Sen İstanbul’dan kalk; sırf Ayşegül Aldinç’i izlemek için Girne’ye kadar git, 80’li yıllarda yapılan her anketten ‘en seksi’ olarak çıkan kadını sahnede göremeden dön
Hafta sonu Kıbrıs’ta yaşadıklarımdan sonra bir kez daha hak verdim; “Tanrı’yı güldürmek istiyorsan ona planlarından söz et” diyene. Sen İstanbul’dan kalk; sırf yıllar sonra sahnelere merhaba diyen Ayşegül Aldinç’i izlemek için Girne’ye Malpas Otel Casino’ya git ve 80’li yıllarda yapılan her anketten ‘en seksi’ olarak çıkan kadını sahnede göremeden dön. Olacak şey değil, ama oluyor işte.
Yıllar sonra çıkardığı iki şarkılık single 0ile dikkatleri üzerine çeken ve sahnelere yeniden “Merhaba” diyen Ayşegül Aldinç’in Malpas Otel Casino’da sahne alacağı saatlerde ben, üşüttüğüm için oteldeki odamda yatak döşek yatıyordum.
Ona rağmen giyindim, aşağıya indim. Baktım ki değil ayakta durmak, konser sırasında defterime not alacak bile gücüm yok, arkadaşlarım Tayyar Yıldız ile Dursun Karadağ’a, “Siz olan biteni bana sabahleyin anlatırsınız” deyip, yeniden attım kendimi yatağa. Aldığım ilaçlar ve uyguladığım C vitaminli kür sayesinde pazar sabahı iyileşmiş olarak kalktım yataktan.
Ama bu kez; arkadaşlarımın kaçırdığım Ayşegül Aldinç konserini ballandıra ballandıra anlatması hasta etti beni.
“Kaçan balık, büyük olur” derler ya, bizim durum da aynen öyleydi. Milliyet Televizyon’da hafta sonu Kıbrıs’a Ayşegül Aldinç’i dinlemeye gideceğimi yazdığım için, sahneden ismimi anons edip, salonun ışıklarını yaktırıp, boşuna aramış beni. 12 yıl sonra Kıbrıs’ta konser veren Ayşegül Aldinç’i sahnede izleyemedim, ama kararlıyım, ilk fırsatta gerçekleştireceğim bu planımı. Ama bu kez güldürmemek için Tanrı’ya anlatmayacağım bu planımı.
BÖYLE SAÇMA YASAK OLUR MU?
Kuzey Kıbrıs’a giderken Atatürk Havaalanı’nda tuhaf bir uygulamayla karşılaştım. Pasaport kontrolünü geçtikten sonra, “Uçak saatine epey vakit var” diyerek bir kafede oturup bir şeyler içtik. Uçuş saati yaklaşınca Atlas Jet’in yolcu alımına başladığı 220 numaralı kapıya gittik.
Kapıdaki güvenlik görevlilerinden biri, elimdeki pet şişeyi gösterip, “Maalesef onunla geçemezsiniz, yasak. Suyu burada tüketmeniz lazım” dedi. 2.5 liralık su için 5 liralık tartışma çıkarıp, sinirlerimi bozmamak için, itiraz etmeden pet şişeyi verdim, eşyalarımı banda koyup, x-ray’den geçtim.
Birkaç adım attım, o da ne? Koskoca bir içecek kutusu. Parayı bastırıp, istediğin içeceği alabiliyorsun. Geriye dönüp, suyumu alan güvenlik elemanına, “Bu ne saçma bir uygulama?” dedim. Verdiği yanıt, “Bize verilen talimat bu” oldu. Yolcuların oradan buraya su şişesiyle geçmesi yasak, ama burada su satışı serbest.
İçine uçakta eylem yapacak başka bir şey konulabilir gerekçesiyle içecek kutularının uçağa alınmamasını anlarım, ama bunların satıldığı salona alınmaması saçma.
Her yasağın, kendince bir mantığı vardır. Hiçbir mantık kuralına oturmayan, böylesine saçma bir yasak olur mu?
Yolcu salonundaki içecek otomatlarının sahipleri daha fazla para kazansın diye mi? Salonda otururken öğrendim ki, yolcuların çoğu aynı güvenlik noktasında ellerinde ya da çantalarındaki sularla geçti. Yasak saçma, uygulama ondan daha saçma. Ahmet Kaya’nın bir şarkısında dediği gibi: “Nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan ahmakça...”
KURTLAR VADiSi PUSU EKiBiNE ÖZEL KOĞUŞ!
‘Kurtlar Vadisi Pusu’nun son bölümünü izlerken bir şey dikkatimi çekti. Mahkeme, Polat ve arkadaşları hakkında tutuklama kararı çıkardı ve hepsini içeri attı. İşin komedisi de işte bu noktadan sonra başladı.
‘Kurtlar Vadisi Pusu’ ekibinin kaldığı koğuş ve yataklar, askeri birliklerde denetim bekleyen yatakhanelerden daha ‘jilet’ gibiydi.
Yastık kılıfları bile ütüden yeni gelmişti. ‘Kurtlar Vadisi Pusu’ ekibi, güvenlikleri için özel bir hastane yaptırıp, tüm hastalarını burada tedavi ettirebilir. Ama devlet ‘Kurtlar Vadisi Pusu’ ekibi için özel bir koğuş tahsis etmez. Nerede görülmüş, ‘çete’den tutuklanan bütün üyelerin aynı koğuşa konulduğu? Gardiyan, “Abdülhey hariç hepiniz çıkıyorsunuz” diyor, koğuşta sadece Abdülhey kalıyor.
Bir iki koğuş daha yapıp, ekibi o koğuşlara dağıtmak, 3-5 yüz lira harcayıp birkaç figüranı tutuklu olarak aralarına yerleştirmek zor bir şey olmasa gerek.