Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Köksal Toptan’ın, Can Dündar’ın “Mustafa” filminin galasının Dolmabahçe Sarayı’nda yapılmış olmasından dolayı duyduğu pişmanlığı Hürriyet’te okudunuz mu?
Okumadıysanız, tekrar etmekte yarar görüyorum.
Fatih Çekirge soruyor, Toptan yanıtlıyor:
- Dolmabahçe Sarayı’nın açılması için izni verdiğinizde filmi izlemiş miydiniz?
- Hayır... Ama o zaman dedim ki, Dolmabahçe bu film için özel bir yer tabii... Atatürk var, Can Dündar iyi bir isim.
- Peki şimdi olsaydı sarayı yine açar mıydınız?
- Açmazdım.
- Neden?
- Tartışmaları görüyorsunuz. Sonra bazı sahneler var... Çok içki, sigara gibi...
- Siz filmi Ankara’da izlediniz. Sonra ne düşündünüz. İyi ki Dolmabahçe’yi açtık dediniz mi?
- Hayır ağzımız yandı doğrusu. Bir daha olmaz ...
Fatih Çekirge’nin Hürriyet’teki “Perde Arkası” adlı köşesindeki diyalog aynen böyleydi ...
Devletin hangi nasıl bir zihniyetle yönetildiğini anladınız mı?
Devlet, böyle bir keyfiyetle yönetilir mi?
Bu devletin tarihi mekânlarını hangi koşullarda kullanıma açacağının bir kanunu, bir yönetmeliği yok mu? Burada bir filmin galası yapılacaksa, bu izni vereceklerin de filmi izleyip, içeriğinin o mekâna uygun olup olmadığını kontrol etmesi gerekmez mi?
“Atatürk var, Can Dündar iyi bir isim”, bir izin için yeterli kriter sayılabilir mi?
Demek ki Sayın Toptan, “Mustafa”yı Can Dündar gibi “iyi bir isim” değil de bir başkası çekmiş olsa, gala için ona Dolmabahçe vermeyecekti.
Söz konusu mekân Dolmabahçe Sarayı değil de, Köksal Toptan’ın Bartın’da ailesine ait bir yer olsa onun şahsi beğenisine göre tercih yapmasına kimse bir şey diyemez.
Ancak Toptan bu sorumluluğu TBMM adına yapıyorsa, burada şahsi kanaati değil, devletin yazılı kuralları devreye girmeli.
“Mustafa” orada galası yapılacak bir filmse -ki bana göre öyle- izin verilmeli... Değilse, araya kim girerse girsin o izin verilmemeli ...
Toptan’ın, çoğu filmi bile izlememiş “linç korosu”nun söylediklerini tek doğru kabul edip, “Mustafa”dan sonra Dolmabahçe Sarayı’nı bu tür etkinliklere kapattığını açıklaması da başlı başına skandal...
Ya Toptan’ın, Dündar’ın “Mustafa”sına kızıp, Dolmabahçe’yi bir daha kimseye vermeyeceklerini söylemesine ne demeli?
Bu zihniyet toptan değişmedikçe Türkiye’nin “gelişmekte olan ülkeler” arasından sıyrılıp, gelişmiş ülkeler arasına girmesine imkânı yok.

Bu zihniyet TOPTAN değişmeli

Arif Keskiner’e sürprizi Yaşar Kemal böyle bozdu
Çiçek Bar’ın ortağı ünlü yapımcı Arif Keskiner, geride bıraktığımız hafta 70 yaşına bastı.
Yedi yıllık hayat arkadaşı Hümeyra, Keskiner için sürpriz bir doğum günü partisi düzenledi.
Keskiner’in yaş günü için Moskova’dan, Hong Kong’dan bile gelenler vardı.
Aydın Boysan, Mücap Ofluoğlu, Tuncel Kurtiz, Demirtaş Ceyhun, Rutkay Aziz, Tarık Akan, Nebil Özgentürk, Necil Nedimoğlu, Mustafa Oğuz, Mustafa Alabora gibi onlarca dostunun katıldığı Keskiner’in 70. yaş günü için Çiçek Bar’ı kapatan sevgilisi, her tarafı onun için süsledi.
Sevgilisi, son dakikaya kadar da sürpriz partiyi Keskiner’den gizledi. Çift, tam evden çıkmak üzereydi ki Yaşar Kemal’den gelen bir telefon sürprizi bitirdi.
Çünkü telefonu açan Yaşar Kemal, Keskiner’e, “Ya oğlum. Ben partiye gelemiyorum. Yaş günün kutlu olsun” dedi. Mekânı dolduran dostlarının, “İyi ki doğdun Arif. Mutlu yıllar sana” nidaları ve alkışları eşliğinde Çiçek Bar’a giren Keskiner, yaptığı kısa
Bu zihniyet TOPTAN değişmeli
konuşmada, “Buraya geldiğiniz için size, bu sürprizi hazırlayan yedi yıllık hayat arkadaşım Hümeyra’ya çok çok teşekkür ediyorum” dedi.
Nebil Özgentürk’ün hazırladığı belgeselin de barkovizyondan gösterildiği gecede, dostları da teker teker mikrofon başına geçerek Keskiner’i anlattı. Arif Keskiner’e dair anılar arasında en ilgincini yazar Demirtaş Ceyhun anlattı.
Yer darlığından yazar Ceyhun’un anısı yarına kaldı.
Anılarla başlayan gece türkülerle bitti. Keskiner’in 70. yaş günü partisinin son dakikalarında Çiçek Bar, bağlamaların çalınıp, türkülerin söylendiği türkü barları gibiydi.