ALPLERİN ETEĞİNDE BENTAYGA İLE 500 KM
İngiltere’nin Manchester yakınlarındaki Cheshire’da ürettiği el yapımı, lüks
pazarda yeni, ama oldukça iddialı. Bentley’in ilk kez eylül ayında Fransa’daki fuarda görücüye çıkardığı arazi aracı Bentayga için kullandığı slogan şu:
“Dünyanın en hızlı ve en güçlü SUV’u.”
Bentayga’nın ne demek olduğunu sorduğumda aldığım yanıt şu:
Bentayga, Kanarya Adaları’nın en yüksek dağının adı. Bentley Motors’un ilk arazi aracı da o dağ gibi zirveyi, doruk noktasını ve gücü temsil ettiği için bu isim tercih edildi.”
Türkiye’de henüz bir tane gelen Bentayga, gerçekten de dünyanın en hızlı ve en güçlü arazi aracı mı?
Almanya - Avusturya arasında iki günlük test sürüşünde 500 km yol kat etmiş biri olarak, rakiplerini bilemem, ama Bentayga’nın süper güçlü ve süper konforlu bir arazi aracı olduğunu söyleyebilirim.
Ağaoğlu’nda bile yok
Yıllarca Chevrolet Captiva ve Volkswagen Tiguen kullandım. Bu SUV’larla Bentayga arasındaki fiyat farkı nasıl “dünyalar kadar”sa, Bentayga ile aradaki güç ve konfor farkı da o kadar diyebilirim.
Bentley Motors Türkiye yetkilileri, Türkiye’deki tek Bentley koleksiyonerinin Ali Ağaoğlu olduğunu söyledi. Ağaoğlu’nda Bentley’in ürettiği her modelden var, ama Bentayga’dan yok.
Türkiye’de en donanımsız haliyle 585 bin eurodan satışa sunulacak Bentayga’dan yıl sonuna kadar 4 - 5 tane daha gelecek onların fiyatları ise 700 bin euroya kadar çıkacak. Eminim Ağaoğlu, en kısa sürede onlardan birini de koleksiyonuna katar.
Beş Bentayga’dan oluşan bir konvoyla salı sabahı Münih’ten yola çıktık. Bazen otobanları, bazen köy - kasaba yollarını kullanıp Alp Dağları’nı ve eteklerini turladıktan sonra Avusturya’nın içlerine kadar yaptığımız yolculukta, kadranında 300 km yazan Bentayga’yla 240 km’yi gördüm, ama yukarısını test edemedim. Çünkü Avusturya’da trafik polisi, “aşırı hız” yaptığımdan 50 euro cezayı kesince, mecburen ayağımı gazdan çektim.
Doğaya saygı budur
Test sürüşü için belirlenen güzergah Münih’ten başlayıp Almanya - Avusturya otobanından Avusturya’nın Elmau, Kitzbühel ve Tegernsee şehirlerini kapsıyordu. Alp’lerin karla kaplı tepelerine tırmanıp, yemyeşil vadilere süzülmek süperdi.
Geçtiğimiz her yer bana doğup büyüdüğüm Doğu Karadeniz’i hatırlattı. Bizim tabiatımız daha zengin, ama aradaki fark, yürek yakan türdendi. Biz, güzelim doğayı yaptığımız derme - çatma evlerle katlederken Almanlar ve Avusturyalıların köy evlerine bile gösterdiği özen, şapka çıkarılacak türdendi. Geçtiğimiz her kasabanın, her köyün kendine özgü bir mimarisi olması, ülkenin zenginliği kadar, doğaya saygının bir göstergesiydi.
GÜNÜN SÖZÜ
Gitme zamanı gelmişse “dur” demenin; zaman geçmişse “dön” demenin ve aşk bitmişse “yeniden” demenin, hiçbir anlamı yoktur. (Marquez)