Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Oyuncu Atilla Olgaç’ın, “1974’teki Kıbrıs Barış Harekatı’nda görevliydim. İlk öldürdüğüm 19 yaşında esir düşmüş bir Rum askeriydi. Silahı doğrultunca yüzüme tükürdü, onu alnından vurdum. Sonraki çatışmalarda da 9 kişiyi daha öldürdüm” sözleri herkesi şoke etti.
Olgaç, sonra çark edip, “Bütün bu anlattıklarım tamamen savaşın vahşetini insanları şoke ederek aktarmak adına yazdığım bir senaryodur” dedi.
Olgaç’ın geride bıraktığımız haftaya damgasını vuran bu açıklamalarından sonra, aşağıdakilerden ilk hangisi geldi aklınıza:
a. Bir deli kuyuya taş atar, kırk akıllı çıkaramaz.
b. O yama o deliği tıkamaz.
c. Şuyuu, vukuundan beter.
d. Bir çuval inciri berbat etmek.
e. Böyle dostlar varken düşmana ne gerek var.
Aslında seçenekler arasına “Hepsi” ya da “Hiçbiri”ni de koymak mümkün...
Ama en uygun olanını işaretlediğinize eminim...
Olgaç’ın, “O sözleri, savaşın çirkin yüzünü gösterip insanları şoke etmek için söyledim” demesi de bana hiç inandırıcı gelmedi. Çünkü Olgaç’ın 45 yıllık meslek hayatı boyunca savaş karşıtı bir söylemi, bir eylemi yok ki!
Olgaç’ın yaptığı hatanın farkına varıp kamuoyundan özür dilemesi, Kuran-ı Kerim’e el basıp, “Söylediklerim yalandı” demesi elbette ki önemli...
Ama gel gör ki ok yaydan çıktı bir kere, dönüşü yok geriye...
“Orada Neler Oluyor’da söylediklerim bir senaryoydu, ama bunu söyleme fırsatı bulamadım. Çünkü reklam dönüşü program bitti. Anlattığım olayın gerçekle ilgisi yok. Senaryosunu anlattığım filmi de yakında göreceksiniz” açıklaması Olgaç’ı “savaş suçlusu” olarak yargı karşısına çıkarmaktan kurtarabilir.
Ama Olgaç’ın canlı yayında anlattıklarıyla birkaç günde Türkiye’ye ne kadar zarar verdiği ortada...
Olgaç’ın senaryosu Rumların ve Yunanlıların ekmeğine yağ sürdü, Türkiye’yi de zor duruma düşürdü.
“Kurtlar Vadisi” dizisindeki “Kılıç” tiplemesiyle “Baron”un işaret ettiği herkesi hançerleyen Olgaç, bilerek ya da bilmeyerek son hançeri de Türkiye’ye geçirdi.

Haberin Devamı

Hani “hem sarışın hem akıllı”ydınız!
Çoğu “çakma sarışın”lardan oluşan FOX’un yarışması “Mehmet Ali Erbil’le 50 Sarışın”, ekranda altı haftayı doldurdu. Geride bıraktığımız cumartesi akşamına kadar “50 Sarışın”ın canlı yayınını baştan sona izlememiştim.
Erbil’in sunduğu yarışmayı bölüm bölüm seyredip geçmiştim. İlk kez bu hafta yarışmayı baştan sona izledim.
Kadınların “Sarışın”ına “potansiyel aptal” muamelesi yapılmasına oldum olası karşıyım.
Üstelik bu yarışmaya katılanlar, “Sarışınım ama aptal değilim” diyenlerden...
Ama gel gör ki “Yavuz Donat kimdir?” diye soruluyor.”50 Sarışın”dan 7’sine...
Ve çoğu da üniversiteli... 7 kişiden 6’sı Yavuz Donat’ın kim olduğunu bilemedi... Bir kişi “Gazeteci-Yazar” şıkkını işaretledi. O da, “Attım, tuttu” dedi...
Bir turun sorusu şuydu: “Baba nereli?”
Sıradaki 7 “Sarışın”dan sadece biri doğru seçeneği işaretledi. Diğer turlarda da durum farklı değildi.
“50 Sarışın” arasında “Kasatura nedir?” sorusuna, “Askerlerin yemek yediği kap” diye yanıt verenler bile vardı.

Haberin Devamı

TRT’nin Teletex’i Beşiktaş’a karşı
TRT, yeni Genel Müdür İbrahim Şahin’le birlikte oldukça hareketli bir döneme girdi. Öyle ki TRT, bir yandan personelini emekliliğe teşvik edip, çalışan sayısını azaltırken, bir yandan da kanal üstüne kanal açıyor.
Birkaç ay içinde bin civarında personeliyle vedalaşan TRT, TRT Çocuk’tan sonra TRT Şeş’i açtı. Arapça, Farsça yayın yapacak TRT kanalları ile onlarca dilde yayın yapacak internet sitesi de yolda...
Ama anlaşılan o ki TRT’nin Teletex’ini hazırlayanlar “kış uykusu”nda...
Cumartesi akşamı Lig TV’de Beşiktaş - Denizlispor’un maçını izlerken oğlum, “Galatasaray acaba Sivas deplasmanında ne yaptı?” diye sorunca TRT 1’in Teletex’ine geçtim.
Sivasspor-Galatasaray maçının sonucuna bakarken diğer maçlara da bir göz attım, o da ne?
Beşiktaş 0-1 Denizli...
Allahtan birileri TRT’nin Teletex’ini hazırlayanları uyardı da ilk yarının son dakikalarında hatalarını düzelttiler.