SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Sürekli Ağrı ve Yorgunluk Çekenlerde Psikolojik Boyut Gerçekten Var mıdır?

Sürekli, yorgun ve ağrılı olduğunuzda size inanıyorlar mı?

Tahlil ve incelemeleriniz normal çıktığında, doktorunuz bile yaşadıklarınızın psikolojik olduğunu mu düşünüyor?

Fibromiyalji yaygın vücut ağrıları, yorgunluk ve hormonal bozukluklar içeren bir hastalık olarak bilinir. Bu hastalar için özellikle psikosomatik diye bilinen psikolojik boyutunda hastalık içinde olduğu söylenir. Bazılarına göre neredeyse psikolojik zeminde gelişmiş bir hastalıktır. En iyi niyetlileri ise psikolojik boyutu da var olarak değerlendirir. Uzun yıllardır bu hastalığın psikolojik temelli olmadığını belirtirim. Bedenin net-work’ünün çökmesidir. Daha çok bio-elektriksel temelli bir hastalıktır.

Dünya nüfusunun yaklaşık %3-4 fibromiyaljilidir diyor istatistikler. Diğer yandan fibromiyalji hastalarının ancak 1/3’ünün tanı alabildiğini de söylüyor. O zaman sayı %10’ lara çıkıyor. Çevrenizde biraz sorgularsanız mutlaka bu dertten muzdarip birilerini bulursunuz. Hatta kendileri hastalıklarının adını bilmiyordur. Onlarda psikolojik mi acaba diye düşünmeye başlamıştır.

Kişinin hipersensitif (hassas) yapısı. Bu durum hem kişilik hem de sinir sisteminin yapılanması olarak kendini gösterir.

Bağ dokusu bozucu alanı (tonsil bölgesi). Çocuklukta geçirilmiş olan ya da halen geçirilmekte olan boğaz enfeksiyonları oluşturur.

Beden balansındaki bozukluk. Ortodontik tedaviler, eksik dişler, dengesiz protezler yanı sıra en önemlisi diş sıkma neden olur.

Bağırsak florası bozukluğu sonucu oluşan vücut matriksindeki birikim.

Kadınlarda jinekolojik müdahalelerin (sezaryen, kürtaj, spiral) oluşturduğu bozucu alanlar.

Son olarak PTSD (Post travmatik stress bozukluğu) çoğunluğunda karşımıza çıkmaktadır. Yukarıdaki nedenlerin varlığında yaşanan psikolojik ağır bir olay hastalığı açığa çıkarmaktadır. Bu durum bardağı taşıran damla gibidir. Bir kere taştıktan sonar durdurmak zor olmaktadır.

Fibromiyaljili hastalarda depresyon var mıdır?

Her iki hastalıkta kişiler hayattan çekilir, genelde hep yatarlar denilebilir. Depresyon hastasının içinde yaşama isteği, bir şeyler yapmak derdi hiç yoktur. Fibromiyalji hastası ise içinden çok şey yapmak ister ama yapacak hali yoktur. Ayrıca tüm beden ağrıları vardır ve bu ağrılar biraz efor harcayınca artar.

Fibromiyalji hastasına depresyon ilaçları verildiğinde kullanmak istemez, kullansa bile etkisi pek olmaz. Depresyon hastasında bu ilaçlar daha etkili olur. Fibromiyalji hastası yaşadıklarının psikolojik olduğuna kendini bir türlü ikna edemez.

Fibromiyalji hakkında daha ayrıntılı bilgi için https://www.emelgokmen.com/fibromiyalji/ sayfasını okuyabilirsiniz.

Yazının devamı...

Çaresiz Hastanın Öyküsü... Migren ve Yaygın Ağrılar Fibromiyalji

Ağrılarınız Sizi Çaresiz Bırakmasın

Migren ve Fibromiyalji Çresiz Hastalaıklar mıdır?

36 yaşında genç erkek hastanın 20 yıldır başı ağrıyordu. Klasik migreni vardı. Son yıllarda üstüne eklenen şikayetler onu çaresiz bıraktı. Hastanın öyküsü birçok kronik ağrılı hastada ortaktır. Bu hastalarda testler normal çıkar, ilaçlar işe yaramaz ve hasta kendisini çaresiz hisseder. Psikiyatride çare arar, terapiler ve anti-depresanlarda işe yaramaz. Çünkü migren ve fibromiyalji temelde bedenin elektriksel çalışması ile ilgili sorunlardır. İlaçlarla düzelmezler. Hassas yapılı kişilerde olduğu için de çoğunlukla psikolojik tarafa kaydırılmaya çalışılır.

Migren ve Fibromiyalji Hastasının Anlattıkları

“Haftada 2-3 gün ağrıyor. Artık öğrendim, sende migren var dediler ve çaresi yok!.. Ağrı kesici içmezsem geçmiyor. Her zaman cebimde ağrı kesici ile dolaşıyorum. İlacı almazsam ağrı artıyor, başım zonkluyor. O gün ağrıyı çekmek zorunda kalıyorum. Ağrım genelde solda oluyor ama bazen sağda da olabiliyor. Zonklayan bir ağrı ve enseden başlıyor. Başlangıçta ilaç almazsam bulantıda yapıyor.

Boyunda ağrım sürekli var. Boyunda düzleşmede varmış. Başım ağrıdığında boyun ağrım daha artabiliyor. Uykusuzluk, yediklerim, aç kalma ağrıyı hemen başlatabiliyor. Stresle de artıyor ama hiçbir şey yapmasam da bu ağrı gelebiliyor.

Bu ağrılarla yıllardır idare ediyordum ve alıştım ama son 3*-4 yıldır tüm vücudumda ağrılar başladı. Sırtımda, kollarımda ağrılar var. Kendimi sürekli çok yorgun hissediyorum. Sabahları her yanım tutulmuş gibi oluyor. Yataktan kalkmak istemiyorum. Uyuyorum ama dinlenmiyorum gibi oluyor. Özellikle sabahları ayaklarımı yere bastığımda altları şiş gibi garip ağrılı ve basmak zor geliyor.

Eskiden bu kadar değildi ama soğuğu hiç sevmez oldum. Biraz rüzgar, klima beni kötü yapıyor. Terlemelerim arttı, gazım arttı. Son 1-2 yıldır karnım çok şişiyor, davul gibi olabiliyor. Şaka için bile olsa birisi dokunsa hoşlanmıyorum, etlerim sanki çürümüş gibi ağrıyor. 15 gün önce doktorum kan şekeri dengelenmende sorun var dedi, reaktif hipoglisemim varmış. Tiroidimde nodül var am hormonlarım normal. Tiroid ilacı vermedi.

Diğer testlerimin hepsi normal. Doktorlar birşey bulamıyor ama ben kendimi 70 yaşında gibi hissetmeye başladım. Psikolojik olabilir dediler ama ben anlayamadım öyle ciddi bir psikolojik sorunum yok ki. Kendimi çaresiz hissediyorum, eski hayatıma dönmek istiyorum.”

Migren ve fibromiyalji hakkında daha fazla bilgi ve tedavisini http://www.emelgokmen.com/ sitesinden okuyabilirsiniz..

Yazının devamı...

Migren Tedavisinde Sık Sorulan Sorular

Migren Tedavisi Seçenekleri Nelerdir?

Migren çok yaygın bir hastalıktır. Birçok hasta bu konuyu bildiğini düşünse de bazı konular hep sorular ve bazıları da yanlış bilinir.

Migrende etkili ilaçlar nelerdir?

Migreni tedavi edecek bir ilaç bulunamamıştır. Atak sıklığını azaltacak ve atağı durduracak ilaçlar vardır.

Kahve ve çikolata migrende zararlı mıdır?

Kahve çok nadir hastada atak başlatır. Çoğunlukla olumlu etkisi vardır. Çikolata ise çoğunlukla migren yapmaz. Çikolata sonrası başı ağrıyanların çoğunluğunda ise çikolata yemeden önce atak başlamıştır.

Migrenden tamamen kurtulmak mümkün mü?

Migrenden tamamen olmasa da migrenli olduğunu unutacak kadar baş ağrısı hayatınızdan çıkabilir. Bu duruma nedene yönelik yaklaşımla (Gökmen Yaklaşımı) ulaşmak mümkündür. Kişiye özel olan migrenin nedenleri bulunup tedavi edilirse (nöral terapi ve/veya diş-çene kompleksine yönelik tedavilerle) migren hayatınızdan çıkabilir.

Yoga ve plates migrende etkili midir?

Migreni ortadan kaldırmasa da olumlu etkileri vardır. Hastanın olanakları varsa önerilir.

Stres migren yapar mı?

Stresle migren arasında ilişki vardır. Ancak migrenin nedeni değildir. Stres var olan migreni tetikler. Migrenin nedeni tamamen bio-elektrikseldir. Migrenin nedeni çözülürse stresin devam etmesine rağmen migren atakları olmaz. Stresli birçok insanda migren olmadığını düşünürsek, migrenin nedeninin stres olmadığı sonucuna varabiliriz.

Migren tedavi edilmezse beyine zarar verir mi?

Migrenin beyinle ilişkisi yoktur. Pek çok hastada beyin görüntülemesi normal çıkmaktadır. Migren otonom sinir sistemi disfonksiyonudur (çalışma aksaması). Otonom sinir sistemi bedene aittir. Migren de doğrudan bedendeki problemlerden kaynaklanır.

Migren ağrısı nasıl olur?

Migren ağrısı vücutta otonom sinir sisteminde var olan bozucu alanlar (bio-elektriksel olumsuz uyarım alanları) temelinde tetikleyici faktörlerin de katkısıyla zaman zaman otonom sinir sistemi çalışması aksar (disfonksiyon). Bu durumda özellikle damar ve barsak kontrolü de bozulur. Böylece tipik migren bulguları baş ağrısı, başta ödem, sıkışma hissi, bulantı ve kusma gerçekleşir.

Migren ağrısı nasıl geçer?

Migren ağrısı başlamış ve atak ilerlemiş ise kendini tamamlayıncaya kadar etkili olabilecek tedavi azdır. Başlangıçta bazı ağrı kesiciler ve damar büzücü özellikteki migren ilaçları etkili olabilir. Ayrıca her migrenlinin bildiği sessiz, ışıksız ortam gibi düzenlemelerin, soğuk ve başı sıkıştıran uygulamaların, masajın faydaları olabilir.

Uyumakla migren geçer mi?

Migren atakları genellikle uykuyla son bulur. Çoğunlukla atağın başlangıcında hasta istese de uyuyamaz. Atağın son evresinde baş ağrısı şiddeti düşer ve hasta uyuyabilir hale gelir. Nadiren atak başlangıcında hasta uyuyabilecek ortamı yaratırsa atağı şiddetlenmeden atlatabilir.

Migrende botoks tedavisi işe yarar mı?

Migrenli hastaların %20 kadar bölümünde atakları bir süre durdurabilir. Aylar içinde tekrarlanmalıdır. Başlangıçtan itibaren etkili olmadığı gibi 2-3 tekrar sonrasında da başlangıçtaki etkinlik sağlanamayabilir.

Migren ameliyatı etkili bir tedavi midir?

Migren ameliyatı botoksun etkili olduğu migren hastalarına uygulanabilir. O nedenle etki alanı sınırlıdır. Genel anestezi altında yapılan ciddi bir ameliyattır. Migren hastaların düşündüğü gibi ameliyat olup kurtulunacak bir hastalık değildir.

Migren aşısı nedir? Etkili midir?

Halen çalışmaları devam etmektedir. Migren bio-elektriksel bir hastalık olduğu için ümit verici bir sonuç beklenmemelidir.

Migrenin tedavisi var mıdır?

Migren bilinenin aksine tedavi edilebilir bir hastalıktır. İlaç tedavisi ile migrenimizi tedavi etmeye çalışırsak migrenle yaşamayı öğrenmemiz gerekir ancak nedeni bulup çözersek uzun vadeli ağrılardan kurtulabiliriz.

Migrenin ilaçsız tedavisi hakkında http://www.emelgokmen.com/migrene-cozum-var/ kitabına bakabilirsiniz.

Migren hakkında aklınıza gelen soruların çoğunluğunun cevabını http://www.emelgokmen.com/ sitesinde bulabilirsiniz.

Yazının devamı...

Baş Ağrınız Nedir? Migren ya da Tansiyon mu?

Baş Ağrısı ve Hipertansiyon İlişkisi

Kan basıncı yükselince damarlar gerilir. Baş bölgesinde gerilen damarlara bağlı baş ağrısı ve ağırlık olur. Başı ağrıyan hastalar sıklıkla tansiyonlarına baktırırlar. Hipertansiyon ve migren arasında doğrudan bir ilişki vardır. Aslında her ikisi de kardeş hastalık gibidirler. Aşağıdaki özelliklere rağmen her ikisi de tedavi edilebilir ve bağlantıları vardır.

Hipertansiyon tek başına olabilir. Kan basıncı yükseldiğinde başlangıçta başta ağırlık ve ağrı yapar. Daha çok enseden gelen ve tüm başta hissedilen bir ağrıdır. Bir süre sonra yüksek basınca alışılır ve baş ağrısı azalır.

Migrende ise ataklar halinde ve genelde yarım baş ağrısı olur. Çok nadiren hipertansiyon gibi enseden başlayan ağrı da olur.

Migren atağı sırasında nadiren kan basıncı yükselnler vardır. Bu kişiler hipertansiyon hastası değildir. Sadece ataka sırasında kan basınçları yükselmiştir. Çünkü migren ve hipertansiyon doğrudan otonom sinir sistemi hastalıklarıdır. Migren otonom sinir sisteminin aralıklı çalışmasının aksamasıdır, hipertansiyon sürekli daha hafif aksamasıdır. Her iki durumda da damar kontrolü bozulmuştur.

Otonom Sinir Sistemi Nedir?

Tüm yaşamsal faaliyetlerimizi otonom sinir sistemi yürütür. Organlarımız çalışır, damarlar genişler-büzülür, barsaklarımız çalışır, hormonlar salgılanır, terleriz, kalbimiz kan pompalar, midemiz asit salgılar... Tüm bu işlevlerde beyin ana kontrol merkezi olsa da sistem kendi kendine düzenler. Bunu sağlayan, tüm vücudumuzdaki her hücreye ulaşan ve her hücrenin bilgisini diğer tüm hücrelere ileten kompleks bir network olan otonom sinir sistemidir.

Otonom sinir sistemindeki belirli hasarlanmış alanlar sisteme sürekli olumsuz uyaran göndererek çalışmayı aksatır. Bu alanlar yaşam boyunca geçirdiğimiz enfeksiyon, ameliyat, travma gibi olaylardan etkilenerek bio-elektriksel yapısı bozulmuş olan alanlardır. Bozucu alan olarak adlandırdığımız bu bölgelerden çıkan olumsuz uyaranlar tüm network üzerinde olumsuz etki yaratır.

Bozucu alandan çıkan uyarım aralıklı olarak ciddi bir çalışma aksaması (disfonksiyon) yaratırsa migren atağı olur. Sürekli kontrolde sıkıntı ise damarlardaki basınç ayarlamasındaki bozulmaya yol açar hipertansiyon olur.

Gökmen Yaklaşımı Nedir?

Bozucu alan yaklaşımı üzerinden giderek hastalıkları çözümleyen Gökmen Yaklaşımı’nda hastalığın nedenini bulup neden üzerinden tedavi ve hastalığı açıklama çalışması yapılır.

Migren ve hipertansiyonu Gökmen Yaklaşımı ile ele alırsak her ikisi bozucu alanların yarattığı disfonksiyonlardır. O nedenle klasik tıp ‘nedeni bilinmeyen hastalıklar’ olarak değerlendirir. Film-tahlil ile bir neden tespit edilemez.

Bazı migren vakalarında atak sırasında kan basıncı yükselir. Atak bitiminde normale döner. Bazı küme baş ağrısı atak döneminde haftalarca kan basıncı yüksek kalabilir. Bu durum otonom disfonksiyona bağlıdır.

Kan basıncının yüksek olması kadar düşük olması da bir problemdir. Çoğunlukla düşük tansiyonlu olanlar ileride hipertansif olur.

Her hastalığın nedeni vardır. Özellikle film ve tahlille tespit edilemeyen hastalıkların disfonksiyon-çalışma aksaması- bozucu alan yaklaşımı ile düşünerek nedeni bulunup özellikle nöral terapi ile tedavisi sağlanabilir. Bozucu alanlar ilaçla düzeltilemez çoğunlukla nöral terapi etkili olur. Yeter ki ‘Aude Sapere’ özgür akılla düşünme cesaretini gösterebilelim.

http://www.emelgokmen.com/migren/

http://www.emelgokmen.com/gokmen-yaklasimi-nedir/

Yazının devamı...

Hormonal Migren ve Tedavisi

Hormonal Migren Nedir?

Toplumdaki migrenlilerin büyük bir bölümünü genç kadınlar olus¸turur. Bu kadınlarda en sık âdet dönemi migreni görülür. Bas¸ agˆrısı çogˆunlugˆunda sadece âdet döneminde olur, bazıları aralarda da bas¸ agˆrısı yas¸ar. Âdet dönemindeki ataklar, aralarda olanlara oranla daha s¸iddetli, ilaca cevapsızdır. Migren atakları genellikle kanama bas¸lamadan birkaç gün öncesinde olur, bir hafta öncesinde de bas¸layabilir. Bazılarında kanamanın bas¸laması ile migren atagˆı biter, bazılarında ise kanama süresince ya da sonraki günlerde de atak devam edebilir. Agˆrı, kanama bas¸layınca ara verip kanama bitince yeniden bas¸layabilir. Migreni sadece kanama döneminde ya da kanama bitiminde olanlar da vardır.

Âdet dönemi migreni genellikle ilk âdet kanamasıyla bas¸lar. Bazen âdet kanamaları bas¸tan beri sorunludur migren yirmili yas¸lara dogˆru tabloya eklenir. Bazı hastalarda ise çocukluk yıllarına kadar gidebilen bas¸ agˆrıları vardır. Âdetle olan ilis¸kiyi sonradan fark edenler de olabilir. Bu kadınların hepsinde hormonal bir dengesizlik az ya da çok mevcuttur.

Hormonal MigrenTedavisi

Âdet döneminde, hormonlardaki ani degˆis¸imler kadınlarda migrenin daha fazla olmasının nedeni olarak görülmektedir ama degˆildir. Aslında hormonlardaki keskin degˆis¸im organizmayı etkileyerek –tıpkı açlık, lodos, s¸arap gibi– var olan migreni tetikler. Migreni kontrol etmek için hormonal dengesizligˆin ve migrenin ortak olan nedenleri düzeltilmelidir.

Âdet dönemi migreni erken yas¸larda bas¸ladıysa hipofiz bezini etkileyen bozucu alanlar gözden geçirilmelidir. Yirmi yas¸ dis¸leri bu yas¸ grubunda en belirleyici bozucu alandır.

Bu hastalar hekime ileri yas¸larda bas¸vurdugˆunda gerilim bas¸ agˆrısına benzer günlük hayatı engellemeyen bas¸ agˆrıları da tabloya eklenmis¸ olabilir. Genellikle yirmi yas¸ dis¸leri çekilmis¸tir. Sonradan eklenmis¸ olan ameliyatlar (özellikle jinekolojik olanlar), dis¸ tedavileri gözden geçirilmelidir.

Tedavi sürecinde çok sık olan atakları azalıp sadece âdet dönemi agˆrıları devam ederse dis¸ sıkmanın tedavisiyle dis¸lerin kapanma dengesinde olan bozuklukların düzeltilmesi gerekir.

Âdet Dönemi Migreni Öyküsü

Tedavi öncesi:

Tedavi sonrası:

Bu yazı "Migrene Çözüm Var" ktabından alınmıştır.

Kitap hakkında bilgi için http://www.emelgokmen.com/migrene-cozum-var/

Tedavi iiçin http://www.emelgokmen.com/gokmen-yaklasimi-nedir/

/http://www.emelgokmen.com/

Yazının devamı...

Sürekli Migren Yaşarsanız Ne Olur?

Sürekli Migren ya da Migren Statusu Nedir?

Sürekli migren ya da migren statusu tanımlaması, atakların aralıksız üst üste geldigˆi durumlar için kullanılır. Status diyebilmek için migrenli yas¸anan süre üç günü geçmeli, ataklar ara vermeden tekrarlamalıdır.

Migrende otonom sinir sistemi geçici etkilenir. Organizmanın akut dönem olarak tanımlanan, 72 saat süreyi içeren çalıs¸ma sistemi vardır. Sistemi etkileyen etken ne olursa olsun bu süre içinde organizma kendini stabilize etmeye çalıs¸ır. Bundan dolayı migren atakları da en fazla 3 gün sürer. Statusta bu süre as¸ılır.

Kronik migren ile migren statusu birbirine karıs¸tırılmamalıdır. Kronik migrende günlerce süren bas¸ agˆrıları vardır. Agˆrılar üç günü geçse de statustaki gibi tek atak degˆildir. Kronik migren daha çok orta yas¸ta görülürken migren statusunun çocuklarda ve genç migrenlilerde gelis¸me olasılıgˆı daha yüksektir.

Migren Statusu Öyküsü:

Sürekli migren ya da migren statusunun tedavisi, digˆer migren hastalarındakine benzerdir. Nedenler bulunup uygun tedaviler yapılırsa ister status olsun, ister günlük bas¸ ağrıları üzerine eklenen migren atakları olsun sonuç alınır. Ancak hastanın bas¸ agˆrısının özelliklerini dinlerken bu ayrımı yapmak gereklidir. Hastalar kronik migrenlerini status gibi (hiç aralıksız her gün agˆrıyor diyerek) anlatma egˆilimindedirler. Egˆer kronik migrense dis¸-çene kompleksi çogˆunlukla tedaviye dâhil olur ve gece plagˆı uygulaması gerekir. Statusta ise bu tedaviye gerek yoktur.

Bu yazı “Migrene Çözüm Var” kitabından alınmıştır.

http://www.emelgokmen.com/migrene-cozum-var/

http://www.emelgokmen.com/migren/

http://www.emelgokmen.com/gokmen-yaklasimi-nedir/

Yazının devamı...

Boyunda sinir sıkışmasının sinirlere etkisi ve tedavisi

Boyunda Sinir Sıkışması Nedir?

Boyunda sinir sıkışması boyun ağrısı, kaslarda spazm ile birlikte kolda bulgu verir. En belirgin bulgusu kollarda uyuşma ve güçsüzlüktür. Boyun ayrı ayrı omurlardan oluşur. Bunların arasında olan disklerin içlerindeki yoğun jel ile esneme özellikleri vardır. Bu diskler yırtılınca dışarı çıkan materyal omurların arasından çıkarak kola giden sinirleri sıkıştırır. Sinir kolda gittiği bölge neredeyse ona göre ağrı, uyuşma ve güçsüzlük şikayetlerine yol açabilir.

Boyunda Sinir Sıkışmasının Belirtileri Nelerdir?

Boyundaki sinir sıkışması çekenlerin en tipik şikayeti boyun ve enseye, kola bazen de göğüse ve omuzlara yayılan ağrıdır.

Parmaklarda ve ellerde uyuşma ve karıncalanma ile kas güçsüzlüğü de görülebilir.

Güçsüzlüğe bağlı hasta elini iyi kullanamaz.Sıkışan sinire bağlı olarak el ve kolun farklı yerlerinde ağrı ve güçsüzlük, uyuşma ve karıncalanma gibi nahoş hisler oluşur.

C4 ve C5 omurları arasındaki sinir (C5 kökü) sıkışırsa boyun kökünde omuzlara ve üst kola yayılan ağrı oluşur.

C5 ve C6 omurları arasındaki sinir (C6 kökü) sıkışırsa boyundan omuza ve kürek kemiğine doğru yayılan ve kolun dış tarafına doğru inen bir ağrı oluşur. Kolun üst kısmında güçsüzlük, baş ve işaret parmağında uyuşukluk hissedilir.

C6 ve C7 omurları arasındaki sinir (C7 kökü) sıkışırsa boyundan ve omuzdan kolun yan yüzüne ve orta parmağa yayılan bir ağrı oluşur. Kolun üst kısmını dışarı kaldıran kasta güçsüzlük olur.

Ensedeki kaslarla birlikte omuza uzanan kaslarda spazm çoğunlukla ağrıya eşlik eder. Çünkü beden ağrılı kas spazmı ile boyun hareketlerini engelleyerek siniri korumaya çalışır.

Bazı boyun hareketleri ile, sarsıntılı araba yolculuğu gibi durumlarda ağrı artabilir. Genelde ellerini başlarının üstüne kaldırdıklarında kısmi rahatlama olabilir. Bu durumda sinirin sıkışması azalabilir.

Sinirin sıkışması pozisyonla değişebildiği için sadece yatarken ya da ayaktayken kolda ağrı ve uyuşması olanlar vardır.

Boyunda Sinir Sıkışması Tedavisi Nasıl Yapılır?

Boyun fıtığının tedavisi iki yönlüdür. Sinir kökü üzerindeki baskıyı azaltmak, sinirin hasarını düzeltmek ilk amaçtır. İkinci önemli çalışma ise nedeni çözmektir. Neden olduğunu çözersek uzun vadeli tedavi sağlayabiliriz.

Nöral terapi bu durumda ilk seçenek olmalıdır. Fıtığın çabuk toparlanmasını sağlayarak baskıyı azaltır. Sinirdeki basıdan dolayı oluşmuş hasarlanmayı düzeltir (bunu yapabilecek başka bir tedavi yöntemi yoktur). Boyun bölgesindeki kaslardaki dolaşımı sağlayarak kas spazmının çözülmesini sağlar. Böyle durumlarda tercih edilen ilaç tedavisi ve fizik tedaviden çok çok fazla etki sağlar.

Bağ dokusunun güçlendirilmesi ve vücut balansının sağlanması uzun vadeli koruyucu tedavi sağlar.

Eğer sinir üzerindeki bası nedeniyle kas güçsüzlüğü çok fazla ise fıtıklaşan disk kısmını çıkarmak ya da sinirin omurgayı terk ettiği kemikler arasındaki boşluğu genişletmek üzere cerrahi tedavi uygulanabilir.

http://www.emelgokmen.com/hastaliklar/boyun-agrisi/ ve http://www.emelgokmen.com/nasil-tedavi-yapiyorum/ okuyabilirsiniz.

Yazının devamı...

Çocuğunuzun Migreni Olduğunu Nasıl Anlarsınız?

Çocuklarda Baş Ağrısı

Çocuğunuz başım ağrıyor diyorsa bu yazıyı mutlaka okuyunuz. Çünkü çocuklarda baş ağrısı erişkinlerdeki kadar tipik ve şiddetli olmayabilir. Anne olarak sizde migren varsa çocuğunuzda olma olasılığının %70-80 olduğunu biliyor muydunuz?

Başının ağrıdığını söyleyen pek çok çocuk vardır. Çoğunlukla çok üzerinde durulmaz. Okul çocuklarında %10 oranında migren görülür. Çocuklar baş ağrısını mazeret olarak kullanmazlar. Unutmayınız!..

Çocuklarda migreni anlamak için dikkat çekici bazı özellikler vardır.

1. Hassas, Hipersensitif Çocuk

Hassas, hipersensitif yapı toplumun neredeyse %20’sinde mevcuttur. Bu yapı migrenin olmazsa olmaz koşuludur. Hassas, hipersensitif çocuğun annesi de benzer yapıda olabilir.

Migrenli çocuklarda hassas, duygusal, biraz içine kapanık, çok gürültülü, kalabalık ortamlarda sıkılma, koku benzeri uyaranlardan hoşlanmama dikkat çeker. Bu çocuklar genellikle zeki, okulda başarılı olurlar.

2. Baş Ağrısı

Migrenli annelerin en büyük hatası çocuklarında kendilerinde olduğu gibi şiddetli, zonklayıcı baş ağrısı beklemeleridir. Çocukluk çağı migreninde erişkinlerdeki tipik baş ağrısı pek görülmez. Baş ağrısı şiddetli olmasa da çocuk biraz durgun, soluk, bulantılı ve keyifsiz olabilir. Çocuklar baş ağrısını hiçbir zaman mazeret olarak kullanmazlar.

3. Karın Ağrısı / Abdominal Migren

Çocuklarda migren atakları sadece karın ağrısı olarak kendini gösterebilir. Karın ağrısı ataklar halinde gelir. 3 gün kadar sürebilir. Bulantı ve kusma genellikle eşlik eder.

4. Kusma Atakları

Çocuklarda birkaç gün art arda gelen kusma atakları migren olabilir. Periyodik kusma atakları ya da “cyclic vomiting syndrome” olabilir. Kusma ataklarına baş ağrısı eşlik edebilir. Bu çocuklarda atak döneminde ışık ve sese hassasiyet çok fazladır. Yğüzde solukluk, ateş olabilir. Kusmalardan dolayı sıvı kaybı çok olur. Çocuklar yarı komada gibi olabilirler.

5. Gazlı, Kolikli, Uyumayan Bebeklik

Gazlı, kolikli bebeklik yaşayanların ileri hayatlarında migren geliştirme olasılıkları çok yüksektir. Kolikler hipersensitif, hassas yapının sonucudur.

6. Araba Tutması

Migrenlilere dikkatle sorarsanız, çoğunluğunun çocukluğunda araba tutması öyküsü vardır. Halen arabada bir şey okuyamayan, kendileri araba kullanmadığında rahatsız olanlar da vardır. Okul çağındaki çocuklarda özellikle servis arabalarına dikkat edilmelidir. Migrenli çocuğunuzu uzun süreli servis yolcuklarına mahkum etmeyiniz. İfade edemeseler de bu durum onlar için büyük bir sıkıntı kaynağıdır.

7. Büyümeye Bağlı Olduğu Düşünülen Bacak Ağrıları

Okul çağında bacaklarındaki ağrıdan yakınan çocuklar vardır. “Büyüme ağrısıdır geçer” büyüklerin klasik lafıdır. “Gerçekten büyüme ağrısı mı? Herkes büyüyor ama…” diyebiliriz. Bu ağrılar gerçekten de büyüme ağrısı değildir. Hassas yapının sonucudur.

8. Migrenli Annenin Migrenli Çocuğu Olur

Yapılan çalışmalar migrenli annelerin %70-80 oranında çocuklarında da migren olduğunu göstermektedir. Migrenin genetik geçişi vardır. Çoğunlukla anneden geçen hipersensitif yapıdır. Bu nedenle migrenli anne kendi migrenine benzer bir migreni çocuğunda beklememelidir.

Hassas yapılı çocuğunuz varsa migrenli anne olarak dikkatli olmalısınız. Çocuğunuzun baş ağrıyor, karnı ağrıyor, ataklar halinde kusuyorsa aklınıza migren de gelsin.

Çocuklarda Abdominal Migren http://www.emelgokmen.com/migren-bas-agrilari/cocuklarda-abdominal-migren/

Çocuklarda Büyüme Ağrıları ttp://www.emelgokmen.com/migren-bas-agrilari/cocuklarda-buyume-agrisi/

Migren http://www.emelgokmen.com/hastaliklar/migren/

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.