SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Sürekli Yorgunsanız Fibromiyalji Olabilirsiniz! Fibromiyaljinin Tedavisi Var mı?

Fibromiyalji Belirtileri:

Sürekli yorgunluk hissiniz var mı? Sabahları yataktan sürünerek mi kalkıyorsunuz? Boynunuz, sırtınız veya vücudunuzda ağrıyan yerleriniz, kulunçlarınız var mı? Bir alışveriş poşeti taşımak bile sizi yoruyor mu? İçinizde birçok şeyi yapmak isteği ve enerjisi olmasına rağmen bedeninizde yapacak gücünüz yok mu?

İçinizde mutsuz değilsiniz ama sürekli mızmız, bir şeyler yapmaktan kaçınan birisi mi oldunuz? Bu durum depresyon ilaçları da kullanmanıza rağmen değişmiyor mu? Hormonlarınızda –tiroit, glikoz toleransında bozukluk, adet düzensizliği, yumurtalık kisti vb.- sorunlar var mı? Baş ağrınız var mı?

Tüm bunların bir bölümünü taşıyorsanız fibromiyalji yada yumuşak doku romatizması olabilirsiniz.

Fibromiyaljinin Tedavisi Mümkün:

Fibromiyaljiyi araştırırsanız tedavisi olmayan hastalıklar içinde yer aldığını göreceksiniz. İlaçlarla tedavisinin olmadığı doğrudur ama fibromiyalji tedavi edilebilir. Gökmen Yaklaşımı nedenleri bulup, integratif tıp yöntemlerinden özellikle nöral terapiyi kullandığında çözüme yaklaşılır. Nöral terapi tek başına yeterli olmaz aynı zamanda vücut balansını ayarlamak gerekir. Bu amaçla doğru diş sıkma tedavisi gerekli olmaktadır.

Genç ve orta yaşa yaklaşan kadınların yaklaşık % 1 kadarında fibromiyalji olduğunu istatistikler söylüyor. Bu oran çok daha yaygın olabilir. Çoğu kadın bu tabloyla yaşamını devam ettiriyor ve doktora gitmiyor. Bazıları da doktora gidiyor ama fibromiyalji tanısı konulmuyor ağrı kesici, antidepresan veriliyor. Çevremizde dikkat edersek böyle kadınlar mutlaka vardır.

Fibromiylajili Genç Kadının Öyküsü:

32 yaşında, mimar, genç kadın hastamın da hayatını çok olumsuz etkilemişti. Hastanın tipik fibromiyalji bulguları vardı (yaygın ağrılar, yorgunluk, bedende ödem vd.). Fibromiyaljide çoğunlukla görülen migren baş ağrısı yanı sıra son dönemde eklenmiş olan gerilim baş ağrıları mevcuttu.

Tedavi öncesi: “ Başım, boynum, sırtım her yerim ağrıyor. Sırt ağrım belime hatta kalça etlerime kadar iniyor. 1 aydır boynumu neredeyse oynatamıyorum, sırtımdaki ağrı hiç geçmiyor. Ağrıdan vazgeçtim bu genç yaşta enerjim kalmadı. Hiçbir şey yapacak gücüm yok. Aslında isteğim var ama gücüm yok. Uzun süre rahat oturup çalışamıyorum. Ayakta duramıyorum, sırtım hemen ağrımaya başlıyor. Yağmur yağacağını yaşlı romatizmalılar gibi bedenim sızlamasından anlamaya başladım.

Tüm bu yakınmalarım 3-4 yıldır, baş ağrılarım ise lise yıllarından beri var. Daha çok regl öncesi oluyor. Aralarda da aç kalırsam ya da çok stresliysem olabiliyor. Genelde başımın yarısında, zonklayıcı migren baş ağrılarım vardı. Son birkaç yıldır alnımda, tüm başımda ağırlık gibi çok şiddetli olmayan baş ağrılarım da olmaya başladı. Bu ağrılar bazen ayın yarısını buluyor. Sadece vücudum değil tüm başımda ağrımaya başladı.”

Tedavi sonrası: “Bu kadar iyileşebileceğimi düşünemiyordum. Fibromiyaljinin tedavisi yok diye ben de kendimi ağrılarımla yaşamaya alıştırmaya çalışıyordum. Ağrısız, yaşıma uygun enerjide yaşamak mümkünmüş. Önce yaşam enerjim dönmeye başladı, beraberinde ağrılarım yavaş yavaş kesildi. Şimdi eski enerjime döndüm. Birçok işe koşturabiliyorum. Yine de yorulmuyorum. Diş sıkmam için daha önce plak verilmişti. O plak hiç işe yaramıyormuş. Hocam bu işin uzmanı hocaya yönlendirince yapılanın çok faydasını gördüm ve iki plak arasındaki farkı çok iyi anladım.”

Bu hastanın var olan migreni üzerine fibromiyaljisi gelişmişti. Hayatta olan stres nedeniyle diş sıkması artmış ve sürekli olan gerilim baş ağrılarına neden olmuştu. Nöral terapi ve uygun bruksizm –diş sıkma- tedavisi ile hasta olması gereken yaşam kalitesine kavuştu. İlaçlardan kurtuldu.

http://www.emelgokmen.com/gokmen-yaklasimi

http://www.emelgokmen.com/bas-agrisi-tedavisi/gerilim-bas-agrisi-nedir

Yazının devamı...

Gerilim Baş Ağrısı ve Migren Ayrımı Nasıl Yapılır?

Migren ataklar halinde gelen şiddetli baş ağrısıdır. Gerilim baş ağrısı ise daha sürekli, şiddeti düşük, künt bir ağrıdır. Gerilim baş ağrısı ve migren büyük oranda birlikte görülen baş ağrılarıdır. Sadece migren veya sadece gerilim baş ağrısı olan hasta daha az oranda görülür.

Migren ve gerilim baş ağrısı en sık görülen baş ağrısı nedenleridir. Gerilim baş ağrısı oranı %40’ları bulabilir. Migren ikinci sıklıkla görülen baş ağrısıdır.

Gerilim baş ağrısı migrendeki gibi ataklar halinde gelmez. Daha sürekli bir ağrıdır ve tüm başta olur. Migren tüm başta olabilse de genellikle yarım baş ağrısı olarak gelişir. Migren tüm başta olursa, günlük yaşamı sürdüremeyecek düzeyde olan şiddeti nedeniyle gerilim baş ağrısından ayrılır.

Gerilim baş ağrısı günlük yaşam kalitesini bozar ancak sürdürmeyi engellemez. Migren günlük yaşamı engelleyecek düzeyde bir ağrıdır. Migrendeki bulantı kusma, ışık, ses, koku hassasiyeti gerilim baş ağrısında olmaz.

Gerilim baş ağrısı ve migren ayrımı önemlidir. Öncelikle ilaç kullanan hastalarda migren ilaçlarının sadece migren atakları sırasında oluşan damarlardaki genişlemeye karşı yapılmış damar büzücü ilaçlar olduğu unutulmamalıdır. Gerilim baş ağrısında ise kas spazmı ön plandadır. İlaç kullanılacaksa spazm çözücü düşünülmelidir.

Gökmen Yaklaşımı’nda nedene (etiolojiye) yönelik çalışma yapıldığı için bu ayrım o kadar önemli olmamaktadır. Hastanın migreni tetikleyen bozucu alanı varsa mutlaka düzeltilir. Bu alandan çıkan uyarımlar aynı zamanda kas spazmı da yapıyor olabilir. Çoğunlukla migren ve gerilim baş ağrısı birlikte olduğu için nedenlerde ortak olmaktadır ve düzelmede birlikte sağlanmaktadır.

http://www.emelgokmen.com/migren

http://www.emelgokmen.com/bas-agrisi-tedavisi/gerilim-bas-agrisi-nedir

Yazının devamı...

Migren Ağrısı Tutunca Ne Yapmalı?

Migren Ağrısı Nasıl Olur?

Migren deyince akla baş ağrısı gelir. Bu ağrı çok şiddetlidir. Hayatı sürdürmeniz çok güçleşir. Migren ağrısı çalışmayı, dinlenmeyi, eğlenmeyi, çalışmayı engelleyecek düzeyde şiddetli bir ağrıdır. Genellikle tek taraflı şakak, göz, baş yarısında olmakla birlikte tüm başta, alında, ensede, tepede olabilir.

Baş ağrısıdır ama tarif etmek zordur. Zonklayıcı, oyucu, saplanıcı, sıkıştırıcı, batıcı, patlayıcı, yanıcı benzeri tanımlamalar sıklıkla kullanılır.

Migren ağrısı sırasında kişi başını koparıp atmak isteyebilir. Başını duvarlara vurabilir. Başını yumruklayabilir. Sıkıca bağlayıp ya da bastırıp ağrıyı bir nebze azaltmaya çalışabilir.

Migren Atağı Sırasında Ne Yapılmalıdır?

Migren atağı başlangıcında alınan bazı ağrı kesiciler, migren özgü içeriği damar büzücü olan atağı durdurucu ilaçlar etkili olabilir. Mümkün olduğu kadarıyla ağrının başlayacağı hissedilir hissedilmez alınmalıdır. Ağrı zirve yaptığında morfin bile yapılsa fayda etmez. Migren ağrısının en zirve yaptığı dönemde damarlar genişlemiştir, dokuda ödem olmuştur. Ortalık savaş alanına dönmüştür.

Masaj, soğuk uygulama, başı sıkma gibi yöntemler de kısmi etkili olabilir. Annelerimiz başlarını tülbentle sıkarlardı. Şimdi soğuk migren bantları satılıyor.

Patates, karanfil, karabiber bağlayanlar var. cildi tahriş ettiği unutulmamalıdır. Alında ciltte yaralar oluşturuyor. Nane yağı veya naneli bazı cilde sürülen kremlerin kısmi etkisi olabilir.

Atak başladıktan sonra çok yapacak bir şey olmuyor. Mümkün olduğu kadarıyla uyaranın (ışık, ses, koku) az olduğu bir odaya çekilip atağı geçirmeye çalışmak gerekiyor.

Migrenin Tedavisi Nasıl Yapılmalıdır?

En önemlisi migrene bakışı değiştirmek gereklidir. Bu değişim hem hekimler hem hastalar açısından çok önemlidir. Hekimler migrenin bio-elektriksel bir hastalık olduğunu ve ilaçla tedavi edilemeyeceğini kabul etmeli ve ilaç bulma çabalarından vazgeçmelidir. Hastalar ise migrenin tedavisinin olduğunu kabul etmeli. Bu konuda arayış ve çaba içinde olmalıdır.

Migren bio-elektriksel bir olaydır. Tedavi edilebilir bir hastalıktır. Akupunktur, nöral terapi, gibi ilaç dışı tıp yöntemleriyle migrende iyi sonuçlar alınabilinmektedir. Migren tedavisinde Gökmen Yaklaşımı doğrudan nedene yönelik yaklaşımı ile çok başarılı olabilmektedir.

http://www.emelgokmen.com/migren

http://www.emelgokmen.com/migren-tedavisi

http://www.emelgokmen.com/gokmen-yaklasimi

Yazının devamı...

Migrenli Genç Kızın Baş Ağrısının Nedenleri

Baş ağrıları ve migren kadınlarda daha fazla görülüyor. Özellikle genç kızlık dönemleri ve otuzlu yaşlar migrenin arttığı, yeni ortaya çıktığı dönemlerdir. Gökmen Yaklaşımı’nda nedenler bulunarak çözümler üretilir. Genç kızlık döneminde yirmi yaş dişleri, otuzlu yaşlarda ise sezaryen, doğum kontrol hapı kullanılması gibi hormonları etkileyen müdahaleler ataklarda yoğunlaşmaya sebep olur.

Bazı hastalarda migrenin nedeni ya da nedenleri bulmak o kadar kolay olmayabilir. 19 yaşındaki, üniversite öğrencisi migrenli genç kızın öyküsünden nedenleri bulmaya çalışalım.

“Genelde bir yerden giriyor, sağdan ya da soldan gelip tüm başa yayılabiliyor, tam alnımda olabiliyor. Gözüme çok vurmuyor. Bulantı çok oluyor, bazen kusuyorum. Mideme hep vuruyor. İlkokulda baş ağrısı hafif karıncalanma gibi vardı. Ortaokulda yavaş yavaş başladı. Geçtiğimiz yıl çok şiddetliydi.”

Hastanın 6 yaşında bademcikleri alınmıştı, çocukluktan bu yana araba tutması vardı. Regl kanamaları düzensizdi.

Migrenin Çözümlemesi:

Bu hastada lise yıllarında dikkat çeken migren atakları olmakla birlikte çoğu liseli genç kızda olduğu gibi belirleyici etken yirmi yaş dişleri değildi. Belirleyici migren kaynağı bademcik bölgesiydi ama yirmi yaşların devreye girmesi atakların başlamasını kolaylaştırmıştı. Ayrıca regl kanama düzensizliğinin de nedeniydi.

Tedavide önce nöral terapi ile bademcik ameliyat bölgesi düzeltilip sonra yirmi yaşlar alınmalıdır. Bu hastada çok büyük olasılıkla diş sıkmaya bağlı gelişen alt yapı da vardı. O nedenle en son gece plağı takması gerekebilir.

http://www.emelgokmen.com/migren-tedavisi/nasil-yapilir

http://www.emelgokmen.com/egBlog/Blog/genc-kizlarda-migren-tedavisi

http://www.emelgokmen.com/egBlog/Blog/Migrenin_tedavisi_2

Yazının devamı...

Zona Ağrısından Nasıl Kurtulurum

Nevralji

Nevralji, sinirin ağrısı demektir. Ağrı kesicilerin etkisi hiç yoktur. Sinir herhangi bir şekilde zarar gördüğünde tüm vücudumuzdaki diğer yapılar gibi ağrıyarak cevap verir ama sinirin ağrısı nahoştur. Dayanılmaz olabilir. Trigeminal nevralji yüz sinirinin ağrısıdır. Zona ise daha çok gövde de olur ama bedenin her yerinde olabilir.

Zona ağrısı, Postherpetik nevralji nedir?

Su çiçeği virüsü olan zona zoster virüsü hepimizde vardır. Bu virüsler hayat boyunca omurga sinir çıkışlarında uykuya dalar. Bağışıklık sisteminin zayıfladığı durumlarda uyanır ve sinirin bedende aldığı yol boyunca ağrı, batma, yanma benzeri nevraljilere neden olur. Aynı bölge cildinde kızarıklık, içi su dolu kesecikler, yaralar oluşur. Genelde gövde de olur. Bu nedenle beden yarısını yarım kuşak gibi saran bir alanı kapsar.

Önce ağrı izleyen birkaç gün içinde ciltte lezyonlar olur, 2-3 hafta içinde iyileşir. Bazen ciltteki lezyonlar iyileşir ama ağrı geçmez. Zona ağrısı veya postherpetik nevralji adı verilen bu tablo çok sıkıntı verir, sürekli nevraljik ağrı çekmek hastayı bezdirir. Çok dayanılmaz ağrılardır. Nevraljik ağrılar hayat boyu kalıcı olabilir.

Zona ağrısı tedavisi

Nöral terapi bu hastalarda çok etkili olur. Çok basit uygulanabilir. Çünkü nöral terapi sinirlerde düzelmeyi sağlayan bir tedavidir. İlk haftalarda (akut dönem) uygulanırsa postherpetik nevralji gelişmez. İlk aydan sonra yani akut dönemi geçirmiş hastalara da uygulanabilir ama ilk ay uygulaması kadar hızlı etki göstermeyebilir. Hem doğal, hem de etkili bir tedavi yöntemidir. Nöral terapi tüm nevraljik ağrılarda etkili kullanılabilir. Çünkü sinirin kendisini tamir edebilmesini (rejenerasyon) sağlamaktadır. Yan etkisi yoktur. Uygulaması kolaydır. Çünkü sinirn kendisine uygulanmamaktadır.

Yazının devamı...

Ağrı Tedavisinde Gökmen Yaklaşımı

Migren ve Ağrı Tedavisinde Gökmen Yaklaşımı Nedir?

Dr. Emel Gökmen, 2004 yılından itibaren ilaç hekimliğini sorgulayarak hastalığın nedenlerini bularak tedavi etme perspektifinde çalışmaya başlamıştır. Ağrı alanında baş ağrısı, migren benzeri belli hastalıklar üzerinde spesifik çalışmaktadır. Sayısız hastadan aldığı neden- sonuç ilişkisi deneyimlerini, klasik tıp eğitimi, uzmanlık eğitimi, nöral terapi eğitimi ile başlayan takiben aldığı akupunktur, homeopati gibi diğer eğitimler ve integratif tıp alanındaki bilgilerle birleştirerek hastalıkları çözmede “Gökmen Yaklaşımı” tedavi algoritmasını geliştirmiştir.

İlgilendiği ve neden-sonuç ilişkisini çözdüğü hastalaıklar: Migren ve baş ağrıları başta olmak üzere, bel-boyun ağrıları ve fıtıkları, baş dönmesi ve kulak çınlaması, nevraljiler, fibromiyalji ve huzursuz bacak sendromudur.

Gökmen Yaklaşımı Nasıl Oluşturuldu?

Nöral terapi yaklaşımı tedavi algoritmasının ilk aşamasını başlatır. Dr.Gökmen migrenin tüm bulgularının otonom sinir sistemi disfonksiyonuna (çalışma aksamasına) bağlı olduğunu görerek, migrenin “bir beyin hastalığı” olduğu düşüncesinden tamamen uzaklaştı.

Nöral terapi yaklaşımındaki otonom sinir sistemine olumsuz uyarım gönderen “bozucu alanlar” tanımlamasından yola çıkarak migrenin tamamen “bir bozucu alan hastalığı” olduğu sonucuna ulaşmıştır.

Migren, otonom disfonksiyon ise tüm migrenlilerin nöral terapi ile düzeltilebileceği fikri oluştu.

Belli hastalıkları özellikle seçerek nöral terapi ile sistemi düzenlerken tedavideki alınan cevapları sürekli değerlendiren Dr.Gökmen “Şikayetler devam ediyorsa sistemde (hastanın bedeninde) çözülecek sorun vardır” düşüncesiyle sürekli nedenlere yönelik çalıştı.

Otonom sinir sistemindeki bozucu alanlar birçok hastalığa kaynaklık ettiği için otonom sinir sisteminin genel düzenlenmesi üzerine çalıştı. Her hastada tedavinin her aşamasında aldığı cevapları analiz etti.

Dr. Gökmen hastanın şikâyetleri ve ağrının özelliklerini çok iyi analiz edip nöral terapi yaklaşımındaki hastalık-zaman çizelgesini yaparak tespit ettiği bozucu alanlara nöral terapi uyguladı.

Tedavi sürecinde alınan iyi sonuçlara rağmen tüm hastalarda yaklaşım doğrulanamadığı için nöral terapide uygulanan enjeksiyonların bedendeki tüm bozucu alanları düzeltmekte yeterli olmadığı gerçeğini deneyimledi.

Bedendeki bozucu alanların büyük bir bölümü diş-çene kompleksinde yer almaktadır. Buradaki bozucu alanların ancak diş hekimleri ile çalışarak çözülebileceğini gördü. Hastaları tedavinin belli aşamalarında diş hekimlerine yönlendirdi ama iyi sonuçlar alamadı.

Bu alandaki bozucu alanların büyük bir bölümü diş hekimliği tedavilerindeki eksiklikten kaynaklandığı öngörüsüyle uzman düzeyinde çalışma gereksinimi olduğunu gözlemledi. Uzmanlarla çalışılmaya başladıktan sonra tedaviyi yönetme gerekliliği ortaya çıktı. Son aşamada tedaviyi yönetebilecek düzeyde diş hekimliği bilgisine de sahip olmak gerektiği için bu alanda çalışmalarını yoğunlaştırdı. Bu çalışmayla tedaviye direnç gösteren ya da uzun vadede geri dönen hastalık ve şikâyetler üzerindeki uğraşları belli sonuçlara ulaştı.

Spesifik çalıştığı hastalıklarda nedenleri belirledi. Bu nedenlere yönelik çalışmaları yıllar içinde tedavi sürecini hızlandırdı, kalıcılığını artırdı, çözümsüzlük duygusunu yok etti.

Yazının devamı...

Sezaryen ile Başlayan Migren

Sezaryen ile migrenin ilişkisi var mıdır? Tedavisi nasıl yapılır?

Migren bedendeki olumsuz uyarımlardan (bozucu alanlar) kaynaklanan bir hastalıktır. Bu olumsuz uyarım odaklarına ameliyat kesi bölgeleri de dâhildir. Sezaryen ile yapılan doğumlarda ameliyat bölgesi olumsuz uyarım üretir. Hastanın migrene yatkınlığı varsa migren ataklarını başlatabilir. Daha öncesinde var olan migrenin artmasına da yol açabilir.

Baş ağrısı ve migren değerlendirilirken ayrıntılı bir yaşam sorgulamasıyla yapılan zaman çizelgesi çok önemlidir. Bazen hastalar ağrı başlangıç zamanını net ifade eder. Çocuğunun doğumundan sonra başladığını net ifade eden hastaların büyük bir bölümünü sezaryenle doğum yapmıştır.

“Ben baş ağrısı nedir bilmezdim oğlumu doğurana kadar. Onun doğumundan sonra baş ağrılarım başladı. 5 yıldır migrenden çekiyorum.”

Bu hastalarda baş ağrısı tek taraflı ve ısrarla hep aynı taraftaysa farklı nedenler araştırmak gerekir ama tüm başta, alında olan baş ağrılarında jinekolojik bölge akla gelmelidir. Normal doğum hiçbir zaman bozucu alan oluşturmaz. Bozucu alanı sezaryen, doğum sonrası takılan spiral gibi müdahaleler yaratır. Jinekolojik bölgedeki bozucu alanın nöral terapi ile düzeltilmesi bu hastalarda önceliklidir.

Baş ağrısı ısrarla tek taraflı ise hasta sezaryenle doğurmuş olsa bile jinekolojik bölge ilk sıradaki bozucu alan değildir. Bu hastaların doğum öncesinde de çok önemsenmeyen migrenleri olabilir. Hamilelik dişleri çürütebildiği için ağrının olduğu taraftaki dişler ön planda değerlendirilmelidir. Bu hastalarda öncelikli diş tedavileri yapılmalı ikinci planda sezaryen bölgesi düzeltilmelidir.

Yazının devamı...

Doğum Sonrası Baş Ağrısına Dikkat! Ağrısız Doğumlarda Baş Ağrısında Ne Yapılır?

Doğum Sonrası Baş Ağrısı Olur mu?

Doğumu takip eden ilk günlerde baş ağrısı pek beklenen bir durum değildir. Hamilelik öncesi migreni olan hastalarda bile pek beklenmez. Ayrıca hamilelikte migrenin azalmakta ve doğumsan sonraki aylarda yeniden başlayabilmektedir. Doğum sonrası başımız ağrırsa eskiden migrenli olsak bile bazı durumlar aklımıza gelmeli ve hekime başvurulmalıdır.

Ağrısız Doğumlarda (Epidural Anestezi) Baş Ağrısı

Doğum sonrası ilk günlerdeki baş ağrısının en sık nedeni epidural anestezi ile doğumdur. Ağrısız doğum adı altında yaygınlaşan bu yöntemde müdahaleden dolayı beyin omurilik sıvısında (BOS) sızma gelişebilmektedir. Sızan sıvı nedeniyle beyinde basınç azalır, baş ağrısı gelişir.

Ağrısız doğuma bağlı baş ağrılarında ağrının yatar pozisyonda azalması ya da geçmesi çok tipik bir durumdur. Anne emzirmek için oturduğu anda yerçekiminin etkisi ile beyinde oluşan negatif basınç ağrıyı artırır. Bol sıvı alıp emzirme dışında sürekli yatarsa birkaç hafta içinde baş ağrısı geçer. Baş ağrısı dayanılmazsa ilaç olarak kafein verilebilir. Şiddetli ağrı üç gün sonrasında halen devam ediyorsa “blood patch” uygulaması yapılabilir. Yani hastanın kendi kanı omurilikteki epidural aralığa tekrar girilerek enjekte edilir.

Dural Sinüs Trombozu Nedir?

Daha nadir rastlanan ve çok ciddi olan tablo “dural sinüs trombozu”dur. Hamilelikte de görülebilen bu durum postpartum (hemen doğum sonrası) dönemde daha çok ortaya çıkar. Baş ağrısı bu durumun habercisi olabilir. Göz dibinde ödem (doktor tespit edebilir), epileptik (sara) nöbetler, felç gibi nörolojik bulgularla kendini gösterir. Hastaya acilen kan sulandırıcı tedavi başlanmalıdır.

Doğumu izleyen günlerde başlayan baş ağrılarında dikkatli olmak gerekir. Öncelikle eskiden olan migrenin tekrarladığı düşünülmemelidir. Migrenli anneler başım yine ağrıyor diye geçiştirmemelidir.

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.