Seren Serengil ile ayrıldığı eşi Musa Aytun arasındaki savaş, Aytun’un, Kelebek’ten Pınar Yılmazerler’e yaptığı açıklamalardan sonra yeni bir boyut kazandı.
Çünkü Musa Aytun, “Seren, Yunanistan’da çocuk falan düşürmedi, zaten hamile değildi” dedi.
Şayet Aytun’un iddiaları doğruysa, bu demektir ki Serengil, magazincileri sahnelediği bir oyunun parçası haline getirdi ve insanları kandırdı.
Benim tanıdığım Seren, medyayı bu denli oyuna getirecek biri değil.
Ancak eski eşinin iddiaları da bir hayli ilginç.
Aytun’un iddiasına göre eski eşinin sahnelediği oyunun özeti şu:
Seren Serengil, bir müzik şirketiyle anlaşma yapıyor, ama işler istediği gibi yürümüyor. O yüzden anlaşmayı iptal etmek isteyen Serengil, ‘sanatçının ciddi bir sağlık sorunu yaşaması halinde anlaşma iptal olur’ maddesinden yararlanmak için önce hamile olduğunu açıklıyor. Serengil, karnına bezler sararak olmayan bebeği, doğuma beş kala yani dokuz aya kadar getiriyor.
Serengil, eşiyle gittiği Yunan Adaları tatilinde bikinili olarak çektirdiği pozlarda karnını photoshop’la şişirip fotoğrafları medyaya servis ediyor.
Olmayan bir bebeği doğurmak mümkün mü?
Değil.
Sanal hamilelikten ancak yalan bir düşük yaparak kurtulmak mümkün.
O da öyle yapıyor.
Eşiyle birlikte tatil için gittikleri Yunanistan’da fenalaşıp, hastaneye kaldırılıyor ve bebeğini düşürüyor.
Seren Serengil, yalan hamileliğin finalini de Yunanistan dönüşünde bir otel odasında kameralar önünde gözyaşı dökerek yapıyor.
Olan, biten tam bir entrika dizisi senaryosu gibi.
Şayet, “6 aylık bebeğimiz için mezarlar açtırdı. Sonunda onu babasının yanına gömdürdü. Peki 9 aylık bebek tıbbi bir atık mıydı? Cesedi nerede? Seren, Yunanistan’da düşürdüğü bebek için gerek Türkiye’den gerekse Yunanistan’dan bir doktor raporu göstersin bakalım” diyen Musa Aytun’un söyledikleri yalansa, burada iş dizi yapımcılarına düşüyor.
Musa Aytun’dan iyi bir entrika senaristi bulamazlar.
Seren Serengil’den jet yanıt
Aytun’un iddialarına Serengil’den yanıt gecikmedi. İşte Serengil’in söyledikleri:
“Neyse sana cevap bile vermeyeceğim, ama 500 bin liralık tazminat davası açıyorum bu iftiralarına. Sen doğmuş çocuğunu inkar ettin, doğmamışını etsen ne olacak zavallı? Ben kimle evlenmişim, kime çocuk doğurmaya kalkmışım!
Çöp poşetine çocuğunu koyduran, kayınvalidesinin kartını çalıp kumar oynayan bu adam. Bugün herkese gerekli belgeler gönderilecektir Sağlık Bakanlığı onaylı.
Bu zavallı kredi kartı hırsızına bir tane daha dava açıyoruz. Şimdi yandı. Sen medyatik olmaya çalış bu iftiralarla. Mahkemeye iki gün kala, attığın bu iftiraları ispatlayacaksın, hırsızlığını örtemeyeceksin.”
Gelinen noktada görünen o ki, iki kişiden biri 'yalancı'.
Var mı bunun başka bir izahı?
'Mavi' adlı bir maxi single geçti elime. Şarkılarını dinlerken bir yandan da kimdir bu 'Mavi', neyin nesidir diye kartonetini inceledim.
Şarkıları, sesi ve kartonete yazdıkları ilgimi çekince menajeri Süheyl Atay’dan klibini alıp izledim.
Müzik dünyasının yeni seksi sarışın yıldızı olmaya aday 'Mavi'nin aslında kim olduğunu sordum Süheyl Atay’a.
Atay’dan 'Mavi'nin asıl adının Ayşegül Turan, mesleğinin de avukatlık olduğunu öğrendim.
Sonra 'Mavi' ile konuştum telefonda.
Bizim grubun çalıştığı iki hukuk bürosu var.
Biri Köksal Bayraktar’ın 'Bayraktar Hukuk', diğeri Barbaros Çağa’nın 'Çağa Hukuk'.
Meğer 'Mavi', Barbaros Çağa’nın hukuk bürosunda iki yıl avukat olarak çalışmış, sonra Garanti Bankası’na geçmiş.
Tanıyanların gerçek ismi yerine fiziksel özelliği yüzünden 'Mavi' dediği 31 yaşındaki avukat, 'şarkıcılık arzusu' ağır basınca, cübbesini çıkarıp, şarkıcılığı seçmiş.