Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Önümüzdeki ağustos ayında gazetedeki 20’nci yılına merhaba diyecek bir çalışan olarak, Milliyet’in dün okurlarına verdiği 60. Yıl koleksiyonunda, ilgimi en çok çeken gazetemizin ilk sayısı oldu.
Saatlerce inceledim sekiz sayfalık bu gazeteyi. Milliyet’in birinci sayısında haberlerin üslubundaki samimiyet ve ‘popüler kültür’e bakış tarzı dikkat çekiciydi.
3 Mayıs 1950 tarihli gazetenin birinci sayfasının sağ üst sütunundaki iki büyük haber, şov dünyasının ünlüleriyle ilgiliydi.
Haberlerden biri ‘sahne ve perde san’atkarlarından’ Nevin Seval hakkında, diğeri ise İstanbul’da başlayan bir aşk macerasının Mısır’daki hazin sonuna ilişkindi.
İlk sayıdaki, ‘Nevin Seval’ın geçirdiği esrarlı kazanın mahiyeti’ başlıklı haber şöyleydi:
Sanatkar bıçakla kedi kovalama hikayesini tekzip ediyor, fakat işin aslını da söylemiyor... Kıymetli sahne ve perde san’atkarlarımızdan Nevin Seval’ın bundan birkaç gün evvel gece yarısı bir kaza geçirerek Alman Hastanesi’ne kaldırıldığı ve orada ani müdahale sayesinde hayatının kurtulduğu gazetelerde yazılmıştı. İki arkadaşımızı, bu esrarlı kazanın mahiyeti hakkında efkarı umumiyede hasıl olan tereddüdü izale etmek ve sanatkara geçmiş olsun diyerek kendisiyle bir konuşma yapmak maksadı ile dün hastaneye gönderdik. Burada sözü arkadaşımıza bırakıyoruz:
“Nevin Seval kimse ve bilhassa matbuat mensuplarıyla görüşmek istemiyorlardı. Bura rağmen biz odasına girmeye muvaffak olduk. Bizi gülerek karşıladı. Hakkında yazılanlara çok kızmış: ‘Nedir o elinde bıçakla kedi kovalarken düşüp yaralanma hikayesi. Böyle saçma şey olur mu?” Peki işin aslı nedir?
“Sevimli hasta cevap vermek istemiyor, ısrarımız da fayda vermiyor. Fakat bu meselede şehirde dolaşan rivayet şudur:
Sevgiye karşı çok hassas olan zarif sanatkar, Bülend Barlı’nın kendisine olan arkadaşlığı istenmediği için o gece dans ediyor, alkol alıyor, biraz münakaşadan sonra eve dönünce de şekli bir türlü açıklanamayan bir kaza vukua geliyor.”
Milliyet’in birinci sayfasında yer verdiği haberin fotoğrafının altındaki yazıya da dikkatinizi çekerim:
“Nevin Seval, dün hastanede makyajsız ve solgun yüzle resim çektirmek istememiş ve foto muhabirimizin makinesi karşısında resimde gördüğünüz gibi yorganın altına saklanmıştır.” Bu olayın üzerinden tam 60 yıl geçti. 60 yılda kuşaklar değişti, haberlerin dili ve üslubu değişti, ama bir şey hiç değişmedi. O da, ünlülerinin işlerine gelmeyen konularda basın mensuplarına karşı olan tavrı...
Nevin Seval 1958’de öldü, ama galiba onun 1950’de gerçeklerin üstünü kapatmak için kullandığı örtü, günümüzün ünlülerine miras olarak kaldı.

Haberin Devamı

Teşekkürler Faruk Bildirici
Son aylarda Hürriyet’in spor sayfalarında bazı futbol takımlarına ısrarla geniş yer ayırıp, Anadolu takımlarını yok sayması aklıma takılan bir konuydu. Hürriyet’in yeni ‘Okur Temsilcisi’ Faruk Bildirici’nin dünkü yazısı da ortaya koydu ki, benim gibi binlerce Hürriyet okuru da bu konuyu dert edindi ve şikayetlerini gazeteye iletti.
Bildirici de, Muğla Üniversitesi’nden Doç. Dr. Abdülrezak Altun’a bu konuda bir araştırma yaptırdı. Ortaya çıkan tablolar, Anadolu takımları açısından gerçekten de feci...
Doç. Dr. Altun’un “Hürriyet, Milliyet, Sabah ve Habertürk gazetelerinde Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor ve Bursaspor takımlarıyla ilgili haber ve yazılara ayrılan alanlara (sütun/santim) ilişkin tablo şöyle çıktı:

Haberin Devamı

60 yılda ne değişti

Kadİr İnanır’ın 6. Dünya Kupası
Kadir İnanır’ın iki şeyden acayip keyif alır... Biri okey oynamaktan, diğeri de dünyanın neresinde yapılırsa yapılsın gidip, ‘Dünya Kupası’nı izlemekten.
1974 yılından bu yana bütün ‘Dünya Kupası’ maçlarını aksatmadan izleyen İnanır, önümüzdeki günlerde Güney Afrika yolcusu.
11 Haziran’da başlayıp 11 Temmuz’da bitecek ‘Dünya Kupası’ maçlarını izlemek için Güney Afrika’ya gidecek olan İnanır, “Yerinde izleyeceğim altıncı Dünya Kupası bu. Keşke Türk Milli Takımı da bu kupada olsaydı. O zaman tadı başka olurdu” dedi.