Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

CHP İstanbul Milletvekili ve CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Uğur Dündar’ın moderatörlüğünde AKP’li Dengir Mir Mehmet Fırat’la TBMM’de yaptığı düello ile yıldızı iyice parladı.
Çünkü Kılıçdaroğlu, o gün ortaya koyduğu belgelerle Dengir Mir Mehmet Fırat’ın siyasi istikbaline büyük bir darbe indirdi.
Dengir Mir Mehmet Fırat, AKP’de ikinci adamdı, şimdi o koltuğu kaybetti.
Kılıçdaroğlu, Ankara’da Doğalgaz Okuma Cihazları’nda yolsuzluk yapıldığını açıklamak için çıktığı “Arena”da Uğur Dündar’ın gazına gelerek Melih Gökçek’le ekranda düelloyu kabul ederek yanlış yaptı.
Çünkü Gökçek, Kılıçdaroğlu’nun restini gördü ve 17 Aralık Salı akşamı Uğur Dündar’ın moderatörlüğünde Star TV Ana Haber’de CHP Grup Başkanvekili ile kapışmayı kabul etti.

Haberin Devamı

Bu Gökçek’le tartışılmaz!
Gökçek’in bu konuda basına yaptığı açıklama, düellonun nasıl geçeceğini gözler önüne serdi.
Gökçek, elindeki şişirilmiş balona bir toplu iğne ile patlattı ve “O akşam balon böyle patlayacak” dedi.
Hepsi bu mu?
Değil elbette.
Gökçek ayrıca, “Yolsuzluk yapan şerefsizdir, ama iftira atan da şerefsizdir” dedi.
Gökçek, bayram boyunca her akşam Ses TV’de canlı yayındaydı. Orada söyledikleri de, düellonun nasıl geçeceğinin habercisi gibiydi.
Gökçek’i yıllarca ekranlarda birçok insanla tartışırken izlemiş biri olarak şimdiye kadar o yayınlardan mağlup ayrıldığını hiç görmedim.
Gökçek, öyle ya da böyle zeytinyağı gibi hep suyun üstüne çıkmayı başaran biri.

Bu tartışma rekor kırar
Tahminim o ki, Salı akşamı da öyle olacak.
Kılıçdaroğlu, Dengir Mir Mehmet Fırat karşısında kazandıklarını Gökçek karşısında harcayacak.
Şayet Kılıçdaroğlu, Gökçek’le düellodan galibiyetten vazgeçtim, berabere dahi ayrılsa büyük bir zafer kazanmış gibi takdir toplayacak.
Ve hepsinden önemlisi de şu:
Gökçek Kılıçdaroğlu kapışırken bu işin kazananı Uğur Dündar olacak.
Çünkü Dündar, Star TV’ye milyon dolarlar ödeyip yayınladıkları Şampiyonlar Ligi maçları kadar reytingi, kendisine duyulan güvenle aldığı düello sayesinde hiç para harcamadan kazandıracak.

Haberin Devamı

Mayolu Sezen cezası ve Yargıtay’ın kararı
Posta muhabiri Ahmet Cumalı hakkında, İstanbul’da bir mahkemenin Sezen Aksu’nun mayolu fotoğraflarını çekerek haber yaptığı için, “Özel hayatı ihlal”den verdiği 1 yıl 3 ay hapis cezasından sonra Yeşim Salkım’ın açtığı benzer bir davada Yargıtay’ın verdiği hüküm önemli.
Yeşim Salkım’ın, İlker İnanoğlu ile evli olduğu dönemde, eşinin eski sevgilisi Güzide Duran’la aynı konserde bulunmaktan rahatsız olduğuna dair hakkında çıkan haber nedeniyle bir gazeteye açtığı davayı reddeden Yargıtay, “Kamuya açık bir alanda meydana gelen olayın haber yapılmasına davacının katlanması gerekir” dedi.
Cumalı’nın Aksu nedeniyle aldığı ceza şimdi temyiz için aynı Yargıtay’a gidecek.
Bakalım Yargıtay bu konuda nasıl bir karar verecek?

“Ergenekon” dizisini çeksinler de görelim!
12 Haziran 2007 tarihinde Ümraniye’de bir gecekonduda ele geçirilen bombalar sonucu ortaya çıkan Ergenekon örgütü dizi film olacakmış.
Şafak Sezer, Mehmet Ali Nuroğlu, Zeynep Beşerler ve Fadik Sevin Atasoy gibi yıldızların rol alacağı diziyi Cem Akyoldaş yönetecekmiş.
Bana “kamera şakası” gibi geldi.
Niye mi?
Şu nedenle:
“Kurtlar Vadisi Pusu” gibi bazen MİT’i, bazen yeraltı dünyasını bile karıştıran söz konusu “Ergenekon”sa onun kralını yapan bir dizi bile ekonomik kriz nedeniyle “ücretsiz tatil”e çıkarken Rumeli Film “Ergenekon”un dizisini çekecekmiş!
Çeksinler de bir görelim bakalım.
“Ergenekon”culara bile ilham kaynağı olan “Kurtlar Vadisi Pusu” gibi bir diziyi oynatacak para bulamayan televizyon sektörü “Ergenekon”u hayata geçirecek kaynağı nasıl yaratacakmış, anlayalım!
Hele hele de toplumu ikiye bölen “Ergenekon” davası Silivri’de sürerken...

Haberin Devamı

Oylum Talu! Bu ne yaman çelişki böyle?
HABERTÜRK’te program yapan Oylum Talu, beğendiğim ekran yüzlerinden biridir.
O nedenle fırsat buldukça programını izlerim.
En son izlediğim programda Oylum Talu’nun bir çelişkisi dikkatimi çekti.
Talu, gazetelerin birinci sayfalarına yansıyan haberleri okuyordu.
Sıra, IMF ile ilgili bir habere geldi.
Talu, gazetenin kullandığı başlığı okurken IMF’yi “ay- em ef” olarak telaffuz etti.
Ama iş haberi okumaya gelince Talu, “ay em ef” yerini “i-me-fe” demeye başladı.
Bir insanın bir konuda net bir duruşu olmalı.
IMF’yi başta İngilizce, sonrasında Türkçe telaffuz etme çelişkisi Talu gibi her zaman dersini iyi çalışan bir televizyoncuya yakışmadı.
Talu, aynı yayında Asena’nın albüm çıkaracağına ilişkin haberi okuyunca, önce bir dansözün şarkıcılığa soyunmasını sert bir dille eleştirdi, ardından da, “Her isteyen albüm çıkarabilir. Onu alıp almamak da sizlere kalır” dedi.
Bana da, bu ne yaman çelişki Oylum Talu demek kaldı!

Erken kalkan TV kuruyor
Televizyonların yayınlarını abonesi olduğu Kablo TV ya da Digitürk’ten izliyorum.
O nedenle uydudan yayın yapan, ama bu platformlarda olmayan televizyon kanallarının yayınlarını izleyemiyorum.
Kurban Bayramı’nda ziyarete gittiğimiz yakınlarımızın bir kısmında ise çanak antenlerle izleniyordu televizyonların yayınları...
Uydudan yayın yapan kanallar arasında tur atınca bir şey dikkatimi çekti.
Sanki sabah erkenden kalkan kendine bir televizyon kanalı kurmuş gibi.
Yüzlerce televizyon kanalı var, üstelik çoğunun da içeriği aynı.
Uydu, birbirinin aynı televizyon kanalından geçilmiyor.
Karadenizlilere ve Karadeniz yöresine hitap eden televizyon kanallarına dikkat ettim, onlar da öyle.
Ekranda Karadeniz manzaraları, fonda Karadeniz şarkıları.
Bu kanalların patronları, televizyonculuğun böyle bir şey olduğunu sanıyorsa, fena halde yanılıyorlar...
Her televizyon kanalının bir kimliği, kendine özgü yayın anlayışı olmalı.
Ama anladığım kadarıyla bu uşakların öyle bir derdi yok ve hiçbir zaman da olmadı.

Bayram ekranı tepki topladı
Kurban Bayramı’nda nereye gitsem, kiminle konuşsam televizyonların bayram ekranları konusundaki şikayeti aynıydı:
“Bu bayram hiçbir televizyon kanalında bayrama dair hiç özel ve izlenecek bir şey yok.”
Çünkü Kurban Bayramı, tam da ekonomik krize denk geldi.
Televizyon yöneticileri de bunu fırsat bildi.
Küresel ekonomik krizi fırsata çeviren TV yöneticileri de ekranları, dizilerin tekrarları ya da kolajları ile insanların her sahnesini ezberlediği filmlerle doldurdu.
Zaten televizyoncuların ezberinde, “Bayramlarda insanlar televizyon izlemez” diye bir şablon vardı.
Üstüne üstlük işin içine bir de ekonomik kriz girince sonuç da böyle oldu haliyle...