SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Doğru Soruyu Sorarak Hayatınızı Değiştirin

Bazen işin içinden nasıl çıkacağını bilemiyorsunuz, kapana kısılmış gibi hissediyorsunuz değil mi?

-İstemediğiniz şeyleri yaşarken,

-Hedefinize yaklaşamadığınızı hissettiğinizde veya

-Hedefe yakın ama yine de “ahh işte yine eksik” dediğinizde otomatik olarak sorduğunuz soru nedir?

"NEDEN?" sorusu, değil mi?

Zannediyoruz ki biz “nedeni” bulduğumuzda başarıya ulaşacağız, sorunumuz düzelecek. Bu sorunun cevabı bizi hedefimize daha çok yaklaştıracak...

Halbuki tam tersi işliyor. Einstein'nın da dediği gibi

"SORUN"u bulmaya çalışma eylemi, anlık olarak bir rahatlık verse de -"Sorunla ilgileniyorum", "Sorumluluk alıyorum" düşüncesi - devamında ÇÖZÜME odaklanma sağlanamadığında aynı sorunu yaşamaya devam etmeye neden oluyor. Evet bazen sorunun kaynağını bulmak iyi oluyor çünkü “Hmmm evet ben hep böyle düşünüyor, böyle yapıyordum sonuçları da bunu doğurdu; demek ki çözüm benimle başlıyor” diye düşünmeye yardım edebiliyor.

Fakat burada kritik bir eşik noktası var ve o aşılmadığında, yani sorunu yaratan zihin noktasında kalmaya devam ettikçe “Nedeni Sorgulama Döngüsü” dediğim döngü başlıyor.

-İstenmeyen durum yaşanıyor

-NEDEN? sorusu soruluyor

(Çözüme odaklanılmadığında)

-Daha fazla istenmeyen durum oluşuyor

-NEDEN? sorusu tekrar soruluyor...

NEDEN sorusu bizi geçmişte tutar ve istemediğimiz durumu yaşamaya devam etmemize sebep olur. Değişim istemeyen ego zihninin en sevdiği oyunlardan biridir; hem sorunla ilgileniyor gibi hissedersiniz hem de aslında aynı yerde kalmaya devam edersiniz;)

Asıl sormanız gereken soru ise: "NASIL?"

Çünkü bu soruyu sorduğunuz anda zihniniz cevabı bulmak için alternatifleri ortaya koyacak, hedefinize sizi yakınlaştırabilecek aksiyon planlarını ortaya koyabilecek. Nasılı sormaya başlarsanız artık sorunu yaratan zihinde değil, çözümü gören ve ona nasıl ulaşacağını sorgulayan zihinde olabilirsiniz.

Hayatınızın kontrolünü elinize alın ve doğru soruyu sorun.

4 Adımda Bunu Uygulamaya Var Mısınız?

1. Adım: Şu andaki en çok istediğiniz şey ne ise onu yazın:

İş, İlişki, Para...

2. Adım: Şimdi soru cümlenizi oluşturun:

"NASIL ...... Kazanabilirim/Sahip olabilirim/Yaşayabilirim? "

3. Adım: Evreni dinleyin; meditasyon yapın, işaretleri izleyin, iç sesinizi duyun.

4. Adım: Mesajı aldınız, artık sıra "Adım Atmak" kısmında. Bilmek yetmez, adım atıp o enerjiye girmeniz gerekli. Başlayın, herşeyin tam olmasını beklemeyin.

Unutmayın Evren sizi isteğinize ulaştırmak için hazır ama siz yola çıkmak zorundasınız;)

Daha az kork, Daha çok SEV ve Daha fazla İZİN VER

Sevgilerimle,

Sevil ESKİCİOĞLU ÖZKAL

Yaşam Koçu ve Motivasyon Konuşmacısı

www.meditasyonum.com

Twitter: @SevilEskicioglu

Facebook: Sevil Eskicioğlu Yaşam Koçu

Yazının devamı...

Mucizeleri Yaratmak: NYC Hayali Bölüm2

Biz bir durumdan mutsuz olduğumuz anda, bizim için çalışan Evren, çözümü hazırlar. Ondan sonrası artık bizim İSTEDİĞİMİZ şey ve onun frekansıyla hizalanma sürecimizdir.

Biliyorum söylemesi yapmaktan kolay. Hele ki sevmediğiniz bir şartı yaşıyorken sevdiğiniz şeyin enerjisiyle nasıl buluşabilirsiniz???

Örneğin ayın sonunu zor getirirken, finansal olarak bolluk ve bereketi nasıl hissetmeye başlayacaksınız?

..........

Miami’nin bizim için yürümediği konusunda netleştikten sonra yavaş yavaş peki neresi olabilir düşüncesini hayal etmeye başladım. New York, San Francisco… Zaman içerisinde aslında şehirleri sayarken farkında olmadan yine kendimizi kısıtladığımızı ve çerçeveye odaklandığımızı fark ettim. Aslında önemli olan hangi şehirde yaşadığımız değildi ki! O şehirde nasıl hissettiğimizdi.

Bir tarafım New York’u gerçekten istersem olacağını biliyordu ama bir tarafım da bunun sorumluluğunu almak konusunda sorularla doluydu.

Söylem olarak “New York’a taşınmayı istiyorum” dememe rağmen, rahat hissetmiyordum. Aklımda hep bir sorgulama vardı:

-Acaba olacak mı?

-Acaba doğru tercih mi?

-Acaba New York'a gittiğimizde mutlu olur muyuz?

-Acaba Miami’yi zorlamamız mı gerekli?

Bu şüphe ve korku enerjisindeyken yine “istediğim şeyin enerjisiyle” buluşamıyorduk...

"Sevgim korkumdan baskın hale gelene kadar"

6 Mart günü bir karar aldım ve eşim ile de paylaştım: diye söyledim.

7 Mart pazartesi sabahı ilk gün olmak üzere sabahları meditasyonlarımın arkasından Alicia Keys’ den Empire State of Mind şarkısı ile birlikte vizyonlama yapmaya başladım. Vizyonlama sırasında Wall Street’te yürüyorum, Brooklyn’de köprüyü ve manzarayı izliyorum, metronun çıkışında eşim ile buluşuyorum. O kadar çok vizyonun içindeydim ki, gözümden mutluluktan yaşlar geliyordu.

Vizyonlama egzersizi bile bana doğru yolda olduğumu oraya ait olduğumu gösteriyordu ve vizyonlamanın sonuna şunu ekliyordum: ve bu teslimiyetle birlikte artık o kadar rahattım ki. Biliyordum yeni bir yaratım hikayesi geliyordu.

3 gün sonra, çarşamba günü vizyonlamanın sonuna Evren’e bir sorumu daha ilettim:

Bunun üzerinden 24 saat geçmeden Evren duymamız gereken, öğrenmemiz gerekenleri, yapmamız gerekenleri gösterdi ve New York’a taşınıyoruz!

Adımları hatırlayalım:

1- Ne istemediğini bilmek ve “Ne İstediğinle Netleşmek”

2- O isteğinin frekansına seni çıkaracak egzersizleri uygulamak :Bu örnekte benim vizyonlamayı uygulamam gibi

3- Güvenmek, İzin Vermek ve Adım Atmak:Evren’e bırakıp onun bize göstermesine izin vermem ve o "bizim çizdiğimiz yol olsun" egosunu bir kenara bırakarak onun yolunu görmeye kendimi açmam ve sonrasında da tabii ki önümüze gelen adımı atmamız.

Haydi şimdi ne istediğiniz konusunda netleşin, o gerçekleştiğinde nasıl hissedeceksiniz / nasıl bir siz olacaksınız ve o halinize çıkmak için o frekansı yaşamak için bugünden itibaren neler yapmaya başlayabilirsiniz?

Düşüncelerinizi sorularınızı duymayı çok isterim. Benimle paylaşabilirsiniz.

Evrene ve içinizdeki potansiyele izin verdiğiniz bir hafta olsun.

Daha az kork, Daha çok SEV ve Daha fazla İZİN VER

Sevgilerimle,

Sevil ESKİCİOĞLU ÖZKAL

Yaşam Koçu ve Motivasyon Konuşmacısı

www.meditasyonum.com

Twitter: @SevilEskicioglu

Facebook: Sevil Eskicioğlu Yaşam Koçu

Yazının devamı...

“NE İSTEMEDİĞİMİ” Biliyorum: NYC Hayali Bölüm1

Bir çok kişinin mevcut durumundan mutsuz olsa da aynı yerde kalmasına neden olan konulardan biri “AMA NE İSTEDİĞİMİ BİLMİYORUM” düşüncesidir.

Bazen o kadar uzun süredir aynı döngünün içinde olursunuz ki mutsuz da olsanız hareket edemezsiniz, çünkü bilinmezliktense MUTSUZ olduğunuz bilinen durum size daha güvenli gelir.

Eğer bu yazıyı okurken içinizden bir ses “Evet ya” diye sesleniyorsa, kalbiniz pat pat çarpıyor, karnınıza kramplar giriyorsa fark edin; “GERÇEK SİZE / POTANSİYELİNİZE” izin vermeniz için iç sesininiz size sesleniyor; çünkü MUTLU OLMAK sizin doğuştan hakkınız;)

Miami’ye taşınırken çok neşeliydim, Amerika’ya taşınıyordum, duyduğumuz havası ortamı çok güzel bir yere gidiyordum. Rüya gibi. Fakat bir süre, 3. aydan sonra, yavaş yavaş aslında buranın benim hayal ettiğim yer olmadığını anladım. Önce mutsuz hissettim, anlayamıyordum… Sonra mutsuz hissettiğim için bir yandan da suçlu hissettiğimi fark ettim. O arka tarafta kendimi eleştiren ses “Aaa nankörlük bu, yok yani, kaç kişi bunu ister biliyor musun” diye konuşuyordu. Bir süre duymazdan geldim, ciddiye almadım.

İşte bu da bizim şüphe duyma, isteme adımını atamama, kararsız olma sürecimiz.

Bu bahsettiğim süre yaklaşık olarak 3 ay sürdü;

-Biz mi burayı beğenemedik?

-Biz mi önyargılıyız?

-Acaba burası da iyi mi bende mi sorun var?

Aslında konu buranın iyi veya kötü olması değil. Konu benim & bizim burada mutlu hissetmememiz. Yani konu "Miami'nin -yani mevcut durumun-" benim için OK olmaması.

Bunu söylediğim anda bile biliyordum ki değişim olacak. Nereye taşınırız, nasıl olacak henüz o zaman şekillenmemişti aklımda, çok da önemli de değildi. En azından bildiğim bir şey vardıysa o da BUNU İSTEMEDİĞİM idi. Ve o anda değişim başladı. Çünkü istemediğimde netleştiğim anda aslında mevcut durumun dışına çıkabildim artık başka opsiyonlara kendimi açmıştım. Ve artık kurban gibi de hissetmiyordum çünkü SEÇİM yapmıştım: “Ok şu anda bunu yaşıyorum ama değiştireceğim”. Artık Miami’de yaşamak bile eskisi kadar rahatsız etmiyordu çünkü bunun geçici bir süre olduğunu bildiğim için, tam tersi burada geçen zamanın tadını çıkarmaya odaklanmıştım.

Çünkü o anda kurbanlıktan çıkmıştım.

Ve Miami’den New York'a taşınma hikayemiz böyle başladı: “Unutmayın önce bizim enerjimiz değişir, sonra Dünyamız değişir.”

Peki sizin şu anda istemediğiniz ne var?

-Ne istediğinizi bilmediğiniz için şu anda değiştirmek için hiçbir adım atamadığınız,

-Belki nasıl olacağı kısmı kafanızı bulandırdığı için,

-Belki nasılını bildiğiniz ama o adımların nasıl gerçekleşeceği kısmı gözünüzde büyüyen, sizi kapana kısılmış gibi hissettiren ne var?

NEYİ İSTEMİYORSUNUZ???

Merak etmeyin burada bırakmayacağım ama bu ilk adım SEÇİM YAPIP GÜCÜNÜZÜ HATIRLAMA/KURBANLIKTAN ÇIKMA adımı.

Bir sonraki blogda bu kararı verdikten sonra hangi adımlarla New York'a taşınma hayalimin gerçekleştiğini paylaşacağım. O zamana kadar NEYİ İSTEMEDİĞİNİZE karar verin ve bir sonraki blogda adımlarla mucizelere izin verin.

Daha az kork, Daha çok SEV ve Daha fazla İZİN VER

Sevgilerimle,

Sevil ESKİCİOĞLU ÖZKAL

Yaşam Koçu ve Motivasyon Konuşmacısı

www.meditasyonum.com

Twitter: @SevilEskicioglu

Facebook: Sevil Eskicioğlu Yaşam Koçu

Yazının devamı...

Kendinize Format Atmaya Hazır Mısınız?

Ken Keyes, Jr; "Çocukluğunda aldığın kararlardan, programlanmandan sorumlu değilsin. Fakat artık bir yetişkin olarak bunları düzeltip / düzeltmeme sorumluluğu %100 sana ait. Başkalarını suçladığın anda değişim gücünü bırakıyorsun" diye ne güzel söylemiş.

Kişisel Gelişim ile ilgileniyorsanız;

-Çocukluğunuzun sizi sınırlandıran inançlarınız üzerinde etkisi olduğunu,

-İlişki yaşadığınız kişileri seçerken aile bireylerinizin benzerleri veya tam zıtlarını seçtiğinizi,

-Kendinizi yetersiz, çirkin, başarısız bulma kararlarınızı alırken ailelerinizin davranışlarının, sözlerinin etkisi olduğunu,

-Hatta şu anda ne kadar paranız olduğunun bile çocukken aldığınız kararlarla bağlantısı olduğunu öğrendiniz.

Buraya kadar sorun yok. Farkındalık çok güzel bir adım, başlangıç noktası. Peki ya sonrası?

Eğer bu noktada kalırsanız sadece "öğrenmiş" olursunuz, hatta belki onları suçlayarak kurban rolünü yaşarsınız ve gücünüzü bırakırsınız.

Kişisel Gelişim ile ilgilenen birçok kişinin maalesef takıldığı nokta "problemi" aramak, "problemi" bulmak ve "problemi" konuşmak.

Sürekli sorunu, sorunun nereden geldiğini, nelere sebep olduğunu konuşmak konuşmak ve konuşmak! Çünkü zihin "tanımadığı çözüme" odaklanmaktansa "bildiği probleme" odaklanmayı tercih ediyor. Bir onkoloji uzmanının kanseri tanımlamasına benziyor, "Vücudun aklı karışıyor ve tümörü korumaya başlıyor"...

Peki bu döngüyü nasıl kıracaksınız?

Çocukken "doğru" diye yorumlayarak aldığınız fakat şu anda size hizmet etmeyen, ilerlemenizin, mutluluğunuzun önünde duran inanç sistemlerini nasıl değiştireceksiniz?

Bilgisayarınıza virüs girdiğini düşünün. Ne yaparsınız?

Belki "Ya nereden kaptım acaba, tekrarlamasın" dersiniz ama sonra tekrar onu çalışır hale getirmeyi düşünürsünüz değil mi? İçindeki korumak istediklerinizi seçer ve doğru çalışmayan yerlere bir format atarsınız;)

Haydi gelin şu anda size hizmet etmeyen düşüncelere format atmaya, uzun süredir sizinle olan düşüncelerden başlayın!

1- SINIRLANDIRAN DÜŞÜNCELER (İNANÇLAR)

Öncelikle şu anda üzerinde çalıştığınız, değişmesini istediğiniz "Gelişim Alanlarını" listeleyin. Kategorileri yazın; Aşk, İş, Sağlık, Beden, Para ... gibi

Sonra her birinin altına "Ailenden bu konuda neler duydun/gördün?" sorusunun cevaplarını yazın. Burada özellikle "negatif" yani şu anda hizmet etmeyen sınırlandıran düşünceleri yazın.

Örneğin aşk hayatınızda ilerleme istiyorsunuz ve bunu düşünürken soruyu okuduğunuz anda aklınıza küçükken duyduğunuz "Aşk yoktur, bitiyor" cümlesi geldi ve siz bunun gerçek olmasını istemiyorsunuz, yazın.

Filtrelemeyin, bu yazı sadece sizde kalacak, açık olun kendinize.

Korkmayın, burada niyetiniz aileye kızmak, onlar için kötü düşünmek değil. Sonuçta onlar da başka inanç sistemlerinden etkilendi.

Şu anda istediğiniz tek şey sizi sınırlandıran kalıplardan çıkmak.

Listeniz örneğin aşağıdaki gibi olmalı:

Aşk

-Sınırlandıran Düşünce

-Sınırlandıran Düşünce

İş

-Sınırlandıran Düşünce

-Sınırlandıran Düşünce

Sağlık

-Sınırlandıran Düşünce

Para

-Sınırlandıran Düşünce

Listeyi yazdıktan sonra;

-Öncelikle, bunları görüp dehşete kapılmıyorsunuz:)

-3 defa derin nefes alıp bırakın ve o rahatlamayı hissedin!

Bunları fark edip gelişim noktalarınızı saptıyorsunuz, hazine bulmuşsunuz gibi düşünün! Bir danışanımla seans sırasında benzer çalışma yaptığımızda çok tatlı bir tepki vermişti; "Oooo, ben bunları bunları düşünüyorsam çok normal şu anda böyle olaylar yaşamam" ve ardından birkaç egzersizle bile en önemli kalıpları değiştirdikçe omuzlarından kalkan yükü ve değişimi görmek çok güzeldi.

Geçmişteki duyduklarınızın, yaşadıklarınızın bugününüzü etkilemesine izin vermek istemiyorsanız çocukluğunuzdan beri onlarca kez izlediğiniz filmi artık yenisiyle değiştirme zamanı gelmedi mi?

"Çok fazla, altından kalkamam" dememeniz için şimdi çalışma alanınızı daraltacağız. Yazdığınız cümlelerin yanına size ne kadar GERÇEK geldiklerini yazın (1-10 skalasında);

1-"Ehhh yok ya inanmıyorum"

10-"Bunun gerçek olmasını istemiyorum ama bu bana %100 gerçek geliyor"

2- YENİ CÜMLELER

Değiştirmek istediğiniz, sınırlandıran cümlelerin yanına yeni cümlelerinizi yazın. Örneğin: Sınırlandıran cümle: "Para zor kazanılır"

Öncelikle kocaman bir çarpı atın bunun üzerine sonra da yazın:

Yeni cümle: "Rahatlıkla para kazanıyorum"

Eğer yeni cümleye çok direnç hissediyorsanız, yazmak bile zorsa sizin için,

"Rahatlıkla para kazanabileceğime inanmayı seçiyorum" yazın.

3- DEĞİŞTİR

Her bir kategoriden en yüksek nota sahip olan düşünceyi seçin. Birden fazla aynı yüksek not var ise iç sesinizi takip edin ve bir tanesini alın! Her seferinde odaklandığınız bir konuyu dönüştürürsünüz ve dönüştükçe inancınız artar ve tekrar tekrar listeye geri dönüp üzerinde çalışabilirsiniz.

Sizi sınırlandıran düşüncelerinizi buldunuz, yeni cümlenizi oluşturdunuz, şimdi değişim zamanı!

-Olumlama Cümlesi: Her sabah güne "Bugün bu hikayeye farklı bakmayı seçiyorum" diyerek başlayın.

-Örnek Bulmak: Eski düşüncenizin doğru olmadığını / Yeni düşüncenizin doğru olduğunu gösteren örnekler bulmak (30 gün boyunca her gün üç adet örnek)

Örneğin, "Zengin insanlar kötüdür, bencildir" diye değiştirmek istediğiniz bir cümle var ise, bunun doğru olmadığını gösteren örnekleri bulun.

Seçiminizi yapın ve kendinize format atın:

Nelere inanmak, neleri yaşamak istiyorsunuz?

Daha az kork, Daha çok SEV ve Daha fazla İZİN VER

Sevgilerimle,

www.meditasyonum.com (Ücretsiz Meditasyon)

Twitter: @SevilEskicioglu

Facebook: Sevil Eskicioğlu Yaşam Koçu

Yazının devamı...

Star Wars'dan çıkarılacak 3 Yaşam Dersi - Dikkat Spoiler İçermez!

Soru: Star Wars çılgınlığını anlamlandıramayanlardan mısınız, yoksa "Amannn ne var ki bu kadar abartılacak" diye soranlardan mı?

Seriye "Kişisel Gelişim" gözüyle bakmaya ne dersiniz?

Star Wars hayranıysanız bir de spiritüel öğreti gözüyle bakmak hoşunuza gidecek, eğer "yok ben izlemedim, ilgimi çekmiyor, fantastik" diye düşünenlerdenseniz, yazıyı okuyunca belki de Star Wars serisini merak ederek izlemek isteyeceksiniz?

Uzun yıllar sadece "May the Force be with You / Güç Seninle Olsun" sözünü duyduğum, televizyonda parça parça sahnelerini izlediğim seriyi, kişisel gelişim, Evren, Güç kavramlarıyla tanıştıktan sonra izlediğimde hayran oldum!!! Ve işte o zaman, "nasıl oldu da bir fantastik film serisi bu kadar büyük kitleler takipçiler yaratır, bir döneme şekil verir" daha iyi anladım.

Çünkü farkında olsak da olmasak da;

İçimizde bir GÜÇ var ve onu yansıtan bir şeyle karşılaştığımızda hissediyoruz!

Hayranlığımı merakım izledi...

Nasıl olur da bir adam bunları böylece filmin içine yerleştirmiş, bu kurguyu düzenlemişti...

George Lucas'ın hayatını okuyunca, cevap açıktı: 20 yaşından beri Meditasyon yapan birinin "güç" ten bahsetmesi şaşırtıcı değildi.

Şimdi gelelim favorim olan; her biri başlı başına üzerine sayfalarca yazılabilecek 3 Yaşam Dersine:

1- “Your focus determines your reality.” / Odağın gerçekliğini belirler. Qui-Gon Jinn

Episode 1'de geçer.

Usta Jedi Qui-Gon Jinn, Anakin Skywalker ile konuşurken bu sözü kullanır. Hayatı dönüşümde olan küçük çocuğa yardım etmeye çalışmaktadır. Gerçekliğini onun belirleyeceğini söyler.

Ne düşünürsek, neye odaklanırsak o bizim gerçekliğimiz oluyor.

Eskiler güzel söylemiş ama maalesef odak korkudan kaçmak olduğu için şöyle öğrenmişiz, "Korktuğum başıma geldi".

Peki ya korkmayıp istediğimiz şeylere odaklansak ve izin versek nasıl olur?

2- “Do. Or do not. There is no try.” /Ya Yap. Ya da Yapma. "Denemek" Yok.

Episode 5'de geçer.

Usta Yoda, Luke Skywalker ile konuşurken bu sözü kullanır. Skywalker'ın XWing'i bataklığa saplanmıştır. Daha önce gücü taşları hareket ettirmek gibi ona göre daha kolay olan şeylerde kullanan Luke, artık XWing'i bataklıktan kurtarmak için kullanacaktır. Yoda'ya "taşları hareket ettirmek ayrı, onu çıkartmak ayrı" der. Yoda "Sadece senin zihninde farklı. Öğrendiklerini unutman (unlearn) gerek." der. Luke "Ok, Deneyeceğim" dediğinde de, Yoda "Ya Yap. Ya da Yapma. Denemek yok." der.

Sonrasında heyecanla Luke'un başarılı olmasını umarak izleriz, fakat olmaz...

Luke "çok büyük, imkansız birşey istiyorsun" diyerek gider.

Yoda gücü arkasına alarak XWing'i bataklıktan çıkardığında, Luke "inanamıyorum" der.

Yoda yine efsanevi bir yorumda bulunur "İşte o yüzden başaramadın"!

Aldığınız bir karara, aksiyona, "denemek" niyetiyle başladığınızda en ufak aksilikte "yapamadım" diye pes edecek, "olmadı" diye vazgeçeceksiniz.

Halbuki siz inandıktan ve karar verdikten sonra önünüzde ne durabilir ki?

"OL" ve "YAP"!

3- “Your eyes can deceive you. Don’t trust them.” / Gözlerin seni aldatabilir. Onlara güvenme. Obi-Wan Kenobi

Episode 4'de yer alan bir sahnedir.

Luke'un ışın kılıcı ile antrenmanı sırasında Obi Wan Kenobi ile Luke arasında geçer.

Obi Wan: Jedi, gücün kendisinde aktığını hissedebilir.

Luke: Yani bizi kontrol ettiğini mi söylüyorsun.

Obi Wan: Kısmen, aynı zamanda güç senin komutlarına da uyar.

Bu arada hareketli cisme ışın kılıcıyla vurmaya çalışan Luke başarısız olmaktadır.

Obi Wan onun gözlerini kapatacak bir kask geçirir başına ve "Bir daha dene. Bu sefer bilinçli zihnini bırak ve iç güdünü takip et" der.

Luke "Göremiyorum bile, nasıl savaşacağım" dediğinde,

Obi Wan " Gözlerin seni aldatabilir. Onlara güvenme. Hislerine izin ver" der ve Luke başarır!

Biz de sadece mevcut durumda yaşadıklarımızı gözlemler ve kendimizi bunlarla kısıtlı tutarsak, yarın aynı durumları yaşamaya devam ederiz. İhtiyacımız olan ego sesini susturmak ve iç sesimizle daha çok hareket etmek.

Gözlemlediklerimiz, iç dünyamızın dışa vuran deneyimleri. Onları değiştirmek istiyorsak önce iç dünyamızı değiştirmeliyiz.

Klasik bir örnektir, pazarlamacılar çok kullanır. Kırmızı araba almaya karar verirsiniz, sonra her yerde Kırmızı araba görürsünüz. Buna tersten bakalım. Demek ki her yerde Kırmızı araba görüyorsanız, siz Kırmızı araba düşünüyorsunuz.

Eğer Siyah araba almak istiyorsanız, etrafınızda onu görmek istiyorsanız, ne düşünmeye başlayacaksınız?

Güç Sizinle Olsun!

Daha az kork, Daha çok SEV ve Daha fazla İZİN VER

Sevgilerimle,

Sevil Eskicioğlu Özkal

Yaşam Koçu ve Motivasyon Konuşmacısı

www.meditasyonum.com

Twitter: @SevilEskicioglu

Facebook: Sevil Eskicioğlu Yaşam Koçu

Yazının devamı...

Süt İçin Nalbura Gitmeyi Bırak: İsteklerini Doğru Yerde Ara!

Şu anda şikayetçi olduğunuz, sizi mutlu etmeyen ve ısrarla aynı yerde durduğunuz neler var? Hayallerinizle hizalı olmadığını hissettiğiniz, hizmet etmeyen ama ısrarla devam ettiğiniz...

Artık yürümeyen ilişkiniz?

-Siz ısrarla süt satın almak için çabalarken, sadece çekiç ve testere sunan!

Artık yürümeyen işiniz?

-Siz ısrarla rafların arasında süt ararken, elinize çivi batan!

Artık size hizmet etmeyen bir hoca/kitap/öğreti?

-Siz ısrarla organik süt ararken, kireç ve alçı getiren!

Ve bir düşünün, ne kadar çok kızdığınızı!

Sevgilinize/Eşinize, Yöneticinize, Çalıştığınız şirkete, Aldığınız eğitime/Okuduğunuz kitaba, Yaşadığınız şehre!

Size istediğiniz şeyi vermediği için ne kadar çok kızdığınızı düşünün!

Şimdi şu soruya açıkça cevap verir misiniz? "Neden süt almak için nalbura gitmeye devam ediyorsunuz?"

Çok yakın bir arkadaşım, aylar boyunca bir görev değişikliği beklemişti. Fakat olmuyordu. Zorluyordu, aslında iç sesi başka birşey istediğini ona söylüyordu ama o yine de mevcut yerde bu değişimi gerçekleştirmeye zorluyordu. Yöneticisi değişti, çalıştığı ortam değişti, sanki herşey onun aleyhine işliyor gibiydi. Aslında onun için çalışan Evren ona çıkmaz sokağı gösteriyordu, ama o ısrarla "burada olmalı o istediğim süt" diye rafları karıştırmaya devam ediyordu.

Ta ki kurbanlığı yaşamaya "yeter" diyene, hayatının kontrolünü eline almaya karar verene kadar!

Önce oturup ne istediğinde netleşti. Korkmadan, sınır koymadan. Ne istediğini, önceliklerini belirledi. Hayalini, isteğini yazarken bile mevcut koşullarının sınırlandırmasını hissediyordu. İdeal işini tanımladı, o işe neler katacağını, neden o iş için ideal olduğunu.

Vizyonlama yaparken çalıştığı şirkete olan bağımlılığını kopardı. Orası da olabilirdi, başka bir yer de. Şirket sadece detaydı, asıl istediği o çalışmak istediği ortam, şartlar, ve hepsinden önemlisi "nasıl hissedeceği, nasıl çalışacağı"ydı.

Ve bunu yaptıktan sadece 2 hafta sonra istediği pozisyonla yolları kesişti ve 6 yıllık çalıştığı şirket ile yollarını ayırdı. Çok sevdiği bir çalışma ortamında, çok sevdiği bir yöneticiyle ve çok sevdiği bir işte çalışmaya başladı!

Bazen bir isteğimizi hayatımıza dahil edebilmek için birşeylerden vazgeçmemize gerek olmaz; boş zamanınız varsa bir hobiye rahatça başlamak gibi.

Bazen ise mevcut şartlar bize hizmet etmiyorsa onlarla vedalaşmamız ve

vedalaşmayı yapamamamızın önündeki blokajlarımızı "korku, şüphe, suçluluk"

kaldırarak hayalimize doğru ilerlememiz gerekir...

Neler var hayatınızda bir süredir (siz o süreyi biliyorsunuz) gitmediğini, ilerlemediğini gördüğünüz, her gün sizi biraz daha aşağıya çeken ve çözüm bulamadığınız?

Tam olarak ne istiyorsunuz?

Değişim için korkularınız ne?

Hayalinizin gerçekleşmesi için üzerinize düşenleri yapmaya hazır mısınız?

Güvenin!

Siz ısrarla size süt sunmayan nalbura gitmeyi bıraktığınızda Evren önünüze şimdiye kadar gördüğünüz en güzel organik sütü satan marketi çıkaracak!

Nereden mi biliyorum? Çünkü hikayedeki bendim. Çünkü o hayalimi tanımlayıp zihnimde mevcut şirketimden ayrıldığım anda özgür hissetmeye başlamıştım. Çünkü artık doğru yolda olduğumu biliyordum. Çünkü sonraki işim gerçekten tam da istediğim gibiydi!!!

Yaşadığınız durumun sizi tutsak etmesine izin vermeyin,

İsteklerinizi Doğru Yerde Arayın!

Daha az kork, Daha çok SEV ve Daha fazla İZİN VER

Sevgilerimle,

Sevil Eskicioğlu Özkal

Yaşam Koçu ve Motivasyon Konuşmacısı

www.meditasyonum.com (Ücretsiz Meditasyonumu indirebilirsiniz)

Twitter: @SevilEskicioglu

Facebook: Sevil Eskicioğlu Yaşam Koçu

Yazının devamı...

Kendinize Bir Hediye Verin: "Meditasyon"

Daha önce meditasyonun faydalarını okuduğunuza, duyduğunuza eminim. Artık neredeyse Nasıl daha fazla para kazanırım? sorusunun cevabında bile meditasyonu adımlar arasında görmek mümkün.

Biraz garip geldiğinin farkındayım çünkü alışık olmadığımız bir tavsiye. Herkes çok çalışmamız gerektiğini, xxx bilgisayar programlarını öğrenmemiz gerektiğini söyler fakat kimse "bak bir kaç dakika anda kalıp Evreni dinlersen hayatın bambaşka olacak, boyut atlayacaksın” diye söylemez. Daha doğrusu "söylemezdi."

Sadece bir kaç temel faydasını sıralayacak olursam; meditasyon yapmak;

-Kan basıncını düşürür,

-Anksiyete ataklarını azaltır,

-Strese bağlı baş ağrısı, ülser ve kas ağrılarını azaltır,

-Serotonin üretimini arttırır, duygusal modunuzu ve davranışlarınızı olumlu etkiler,

-Bunalmış veya duygusal olarak tükenmiş hissettiğiniz anlarda iyileştirir ve sakinleştirir,

-Enerjinizi yükseltir,

-Yaratıcılığınızı arttırır.

Ek olarak;

-Meditasyon yaptığınızda sakin ve neşeli hissedersiniz, bu da Evrenin enerjisi ile hizalanmanıza ve istediğiniz şeyleri daha kolay ve hızlı yaratmanıza yardımcı olur.

Bedeninize ve ruhunuza bir hediye verin: Meditasyon.

Meditasyon yapmak için ihtiyacınız olan 3 şey:

1- Karar Vermek

-Hayır! "Meditasyon yapmak için kendinizi dış dünyaya kapatmanıza, bütün gününüzü ashramda geçirmenize gerek yok:)

Filmlerde gördüğünüz sahneleri unutun. "İlk Aşk İlk Dans" filmindeki gibi dans edemiyorsunuz diye dansa gitmekten uzak kalmıyorsanız, sabah 4.30'da uyanıp saatlerce meditasyon yapmıyorsunuz diye meditasyona şans vermeme düşüncesini bırakın.

-Evet! "Zihninizi susturabilirsiniz." :)

"Ama benim aklıma bir sürü düşünce geliyor, o boşluk hissine giremiyorum" diye düşünebilirsiniz. Çok normal. Bunu kas yapmak gibi düşünün. Zamanla gelişecek. Başlangıç olarak rehber eşliğinde yapılan meditasyonlarla başlayın. Yönlendirmeler sayesinde "İşe ne giysem?" "Ne yemek yapsam?" sorularını düşünemeyeceksiniz.

Şu anda bir karar verin ve mucizelerle tanışın!

2- Uygun Ortam

Meditasyonu sadece yoga salonlarında yapabileceğiniz gibi bir düşünceyle kendinizi sınırlamayın.

-Evde meditasyon yastığı ile kendinize "meditasyon köşesi" yapabilir,

-Yoga matınızı kullanabilir,

-Yatağınızın üzerinde bile yapabilirsiniz.

Gün içinde stresli bir anda sakinleşmek istiyorsanız; metroda, parkta hatta yürürken bile meditasyon yapabilirsiniz.

"Mükemmelin peşinden koşma" oyununa gelmeyin ve ertelemeyi bırakın. Siz karar verdikten sonra her yerde meditasyon yapabilirsiniz. (Önemli toplantı öncesinde iş yerinizin tuvaletinde bile)

3- Vakit

Artık "Ama vakit bulamıyorum" bahanesini bu yazıyı okuduktan sonra kullanamayacaksınız:)

İsterseniz 1 dakika yapın amaanda kaldığınız her an” sizin için hediye! İşte size bir dakika kadar bir sürede uygulayabileceğiniz bir meditasyon nefesi:

5 sn boyunca nefes alın,

5 sn boyunca nefesi tutun,

5 sn boyunca nefes verin,

5 sn boyunca nefesi dışarıda tutun.

Meditasyonun faydalarını gerçekten yaşamak istiyorsanız; düzenli yapmanız gerekiyor. Günde sadece birkaç dakika. İlk başlarda zorlansanız bile daha sonra gününüzün en keyifli dakikaları olacağına emin olabilirsiniz.

Zamanın sizin için uzadığını, içinden çıkamadığınız sorunlar için ideal cevapların size geldiğini ve en mutlu halinizi yaşadığınızı fark ettiğinizde; her şeyin "Karar Vermek" le başladığını hatırlayıp kendinize bu kararı verdiğiniz için teşekkür edeceksiniz.

Eğer rehber eşliğinde meditasyon yapmak isterseniz; sizler için hazırladığım ücretsiz meditasyon kaydını www.meditasyonum.com dan indirerek güne enerjik, sevgi dolu ve neşeli başlayabilirsiniz.

Daha az kork, Daha çok SEV ve Daha fazla İZİN VER

Sevgilerimle,

Sevil Eskicioğlu Özkal

Yaşam Koçu ve Motivasyon Konuşmacısı

Twitter: @SevilEskicioglu

Facebook: Sevil Eskicioğlu Yaşam Koçu

Yazının devamı...

Yeni Bir İlişki İçin Yol Haritası- Sevgi Dolu İlişkiye Giden Yolda Atmanız Gereken 4 Adım

Yalnız olmaktan sıkıldıysanız ve sevgilinizle el ele olmanın hayallerini kuruyorsanız, aşağıda sıralanan “sevgi dolu ilişkiye giden yolda atmanız gereken 4 adımı” takip edin.

Adım adım, hem sevgiyi daha fazla hissetmeye başlayacak, hem de ilişkiniz için temelleri atmış olacaksınız.

1. Adım: Kalbinizi açın, sevmek için sevgiliniz olmasını beklemeyin

“Hayatımda birisi olduğunda sevgi dolu hissediyorum” diye düşünüyorsanız, size bir sır vereyim: “Sevgiliniz olduğu için öyle hissetmiyorsunuz, öyle hissettiğiniz için sevgiliniz oluyor.”

Bir kadın mutlu olduğunda, eğlenceli hissettiğinde ve sevgisini gösterdiğinde, ışıltısı çok güçlüdür. Mıknatıs gibidir. Mıknatısın gücü içinden gelir. Ve o mıknatısı aktive etmek istiyorsanız, sevgi vermeye başlamalısınız.

Sevmek için illaki sevgiliniz olmasına gerek yok. Önce kendinizi severek başlayın. Kendinizle olan ilişkinizin yansımalarını gelecekti ilişkinizde göreceğinizden şüpheniz olmasın. Sevgi dolu, huzurlu, keyifli ilişki için; önce kendinize sevgi gösterin, kendinizi şımartın, kendinize yumuşak davranın. Kendinizi sevmeyi öğrenmeye ihtiyacınız yok, çünkü aslında onu zaten biliyorsunuz. Sadece eğer son zamanlarda unuttuğunuzu fark ederseniz, hatırlamak için harekete geçin. Her gün ayna karşısında kendinizi takdir edin, “kendimi çok seviyorum” diye tekrarlayın.. Bu basit egzersizi 30 gün boyunca sürdürün.

Sevgi vermeyi kendinizle de sınırlamayın, çevrenize de sevgi göstermeye başlayın. Ailenize, arkadaşlarınıza…

2. Adım: Korkularınızdan özgürleşin

İlişkilerin en büyük düşmanıdır “korkular”. Çünkü korkunun var olduğu yerde sevgi var olamaz; sevginin var olmadığı yerde ise ilişki yaşanamaz!

Flört aşamasında en çok karşı tarafın reddetmesinden, geçmiş ilişkilerdeki senaryoların tekrarlanmasından ve tekrar acı çekmekten korkarız. Eğer sevgimiz ve heyecanımız, bu korkuları aşamaz ise de, incinmekten korktuğumuz için karşı taraf reddetmeden biz kendimizi reddederiz, risk almaktan korkup sevgi ihtimalini geri çeviririz.

İlişkiye başladıktan sonra yaşanılan korkular ise çoğunlukla; “ya daha öncekiler gibi olursa”, “ya biterse” senaryolarının zihinde sürekli dönmesi olarak kendini gösterir. Ve maalesef asıl bu korkular yüzünden ilişkimiz biter. Çünkü kaybetmekten korktukça bağımlanırız, bağımlandıkça daha çok korkarız… Ve hatırlayalım, “korkunun var olduğu yerde sevgi var olamaz”.

Artık ilişki yaşamanızın önündeki en büyük engelin ne olduğunu biliyorsunuz. Peki şu anda ilişki yaşamanızın önünde engel olduğunu hissettiğiniz en büyük korkunuz ne?

Belki reddedilmekten korktuğunuz için adım atmıyorsunuz veya aldatılmaktan korktuğunuz için ciddi bir ilişkiden uzak duruyorsunuz? Terk edilmek, acı çekmek, tercih edilmemek… Korkunuzu bulun. Korkulardan kaçmak bizi korkularla yaşamaya hapseder, korkuyu hissetmeye izin verip bırakmak ise bizi özgürleştirir.

Gözlerinizi kapatın, meditasyon süresince uzun, derin nefesler alın. Sonra korkunuzu düşünmeye başlayın ve elinizi vücudunuzda korkunuzu hissettiğiniz noktanın üzerine koyun. 90 saniye kadar korkunuzu hissedin. 90 saniyenin sonunda iki elinizi birden kalbinizin üzerine koyarak burundan derin nefes alın, ağızdan nefesi bırakın. Bu nefesi 3 defa tekrarlayın.

3. Adım: Geçmişin yüklerinden arının

Her ilişkiye taşınan bavullar vardır.

İçleri geçmiş ilişkinin kırgınlıkları, kızgınlıkları, yaşanan pişmanlıklar ve“İlişkiler nasıl olmalı-olmamalı”, “Bugün buluşmak isterse beni önemsiyor demektir”, “Mesaj atmadıysa ilgisi yok demektir” kalıpları ile dolu olan.

Bu sefer bir iyilik yapın ve o bavulları kapının dışında bırakın. Kendinize ve karşınızdakine şans verin. Anda kalarak onu tanımaya çalışın. Aklınızdan geçen “sebep-sonuç” ilişkilerinin geçmişten gelen bilgilere dayandığını hatırlayın.

4. Adım: Kendinizle randevuya çıkın

“Sevgilim olunca yapacağım” diye ertelediğiniz programlara, kendinizi kısıtladığınız maddelere bir bakın. Bu program, belki sevdiğiniz bir restaurantta yemek, belki sinema, belki de yurtdışı gezisi olabilir.

Bunları yaşamak için kendinize niye bir şart koyuyorsunuz?

Kendinizle randevuya çıkın: Kendinizi yemeğe çıkarın, kendinizi sinemaya davet edin, kendinize çikolatalı kek ile kahve ısmarlayın ve bunları yaşarken çok eğlenmeyi unutmayın.

Daha Az Kork, Daha ÇOK SEV ve Daha Fazla İzin Ver

Sevgilerimle,

Sevil Eskicioğlu Özkal

Yaşam Koçu ve Motivasyon Konuşmacısı

www.meditasyonum.com

Twitter: @SevilEskicioglu

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.