Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Şu sıralar NTV Yayınları’ndan çıkan bir kitap okuyorum.
John Lloyd ve John Mitchinson’un birlikte yazdıkları eserin adı; “Cahillikler Kitabı”...
Kitap, bilmediklerimizi ya da yanlış bildiklerimizi anlatıyor.
Temmuz 2008’den bu yana 8 baskı yapan kitap, bildiğimizi düşündüğümüz birçok şeyin aslında yanlış olduğunu ortaya koyuyor.
Kitabı henüz bitirmedim, ama “Cahillikler Kitabı”ndan esinlenip şov dünyasının efsanelerinin gerçeklerini bir kitapta toplamayı ciddi ciddi düşünmeye başladım.
Çünkü o kadar çok yanlış bilinen şey var ki.
Örneğin “Ajda bardağı”...
Paşabahçe şimdiye kadar Ajda adını verdiği bir bardak üretmedi.
Paşabahçe’nin “Ajda” diye bilinen serisinin adı “Ayda” diye okunan “Aida”...
O da bir İtalyan markası...
Gerçi sağ olsun Ajda Pekkan da, 2006 yılında katıldığı “Beyaz Show”da Beyazıt Öztürk’ün bu konudaki sorusuna, “Küçük bardakla çay içemediğim için büyüğünü çizdim. Sonra Paşabahçe’ye verdim. Ancak seri üretim yapabilecekleri söylediler. Ardından kolilerce bardak gönderdiler. Bardaklarımı aldıktan sonra aynılarını piyasada görünce çok şaşırdım” şeklinde yanıt vererek efsanenin iyice kökleşmesine sebebiyet vermişti!
Yıllardır, içine bir fincan çay alabilecek büyüklükteki ince belli çay bardağını “Ajda bardak” diye adlandırıldığını biliyordum ama onun birkaç boy küçüğü ya da boduruna “Sezen bardağı” denildiğini bilmiyordum.
Onu da önceki gün Ebru Şallı’nın hazırlayıp sunduğu “Ebruli”ye konuk olmak için gittiğim TV8’de öğrendim.
Programın yapımcısı Ahmet Cemal, çay siparişi verirken, “Üç çay istiyoruz. Biri normal bardakta, bir Ajda, bir de Sezen bardağında olsun” dedi.
Biraz sonra çaylarımız geldi.
Gerçekten de sipariş edildiği gibi üç çay da farklı boydaki bardaklarda geldi.
En heybetlisi ince belli ama boylu poslu “Ajda”ydı.
Bardakların “En bıdığı” ise “Sezen”di...
Aida’yı “Ajda” yapan necip Türk halkı, çay bardağının en küçüğüne de “Minik Serçe”nin adını verdi.

Haberin Devamı

TRT, iki yapımcıya niye ayrıcalık yaptı?
Çarşamba günkü “TRT’de isyan var” başlıklı yazımdan sonra TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in basın danışmanı Birol Uzunay aradı. Uzunay’la uzun bir telefon görüşmesi yaptık. Bu görüşmenin bir kısmı “of the record”, bir kısmı “yazılabilir”di.
Uzunay’ın “Bunları yazabilirsin” diye not düştüğü konulardan biri TRT’nin bazı yapımcılara daha doğrusu Sinan Çetin’le, Şükrü Avşar’a diğer yapımcılar gibi niye “Ne kadar reyting o kadar para” anlaşması yapmayıp, reytingleri ne olursa olsun sabit bir ücret ödeme yoluna gittiğiydi. İşte bu konuda Uzunay’ın söyledikleri:
“Biz göreve geldikten sonra geniş çaplı bir izleyici araştırması yaptırdık. O anketin ortaya koyduğu tablo şuydu. Türkiye gibi genç bir nüfusa sahip bir ülkenin en büyük televizyon kanalını gençler ve çocuklar izlemiyor. Bu eksiğimizi gidermek için de çocukların ve gençlerin seveceği diziler yapma kararı aldık. TRT’ye gelen senaryolar arasından gençlik dizisi olarak ‘Mert’le Gert”i, çocukların sevebileceği bir yapım olarak da ‘Süper Babaanne’yi seçtik. İki dizinin de aldıkları reytingden çok memnunuz. TRT, kamu yayıncılığı yapan bir kurumun. O yüzden bazen rekabet oluşturabilmek için reyting bazlı anlaşma yapması, bazen de kamu yayıncılığı gereği reytingi bir yana bırakıp programlar yaptırması çok normal. Burada normal olmayan şey şu. Bugün ‘Bizim paramızı kesti’ diye TRT’yi mahkemeye vereceğini açıklayanlar, o anlaşmalara, reytingin düşük çıkması halinde bunun başlarına geleceğini bilerek imza atan insanlar.”
TRT’nin yumuşak karnını ya da zayıf halkasını saptamak amacıyla anket yaptırması ve ortaya çıkan sonuca göre de tedbir alması hiç kuşku yok ki akıllı bir yöntem.
Aklı başında birinin buna itiraz etmesi mümkün mü?
Elbette ki değil.
Ama bunu yaparken hak, hukuk ve adaletten de taviz vermemek gerek.
Uzunay, “TRT’ye gelen senaryolar arasından gençlik ve çocuk dizisi olarak en iyileri seçtik” dedikten sonra ona şöyle bir soru yönelttim:
O dizilerden birinin, Repertuvar Kurulu’ndan geçmediği, kuruldaki  7 üyeden 6’sının şerh koymasına karşın dizinin “Genel Müdür oluru”yla yapıldığı konusunda ilginç bir iddia var. Bu da sizin “En iyileri seçtik” savınızla çelişiyor.
Uzunay, konuyu araştırıp, en kısa sürede dönüş yapacağına dair söz verdi.
O yanıt gelene kadar da TRT faslına ara veriyorum.