Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Baba Ahmet Yurdakul’un portföyünde senaryosunu yazdığı birçok dizi TV dizisi ve TV filmi var... “Vurguna İnmek” dizisiyle başlayan senaristlik serüvenini “Sıcak Saatler”, “Aşkın Dağlarda Gezer”, “Zeybek Ateşi”, “Karaoğlan”, “Zor Hedef”, “Esir Şehrin İnsanları”, “Gurbet Kadını”, “Kurtlar Vadisi” (ilk 6 bölüm), “Çaylak”, “Ölümüne Sevdalar”, “Ezo Gelin” ve şimdi de “Arka Sokaklar”ı yazarak sürdüren Yurdakul’un ödüllü kitaplar da yazdı.
“Korsanın Seyir Defteri”, “Bir Masal Akşamı”, “Yorgun Çanlar”, “Körfez Üstü Yıldız Gezer”, “Despina’nın Gözyaşları”, “Kahramanlar Ölmeli” adlı kitapların dışında “Kayıp Âşıklar” ile “Ankara Ekspresi” adlı TV filmlerini yazan Yurdakul, oğlu Ozan Yurdakul’un senaryosunu yazdığı “Köprü” dizisinin de senaryo danışmanı.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni bitirip  özel sektörden emekli olan Yurdakul, yakında oğlu vatani görevini tamamlayıp geldiğinde bayrağı ona devredip ikinci kez emekliliğe çekilecek.
Ahmet Yurdakul’un senaryosunu yazdığı Kanal D’nin “Arka Sokaklar”ı ile oğlunun yazdığı Star TV’nin “Köprü” dizisi pazartesi akşamları ekrana geliyor. PT1’de ekrana gelen “Arka Sokaklar” aylardır reyting listesinde bir numara... PT2’de yayınlanan “Köprü” de üçüncülüğü parsellemiş durumda... Senarist baba-oğul aslında rakip.  Ama onlar rekabet değil, dayanışma içinde... Bazı haftalar babanın yazdığı “Arka Sokaklar”ı oğlu kaleme alıyor, Ozan Yurdakul’un imzası olan diziyi de baba yazıyor...

Haberin Devamı

Ahmet Bey, senaristliğe profesyonel olarak hangi projeyle başladınız?
A.Y.: Televizyon hayatım “Vurguna İnmek” dizisiyle başladı ama o dönemde iş hayatım da sürüyordu. 1997’de Mehmet Aslantuğ sayesinde onun başrolünü oynadığı “Sıcak Saatler”le başladı profesyonel senaristlik hayatım.

Şimdiye kadar yazdığınız dizilerden bir numaraya hangisini yerleştirirsiniz?
A.Y.: “Sıcak Saatler” ve “Esir Şehrin İnsanları”nı... İkisini birden bir numaraya koyarım.

Senaristlik artık iyi para kazandıran bir iş mi?
A.Y.: Evet.

Bir bölümün senaryosunu kaç günde yazıyorsunuz?
A.Y.: 4-5 günde ki bu aslında birçoklarına göre uzun bir süredir.

Haberin Devamı

Bir bölüm için kaç sayfa yazıyorsunuz?
A.Y.: “Köprü” için 70-80 sayfa arası...
O.Y.: “Arka Sokaklar”ın senaryosu 90-100 sayfa oluyor.

Peki dizideki rolü konusunda sizden ricada bulunanlar oluyor mu?
A.Y.: Buna taciz diyelim istersen.

“Bir sonraki bölümde durumum ne olacak?”, “Rolüm biraz daha etkin hale gelecek mi?” gibi istekler olunca ne yapıyorsunuz?
A.Y.: İnsanı sinirlendiren laflar yani... Belli bir drama eğitimi görmüş olanları kastetmiyorum ama belli bir grupta şöyle bir hastalık söz konusu.  O da şudur: Hikâyenin bütününü değil, onun içerisindeki kendi parçasını görmekten yana bir eğilimleri var bazı oyuncuların. Bu tür teklifleri nasıl bir üslupla gelmişse, aynı üslupta kaynağına iade ediyoruz.

 Gıcık kaptığınız bir oyuncuya dersini vermek için rolünde değişiklik yapıyor musunuz?
A.Y.: O işe ihanettir ve işe ahlaksızlıktır.

 Çok tanık oluyoruz. Yapımcılar, sorun yaşadıkları oyuncuları senaristlere söyleyip ya öldürtüyor ya da sürgüne gönderiyor ama.
A.Y.: Eğer bu işin sağlıklı yürümesine engel olan biri varsa bu ağırlığınca altın eden bir oyuncu da olsa ve onun yüzünden o iş ve o işten ekmek yiyen yüze yakın insan heba olup gidecekse ve yapımcılar bu yönde, bu anlamda haklı bir taleple gelmişse bu talebi dikkate alırım. Ama yapımcının kişisel kaprisinden kaynaklanan bir şeyse bu - ne demek istediğimi siz anladınız -  git bir yazar bul kendine derim. Belirleyici olan işin namusuna sahip çıkmaktır.

Haberin Devamı

Tekmeleyen polisi yazmak istemem

“Arka Sokaklar” gibi diziler hep, “Böyle polis mi var?” diye eleştirilir.
O.Y.: Böyle polis tabii ki yok. Varsa da bunu kimseye göstermezler
A.Y.: Olan polisi de yazarsak zaten kimse seyretmez.
O.Y.: Öyle de bir gerçek var.

Yani “Mevcut polisin hikâyesini yazsak izlenmez” diyorsunuz.
A.Y.: Öyle bir polisi yazmayı da ben istemem. Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı’nın mitinginde tekmelenmiş insanı, öfkesini alamayıp da bir daha tekmeleyen polisi yazmayı ben istemem. Çünkü seyrederken sinirim bozuluyor.  10 Nisan Polis Haftası. Bizim dizinin Emniyet’ten emekli danışmanı var. Telefon etti, “10 Nisan için ne yapabiliriz?” diye. Ona da söylediğim şey şuydu: İçimden hiçbir şey yapmak gelmiyor.  Gidin bunu da en yetkilinize söyleyin.

Ekranların en çok izlenen polisiye dizisinin senaristi olarak “Bu kadar da kızgınım polise” diyorsunuz.
A.Y.: Çünkü ben bu polisi bu şekilde göstermek istemem. Bizim orada yarattığımız karakterler halk tarafından sevilebilmeli... Sevilebilmesi için de gerçekte olan polisten biraz farklı olmak zorunda.

Yani kendisi de emekçi olmasına rağmen hak aramak için meydanlara inen emekçiyi döven polisin dizisini kimse seyretmez mi?
A.Y.: Kendim sevemediğim bir polisi nasıl sevdireyim? O polisi önce biz sevmeliyiz.
O.Y.: 1 Mayıs’ta kafede oturan 60 yaşındaki adamı durup dururken tokatlayan polisi kimse sevmez.  Bu ülkede insanları korumak için bunu yapıyorsa hiç yapmasın daha iyi...
A.Y.: O zaman bu polislerden bizi kim koruyacak?

Baba oğul rakip olmak daha keyifli

“Arka Sokaklar”ın senaristi Ahmet Yurdakul. “Köprü”nün senaristi Ozan Yurdakul. Ancak bazı haftalar, baba “Köprü”yü, oğlu da “Arka Sokaklar”ı yazıyormuş. Nasıl oluyor bu? Aslında rakip değil misiniz?
A.Y.: Başkalarıyla rakip olacağımıza birbirimizle rakip olmak çok daha keyif verici. Bir diğeri bunun sistematiğini şöyle oturttuk. Ayrıca aynı anda iki üç işi birden yazmıyoruz. İki kişiyiz ve ikimiz yazıyoruz. Ortalamasını aldığınız zaman bir diziyi bir kişi yazıyor. İkincisi pek bilinmez ama her iki dizide de müşterek çalışıyoruz.  “Arka Sokaklar”da Ozan lokomotif. “Arka Sokaklar”ın hikâye yapısında ben ona destek veriyorum. “Köprü”de daha çok gündemde olan benim yazım işçiliği anlamında. O da “Köprü”nün hikâyesinde bana destek veriyor. Dolayısıyla iki koldan daha rafine farklı iki üslupla dizileri götürüyoruz. İki diziyi de takip edenler bilir ki, ikisinin de hikâyesi, üslubu ve dil yapıları çok farklı. O nedenle birinden bir damar gizleyip, ötekine monte etmek söz konusu değil. Oradan oraya malzeme hırsızlığı yapmayız.