Şovmen tarzı açıklamalarıyla Faik Işık’ı da Derin Futbol’un yorumcularından eski hakem Ahmet Çakar’ı da aynı ölçüde yadırgadım
Aziz Yıldırım’ın eski avukatı Faik Işık’ı tanımam etmem, ama hukukçudan çok, şovmen tarzı açıklamaları nedeniyle kendisini bir türlü sevemediğimin baştan altını çizeyim.
Konuk olarak katıldığı Beyaz TV’deki ‘Derin Futbol’daki söylemi ve eylemi nedeniyle antipatik bulduğumu da belirtmeliyim.
Canlı yayında Faik Işık’ı zıvanadan çıkaran ‘Derin Futbol’un yorumcularından eski hakem Ahmet Çakar’ın, Sabah Pazar’da yayınlanan söyleşisinde yaptığı açıklamaları da aynı ölçüde yadırgadım.
6 cm. topuklu ayakkabılar
Söyleşiyi yapan İbrahim Altay, Faik Işık’ın stüdyoyu terk ederken kendisine “i...” diye seslenmesinin ardından, “Adamsan bekle orada” diyen Çakar’a, sonrasında neler olduğunu soruyor. Çakar’ın verdiği yanıt şu:
“Açık konuşayım; normalde arada canlı yayın olmasa Faik’e ne yapardım bilemiyorum. En son ‘i’ ile başlayan lafı duyunca sonra da bekle geliyorum dedim, ama kaçtı. Kameradan gördüm kaçtığını. Bir de çok kısa boylu olduğu için atom karınca gibi önce otoparktan kaçıyor ve yokuşu tırmanıyor. Görgü tanıklarının anlattığına göre, yukarı çıkıp çöp konteynırlarının arasında saklanıyor. Otoparkta arkadaşlar iki ayakkabı buluyor, 6 cm. topuklu. Meğer bunlar o adamınmış. Öyle uyanık ki, ‘topuklu ayakkabılarla yokuşu çıkamam, viraj yaparım’ diye yalınayak koşuyor. Ama iyi ki de kaçmış. Çünkü size küfreden, sonra da bırakıp giden bir insanı yakalarsanız ne olacağı belli. Herhalde tutup da gel kardeşim seninle insan gibi konuşalım diyecek halimiz yok. Hepimiz insanız. Bir de aramızda sıklet farkı var. Ben 100 kilo adamım, boyum 1.82. 1.55 boyundaki bir insana abanmak bana yakışmazdı.”
(Çakar, söyleşinin devamında “Eski Ahmet Çakar olsa, Faik Işık’ı Fulya yokuşlarında çoban köpeği gibi takip edip, saklandığı çöp konteynırının içinde kalmış salça kutularıyla keserdi” gibi şeyler söylüyor)
Sonuçta Işık, ‘misafir’!
Tam bu noktada sormak gerekiyor Çakar’a:
Peki bu açıklamalar yakıştı mı sana?
Faik Işık, sizin misafiriniz değil mi?
Sayın Çakar, o tartışma programı senin, kadrolu elemanı olduğun ve ayda 50 bin lira aldığın Beyaz TV ekranında değil de, başka bir kanalda olsa, sana küfür ettiği için kaçtığı yere kadar kovala onu, en küçük bir lafım olmaz sana...
Ama öyle değil ki durum.
Beyaz TV’nin Spor Müdürü ve ‘Derin Futbol’un moderatörü Göktuğ Sevinçli, “Yeter ki gel abi, yaptığınız FB Marşı’nı bile çalacağız” diyerek davet etmiş Faik Işık’ı...
Üstelik Işık, Beyaz TV’ye geldiği halde onunla kapışmamak için Vefa Küçük’le aynı anda ekrana çıkmadı.
Kulise kim gidip ikna etti Işık’ı?
Ahmet Çakar...
Saygısızlık da yapsa, misafiri kovalamak ya da dövmek olur mu?
Hangi kültürde var bu?
Beyaz TV ekibine yakışan neydi?
Misafirleri Faik Işık’ı, geldiği gibi sağ salim evine ulaştırmak.
Ama ev sahibi olduklarını unutup, misafirin nasıl kaçtığının çetelesini tutmuş hepsi.
Ayıp değil mi?
YILDIZHAN, BUNU NASIL BAŞARDI?
İzzet Yıldızhan, gerçekten de gizemli bir insan...
Bazen, bir müteahhitle alacak verecek meselesi nedeniyle aralarında oluşan ihtilafla gündem oluşturuyor.
Yıldızhan’ın müteahhit arkadaşına verdiği borç da “az - boz bir şey” değil.
Müteahhitin, Mersin’de 56 daire, 4 dükkan, Urfa’da bir arazi ve üstüne bir miktar nakit ödeyerek kapatmaya çalıştığı borcun tutarı tamı tamına 5 milyon 700 bin lira..
Gün geliyor bu kez de İzzet Yıldızhan, İzmir’de
21 katlı 250 yatak kapasiteli Yıldızhan Otel’i doğum günü olan 1 Nisan’da açacağına ilişkin haberlerle çıkıyor karşımıza...
Parasını kendi verip
1.5 yılda yaptırdığı otel için “Ne mutlu bana ki Allah’ım doğum günümde bana bir otel nasip etti” diyen Yıldızhan, ya “1 Nisan şakası” yapıyor olmalı ya da yıllardır, “En çok vergi ödeyen sanatçılar” listesine girmeden bu işi nasıl başardığını açıklamalı.
Çünkü son 10 yılın vergi listesine bir kez daha göz attım, İzzet Yıldızhan’ın adına rastlamadım.
Arkadaşına 5.7 milyon lira borç verebilen ya da 21 katlı 250 yatak kapasiteli otel yaptıran bir ünlünün, ‘En çok vergi ödeyen sanatçılar’ arasına adını yazdırmadan bunu nasıl başardığının ‘makul ve de mantıklı’ bir izahı olmalı!