46’ncı Altın Portakal Film Festivali’nde sadece filmler yarışmıyor... Konserler, sergiler, paneller, film gösterileri, galalar, basın toplantıları birbirini izliyor...
Festivalin bu yoğun gündeminde etkinlikler acaba ne denli karşılık görüyor?
Saatleri çakışan etkinliklerin birbirini perdelediği, festivali takip edenlerin aynı saatteki etkinliklerden daha cazip olanını tercih ettiği yadsınamayacak bir gerçek...
Daha iyi program yaparak bu sorunu çözmek mümkün.
Ancak toplumumuzdaki şu hastalığı tedavi etmek zor.
Bazen kendimizi ilgilendiren en önemli konulara bile kayıtsız kalıyoruz.
Sinema ile uğraşanlar için “Fikri mülkiyet” önemli bir konu değil mi?
Elbette ki çok önemli.
Ama Antalya’da gördüğüm bir tablo bana hiç de öyle gelmedi.
Festival Komitesi, 14 Ekim Çarşamba günü saat 10.30’da 200 odasında festival için Antalya’ya gelen misafirlerin konakladığı Dedeman Oteli’nde “Avrupa ve Türkiye’de Sinema Sektöründe Fikri Mülkiyet” konulu bir panel düzenledi.
Bu amaçla panelde konuşma yapmak üzere yurtdışından da iki sinemacı Antalya’ya davet edildi. Biri ülkesindeki senaristleri, diğeri de oyuncuları temsilen Antalya’ya geldi.
Derya Durmaz, Ahmet Haluk Ünal, İsmail Güneş, Atilla Engin, Jimmy Shuman ve Bernard Beserglick’in konuşmacı olduğu paneli dinlemek için salona teşrif edenlerin sayısı, konuşmacılardan sadece bir fazlaydı...
6 konuşmacıya karşılık 7 dinleyici...
O saatte başka hiçbir etkinlik olmamasına rağmen sinemacıların kendileri için hayati önem taşıyan “Fikri mülkiyet” konusuna bu denli kayıtsız kalmaları ilginç değil mi?
Festivalden ilginç notlar
Yavuz Bingöl filmler için yıldızlar satın aldı
46’ncı Altın Portakal’ın jüri üyelerinden Yavuz Bingöl, festival boyunca nereye gitse, elinde büyük boy bir defter... Bingöl’e bu defteri sürekli niye yanında taşıdığını sordum.
Bingöl, “Ödüllerin kararlaştırılacağı toplantıda adil bir değerlendirme yapmak için işime yarar diye notlar alıyorum” dedi. 5- 6 günde 16 filmi izleyip, sağlıklı bir değerlendirme yapmak için akıllıca bir yöntem...
Ama Bingöl, filmlerle ilgili sadece not tutmakla yetinmedi.
Kırtasiyeden çeşitli renk ve boyutlarda yıldız şeklinde stickerlar da alıp, defterinin arasına yerleştirdi.
Böylece Bingöl, “Altın Portakal” adaylarının karşısına yıldız çizmek yerine, hazır yıldız alıp yapıştıran jüri üyesi olarak tarihe geçti.
‘Peki bu çocuğu ne zaman yaptılar?’
“Altın Portakal Film Festivali”ne gelmeden Tuluhan Tekelioğlu’na yıllar sonra yeniden bir araya gelip, yeniden evlenmeye karar verdiklerini açıklayan Yusuf Sezgin ile Selma Güneri, kortejde Antalyalıları oğulları Umut Sezgin’i de yanlarına alarak selamladı.
Kortejde ünlülere el sallayanlardan biri, yanındakine, “Cipin üstündekiler Yusuf Sezgin’le Selma Güneri, yanlarındaki de çocukları Umut Sezgin. Biliyor musun, yeniden bir araya gelmişler, evlenecekler” deyince, arkadaşı şu karşılığı verdi: “Bu çocuğu ne zaman yaptılar peki?”
‘Çalışsana, Güdük Necmi’
“Hababam Sınıfı”ndaki rolüyle milyonların gönlünde taht kuran Halit Akçatepe, bacakları rahatsız olduğu için kortej boyunca insanları oturarak selamladı.
Üstü açık cipin peşine takılan 13-14 yaşındaki bir çocuk Akçatepe’ye söyle seslendi:
“Güdük Necmi! Tembel tembel oturma. Ne duruyorsun, çalışsana?”
Beren türkü söyledi magazinciler atladı!
Beren Saat’in “Aşk-ı Memnu” ile yıldızı parladı ya, nereye gitse kameralar peşinde... “Onur Ödülleri” gecesinde dizideki partneri Selçuk Yöntem’le Antalya’ya gelen Saat’i bir an bile yalnız bırakmayan magazinciler, ödül töreninin ardından Zülfü Livaneli’nin konserini beklemeyip, salondan ayrılınca genç oyuncunun en güzel haberini atladı.
Magazinciler, Dedeman’daki Basın Odası’nda servis edecekleri haberleri toparlarken Livaneli, final şarkısı “Bilmem Şu Feleğin Benle İşi Ne?” türküsünü gecenin sunucuları Beren Saat ve Selçuk Yöntem’le birlikte söyledi. Bu sahneyi kaçıran magazinciler sonra o görüntünün peşine düştü!