Bir dönem “Kurtlar Vadisi” fanatikleri yapıyordu böyle...
Diziyle ilgili suya sabuna dokunan bir şey yazdığımda e-posta yağmuruna tutuyorlardı beni..
Pazartesi günkü “Gaf kraliçesi” Aysun Kayacı yazım da, e - posta sağanağına neden oldu.
Yüzlerce mail aldım.
Doğrusunu söylemek gerekirse çoğu Kayacı’dan yanaydı.
Aldığım e-postalar, aslında Aysun Kayacı’nın yalnız olmadığını da gösterdi.
O maillerde yazılanların ortak noktası şuydu:
“Aysun Kayacı, aslında hepimizin düşündüğü ama açık açık söyleyemediği şeyi büyük bir cesaretle çıkıp uluorta söyledi.”
Gelen e-postalar arasında bana destek verenler de vardı, ama onlar azınlıktaydı.
Mail gönderen 100 kişiden 56’sı Kayacı’ya haksızlık ettiğim, yüzde 37’si az bile yazdığım görüşündeydi. Yazımı okuduktan sonra görüş bildirenlerden yüzde 7’si ise “orta yol”cu, yani “Senin de haklı olduğun konular var, Aysun Kayacı’nın da” diyenlerdendi.
Bu vesileyle şunu vurgulamakta yarar görüyorum.
Aysun Kayacı’nın olay yaratan son konuşmasında söylediklerinden gecekondu kısmı hariç hiçbirine katılmıyorum.
Ama ister Aysun Kayacı olsun, ister bir başkası herkesin işi hakaret boyutuna vardırmadan düşüncesini çekinmeden açıklamasını sonuna kadar savunuyorum.
Ve bu konuyu Ordulu şair Ali Öztürk’ün gönderdiği bir şiirle şimdilik noktalıyorum.
Ali Öztürk, “Onlar” için yazdı
Programın adı “Haydi Gel Bizimle Ol”;
İyi de, biz sizinle nasıl olalım ayol (!)
Sizde parfüm, bizde ise ter kokusu var
İstesek de bizi aranıza kim sokar?
İstanbul’a göçüp geliyorsak durmaksızın yazın, kışın
Keyfimizden mi sanıyorsun sen kültürü kıt sarışın!
Memlekette iş yok, aş yok; para yok, umut yok
Sürünüp duruyoruz her gün yarı aç, yarı tok
Neymiş de yedi göbek İstanbulluymuş Pınar Kür
Geldik İstanbullu olduk, biz de artık Allah’a şükür (!)
Sanki şu koskoca İstanbul sizin babanızın çiftliği
“Gelmeyin” demek kolay bilmeden taşradaki işsizliği
Sizler eğlenirken gece kulüplerinde, barlarda
Bizler vatanı bekliyorduk, gece gündüz dağlarda
Ne fark eder ki, saraydan, köşkten gelse bile soyunuz
Çobanınki kepenek de; sizin, samur kürk mü oyunuz?
Balyajlı Mumcu ve niyet okuyucu
Birçok TV kanalında benzer sabah programları var. Kimi bir gece önceki ana haber bülteninin bantlarını aynen yayınlıyor “yeni” diye, kimi de bir veya iki sunuculu canlı yayınla çıkıyor seyirci karşısına.
Üsküdar polisini bekleyen tehlike
Pasaportumun süresini uzatmak için gittiğim Üsküdar İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde beklerken binadaki bir gariplik dikkatimi çekti.
4-5 katlı binanın taşıyıcı kolonlarından biri boydan boya yarılmış.
Tabii bu yarılmadan betonarme de nasibini almış.
Böyle durumlarda yapılması gereken şey, teknik bir heyet getirip onların vereceği rapor doğrultusunda gerekeni yapmak.
Tabii bu tip bina takviyeleri para işi...
Üsküdar İlçe Emniyet Müdürlüğü binasına yapılan şey ise takviye yerine kamufle...
Binadaki 5-10 cm arasında değişen çatlak dışarıdan metal, içeriden de ahşap kaplamayla kapatılmış.
Yapılan bu operasyon olası bir depremde binanın yıkılmasını engeller mi?
Sanmıyorum.
Şimdi, bu binayı yaparken malzemeden müteahhitle, bu kamuflaja karar verenler arasında sizce bir fark var mı?
Üsküdar İlçe Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, bu çatlağı incelemesi için binaya teknik bir heyet çağırmış da, onlar da “Önemli bir şey değil” demişse o da başka.
O çatlağa bakıp böyle bir rapor veren varsa da, o ya polisi sevmiyordur, ya da polisten korkusuna böyle bir rapor vermiştir.