Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçenlerde hakkımda kimin yazdığı belli olmayan trajikomik bir yazı vardı takvim.com.tr’de. Belli ki ismini yazacak cesareti bulamamış. Yazan arkadaş, sen atv adına ‘kalemşörlük’ yapıyor olabilirsin, ama bu satırların yazarının o taraklarda bezi yok


ADAMI BÖYLE TOP EDERLER


ADAMI BÖYLE TOP EDERLER


Dünkü Takvim’de göremedim, ama takvim.com.tr’de hakkımda imzasız ve de trajikomik bir yazı vardı.
Belli ki bu arkadaşın ismini yazacak kadar cesareti yoktu.
Olabilir.
Korkaklar yazı yazmasın mı?
Yazsın, ama şuna özen göstermesi lazım yazacak her insanın.
Bilgin doğru olacak ki fikrin sakat çıkmasın.
Atv’nin gazete ve açıkhava ilanlarında, onca renk ve desende top varken Kanal D’nin reklama girdiğinde ekranda tuttuğu üç boyutlu mavi topun aynısını kullanmasını eleştirdiğim yazıma cevap vermiş bu ‘isimsiz kahraman’!
Bayram günü yazacak konu bulmakta zorlandığım için hayal gücümü zorlayarak böyle bir yazı yazdığımı iddia eden bu arkadaşın attığı başlığa bakar mısınız?

Haberin Devamı

Her satırı zeka ürünü!
“Bir toptan bile kendilerine pay çıkarmışlar. Kanal D’nin topu bizim bahçeye düşmüş.”
Her olaya ‘grup gözlüğü’yle bakan bu arkadaş hakkımda neler mi yazdı? İşte yazdıkları:
“...Ali Eyüpoğlu’ndan tek dileğimiz bu bayram günü neşemizi kat kat artıran yazılarının ilerleyen zamanlarda da devamının gelmesi.
Bizler okurken çok eğlendik nerden bakarsak bakalım o mavi toptan bu kadar çok ayrıntıya ulaşabilecek kişi sayısı çok da elle tutulur sayıda değil bu ülkede.
Eyüpoğlu reklamın iyisi kötüsü olmaz diye düşünmüş galiba. Biz de Ali Bey’e bir reklam sloganı bulduk “Ne kadar mavi top o kadar reyting o kadar reklam var.”
Ne yapsak acaba Eyüpoğlu pimpiriklenmesin diye bütün mavi topları patlatsak mı. Hayal gücünüze hayran kaldık Ali Bey...
Ne kıymetli topunuz varmış Ali Bey...
İtiraf ediyoruz topunuz bizde Ali Bey
Gelin alın topunuzu.
Biz bakkaldan yenisini alırız.”

Söz uçar, ama arşiv ortada!
“Kişi, karşısındakini kendi gibi bilir” derler.
Sen atv adına ‘kalemşörlük’ yapıyor olabilirsin, ama bu satırların yazarının o taraklarda bezi yoktur.
Yıllar önce Milliyet, haftalık bir televizyon dergisi çıkarma görevi verdiğinde, bunu bir şartla kabul ederim dedim Sedat Ergin’e.
O koşul da şuydu:
“Yan taraftaki Kanal D ile Ankara’daki TRT’ye aynı mesafede durabileceksem, kabul ederim” dedim.
O şartla çıkardığım Milliyet Televizyon’da her yıl hangi kanalı kaç kez kapak, hangi kanaldan kaç diziyi ‘haftanın dizisi’ yaptığımızın raporlarını da yayımladım.
Yıllarca bu işi nasıl tarafsız yaptığımızı herkes gördü.

Haberin Devamı

Biraz oku da öğren bari!
“Söz uçar, yazı kalır” derler.
Arşiv ortada. Biraz araştır, belki yüzün kızarır.
Düne kadar, bağlı olduğu grubun çıkarlarını değil, gazeteciliğin evrensel doğrularına göre işini yapmaya çalışan birini, bugün bile Doğan Grubu’nun bir elemanı gibi algılamak ve yazmaksa cahilliğin daniskası.
Tetikçiliğe soyunmadan biraz dersini çalışsaydın bari.
1: Milliyet, DK Gazetecilik’e geçeli aylar oldu.
2: O mavi topun akıbetinden haberin var mı? O topun sadece rengi değil yeri de değişti, savundukların seni de top etti.
3: Soyadım Eyüpoğlu değil, Eyüboğlu. Farkı anlaman için git bir Türkçe kursuna yazıl.
4: Bu da sana benim bayram hediyem olsun.

SERMİYAN MİDYAT’IN ‘SOYTARI’ AÇMAZI!
2009 yapımı ‘Ay Lav Yu’ filminde Amerikalı oyuncuları oynatan Sermiyan Midyat, ‘Ay Lav Yu 2’ için kolları sıvamış.
Mehmet Çalışkan’ın HT Magazin’deki haberine göre Sermiyan Midyat, yeni filmi için Paris Hilton’a teklif götürecekmiş ve onu ikna etmesi hiç de zor değilmiş.
Nasıl mı? İşte Sermiyat Midyat’ın gerekçesi:
“Paris bir soytarı Amerika için. Ama dünyada ciddi bir izleyicisi var. Paris’i bir filmde oynatmak atla deve değil. Ücreti de çok değil. Paris’e Amerika’da hiçbir yapımcı rol vermiyor, ancak biz veririz. Bu nedenle bize ‘Hayır’ diyeceğini sanmıyorum.”
Paris Hilton, Amerika için ‘soytarı’ mı değil mi bilemem, ama bu saatten sonra ‘Ay Lav Yu 2’de oynarsa benim için artık ‘soytarının önde gideni’dir.

TOPKAPI’NIN DEHLİZİ YUTAR BAKANIM SİZİ!
Topkapı Müzesi’nde yaşanan iktidar savaşı sonunda Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ı çileden çıkardı.
Son olarak III. Selim’e ait tahtın lojmana taşınmasıyla gündeme gelen Topkapı Müzesi yönetiminde sürtüşme olduğunu ve basına yansıyan taht kaçırma fotoğraflarının müze elemanlarınca çekilip medyaya verildiğini belirten Günay “Bilmediğimiz düzeyde imtiyazlar mı var ki, sürtüşme var bilmiyorum, ama Topkapı’nın dehlizlerine girme ihtiyacı hissediyorum” demiş. Yapmayın Sayın Bakan!
Tarih boyunca ‘Sultan’, ‘Padişah’ demeyip ne insanları yok etti o dehlizler, Kültür ve Turizm Bakanı’nı dinler mi?
Oranın temeli entrika üstüne kurulu çünkü.
SERMİYAN MİDYAT’IN
‘SOYTARI’ AÇMAZI