Antalya’da ılık bir sonbahar akşamı... 200 odasında 46’ncı Altın Portakal için Antalya’ya gelen misafirlerin konakladığı Dedeman Otel’in terasındayız...
Türk sinemasının sigara içen ünlüleri gruplar halinde parsellemişler terası...
Her masanın gündemi ayrı...
Bu akşam en iyi malzeme buradan çıkar diye oturmak için Kadir İnanır’la Tarık Akan’ın koyu sohbete daldığı masayı tercih ettim. Ve hislerim beni yanıltmadı...
İnanır’la Akan’ın keyifli sohbetinden hayli renkli bir malzeme çıktı. Türk sinemasının son 40 yılına imza atan iki ünlü aktörü bu yıl Antalya’ya farklı amaçlarla geldi.
İnanır, 9 yıl önce layık görüldüğü halde alamadığı “Onur Ödülü”nü almak ve Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin 40. sanat yılı nedeniyle onuruna düzenlediği kutlamaya katılmak için Antalya’da... Tarık Akan ise festivali düzenleyen sosyal demokrat belediyeye destek için...
Objektiflerin en son Mayıs 2008’de ÇASOD’un “Sinema Emek Ödülleri”ni verdiği gecede birlikte görüntülediği İnanır ve Akan, o gece birçok konuda sohbet ettiler...
Ama benim en çok ilgimi şu çekti.
Neredeyse tümü beyazlaşan saçlarını uzatan Akan, kendisine oranla beyazı az, siyahı çok saçları olan İnanır’a, “Saçlarını neyle boyatıyorsun? Söyle ben de aynısını kullanayım” dedi.
Akan’ın bunu kendisini iğnelemek için söylediğini fark eden İnanır, önce yüzüne bir tebessüm kondurdu, ardından da ünlü sanatçının “eli sıkı”lığına vurgu yaparak şöyle bir yanıt verdi:
“Ben de senin gibi sabah akşam para saysam, saçlarım senin gibi bembeyaz olurdu.”
Yavuz Bingöl otelci olduYavuz Bingöl, şarkıcılık ve oyunculuktan sonra kendine yeni bir iş alanı daha buldu... Bingöl’ün 7 - 8 yıldır tatil için öncelikli olarak tercih ettiği tek bir yer vardı; Asos...
Ne zaman “kafasını dinlemek” istese soluğu Asos’ta alan Yavuz Bingöl, çok sevdiği bu yerde bir butik otelin işletmesini devralıp, otelciliğe başladı. Eski balıkçılardan olduğunu söyleyen Bingöl, Asos’un tadını iyice çıkarmak için kendine bir de 7 metrelik balıkçı teknesi alıp, otelinin önüne demirledi.
Kısa bir süre önce Mustafa Bacaksız adlı ortağıyla Behram Otel’in işletmesini 3.5 yıllığına devralan Bingöl, seneye Asos’ta bir de festival yapma kararı aldı.
46’ncı “Altın Portakal”ın jürisinde görev yapmak için Antalya’ya gelen Yavuz Bingöl ile bir öğle yemeğinde yeni işini ve “Asos Kültür Sanat Günleri”ne dair hedeflerini konuştuk.
Arkadaşıyla işletmeye başladıkları Behram Otel’in 14 odalı bir yer olduğunu anlatan Bingöl, “İşler fena değil... Şimdilik kendi kendini idare ediyor. Gelecek sezon için kendimize göre yeni bir tefrişat yapacağız, seneye daha da iyi olacak” dedi.
“Festivallerin içi boşaltıldı”Konu, hazırlıklarına şimdiden başladığı 1 - 2 ve 3 Ekim 2010’da gerçekleşecek “Asos Kültür Sanat Günleri”ne gelince de Bingöl, şunları söyledi:
“1988’e kadar Asos’ta bir kültür sanat festivali yapılıyordu. Asos’lu tiyatrocu Hüseyin Katırcıoğlu, tiyatroda prova yaparken çatıdan düşüp, ölünce festival de tarih oldu. Biz şimdi o festivali, Hüseyin Katırcıoğlu anısına yeniden başlatacağız. Festival gibi festival olacak bizimkisi... Şimdilerde yapılan içi boşalmış festivaller gibi olmayacak. Festival adı altında bir konser düzenleniyor, millet de o konserde eğlenip evine gidiyor. Asos’taki festival için şimdiden ilkokul öğrencilerinden oluşan bir halk müziği korosu kurduk. Asos’ta bir İnci Abla’mız var, onun organizasyonuyla köylüler bir oyun sahneye koyacak. Festivalde, şiir dinletileri, okuma günleri, resim ve el sanatları sergileri gibi etkinlikler olacak. Nazlıhan Otel’in sahibi Hilmi Sarıoğlu ile birlikte Asos’a yakışacak bir etkinlik için şimdiden kolları sıvadık.”
“Bornova Bornova” filmi ve Mert Fırat’ın oyunculuğu46’ncı Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin yoğun etkinlik programı nedeniyle bu satırların kaleme alındığı salı öğlene kadar ancak dört film seyredebildim.
Bu filmlerden ikisine dikkatinizi çekmek isterim. Daha seyredecek çok film var, ama şimdiden şunu söyleyebilirim.
“Altın Portakal”ın jürisinde olsam “Bornova Bornova” ve “Başka Dilde Aşk” filmlerini Antalya’dan ödülle gönderirdim. İki filmi de çok beğendim.
“En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü de kesinlikle “Başka Dilde Aşk” filminde sağır ve dilsiz bir aşığı oynayan Mert Fırat’a verirdim.