Pazar günleri saat 10.00’dan 17.00’ye kadar isteyenin bir tabure üstüne çıkıp kraliçe aleyhinde bile konuşabildiği, yargılanmadığı Hyde Park’tayım. Parktaki gölün etrafında bir tur attıktan sonra Serpentino adlı kafede oturdum.
Gölde yüzen kazlar, ördekler, kuğular... Deniz bisikletiyle gölde pedal çevirirken can yeleğini takmayı ihmal etmeyenler...
Yürüyen, koşan, köpeğini dolaştıran, bebeklerini gezdiren, bankta kitap okuyan, bulmaca çözen, bisikletiyle tur atan veya kum zeminli özel parkurda atlarıyla dolaşan insanlar.
Dün de buradaydım...
Bir gün önce güneşli bir hava vardı, bugün hava kapalı; klasik Londra havası!
Dün güneşli Londra’nın tadını çıkarmaya gelmiştim, bugünse Ali’ce’yi yazmak için.
Filmin sponsorlarından Türk Hava Yolları’nın davetlisi olarak geldiğimiz “Batman v Superman: Adaletin Şafağı” filminin Londra galasını yazacağım.
Tanıtıma ayırılan pay
“Batman v Superman: Adaletin Şafağı”, Warner Bros’un 250 milyon dolara çektiği, tanıtımına 150 milyon dolar ayırdığı bir film. Amerikalı meslektaşlarım bu filmi ve galasını görmeye alışık oldukları başka filmler ve galalarla mukayese edebilir ama benim öyle bir şansım yok. Çünkü bizde bir yılda çekilen bütün filmlerin toplam bütçesine eşdeğer mali büyüklükteki bir yapım “Batman v Superman: Adaletin Şafağı”...
1 milyon liraya mal ettiği bir film için değil o paranın yüzde 60’ı kadar da tanıtım bütçesi ayıran, tanıtıma 60 bin lira harcayana “Parayı sokağa attı” muamelesi yaparlar bizde.
Öyle bir yerden gelip böyle bir filme laf edecek olanı “Batman”, galası için “I-ıh” diyecek insanı da “Süperman” çarpar! “Batman” ve “Superman”in nasıl insan dövdüklerini filmde gördüğüm için en iyisi ben o topa hiç girmeyeyim! Ancak şunu da belirtmeden geçmeyeyim:
“Batman” ve “Superman” tarzı filmlerin müşterisi değilim. Bu filmde ilk kez iki süper kahraman bir araya geldi ama görüşüm değişmedi.