Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hafta sonu Antalya’daydım... Antalya’ya gitmemin sebebi Antalya Kültür Sanat Vakfı’nda (AKSAV) neler olup bittiğine ve “46. Altın Portakal”a dair neler yapıldığına bir göz atmaktı.
Malum, kurucularından olduğum AKSAV’ın denetçilerinden biriyim.
Bu vesileyle şunun altını çizeyim...
Anlatacaklarım yerel ve ulusal basında çıkmış, dolaysıyla da alenileşmiş konular olduğu için Denetim Kurulu Üyesi olarak kurumun sırlarını açığa vurmuş değilim.
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde ve AKSAV’da Menderes Türel döneminin bitip, Prof. Dr. Mustafa Akaydın dönemi başlayalı aylar oldu.
Bu süre içinde yapılan onca incelemeye rağmen AKSAV’ın ne kadar borcu, ne kadar alacağı olduğu konusu netleşmiş değil.
Vafkın yaklaşık olarak 4 milyon lira civarında borcu, 3 milyon civarında da belediyeden ihtilaflı alacağı gözüküyor.
Türel döneminde kalan borçlar nedeniyle hacizlerle boğuşan AKSAV’ın Yönetim Kurulu, bu yüzden Altın Portakal Film Festivali’nin 46’ncısını yapamayacağı kararına varıp, bu yıl festivali yapma işini zaten göbek bağı olduğu belediyeye devretti.
Belediye de “46. Altın Portakal”ı yapmakla belediye şirketlerinden Antpet’i görevlendirdi.
Böyle olunca da AKSAV, “Altın Portakal”ın patronu değil, bu konuda fikir öneren, tavsiyelerde bulunan bir yer haline geldi.
Yani süreç bir şekilde AKSAV’ı fonksiyonsuzlaştırdı.
Eskiden de vakıf, festivali, belediyenin maddi desteğiyle yapıyordu.
O zaman hiç değilse tokmak AKSAV’ın elindeydi.
Bu haliyle davuldan sonra tokmak da gitmiş oldu.
Vakfa gelecek para borçlara gideceği için festivale bütçe kalmayacağı düşünülerek AKSAV “akçalı işler”den tamamen bypass edildi.
Bu haliyle de artık AKSAV’ın o borçları temizlemesi mümkün değil.



Vecdi Sayar’la festival ancak yerinde sayar!
Can Nebioğlu ve Hulusi Güven Ülker’den oluşan Denetim Kurulu Üyeleri olarak yaptığımız ilk toplantı, vakıf yöneticilerinden brifing almakta geçti.
Bu kapsamda Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ın AKSAV Genel Sanat Yönetmeni olarak görevlendirdiği Vecdi Sayar’dan da bilgi istedik.
Sayar, “46’ncı Altın Portakal”a 46 filmle rekor başvuru olduğunu söyledi. Sayar’a, bundan önce en yüksek katılım hangi yılda, kaç filmle olduğunu sordum.
Öyle ya “rekor” demek için bunu bir şeyle mukayese etmek gerekmez mi? Sayar’ın yanıtı şu oldu:
“Agah Abi’ye (Sinema yazarı ve eleştirmeni Agah Özgüç) sordum, ‘Hiçbir zaman bu sayıda başvuru olmadı’ dedi...”
Bir festivalin Genel Sanat Yönetmeni, böyle afaki, kulaktan dolma bilgilerle hareket eder mi?
Edebiliyormuş demek ki!
Vecdi Sayar’dan festivale başvuran filmlerin listesini istedim. Önce “Tamam” dedi, ama sonra vazgeçti.
Sayar, listeyi vermekten niye kaçındığını sorunca da şunları söyledi: “46 film başvurdu, ama ön jüri bunları izleyip, festivalde yarışacak azami 15 filmi seçecek.
Başvuran filmleri açıklarsak, elenecek 31 filmi refüze etmiş oluruz. Asistanlarımla konuştum, listeyi açıklamama kararı aldık.”
Böyle bir komedi olabilir mi?
45 yıldır bir sakınca görülmeyip, “Altın Portakal”a hangi filmlerin katıldığının basına açıklanması nedense Sayar ve “asistanları”nca birden “sakıncalı” hale geldi.
Sayar’a göre “Ön jüri”nin finale bıraktığı ama “büyük jüri”nin hiçbir ödül vermediği filmlerin açıklanmasında bir mahsur yok, ama ön elemeye katılanların var.
Sayar’a, festivalin geleneğinde böyle bir şey olmadığını, gizlilik yerine, şeffaflığı tercih etmesi gerektiğini, bana vereceği listeyi “atlatma haber” olarak kullanacağımdan kuşkulanması halinde listeyi aynı anda medyaya servis etmesini de söyledim, ama ne fayda.
AKSAV Başkan Yardımcısı Hüseyin Şanlı’ya yönetimin başvuran filmlerin ismini gizlemek gibi bir karar alıp almadığını sordum.
Yıllarca AKSAV’da yöneticilik yapan Şanlı, “Niye böyle bir karar alalım ki! Yıllarca basın toplantısıyla duyurduğumuz listeyi, bu yıl niye gizleyelim ki?” dedi...
Sayar, AKSAV’ı, kurup bugünlere getirenlerden daha çok düşünüyor demek ki!
46 yıllık bir festivalin çizgisini, bugün var, ama yarın olmayacak insanların keyfi kararları değil, hazırlanacak bir “Altın Portakal Yönetmenliği” belirlemeli.
“Altın Portakal” gibi markalaşmış bir festivalin kaderi, Sayar ve “asistanları”nın keyfi kararlarına terk edilmemeli.
Halktan bilgi gizleyerek “Halkçı bir festival” yaptığınızı iddia edebilirsiniz, ama şanına yakışır parlak bir “Altın Portakal” asla!