Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ucankus.com’un yaptığı anketin ortaya koyduğu tablo ilginç. Ankette, “Dizilerin süresi şimdiki gibi kalsın” diyenler açık ara önde, “Yerli diziler, yersiz uzun” diyenler gibi düşünüp, dizilerin 45 dakikaya inmesini isteyenler ise azınlıkta


Hayli zamandır yerli dizilerin süreleri tartışılıyor.
Bir kısmı diyor ki, “Yerli dizi, yersiz uzun. Diziler 45 dakika olsun.”
Buna karşın, “Dokunmayın dizilerimizin sürelerine” diyenler de var.
Dizi sürelerinin kısaltılmasını isteyenlerin mi, yoksa “Dizimize dokunmayın” diyenlerin mi ya da ikisinin arasında bir süreyi makul bulanlar mı sayısal olarak daha fazla?
Bu konuda hiç kimsenin elinde net bir bilgi yok.
Ama ucankus.com’un bu konuda yaptığı anketin ortaya koyduğu tablo bana ilginç geldi.
Çünkü ankette, “Dizilerin süresi şimdiki gibi kalsın” diyenler açık ara önde, “Yerli diziler, yersiz uzun” diyenler gibi düşünüp, dizilerin 45 dakikaya inmesini isteyenler ise azınlıkta.
Dün bu satırları yazdığım saat itibarıyla 12 bin 912 kişinin oy kullandığı “Size göre dizilerin süresi ne kadar olsun?” başlıklı anketin durumu şöyleydi:

30 Dakika % 2.72
45 Dakika % 17.89
60 Dakika % 33.91
90 Dakika % 45.46
HANİ ÖZGÜRLÜKLER ÜLKESİYDİ AMERİKA?
Türkiye günlerdir ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisini tartışıyor.
Başta Saadet Partililer olmak üzere, toplumun bir kısmı Kanuni Sultan Süleyman’ı küçük düşürdüğü ve tarihi gerçekleri değiştirdiği iddiasıyla dizinin yayından kaldırılmasını istiyor.
Meğerse aynı dönemde Amerika’da da benzer bir tartışma olmuş. 30 milyon dolara mal olan ‘Kennedy’leri anlatan sekiz bölümlük dizi, tıpkı bizdeki gibi daha başlamadan olay olmuş.
Çünkü, Kennedy Ailesi’nin yaşayan üyeleri, dizinin John Fitzgerald Kennedy’yi (JFK) seks düşkünü gösterdiği ve tarihi gerçekleri değiştirdiği için büyük tepki göstermiş. Aile fertlerinin yürüttüğü lobi faaliyetleri de kısa sürede sonuç vermiş ve History Channel diziyi yayınlamaktan vazgeçmiş.
Dünya ne kadar küçük, olaylar ne kadar da tanıdık değil mi? Hani ‘özgürlükler ülkesi’ydi Amerika?
Demek ki özgürlük de bir yere kadar.
History Channel’ın diziyi yayınlamaktan vazgeçmesinin kendilerini üzdüğünü, ama yaptıkları işten gurur duyduklarını açıklayan yapımcılar, şimdi diziyi yayınlayacak yeni kanal arayışında.
Amerika’da televizyon kanalı bulamazlarsa, getirsinler Türkiye’ye.
Bizde o tür dizileri yayınlayacak televizyon kanalı tonla nasılsa!

‘ÇOCUKLAR DUYMASIN’IN ‘MUHTEŞEM’ ATAKLARI!
Ünlü senarist ve yapımcı Birol Güven, ‘Çocuklar Duymasın’ı zirvede tutmak için şapkasından tavşan çıkarmaya devam ediyor.
Beş yıldır çarşamba gecelerinin reytingde bir numarası olan ‘Yaprak Dökümü’ ekrana veda edip, onun yerine Kanal D’de ‘Şüphe’, Show TV’de ise ‘Muhteşem Yüzyıl’ başla-dığı hafta senaryodaki sürpriziyle ‘Çocuklar Duymasın’ı reyting listesinin zirvesine oturtan Birol Güven, dizisine iki sürpriz transfer yaptı.
Daha ekrana gelmeden Türkiye’nin gündemine oturan ‘Muhteşem Yüzyıl’ın rüzgarına karşı, ‘Haluk’ ve ‘Meltem’e boşanma kararı verdirerek ‘Yaprak Dökümü’nden boşalan zirveye yerleşen ‘Çocuklar Duymasın’ın yeni sürprizlerinden biri Ersin Korkut, diğeri ise Sinan Bengier.
‘Çok Güzel Hareketler Bunlar’ın yıldızlarından Ersin Korkut, dizinin 27’nci bölümünde ‘hırsız’ı oynayacak. ‘Haluk’, Ersin Korkut’un eve giren hırsız olduğunun farkında olmayacak.
Sinan Bengier ise ‘Çocuklar Duymasın’a ‘Paratoner Osman’ olarak katılacak. Şanssız, bahtsız bir adam ‘Paratoner Osman’, kısa sürede ‘Gülfidan’ın koca adaylarından biri olacak.


OTEL ODASINDA İKİ ÇEKİM!
İstanbul polisinin yaptığı ‘Barbie 2’ adlı fuhuş operasyonundan öyle ilginç ayrıntılar yansıyor ki medyaya.
Satıcılarıyla kadınlar arasındaki telefon konuşmaları, rutin bir görüşmeden çok, usta bir senaristin elinden çıkmış sit-com diyalogları gibi.
Telefonu açan adam L.A., karşısındaki kadına şöyle diyor:
“Sheraton’a gidiyorsun. 7’de tamam mı? Zarfın içinde 1.5 alıyorsun. Çok özel bir adam. Dedi ki, ‘Muhabbeti falan nasıl?’ Ben de dedim ki, çok düzgündür, kalitelidir, tamam mı?
Bu kez konuşma sırası telefonun diğer ucundaki R. K.’ya geçiyor:
“Bu adam benim ilk programım olacak. Tamam mı? Onun için çok dediğin gibi yine good olay, gitmem lazım.”
L. A., yine araya giriyor:
Seni arıyor. Tam 7’de Sheraton’da oluyorsun. İki çekim yapıp, çıkıyorsun. Tamam hayatım.”
Yok böyle bir yaratıcılık?
Biri diyor ki, “Bu benim ilk programım.”
Öteki diyor ki, “İki çekim yapıp, çıkarsın.”
Bilmeyen, otel odasında gerçekten de televizyon programı için çekim falan yapacaklar sanır.
L. A., kadın satıcılığı, R. K, telekızlığı bırakıp, erotik roman yazmaya başlasalar, yaptıkları işten daha iyi ve temiz para kazanırlar valla.