Coşkun Göğen 21 yıl sonra ‘Nero&Teco: Priapos’un Peşinde’ adlı filmde başrol oynayacak. Diğer başrol oyuncuları ise Nuri Alço ve Eray?Özbal olacak
Önceki gün Coşkun Göğen’e rastladım Beyoğlu’nda. Yıllardır Antalya’da yaşayan, iş olursa İstanbul’a
gelen ‘Tecavüzcü Coşkun’a, turizm sezonu başladı, hayrola sen niye buradasın diye sordum, ‘Teco’ heyecanla anlatmaya başladı: “İster inan, ister inanma... Tam 21 yıl sonra bir sinema filminde oynayacağım. Üstelik gelen teklif de başrol. Onun anlaşmasını yapıp, iş avansını almaya geldim.” Göğen’den film hakkında detaylı bilgi istedim, beni yönetmen Orçun Benli’ye yönlendirdi. İlk sinema filmini yönetecek olan Benli’nin anlattığı proje bana ilginç geldi. Çünkü ‘Naro&Teco: Priapos’un Peşinde’ adlı filmin başrol oyuncuları, canlandırdıkları kült karakterlerle ünlü Yeşilçam’ın üç ‘kötü adamı’. Başrol oyuncularından biri gazozlarına attığı uyuşturucuyla genç kızları tuzağına düşüren rollerin adamı Nuri Alço; yani ‘Naro’... Diğeri Coşkun Göğen, yani ‘Tecavüzcü Coşkun’...
Üçüncü oyuncu ise oynadığı filmlerdeki güzel, ama fakir genç kızları, zengin hayat vaadiyle kandırdıktan sonra yaşamlarını karartan zengin çocuğu rollerinin aranan adamı Eray Özbal...
Yönetmen Orçun Benli, Yeşilçam’ın üç kült karakterini bir araya getiren filmin kadrosuna yeşil sahalardan da ünlü bir ismi kattı. Eskişehirspor’un golcüsü Ümit Karan’ın kendini oynayacağı filmin konusu ise şöyle:
Sinemanın kötüleri bu kez Priapos’un peşindeFantastik komedi türündeki ‘Naro&Teco: Priapos’un Peşinde’, özü itibarı ile bir geri dönüş hikayesi. ‘Belmando Engin’ (Eray Özbal), sinemada iş bulamayınca köhne bir disco işleten ‘Naro’ (Nuri Alço) ile bir kız lisesinde hademelik yapan ‘Teco’ya (Coşkun Göğen) ilginç bir iş teklifinde bulunur. 80’li yılların ünlü üç kült karakteri yıllar sonra yeni bir macera için bir araya gelir ve bereket tanrısı Priapos’un peşine düşer. Basit bir hırsızlık gibi görülen bu iş, onları fantastik bir serüvenin ortasına iter.
Nuri Alço ve Coşkun Göğen’in canlandırdıkları Naro ile Teco karakterleri bilindik özelliklerini muhafaza etmelerine karşın değişen dünyaya uyum sağlayamadıkları için hayatları tepetaklak olmuştur. Geçmişte kötü olarak anılan birçok şey gibi onlar da sıradanlaşmıştır. Hatta dünya o kadar kötü bir hal almıştır ki bu iki kötü karakter bile değişen dünya içinde temiz ve saf kalmıştır. Priapos’la birlikte paraya kavuşup eski günlerine dönme hayaliyle yola çıkan üç kötü adam, bu fantastik serüvende kendilerini bulur ve kaybettikleri en önemli şey olan özgüvenlerini tekrardan kazanır.
Yapımcılığını Rina Yapım’ın üstlendiği, yönetmenliğini Orçun Benli’nin, senaryosunu ise Orçun Benli, Şükrü Üçpınar ve Alptekin Öztürk’ün yazdığı filmin çekimleri temmuz ayında İstanbul, Balıkesir ve Çanakkale’de yapılacak.
Filmde, kim kimi oynayacak?Nuri Alço (Naro), Coşkun Göğen (Teco), Eray Özbal (Belmondo Engin), İlker Ayrık (Hayrettin), Fırat Tanış (Tayyar), Yeşim Ceren Bozoğlu (Okşan), Başak Sayan (Ahu Secimer), Bülent Şakrak (Poz Recai), Mustafa Üstündağ (Mono Rıza), Gizem Akman (Mavisu), Ahmet Akkaya (Ahmet), Murat Garipağaoğlu (Yorgo), Orhan Eşkin (Orik), Serdar Orçin (Yorgo’nun tayfası), Ümit Karan (Ümit Karan) ve Kenneth Dakan (Lord Jones)...
‘Korsan’ hastalığını mutlaka yenmeliyizYapılan ne olursa olsun; CD, kitap, bilgisayar oyunu, oyuncak veya kıyafet fark etmez. Korsanın her türlüsüne karşıyım.
Ortada açık ve net bir şekilde emek hırsızlığı ve vergi kaybı var çünkü. Peki yasalarla, yasaklarla çözülür mü bu sorun?
Bir yere kadar belki! Ama sorunun kökten çözümü için yaşadığımız toplumdaki her bireyin konu hakkında bilinçlendirilmesi gerekli. Aksi takdirde Ali Poyrazoğlu gibi bir sanatçı, “Korsan satışını destekliyorum” der miydi?
Poyrazoğu’nun korsan CD satarken görüntülenince gözaltına alınan Erkan Bulak’a avukat tutacağını söylemesini anlarım. Çünkü çok insani bir şey bu. Ancak Poyrazoğlu’nun, “Korsana destek veriyorum. Bu işten 500 bin kişi ekmek yiyor. Kim, ‘Ben korsan almıyorum’ diyorsa yalan söylüyor. Herkes bir şekilde korsan ürün kullanıyor” sözleri bir gerçeğin tespitinden öte, illegal bir şeyin legalleştirilmesi anlamına gelir ki, asıl tehlikeli olan bu.
Uyuşturucu pazarından da binlerce insan ekmek yiyor. O zaman onlara da mı müsamaha göstermeliyiz? O nedenle Poyrazoğlu, korsana destek yerine, “Toplum olarak bu zaafımızı bir an önce terk etmeliyiz” demeliydi.