Alkışlar Ceylan’a
Yıl 1999
Nuri Bilge Ceylan, 36. Antalya Altın Portakal Film Yarışması’nda “Mayıs Sıkıntısı” filmiyle kazandığı “Altın Portakal”ı almak için sahneye çıktığında üzerinde böyle spor bir kıyafet vardı.
Yıl 2003
Ceylan’a “Altın Portakal”ı bu kez “Uzak” getirdi. İlk ödülden sonra kıyafet yüzünden eleştirilen Ceylan, söylenenlere inat, ödül törenine spor bir kıyafetle gitmeyi tercih etti.
Yıl 2003
Yer Cannes... Nuri Bilge Ceylan “Uzak” filmiyle kazandığı ödülü almak için sahnede... Spor elbisenin yerini bu kez takım elbise aldı.
Yıl 2008
Yer yine Cannes... Nuri Bilge Ceylan, “Üç Maymun” filmiyle “En İyi Yönetmen” seçilmenin gururuyla sahnede... Ancak Ceylan bu kez smokinli ve papyonlu...
‘Beyaz Melek’ yeniden vizyonda
Mahsun Kırmızıgül’ün senaryosunu yazıp yönettiği ve başrolünde oynadığı ilk sinema filmi olan “Beyaz Melek”, “İzleyemeyenler için” pek yakında yeniden vizyonda...
Filmin yapımcılarından Murat Tokat, sinema işletmecilerinden gelen talep üzerine 13 Haziran’dan sonra şimdilik 70 kopya ile 100 salonda “Beyaz Melek”in ikinci kez gösterime gireceğini söyledi.
Normal koşullarda film vizyondan indikten sonra yapımcıları onun TV yayın ve DVD hakkını satıp bir kenara çekilir ya da oradan gelen parayla yeni bir projeye soyunur. “Beyaz Melek”in ikinci kez vizyon görecek olması Kırmızıgül’ün yaptığı işin başarısının bir kez daha tescili olsa gerek.
Bu arada “Beyaz Melek”in yapımcıları ilk vizyon döneminin son günlerine denk gelen karne tatili boyunca filmin elde edeceği hasılatı filmde ele aldıkları devletin bakımevlerinin daha konforlu hale gelebilmesi için SHÇEK’e (Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu) bağışlayacaklarını açıklamışlardı.
Murat Tokat’a, açıkladıkları bu kampanya çerçevesinden SHÇEK’e ne kadar bağış yaptıklarını sordum. Tokat, “184 bin YTL” dedi.
Ödül törenlerini artık cezaevlerinde yapmalı!
Başta MGD’nin yeni Başkanı Sinan Tosun olmak üzere yönetim kurulundaki arkadaşların ve eski başkan Nurettin Soydan’ın bu gece için hayli zamandır gece gündüz demeden çalıştıklarını biliyorum.
Ama çoğu kez iyi niyetli onca çaba bile yetmiyor iyi bir sonuç almaya...
MGD’nin ödül töreni 15’nci yılında.
Normal koşullarda her yeni ödül töreninin bir öncekinden daha iyi olması gerekir, ama biz nedense bunu bir türlü beceremiyoruz.
Her ödül töreni, bir öncekini mumla aratıyor. Organizasyondaki aksaklıkların üstüne ödülü alan yıldızların sanki o gece ondan daha önemli işleri varmış gibi geldikleri ekiple salondan ayrılmaları ekleniyor.
Her ödülden sonra salonda öbek öbek boşalmalar başlıyor, törenin daha ortasına bile gelmeden davetli sayısı yarı yarıya düşüyor.
Maslak TİM’deki gece, MGD’nin şimdiye kadar yaptıkları arasında en erken biteniydi.
Bu zaman tasarrufu bile insanları tören sonuna kadar orada tutmaya yetmedi.
MGD Altın Objektif Ödül Töreni’ni aslında cezaevinde yapmak lazım.
Şimdiden Adalet Bakanlığı’na müracaat edip boşalan Bayrampaşa Cezaevi’ni kiralamak lazım, 16. Altın Objektif Töreni için.
Herkesi salonda tutabilmek için parmaklıklı, gardiyanlı bir yer şart...
Ödülünü alıp gitmek isteyenin karşısına gardiyanlar çıkacak:
“Tören bitene kadar çıkış yasak.”
Geceye gelenler güya “sanatçı” ya da “sanatın ve sanatçının dostu”...
Sunucuların, “Şimdi sizleri Deniz Seki Hüsnü Şenlendirici” konseriyle baş başa bırakıyoruz” anonsunu insanlar, “Sayın yolcularımız. 15 dakika ihtiyaç molası” diye algılıyor, orkestra sahnede yerini alana kadar salonun yarını sigara içmeye çıkıyor.
Yeri gelmişken şunu da vurgulamak isterim:
Geceyi Hande Subaşı ile Alp Kırşan sundu.
Hande Subaşı, sunuculuğa iyice ısındı ama Alp Kırşan için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. MGD Ödül Töreni sunuculuğu Kırşan’a birkaç numara fazla geldi.
Tören boyunca “sap”la “saman”ı karıştırması bir yana daha gecenin başında elindeki not kağıtlarını gösterip, “Çok ödül var. Çabuk çabuk verip temizleyeceğiz bunları” demesi bile böylesi bir geceyi bir daha sunmaması için yeterli sebepti...
Ödül alanların tümünü kutluyorum, seneye daha daha iyi organize edilmiş, daha görkemli bir MGD Altın Objektif Ödül Töreni görmeyi umut ediyorum.