin de sık sık kullanıldığına şahit olacağız. Bu renkler dışında iç mekanlarda özellikle gri, yeşil, saf beyaz, toprak ve bej renginin hakimiyetine şahit olacağız. Sıcak renk olarak da hardal rengi bu yılın favori renkleri arasında.

Kumaş
Kadife, süet, saten, deri şeklinde sıralayabileceğimiz kumaş trendlerinde desenler, kumaş türü kadar önemli olacak. Kumaş türü olarak en favori kumaş yine kadife. Mobilyalarda, ev tekstil ürünlerinde sıklıkla gördüğümüz kadife, bu yıl sık sık karşımıza çıkan kumaşlardan olacak.

Duvar Kağıtları
Duvarlarda görmeye alışkın olduğumuz duvar kağıtlarını bu yıl, tavanlarda da görmeye başlayacağız. Evet! Yanlış okumadınız..Tavanlar, duvar kağıdı kaplanarak mekana boyut kazandırmak için başvuracağımız trendlerden biri olacak. 2018 yılında özellikle tropik desen ve formların etkilerini göreceğiz. Derinlik ve gerçeklik hissini, üç boyutlu duvar kağıdı uygulamalarıyla mekanlarınıza davet etmeye hazır olun. Özellikle tuğla ve ahşap görünümlü duvar kağıtları yine öne çıkanların başında geliyor.

Mobilya
2018 yılı, mobilya tercihleri yalınlığa, basitliğe ve fonksiyonelliğe önem veren tasarımlarla öne çıkacak. Ahşap, altın yılını yaşarken özellikle parlak olmayan cilalarla renklendirilmiş ahşaplar, ceviz ve tonları ,koyu ahşap tonları ile birlikte entegre edilerek mekanlarda sıcak, doğal ve renkli bir atmosfer yaratmak için birarada kullanılacak. Malzeme olarak ahşap, mermer, lake ve boyalı cam gibi malzemelerin bir arada kullanıldığı mobilyalar yine bu yıl sıklıkla göreceğimiz detaylar.

Aksesuar
Bu yıl aksesuar seçimlerinde lame, metal tonları ön planda olacak. Parlaklık seviyesi düşük metal objeler özellikle tercih edilecek. Doğal olana yakınlaştığımız bu yıl, aksesuar tercihlerinde de ahşap doğal ürünler, doğal tasarımlara entegre edilmiş şekilde hazırlanan objeler, el yapımı seramikler sıklıkla gözlemleyeceğimiz türler olacak.

Aydınlatma
2018 aydınlatma trendlerinde el yapımı özel işçilikli ürünler ön planda olacak. Özellikle sanatsal yorumlarıyla dikkat çeken tasarım aydınlatma ürünleri mekanlarımız için tercih ettiğimiz ürünlerin başında gelecek. Pirinç, metal, cam, seramik ve mermer malzeme olarak dikkat çekenler arasında.

Hepinize huzur dolu bir hafta diliyorum.

Sevgilerimle

Yazının devamı...

Mimar ve Tasarımcılar Dünyası; Mimar Doğan Hasol

‘’Mimarlık ve Tasarım’’ özel röportaj serimizin bu ayki konuğu Mimar Doğan Hasol

1-) Siz Türkiye’de önemli, çok değerli bir duayen olarak kabul edilen bir mimar olmanın dışında aynı zamanda Türkiye’nin mimarlık ve inşaat sektöründe etkili ve son derece önemli bir kurum olan Yapı-Endüstri Merkezi'nin 1968’de kuruluşunun temelini atan birisiniz. O zamandan bugüne mimarlık, tasarım ve inşaat sektörünün büyüme hızını, gelişimini, ve bugünkü vizyonunu nasıl buluyorsunuz?

1968’den bu yana 50 yıl, yani yarım yüzyıl geçti. Bu ciddi bir zaman dilimidir. Geçen sürede Türkiye; yapı malzemesi üretiminde ve inşaat teknolojisinde bir hayli yol aldı. Hattâ her iki alanda da dış dünya ile yarışır duruma geldi.

Mimarlık ve Tasarım konusuna gelince… Mimarlığın önce, kentsel planlama ve kentsel tasarımla yakın bağlantıları var. Özellikle de şehirlerdeki nüfus patlaması ve gecekondu/kaçak sürecinin ardından, yoğun ve yüksek yapılaşmayı baskın hale getirdi. Kentsel toprak bugün bu yolla çoğaltılıyor.

Kentlerin fizyonomisini “kentsel tasarım” yani başka deyişle kent ve kent parçaları boyutunda mimarlık belirler. Kötü imar planlarından iyi mimarlık zor çıkar. Gerçekleştirilen mimarlık ve yapılar çevreleriyle birlikte yaşar, çevreleriyle birlikte algılanır. Kötü çevrelerde iyi mimarlık ürünleri olabilir, ancak bunlar o kargaşa içinde kolay fark edilmez.

Bu elli yıllık süreçte mimara iş verme prosedürü de değişti. Eskiden mimar, işveren tarafından deneyime göre ya da proje yarışmaları sonucunda seçilirdi. Bugün müteahhitler işveren oldu. Onların birincil hedefi kârdır; mimar seçim tarzları da çoğunlukla o amaca yöneliktir.

2-) Kentsel dönüşüm projelerinin kentsel tasarım ve şehir planlamalarına uygun olarak oluşturulduğuna inanıyor musunuz. Bu konuda sizi rahatsız eden, olması ve olmaması gerekenler ölçekler nelerdir?

Öncelikle kentsel dönüşümün nerelerde yapılacağının doğru belirlenmesi gerekir. Bu konuda da planlama yine çok önemlidir. Bugün kamuda plan ve plan değişikliği yapma sürecinde belediyelerin yanı sıra yetki sahibi çok sayıda kamu kurumu var. Oysa planlamada koordinasyon ve karar süreci çok önemlidir; aksi halde sonuç kargaşa olur..

Planlama ile o bölgenin geleceğini tasarlıyorsunuz. Kötü kararlar, planın ruhuna aykırı plan değişiklikleri ve uygulamalar o bölgelerin yaşamını karartabilir. Kötü girdilerle mimarlıkta da iyi sonuç alınamaz. İşte, sürekli yakındığımız çarpık kentleşme olgusunun kaynaklarından biri de budur.

Bugün sistem, arsanın değerinin plan değişiklikleriyle, kentsel dönüşümle artırılmasına yönelik olarak işliyor. Bir yerin plan değişikliği ile artan değeri sosyal yararlar için kamuya aktarılmalıdır.

3-)Türkiye’de yeşili koruyamadığımız gibi tarihi eser olan, nitelikli yapıları ve binaları da koruyamıyoruz. Korunması gereken yapılar aslına uygun olarak, özgünlüğü korunarak, onarılması gerekirken birçok eski eser restorasyon adı altında özgün halinden bambaşka bir yapıya dönüştürülüyor. Bunu neye bağlıyorsunuz? Bu restoratör mimar eksikliğimizden mi, işçilikten mi, malzemeden mi, yapım tekniği eksikliğinden mi? Sizce çıkan sonuçlar bizi neden mutlu etmiyor?

Yeşili koruyamıyoruz. Bu da yine bilimsel planlama eksikliğinden kaynaklanıyor. Yeşil alanlar ve tarım alanlarını çok kolayca yapılaşmaya açabiliyoruz.

Yeşili koruyamadığımız gibi, mimarlık değerlerimizi de, tarihi yapılarımızı da koruyamıyoruz. Şunu da ekleyelim: Korunması gerekli yapıların ille de tarihsel değere sahip olması gerekmez; taşıdığı mimari değer de çok önemlidir. Tıpkı sanat eserleri gibi…

Belirttiğiniz gibi, restorasyon adı altında garip uygulamalar var: Gıcır gıcır âdeta yepyeni yapılar yapılıyor. Restorasyonun çok basit bir tanımlanması vardır: “Bunun neresi restore edilmiş ki?..” sorusunu sorduran doğru yapılmış restorasyon başarılıdır.

Şu sıralar bizde yapılanların çoğu, restorasyonun nasıl yapılması değil de, nasıl yapılmaması gerektiğini gösterir nitelikte. Bu doğrultuda iş yapan uzmanlar(!) ne yazık ki daha kolay iş bulabiliyorlar.

4-)Günümüzde yapılan yeni yapılarda ciddi bir başka sorun da öykünmek ve taklit. 16. yüzyıl mimarisini günümüze taşımaya çalışmak size bir mimar olarak ne hissettiriyor. O yapıların o dönemlerde yapılmış olması, o dönem yapı teknikleriyle bugüne taşınması onları nitelikli yapmıyor mu? Bugün çağın malzeme ve teknikleri ile eskiyi yaratma çabasını nasıl karşılıyorsunuz?

Mimarlık, “ana sanat” olarak tanımlanır. Her sanat dalında olduğu gibi mimarlıkta da taklit değersizdir ve kabul edilmez. Taklit, mimarlık etiğine aykırıdır. Mimar, günün olanaklarıyla, günün gereksinimlerine uygun özgün eserler yaratmak durumundadır. O eserler, bugünden yarına bırakacağımız mirastır aynı zamanda.

16. yüzyıl mimarisini günümüzde tekrarlamak anlamsızdır. Sinan ve Sedefkâr Mehmet Ağa, kendi dönemlerinin malzeme ve teknoloji olanaklarıyla harikalar yaratmışlardır. Yüzyıllar sonra onların yaptıklarını bugünün olanaklarıyla tekrarlamak marifet değildir. O çağ, Tarım Çağı idi; sonra Sanayi Çağı geldi. Sanayi Çağı sanayi devriminin getirdiği olanaklarla kendi mimarlığını yarattı. Bugün Bilişim yani Bilgi + İletişim çağını yaşıyoruz. Artık, yepyeni olanaklara sahibiz. Bugün bilgisayar destekli çizim, tasarım, sunum ve üretim olanakları söz konusu. Bu olanaklar varken, son zamanlarda çokça sözü edilen Selçuklu – Osmanlı tarzı taklit binalar yapmak akıl kârı değildir.

Ayrıca bugün, mimarlık kapsamında, geçmiş dönemlerden farklı olarak çevrenin, çevresel değerlerin, doğal kaynakların korunması ve verimli kullanılması, kısacası ekolojik ya da yeşil mimarlık söz konusu.

5-)Siz aynı zamanda bir yazarsınız. 15 tane kitabınız var.. Bu kitaplarınız içinde yazarken en keyif aldığınız hangisi oldu?

Türkiye’de mimarlık var mı ki? Sorusuna detaylı cevap verdiğiniz ‘’20. Yüzyıl Türkiye Mimarlığı’’ kitabını yazmanızı hangi duygunuz tetikledi?

Biri Fransa’da olmak üzere yayımlanmış 15 kitabım oldu. Ayrıca çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlanmış mesleki yazılarım da kişisel web sitemde yer alıyor.

Kitaplarım arasında bir seçim ya da tercih yapmam zor. Her birinin ayrı yeri ve özellikleri var; onlar da tıpkı insanın çocukları gibi...

Kitaplar bazen uzun yıllara yayılan birikimlerin sonucu olarak yayımlanıyor. Oluşan fikirler ve derlenen belgeler, görseller “ben artık bir kitap oluşturabilirim” gibi bir işaret veriyor. Bazen de işte 20. Yüzyıl Türkiye Mimarlığı kitabımda olduğu gibi, yazarı, kimi soruları yanıtlamaya yöneltiyor. Böylece, Türkiye’de de iyi mimarlık örnekleri olduğunu gözler önüne serme görevini üstleniyorsunuz.

6-) Eşiniz Hayzuran Hasol ve Kızınız Ayşe Hasol Erktin'in de katılmasıyla kurulan Has Mimarlık son zamanlarda hangi projelere imza attı. Biraz Has Mimarlık vizyonu ve projelerinden bahsedebilir misiniz?

Has Mimarlık’ın son çalışmaları olarak hemen şunları sıralayabiliriz:

Son dönemde, İstanbul Levent’teki Soyak Kristal Kule binası, Pei, Cobb, Freed&Partners ile birlikte gerçekleştirildi; dış dünyada ödüller aldı.

Gebze’de daha önce gerçekleştirdiğimiz Anadolu Hastanesi ile Hasta Yakınları otelinin de yer aldığı alanda Anadolu Sağlık Bilimleri Üniversitesi… Basra’da 120 yataklı bir hastane projesi… Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Bilim ve Teknoloji Kompleksi… Cezayir’de iki ayrı onkoloji hastanesi… Şişli’de bir mahallenin Kentsel Dönüşüm projeleri hazırlandı.

ING Bank Kahramanmaraş IT&Operasyon Binası, başarılı olarak gerçekleştirildi ve T.Prefabrik Birliği Ödülü’nü kazandı.

İstanbul Göztepe, Sütlüce ve Kuştepe’de kapsamlı konut projeleri çalışmaları sürmekte.

HAS Mimarlık Ltd., Türkiye’nin BREEAM yeşil bina değerlendiricisi ilk mimarlık firması ve Kanıta Dayalı Tasarım Akreditasyon ve Sertifikası (EDAC) sahibi ilk ve tek firmasıdır.

Çalışmalarımızın tümü Has Mimarlık’ın web sitesinde ayrıntılı olarak görülebilir.

Mimarlık anlayışına gelince…

•Çevreye saygılı, çevre dostu

•Yeniliği hedefleyen

•Abartılara ve taklide kapalı; olabildiğince yalın

•İç ve dış mekân kaygısı taşıyan

•İç - dış uyumu olan

•İşlevsel

•Strüktürü ve çağdaş malzeme ve güncel teknolojiyi iyi kullanan

•Detayları iyi çözülmüş…

Kısacası, “Mimari Mükemmellik” arayan bir MİMARLIK anlayışıdır.

7-) Genç mimar ve tasarımcılara vereceğiniz öğütler nelerdir? Başarılı olmanın sırrı sizce nedir?

Genç mimarların ve tasarımcıların mesleklerini sevmeleri, meslek içinde uzmanlaşmak için de öncelikle, yeteneklerini keşfetmeleri ve usanmadan o doğrultuda çalışmaları gerekir. Yetenekleri kolay ve iyi yaptıkları konularda gizlidir.

Başarı, tutku derecesinde meslek sevgisi ve çok çalışmaya bağlıdır.

Yazının devamı...

Mimar ve Tasarımcılar Dünyası Emre Evrenos

Merhaba Milliyet dekorasyon okurları

Bu hafta sizlere ‘’Mimarlık ve Tasarım’’ röportaj serimizin ilk’ini paylaşmak istiyorum. Her ay sevilen, beğenilen, başarılı mimar ve tasarımcılardan oluşan serimizin ilk konuğu Emre Evrenos..

-İç mimarlık eğitimi aldınız fakat neden mobilya tasarlamayı seçtiniz?

Mobilya tasarımı , üniversite 2. Sınıfta aldığım mobilya tarihi dersinde kanıma girdi. Bauhaus döneminin bence en önemli isimlerinden Marcel Breuer‘i ve onun en başyapıtlarından “Wassily Chair” i ödev olarak hazırlamıştım. O kadar etkilendim ki bakış açılarından, fikirlerin kuvvetinden ve ortaya çıkartılan eserlerden, ben de bunu yapmak istiyorum dedim kendi kendime.

Okul sonrası dönemde de çalıştığım yerleri dolayısıyla mesleki tecrübelerimi bu doğrultuda şekillendirmeye çalıştım.

-İstediğinizi yapmanız kolay oldu mu?

Tabi ki hayır.Hala da yapmış sayılmam. Evet belli bir tecrübe ve birikimden sonra artık ortaya birşeyler çıkarmalıyım hissi geliyor insana.Fakat ne içinde ayakta durmaya çalıştığımız piyasa şartları ne de alışılagelmişlik buna yardım etmiyor. Özellikle içinde tasarım kelimesi geçen herşeye olan ön yargı yerini yavaştan özentiye ve sahip olunmak istenen bir şeye dönüştü. Bunun bir şekilde oluyor olması tabi ki olumlu. Firmaların da bakış açılarını buna göre revize etmeleri gerekiyor. Bugün piyasadaki büyük isimlere baktığımızda neredeyse çogunun imalatçı kökenli veya tasarımcı kökenli olup kendi imalatını kendisi yapmak zorunda kalmış isimler olduğunu görüyoruz. Bu aslında doğru bir iş modeli değil bence. Yani eğitimini aldığımız ve asıl uğraşmamız gereken işin kreatif taraflarını bir kenara bırakıp zamanımızın çoğunu ferdi çabalarla daha doğrusu taklalarla ayakta kalmaya çalışarak harcıyoruz. Yani potansiyelimizin çok ufak bir kısmını kullanabiliyoruz. Bu çok büyük bir kayıp.

-Peki firmaların bakış açısından bahsettiniz? Revize etmeleri gereken şeyler nelerdir?

Tasarımcı denen kişi kendi kendine almaz bu sıfatı.Tasarlama eylemini gerçekleştirip ortaya somut bir sonuç çıkardığı zaman o sıfatı haketmeye başlar.Ve ortaya çıkan sonuç kullanıcıya sunulduğu zamandan itibaren de endüstriel bir ürün haline dönüşür. Bu aslında işi “profesyonel” olarak yapmanın tanımıdır.Maalesef bizim de yetiştiğimiz ve halen içinde faaliyet gösterdiğimiz markette bu saydığım herşey ,her türlü ağır iş tasarımcıya yüklenmiş durumda.Bunun için eğitim almamış ve zaten aldığı çok mütevazi eğitimi uygulama fırsatı bile bulamadan bütün bunlarla boğuşarak kaybolup gidiyorlar. Firmaların egolarını bir kenara bırakıp tasarımcılarla çalışması lazım.Bunun firma için bir katma değer ve aslında bir sosyal sorumluluk görevi olduğunu bilmeleri gerekiyor

-Sizin de bir firmanız var.Siz düşünüyor musunuz başka tasarımcılarla çalışmayı?

Ben yukarıda saydığım sebepler yüzünden firma kurmak zorunda kalmış bir tasarımcıyım. Yani bahsettiğim zorlukların hepsini birebirde tecrübe ettim. Ortağım Nazar Şigaher ile birlikte bir proje markası olarak “Daedalus” markasını kurduk. Ve tanımladığımız marka karakterine uygun olarak ürünler tasarlayıp ,üretir hale geldik. Tekrar belirtmek isterim ki ne firma kurmak ne işletmesini, reklamını ,satış alanları bulmayı düşünmek ne de pazarlamak aslında tasarımcının işi değildir.Olmamalıdır.Şu an için hem “Daedalus” ürünlerini hem de ferdi şekilde yaptığmız ürün tasarımlarını değerlendirmek asıl odaklandığımız nokta. Fakat herzaman yeni fikirlere ve yeni tasarımcı adaylarına kapımız açık.

-İç mimarlık ile ilgili neler düşünüyorsunuz? Aktif olarak projeler yapıyorsunuz.

Lisans eğitimim iç mimarlık.Masterımı da italya’da iç mimari üzerine yaptım.Ama mobilya tasarımı da her zaman bir parçasıydı.Dolayısıyla ikisi de birlikte gelişti ve birbirini destekledi. İç mimari projeler ilk etapta kullanıcıyı tanımayla veya tasarlanacak mekanla ilgili doğru anahtar kelimeleri bulmakla başlar. Genel algının aksine perde seçmek ve kanepeyi ,yemek masasını nereye koyacağımıza karar vermenin çok ötesinde bir durum. Genel olarak ilk önce mekanın hissiyatını tasarlamak gerekiyor. Özellikle yeni nesil genç firmalar çok çok iyi işler ,özenli projeler çıkarmaya başladılar. Aslında işin özü kendi stilini yansıtabilmekte. Belli ekoller, belli kriterlerle biryere kadar özgün olabilirsiniz.Bir noktadan sonra kendini tekrarlama başlar ki bu aslında meslek icrasının bittiği sadece uygulamacı kimliğinin devamı demektir. Benim tercihim bu değil. Hiçbir zaman da olmadı.

-Mesleki anlamda bir hedefiniz var mı?

Elbette var. Öncelikle belli bir birikim ve uğraşın sonucu olan “daedalus “ürünlerinin güzel ve itinalı projelerde yerlerini bolca bulması.Bunun için tabi ki mimari ve içmimari ofislere azcık alışkanlıklarını kırıp ,yeniliklere açık olmak düşüyor. Sonuçta çeşitlilik her zaman iyidir.

İkinci olarak da, bahsettiğim gibi firmamız dışında ferdi olarak devam eden kariyerlerimiz var. Çeşitli firmalara ve markalara tasarım yapmak bir tasarımcının asıl olarak mesleki tanımıdır. Ve aynı zamanda onu dinamik tutmak için gereklidir. Ben de hem kendimi geliştirmek hem de tasarım anlamında içime sinen ürünleri sektördeki firmalarla paylaşmak amacındayım. Hali hazırda kendi firmamız dışında tasarım yaptığım iki ayrı firma bulunuyor. Yakın zamanda bu firmalar için tasarladığım ürünleri hem web sitesinden hem de sosyal medyadan paylaşıyor olacağım.

-Meslekle ilgili gençlere vereceğiniz en büyük tavsiye nedir?

Bu gerçekten sevmeden yapılacak bir meslek değil . Gönül vermek , sabırlı ve idealist olmak gerekiyor. 3.5 yıl Kadir Has üniversitesinde ,2018 bahar döneminden itibaren de Bahçeşehir Üniversitesi İç mimarlık bölümünde proje derslerine giriyorum.Bilgiye ulaşmak kolaylaştıkça insanlar tembelleşmeye daha doğrusu araştırmamaya başladı. Bu mesleği öğrenmek için önce merak etmek gerekir.Tasarımcı problemi tespit eden ,yoksa da yaratan kişidir.Ve çözümünü bulmak yine onun işidir. Gelecekti meslekdaşlarım olarak gördüğüm öğrencilere vermeye çalıştığım ve hep tavsiye ettiğim şey bu. Meraklı ol , araştır ve herkesin baktığı gibi bakma etrafına.

Fotoğraflar: Kaan Çaldıran

Yazının devamı...

İç Mimari ve Dekorasyonda Antika..

Merhaba sevgili Milliyet dekorasyon okurları. Bu hafta sizlere tarihe tanıklık eden, kendi hikayesini yeni mekanlarda eskimiş yüzü ile anlatan antika ürünleri, iç mimari ve dekorasyonda nasıl ifade etmemiz gerekiyor, bunlardan bahsetmek istiyorum.

Mekanlarda eski kavramı, nostalji arayışı günümüzde oldukça önemli bir yer tutuyor. Bunu son zamanlarda vintage stilin dahil edildiği mekanların çokluğundan gözlemleyebiliyoruz. Trendlere uygun, ışıltılı, görkemli mekanlardan ziyade, artık mekanlarda tarz ve stil oluştururken özel, şahsına münhasır, benzeri olmayana yönelen tüketiciler için antika ürünler oldukça önemli bir yer edinmeye başladı. Belli bir kültürü, tarihi, yaşanmışlığı yıllarca üzerinde taşıyan antika ürünleri, kendilerini doğru ifade edebilmesi açısından doğru yer ve mekanda kullanmak, ürünün kendisi kadar önemli bir konu haline geliyor.

Antika ürünler; tablo, vazo, aksesuar, mobilya gibi birçok başlık altında sıralanabilir. Müzayedeler dışında antika pazarlarından, özel butik mağazalardan temin etmek mümkün. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli şey, eski ürün ile antika ürünü birbirine karıştırmamaktır. Bir ürünün antika sayılabilmesi için belli bir dönemde üretimi yapılmış ve o dönemin özelliklerini taşıması gerekmektedir. Var olduğu dönemde üretilen, eser üzerinde o dönemin izlerini yansıtan, ender bulunan, malzemesi ve ustası önemli ürünlerin, antika ürün olduğunu unutmamak gerekir.

Mekanlarda antika ürünleri konumlandırırken ürünün tarihi ve hikayesi hakkında bilgi sahibi olmanın önemi kadar, mekanda konumlandırırken ona özel alan yaratmak da bir o kadar önemlidir. Örneğin; görselde antika olan bir konsol, farklı bir kompozisyon içerisinde, dönemine ait olmayan tarza sahip aksesuarlar ile birlikte kullanılmış. Kullanılan modern çiçek arajmanı, porselen klasik seramik vazolar ve modern klasik tarz seçilen aydınlatma ile renkler, antika ürünün özelliklerini, dokusunu gölgelemiyor. Renk geçişleri son derece doğru kullanılmış. Tüm bu kompozisyon, arka fon olarak siyah renk ağırlıklı bir tablo ile tamamlanmış..

Antika ürünler klasik dönem mobilyaları ile kombine edilmelidir kanısı mutlak doğru değildir. Herhangi bir mimari üslup içerisinde kullanılabilir. Önemli olan antika ürününün mekan içerisinde kendini ifade edebilecek kompozisyonu oluşturabilmektir.

Mesela bu görselde birçok antika ürünü tek bir mekan içerisinde görüyoruz.

Antika ürünlerin tamamını, kendi dönemlerini ifade eden bordo renk duvarlar ile çerçevelerken, aynı zamanda ahşap ürünleri zeminde kullanılan mermer dokunun rengi ile tamamen ortaya çıkarmak hedeflenmiş. Bunun tam aksi bordo renk bir halı ile tamamlamak da mümkün olabilirdi. Tüm kompozisyon antika olmayan fakat sanatsal değeri olan aydınlatma, tablo, aksesuar gibi diğer ürünlerle tamamlanmış.

Antika ürünlerin herhangi bir mekan içerisinde kendini doğru ifade etmesi için kullanılan renklerin, dokuların, formların elbette ki önemi büyük. Fakat en önemli ve dikkat edilmesi gereken şey, antika ürünü konumlandırdığınız alanda, dikkat(odak) noktası yaratarak ürüne özel bir alan tasarlamaktır.

Hepinize keyif dolu bir hafta diliyorum.

Sevgilerimle

İç Mimar

Meral Akçay

Yazının devamı...

İç Mimari ve Dekorasyonda Renklerin Önemi

Merhaba sevgili Milliyet dekorasyon okurları.

Bu hafta sizlere iç mimari ve dekorasyonda çok önemli bir konu olan renklerden bahsetmek istiyorum. Renklerin mekanlarda kişiler üzerinde psikolojik etkileri, renkler mekanlarda kullanılırken nelere dikkat edilmeli ,renk geçişleri neye göre belirlenir, gelin bunlara bir göz atalım.

Mekanlarda renkleri kullanırken öncelikli olarak bir mekanın metrekaresi ve aldığı doğal gün ışığı miktarı çok önemlidir. Mekan yüksekliği, ayrıca belirleyici ana unsurdur. Kişisel olarak beğenilen, tercih edilen renklerin mekana uygun olması demek, görsel konforun elde edilmesi anlamına gelir. Sevdiğiniz herhangi bir renk mekan matematiğine uygun değilse sonuç sizi mutlu etmeyecektir. Bu yüzden iç mimari ve dekorasyonda kullanılan renklerin hem psikolojik etkilerini hem de mekan konforu algısını tamamlaması için son derece dikkat edilmesi gerekir.

Küçük mekanlarda özellikle renklerin etkisini ortaya çıkaracak en önemli vurgu ışıktır. Aldığı doğal gün ışığı ile beraber uygulanacak yapay ışık şekli ve rengi, renkleri doğru kullanma açısından dikkat edilmesi gereken bir konudur. Bu tarz mekanlarda kullanılan zemin kaplama rengi, duvar rengi ve tavan rengi belirleyici unsurlardır. Koyu renk zemin kaplamaları özellikle tercih edilmemelidir. Geometrik formuna, dokusuna dikkat etmek yine bir o kadar önemlidir. Küçük mekanlarda kullanacağınız mimari dili, mobilya, aksesuar ve stil,tarzlardan ziyade, renkler belirler. Bu yüzden kullanılacak renklerin ne olduğu diğer konuların kendini iyi ifade edebilmesi için önemelidir.

Mekanın hangi amaca uygun kullanıldığı, renkleri belirlemek için önemli bir kriterdir. Yatak odası ve salonda kullanılacak renk skalası birbirinden farklıdır. Bu yüzden mekan hangi amaçla kullanılıyorsa buna göre tercihler yapmak gerekir.

Beyaz ve tonları; salon, oturma odası, yatak odası gibi mekanlarda çerçeveyi belirlemek için en doğru renklerin başında gelir. Renk olarak sakinleştirici, huzur veren, dinlendiren bir renk olmasının yanında aynı zamanda yansıtma özelliği en yüksek olan renklerin başında gelir. Özellikle küçük metrajlı mekanlarda tercih edilir. Tamamlayıcı renk olarak mavi tonlar, pastel yeşil tonları ve vizon gibi renkler kullanılabilir.

Siyah dramatik bir hava verir. Kullanırken dikkat edilmesi gereken renklerden biridir. Yatak odası, mutfak, salon ve hollerde özellikle lokal olarak kullanılması önemlidir. Kullanılan ışık şekli ve miktarı yine bu rengin kendini ifade etmesi açısından oldukça önemlidir. Alanda, arka plan şeklinde kullanarak, parlak, sıcak renklerle harmanlayarak yoğun etkisi azaltılabilir.

Renklerde yumuşak geçişler, mekanlarda tercih edilmelidir. Beyaz, bej, vizon, açık pastel mavi, yeşil gibi renkleri mekanların her alanında kullanabilirsiniz. Fakat bir mekanı tamamen yeşil veya mavi yapmaktan kaçınmalısınız. Açık bej, beyaz, açık vizon gibi renkleri ana renk olarak kullanıp, diğer renkleri tamamlayıcı renk olarak kullanabilirsiniz. Sıcak ve parlak renk olan kırmızı, fuşya, sarı, turuncu gibi renkleri lokal olarak, kontras veya odak noktası(dikkat çekici alanlar) yaratmak için kullanabilirsiniz.

Renklerin psikolojik etkileri baz alınarak mekanlarda hangi renk kullanılması gerektiğine karar vermek yaşam kalitesini artırmak açısından önemlidir. Tercihlerinizi bu doğrultuda yapmak sonuç olarak mutlu bir mekanda yaşamanızı sağlar.

Hepinize rengarenk, mutlu bir hafta diliyorum..

Sevgilerimle

İç Mimar

Meral AKÇAY

Yazının devamı...

Yaz dekorasyonu

Merhaba sevgili Milliyet okurları.

Bu hafta sizlere yaz aylarında uygulayabileceğimiz önemli dekorasyon adımlarından bahsedeceğim. Sıcak yaz günlerine evlerimizi lokal değişiklikler yaparak hazırlamak için neler yapabiliriz,en etkili çözümlemeler nelerdir, gelin bunlara bir göz atalım.

Yaz mevsiminin enerjisini evlere taşımanın ilk adımı, bize kış ayını anımsatan eşyalardan biraz uzaklaşmak olmalıdır. Örneğin; kış aylarında kullandığımız koyu renk yünlü halıları,kadife yan fon perdelerimizi, yünlü yastıklarımızı kış ayında tekrar kullanmak için kaldırabiliriz. Bunların yerine hafif gramajlı renkli kilimler, yan fon olarak açık renk keten kumaş fonlar veya sadece tül fonlar kullanabiliriz. Perde ve halılarımıza uygun renkli yastıklarla bu kombinasyonu destekleyebiliriz. Peki nedir yaz renkleri?

Yaz aylarında kullanılacak renkler: Beyaz, gri, mavinin açık, pastel tonları, açık somon, su yeşili, açık vizon ve lila tonlarıdır. Renklerin geçişleri yine bu renkler kadar önemlidir. Örneğin; koyu renk kadife bir koltuğunuz varsa, beyaz keten bir şalla kapatarak, üzerine bahsettiğimiz renklerde yastıklar konumlandırarak kadifenin kışlık etkisinden kurtulabilirsiniz.

Yaz aylarında kullanacağımız aksesuarlar da çok önemlidir. Özellikle cam objeler, deniz kabukları bu mevsimin önemli aksesuarları arasındadır. Yeşil, mavi renk cam objeler, denizci temali aksesuarlar kışlık evlerinizde yazlık ev havası katacağı gibi aynı zamanda enerji olarakta size yaz mevsiminin enerjisini fazlasıyla hissettirecektir. Yine taze çiçek arajmanları bu mevsimin vazgeçilmezlerindendir. Seramik ürünler, yapay havuzlar yine alışveriş listesine katacağınız önemli aksesuarlardandır.

Yaz mevsimi dekorasyonu için renkli bir orta sehpa veya yan dresuar tercih edebilirsiniz. Aydınlatmada örneğin abajur, lambader başlıklarında kullanacağınız kumaş rengi önemlidir.Koyu renkli bu başlıklarınızı açık renk kumaşlı başlıklarla değiştirerek kışlık etkiden kurtulabilirsiniz.

Duvarlar da kullanacağınız lokal duvar kağıtları desenlerini yine size yaz mevsiminin ferahlığını hissettirecek türden seçebilirsiniz. Yahut tek duvarda yapacağınız boya değişikliği yine enerjiyi değiştirmede etkili olacaktır.

Genel olarak özetlememiz gerekirse, her mevsimi, içinde var olan doğa özellikleri ile değerlendirmek gerekir. Kışın nasıl koyu renkler,sıcak tonlar hakimse, yaz aylarında da daha açık ve pastel tonlar tercih edilir. Mobilya ve aksesuar tercihleriyle mekanımıza mevsimin özelliklerini taşıyabiliriz. Her mevsim geçişinde büyük değişimler yapmamak için lokal çözümlemelere başvurmak daha mantıklı olacaktır. Tüm bu lokal değişimleri, renklerin enerjisinden de faydalanarak yapmak, istediğimiz sonucu evlerimize taşıyacaktır.

Hepinize sıcacık, mutlu, huzurlu bir yaz mevsimi diliyorum.

Sevgilerimle

İç Mimar

Meral Akçay

Yazının devamı...

İlkbahar Dekorasyon Adımları

Merhaba sevgili Milliyet okurları,

Artık ilkbaharın gelişiyle doğa yenilenmeye başladı. Tüm doğa yenilenirken yaşam alanlarında bahar değişikliği yapmaya hazır mısınız? İlkbaharda enerjimiz tamamen değişir. Daha mutlu oluruz. Bu doğal mutluluk formülünü evlerimize yansıtmak, yapacağımız küçük değişikliklerle bunu hissetmek, sanıldığı kadar zor bir şey değildir. Gelin bahar tazeliğini evlerimize nasıl davet ederiz buna bir göz atalım.

Öncelikle bahar renklerini evlerimize dahil etmek önemli bir adımdır. Bu renkler; ekru, beyaz, bej gibi natürel renklerin yanında yeşil, turuncu, mavi, pembe, lila gibi renklerdir. Eğer duvarlarımız koyu renk ise tamamen olmasa da belli bir duvarı bu renklerden biri ile boyayarak enerjimizi tazeleyebiliriz. Koltuklarımıza ekleyeceğimiz renkli bahar etkisini hissedeceğiniz yastıklar, yine aynı enerjiyi eve davet etmek için uygundur.

Kışın kullandığımız halılarımızı kaldırarak renkli, hafif gramajlı kilim yolluklar yine evlerde bahar etkisi için çok önemli bir ayrıntıdır. Renkli saksılara yerleştirilmiş bol yeşil yapraklı büyük bitkiler, renkli, lokal olarak ekleyeceğiniz abajurlar bahar etkisini yine başarılı bir şekilde evinizde hissettiren adımlar olacaktır. Bahar tazeliği için az eşya önemlidir. Evizinde olan fazlalıklardan kurtulun. Kullanmadığınız eşyalarınızı depoya kaldırmak, dresuar, konsol üstünde konumlanan fazla aksesuarları azaltmak bu tazelik için önemlidir.

Masa üzerine, yan sehpa,orta sehpa üzerine cam veya beyaz renkli bir vazo içinde taze bahar çiçekler konumlandırmak, cam aksesuarlar konumlandırmak etkili olacaktır. Duvarlarınızın birine bahar çiçekleri, yeşil orman veya deniz görsellerini birçok renkli veya beyaz çerçeveyle resmedebilirsiniz.

Evlerimizin bahar aylarında aydınlık düzeyi önemlidir. Kullanacağınız aydınlatma önemi kadar perdeleriniz de önemli bir rol oynar. Kışlık perdelerinizi kaldırarak bahar ve yaz aylarına uygun çicekli fonlar, beyaz, ekru, uçuşan ince tüller kullanabilirsiniz. Hatta bu tüllerden yan fon yapmak da fazlasıyla etkili olacaktır.

Bahar mevsimi bazı inanışlara göre uğur ve bereket mevsimidir. Dilerimki herkes için bol bereketli ve uğurlu bir mevsim olsun.

Hepinize huzur, mutluluk, tazelik dolu bir hafta diliyorum.

Sevgilerimle

iç mimar

Meral Akçay

http://www.meralakcay.com

Yazının devamı...

2017 dekorasyon yıldız rengi yeşil

Sevgili Milliyet okurları

Bu hafta sizlere 2017 yılının dekorasyon trendlerinin yıldız rengi yeşil renk ve etkilerinden bahsedeceğim.

Yeşil, yeni yılın yıldız renklerinden ilk sırada yerini aldı.Yaşam alanlarında, ofislerde, iş yerlerinde sık sık göreceğimiz bu renk nasıl kullanılmalıdır, alanlarımıza nasıl dahil edebiliriz, nelere dikkat etmeliyiz, nelerden kaçınmalıyız gelin bir göz atalım.

Yeşil renk psikolojik olarak sakinlik hissi yaratan bir renktir. Aynı zamanda sinir sistemi üzerinde doğal yolla iyileşme sağlayan özel bir renktir. Hastane, rehabilitasyon merkezleri, psikiyatri seans alanları bu yüzden yeşildir. Gözler için rahatlacı bir renktir. Doğanın en belirgin rengi olması nedeniyle yaşam gayeleri açısından güven veren bir renktir.

Mekanlarda renklerin psikolojik olarak yarattığı etkiyi dikkate alarak düzenlemek son derece önemli bir konudur. Proporsiyon olarak renk geçişlerine dikkat ederek kullanılırsa son derece faydalı etkileri yaşamımıza dahil ederiz.

Salonlarımız ortak alanlar olduğu için yeşil rengini dengeli kullanmak, bir arada sakin, huzurlu ve keyifli zaman geçirmek için idealdir. Çok yoğun olmamasına dikkat etmek gerekir. Tek bir koltukla, bir dresuarla, koltuk yastıklarıyla, sandalye kumaş rengi ile, aksesuarlarla veya duvar kağıtlarıyla salonunuza dahil edebilirsiniz. Mevcut salonunuza dahil etmek için örneğin koltuklarınıza yeşil yastıklar ekleyebilir, tek duvarınıza da yeşil bir duvar kâğıdı yaptırabilir, aksesuar ve yeşil bitkiler konumlandırabilirsiniz.

Yatak odaları için yeşil renginin dengesi yine önemlidir. Sakinlik açısından tam bir dinlenme sağlayacağı gibi fazla yoğun kullanmak uyanmanızı zorlaştırabilir. Sürekli uyuma hissi yaratabilir. Bu yüzden çok yoğun olmamasına dikkat etmek gerekir. Örneğin; sadece tek bir yeşil makyaj pufu ve makyaj masasıyla odanıza yeşili dahil edebilirsiniz. Veya perde yan fonları ve yatak örtüsü tekstilinde bu rengi aktive edebilirsiniz.

Çalışma odalarında yeşil renk yine son derece dikkat edilmesi gereken renklerden biridir. Konsantrasyon eksikliğine sebebiyet vermemesi için, çalışma enerjisini pasifize etmemesi için çok minumum ölçülerde dahil etmek bu alanlar için yeterli olacaktır. Örnegin; yeşil bir bitki veya oturduğunuz çalışma sandalyenizi yeşil seçerek minumum ölçüyü yakalamış olabilirsiniz.

Giriş ve holler ilk intibayı yaratan alanlar olduğu için bu alanlarda kullanırken aşırıya kaçmadan istediğiniz ölçüde kullanmakta bir sakınca yoktur. Fakat yansıtıcı özelliğinden dolayı aynaların konumlarına dikkat etmek ve bu etkiyi fazlalaştırmamaya özen göstermek gerekir. Renk geçişlerinde natürel renkler ile kombine etmek yeşil renginin etkisini giriş ve hollerde artıracaktır.

Evrenin en güzel kartelası doğada mevcuttur. Yeşilin her tonunu gözlemleyeceğimiz doğada onu tamamlayan renklere, turuncu sonbahar yapraklarına, kızıl güneşe, maviye, beyaz güllere bakın ve onları evlerinize misafir edin, olur mu?

Hepinize huzur dolu harika bir hafta diliyorum..

Sevgilerimle

İç mimar

Meral Akçay

http://www.meralakcay.com

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.