Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sevda Karababa’nın bir süre önce yaptığı, “Yılmaz Erdoğan’la büyük aşk yaşadık. Belçim’in yerinde ben olmalıydım” açıklaması gibi Seda Sayan ve Onur Şan hakkında söylediklerine de kayıtsız kalacaktım. Ancak arabalı vapurla Harem’den Sirkeci’ye geçerken yan masamdaki kadınların Karababa’nın sözlerini tartıştıklarına tanık olunca kararımı değiştirdim.
40’lı yaşlardaki kadın, “Çok doğru söylemiş ‘Seda Sayan, Onur’un velisi’ diye” deyince, genç olanı itiraz etti:
“Seda Sayan’la Onur Şan arasındaki yaş farkından ona ne? Reklam peşinde işte...”
Haberi okumamış olanlar için Karababa’nın Sayan- Şan çifti hakkında niye böyle bir çıkış yaptığını özetleyeyim.
İTÜ Devlet Konservatuvarı’nın 34. kuruluş yıldönümü kutlaması yapıldı geçenlerde.
Onur Şan, öğrenci affından yararlanıp yeniden döndüğü okulunun etkinliğine eşi Seda Sayan ve medya ordusuyla gitmesi aynı okul mezunlarından Sevda Karababa’yı küplere bindirdi. “Parayla çağırdığı kameralarla akademik havayı bozup Seda Sayan şovuna çevirdi. Onur’la aynı okulda okuduğum için utanç duyuyorum. Babanın koyduğu isme layık ol sübyan” diyen Karababa, Zafer Akbaş’a yaptığı açıklamaları şöyle sürdürdü:
“Seda, Onur Şan’ın velisi olarak geldi, benim okulumun kapısından girdi. Utanç duydum. O kadını oraya almalarını şiddetle kınıyorum. Yazıklar olsun o kadını içeri alanlara, yazıklar olsun kuruluşunu kutladığımız okulumuzun gününü rezil eden, medya gösterisine çeviren kadına.”
İTÜ Devlet Konservatuvarı’ndan mezun onca insan varken, Onur Şan’ın okula eşi Seda Sayan’la birlikte gelmesinin Karababa’yı bu denli kızdırdığını, şarkıcının niye böyle bir misyon üstlendiğini bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var; o da şu:
Allah, Yılmaz Erdoğan’la Gülben Ergen’i korumuş demek ki.
Belçim’in yerine Karababa, Erdoğan Ailesi’nin gelini olsaydı, aile şimdiye kadar çoktan birbirine girerdi. Gözü kara Sevda, sadece Gülben’e değil oğlu Atlas’a bile dünyayı dar ederdi.



Burası Türkiye, işinize gelirse!
Bir “yalan” daha “gerçek” oldu... “Binbir Gece” dizisinin yıldızları Tardu Flordun ve ABD’li yönetmen Chris Burke ile evli Canan Ergüder, şimdiye kadar inkar ettikleri aşklarını sonunda itiraf etti.
Mega Magazin kamerasına sarmaş dolaş yakalanan Flordun ile Ergüder, ilişkilerini bunca süre gizlemelerinin sebebini ise şu cümleyle dile getirdi:
“İlişkimizi gizlemedik ama burası Türkiye. Türkiye’de böyle...”
Türkiye’de bazı şeyleri izah etmek için bundan daha güzel bir cümle olabilir mi?
Şimdi toplumsal hafızamızı çok fazla zorlamadan bir dizi “yaman çelişki” örneği sıralayacağım peş peşe... Ve hepsinin sonuna “cuk” diye oturacak bu anahtar cümle!
Ajda Pekkan, “Güldünya Konseri”nde “Kece Kurdan” adlı Kürtçe bir türkü söyledi, herkes “Süperstar”ı

Bu Sevda, Gülben’e dünyayı dar ederdi
ayakta alkışladı...
Çok geçmeden ortaya çıktı ki, aynı türküyü yayınladığı için, radyocu Mehmet Arslan hakkında Adana Başsavcılığı “Bölücülük” nedeniyle üç yıla kadar hapis istemiyle dava açtı.
“Binbir Gece masalcıları”, “Burası Türkiye, Türkiye’de böyle”yi boşuna söylememişler demek ki!
TRT Şeş’i açan TRT’nin, Ahmet Türk’ün TBMM’de Türkçe başladığı konuşmasını Kürtçe sürdürürken, “TBMM Tüzüğü’ne aykırı bu” diyerek yayını kesmesine girmiyorum bile...
Pazartesi günü şahane bir haber vardı Milliyet Ekonomi’de.
Ayfer Yılmaz’ın “Eş-dost arasında trafik kazaları başladı!” başlıklı haberine göre, Kaza Tespit Tutanağı uygulamasının yürürlüğe girmesinden sonra 550 bin kişi hasarlı trafik kazası yapmış 2008’de. Bu kazalardan 145 bini araç park halindeyken meydana gelince, sigortacıların kulağına kar suyu kaçmış ve bazı tutanakları incelemeye almışlar, ama nafile...
Çünkü taraflar, binlerce “kaza”yı çoktan “tatlı”ya bağlamışlar bir kere...
Oysa, Kaza Tespit Tutanağı işi gündeme geldiğinde ne diyordu herkes birbirine:
“Bu sistem Türkiye’de tutmaz. Zira kazadan sonra insanlar, kim haklı kim haksız diye düşer birbirine...”
Ama tam tersi oldu. Sistem öylesine hızlı oturdu ki, sigortacılar bile şaştı kaldı bu işe!
Çünkü “Burası Türkiye, Türkiye’de böyle”...
İşinize gelirse!
“Burası Türkiye, Türkiye’de böyle” dedirten o kadar çok şey var ki, değil bir yazı, kitaplar bile yazılır üstüne!