Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hülya Avşar gibi yıllarca magazin medyasının en çok haberini yaptığı bir yıldız, “Magazin değerimi düşürdü, ben de kendimi geri çektim” diyorsa, muhabirinden editörüne, kameramanından magazin müdürüne herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi lazım...
Yıllarca birçok gazetenin özel muhabir, birçok kanalın kameraman ve muhabirden oluşan özel ekiple izlediği Avşar, “Baktım ki magazin Türkiye’de başka yere gidiyor” diyorsa bunu ciddiye almak lazım.
Avşar’ın eleştirisini dikkate almayıp, “Yaşlandı, yıldızı sönmeye başladı, o yüzden de magazine çamur atmaya başladı” demek, devekuşu gibi başını kuma gömmektir.
Bazıları için aynaya bakıp, gördükleri karşısında gereğini yapma vakti çoktan geldi ve geçmektedir.
Hülya Avşar’ın magazin konusunda yaptığı bu saptamaların Cafe Milliyet’te yer aldığı gün, aynı konuda bir başka çarpıcı haber daha vardı medyada.

Haberin Devamı
Avşar’ı küstürenler Dikmen’i arayanlar
Olay şu:
Çağan Irmak’ın son filmi “Issız Adam” gibi filmin müzikleri de çok beğenildi.
Birçok medya mensubu, “Issız Adam”ın şarkılarını söyleyenlerle söyleşi yapmanın ya da onları programlarına konuk etmenin peşine düştü. Kim mi bu şarkıcılar?
Ayla Dikmen, Nil Burak, Sibel Egemen, Hümeyra ve Semiramis Pekkan.
Bu beş sanatçıdan dördü sağ.
Allah hepsine uzun ömürler versin.
Ancak “Issız Adam”a sesleriyle hayat veren şarkıcılardan biri içlerinden bu dünyadan göçüp gideli yıllar oldu.
Ama gel gör ki, magazin dünyası yıllar önce hayatını kaybeden Ayla Dikmen’in yaşadığını sanıp, onunla söyleşi yapmak, onu programına konuk etmek isteyenlerle dolu...
Üstelik bunların sayısı 3-5 falan değil...
Ayla Dikmen’i yaşıyor sanan magazinci ya da konuk koordinatörünün sayısı 40 civarında...
Magazin medyasının; okumayan, araştırmayan, kendini yenilemeyen, taklit etmeyi yenilik sayan, mesleğini ilgilendiren konularda değişen kanunlardan haberdar olmayan, arşiv tutmayanları bünyesinden atmadığı sürece irtifa kazanması mümkün değil.
Bir keresinde, ölümünden iki yıl sonra kadın haklarının konuşulduğu bir program için Duygu Asena’yı cep telefonundan arayıp canlı yayına bağlamaya çalışan televizyoncuların varlığını bilen biri olarak şunu da söylemeliyim ki bunların çoğu görsel medyada...

Katarlılar, dizilerimizi işte böyle analiz etti!
Türk dizilerini seven Araplar kadar, nefret edenler de var... Hatta “Türklerin dizileri ahlaksız” diye rapor yazan resmi makamlar bile var.
Örneğin Katar...
Bu ülkede düzenlenen “Televizyon dizilerinin negatif ve pozitif etkileri” başlıklı sempozyumda Türk dizileri masaya yatırıldı. Katar Kültür Bakanlığı görevlisi İbrahim İsmail’in hazırladığı 2006 - 2007 raporunun ayrıntıları bir hayli ilginç.
Buna göre 2006 yılında yayınlanan dizilerde 165, 2007’de ise 230 boşanma olayı işlendi.
Katar’ı yönetenlere göre de bu rakamlar, halkta boşanma normal bir olaymış duygusu yaratıyor.
Medya uzmanı Hasan Raşid’in tespiti de bu yönde.
Raşid’e göre, “Birçok boşanma ve evliler arasındaki kavganın sebebi işte bu Türk dizileri”...
Arap dünyasından şimdiye kadar Türk dizileri hakkında yapılan eleştiriler, bilimsel olmaktan çok uzaktı. Ancak bu kez Katar’lılar işe bilimsel yaklaştı.
Türk dizileri Türkiye’de de eleştiri konusu.
Ama çoğu, Katarlılarınki gibi bilimsel bir temele dayanmıyordu. Demek ki bu işi de bilimsel zeminde yapmak en doğrusu...

Terim ucuza gitti, ama çok şey öğretti
Lig TV’nin spor programı “Maraton” pazar akşamı izleyicilerine güzel bir sürpriz yaptı.
Canlı yayın başladığında Şansal Büyüka ile Erman Toroğlu’nun arasında Milli Takımlar’ın patronu Fatih Terim de vardı.
Terim program başlar başlamaz “Maraton” ekibinin kendisini nasıl oyuna getirdiğini anlattı.
Terim, “Beni yemeğe diye çağırdınız, buraya çıkardınız” dedi. Terim, kendisini asıl tuzağa düşüreninse Ömer Güvenç olduğunu söylemeyi ihmal etmedi.
Toroğlu, “Bu Lig TV ekibi böyledir hocam. Bir pideye adamı kandırırlar” diye ilave etti.
Şansal Büyüka ise “Pide değil hocam, pizza. İki pizza ikram ettik, getirdik hocayı buraya” diye Toroğlu’nu düzeltti.
Şansal Büyüka, Fatih Terim ve Erman Toroğlu üçlüsünün sohbeti, böylesine renkli başladı ve aynı şekilde de sürdü.
Bir ara Toroğlu, Terim’e, “Hocam seni yakalamışken soracağım” deyince Terim’in, “Soru bir pizzalık olsun” demesi süperdi. Eminim ki pazar akşamı “Maraton”u izleyenler Fatih Terim’den futbol adına çok şey öğrendi.