Zeytin, bir yıl çok olunca, ertesi yıl az olurmuş çünkü. Irmak’ın gişe performansı da zeytin hasadı gibi. Bir filmi müthiş iş yapıyor, bir sonraki çakılıyor
Söz yazarı ve besteci Mehmet Yüzüak’tan ‘Dertlerimin Var Yılı’ adlı yeni bestesini dinleyene kadar, ‘var yılı, yok yılı’ diye bir tanımı duymamıştım. Kaz Dağları’nın eteklerinde açtığı turistik tesiste tesadüfen karşılaştığımız Yüzüak, ‘Dertlerimin Var Yılı’nı neden esinlenerek yazdığını şöyle anlatmıştı:
“Zeytin üreticilerinin kullandığı bir sözdür ‘var yılı, yok yılı’. Zeytin, bir yıl çok olunca, ertesi yıl az olurmuş çünkü. Söz beni çok etkiledi ve bu şarkıyı yaptırdı.”
‘Var yılı, yok yılı’ nereden mi aklıma geldi? İzah edeyim nedenini... Yönetmen Çağan Irmak’ın altıncı filmi ‘Prensesin Uykusu’, 19 Kasım’da vizyona girecek. Irmak’ın şimdiye kadar çektiği filmlerin gişelerine bakınca birden bu söz aklıma geldi.
Çünkü Çağan Irmak’ın gişe performansı da zeytin hasadı gibi. Çağan Irmak’ın filmografisine ve gişe rakamlarına bakar mısınız?
Çağan’la ya batarsın ya çıkarsın!
Bir ‘zirve’de, bir ‘dip’te. Bir filmi müthiş iş yapıyor, bir sonraki çakılıyor.
Çağan Irmak, Mustafa Oğuz’un şirketi Most’a iki film yaptı. Irmak, ‘Issız Adam’la ihya ettiği Oğuz’u, ‘Karanlıktakiler’le karanlığa gömdü! Bir yapımcı için Çağan Irmak’a film yaptırmak, ‘tek mi, çift mi?’ oynamak gibi bir şey. Mustafa Oğuz da öyle oldu. Ama bu yıl Çağan Irmak’ın ‘var yılı’. Irmak’ın, bir batırıp, bir çıkaran gişe grafiği öyle diyor çünkü. Most’un sanal alemde sessiz sedasız yaptığı kampanyaya olan ilgi de ‘Prensesin Uykusu’nun iyi gişe yapacağının habercisi. Most, www.kaderdegistirilebilirmi.com adlı bir site kurup, internet kullanıcılarına şunu sordu: “Sizce kader değiştirilebilir mi?”
Çünkü ‘Prensesin Uykusu’ da kaderi değiştirmek için işbirliği yapan sıradan insanların hikayesi. Ankete katılanların yüzde 63’ü, “Kader değiştirilebilir” dedi.
Çok merak ediyorum, acaba “Kader değiştirilebilir” diyenlerin kaçı kaderini değiştirebildi?
Irmak’ın film karnesi
Yılı Film Adı İzleyici Sayısı2009 Karanlıktakiler 123.709
2008 Issız Adam 2.788.550
2008 Ulak 523.745
2007 Bana Şans Dile 52.821
2004 Babam ve Oğlum 3.837.885
Not: Çağan Irmak’ın ilk uzun metrajlı filmi olan ‘Mustafa Hakkında Her Şey’in gişesiyle ilgili net bir veri yok. Ancak yapımcı Abdullah Oğuz’un, bu filmden 700 bin dolar zarar ettiğine dair açıklaması olduğunu belirtmeliyim.
KADIN HAKİMİN AĞLATAN DRAMI
Pazartesi akşamı NTV’de ‘Mirgün Cabas’la Her Şey’ programını izlerken dona kaldım. Cabas’ın canlı yayın konuğu, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 2003 yılında, ‘fazla makyaj yaptığı, mini etek giydiği ve bir avukatla ilişkisi olduğu’ gerekçesiyle meslekten ihraç ettiği Mersin’in Gülnar İlçesi eski hakimi Arzu Özpınar’dı. Özpınar, yedi yılda yaşadıklarını gözyaşı dökerek anlattı. Programı izlememiş ya da Özpınar’ın hakkında çıkmış haberleri okumamış olanlar, işi adalet dağıtmak olan birinin, nasıl olup da böyle bir adaletsizliğe mahkum olduğunu tasavvur edemiyor olabilir.
Özetle olay şöyle gelişti: Günün birinde Özpınar hakkında Adalet Bakanlığı’na imzasız bir ‘ihbar mektubu’ gönderildi.
Bakanlık, olayı araştırması için bir müfettiş görevlendirdi. Özpınar, avukatla aralarında iddia edildiği gibi bir ilişki olmadığını ispatlamak için ‘bekaret raporu’ bile alıp müfettişe verdi, ama o da işe yaramadı. Müfettişin hazırladığı dosya HSYK’nın önüne gelince Özpınar, meslekten ihraç edildi. Özpınar, Türkiye’de iç hukuk yolunu tüketince 2008’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdu.
‘Özel hayat, ihraç gerekçesi olamaz’
AİHM birkaç gün önce, özel yaşam gerekçe gösterilerek Özpınar’ın meslekten ihraç edilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ‘özel hayatın ve aile hayatının korunması’yla ilgili maddesine aykırı olduğuna karar verdi.
Özpınar, HSYK kararıyla meslekten ihraç edildiği için avukatlık da yapamadı. Yedi yıl boyunca babasından kalan ‘öksüz maaşı’yla geçinmesine rağmen, Türkiye’den tazminat talebinde de bulunmadı.
Özpınar’ın tek isteği hukuk fakültesini dördüncülükle bitirdikten sonra büyük bir aşkla başladığı hakimlik mesleğine dönebilmek. Özpınar, 12 Eylül’deki halk oylamasında kabul gören Anayasa’daki yeni değişiklikler hayata geçtiğinde bu hakkı elde edebilecek. Peki bu Özpınar’ın yedi yılda yaşadıklarını unutturacak mı? Özpınar, bu soruya şu yanıtı verdi:
“Yedi yıldır acı çekiyorum. Hiçbir şey acımı telafi etmez, ama yine de görevimi istiyorum.” İşin bir diğer acı yanı da şu ki, işi adalet dağıtmak olan biri, adalet mağduru oldu ve sonunda kendisini bu hale getirenleri Allah’a havale etti.