Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

atv’de yayınlanan “Müge Anlı ile Tatlı Sert”te bir ayı aşkın bir süredir, Muhammet Fırtına adlı kayıp bir çocuk konusu işlendi.
Konunun işlendiği her canlı yayında mutlaka 6 yaşındaki Muhammet’in annesi Dilber ile babası Ümit de bulundu.
Muhammet’in akıbetinden ipuçları aranan programa Muhammet’in yakınları, tanıdıkları da katıldı.

Cesedini  tarlaya  attığı oğlunu  ekranda  aradı

Konu günlerce konuşuldu ama Muhammet’in akıbetine dair hiçbir ipucu ortaya çıkmadı.
Her gün ifadesiz, donuk bir yüzle canlı yayında boy gösteren, yalan üstüne yalan konuşan Dilber Fırtına, herkesi bir güzel uyuttu.
Sonunda bir çiftçi, 45 gün önce kaybolan Muhammet’in cesedini Çorlu’daki bir buğday tarlasında buldu.
Polis, Muhammet’in katil zanlısı olarak annesi Dilber Fırtına ile arkadaşları Kemal ve Sinan’ı gözaltına aldı.
Zanlıların ve tanıkların ilk ifadeleri ortaya şöyle bir tablo çıkardı.
Ümit Fırtına ile evli olan Dilber, hurdacılık yapan arkadaşı Sinan’ın evinde bazen erkeklerle buluşur.
Dilber’le birlikte bu eve girerken görülen erkeklerden biri de, polisin gözaltına aldığı Kemal’dir.
Annesinin bu buluşmasına 6 yaşındaki oğlu Muhammet de istemeden tanıklık etti.
Ama tanıklık zavallı çocuğun sonu oldu.
Öldürülen Muhammet, bir battaniyeye içinde bir tarlaya atıldı.
Bu cinayetin bir numaralı zanlısı, oğlunun cansız bedeninin tarlada kurda kuşa yem olup çürüdüğünü bile bile, günlerce atv ekranından milyonları uydurduğu yalanlarla uyuttu.
Ve Türkiye günlerce “evlat katili” olarak gözaltına alınan bir kadını, “kayıp çocuğun annesi” olarak izledi. Bu olay, bu tür konuların ekranlarda ele alınmasının ne denli riskli ve de sakıncalı olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Cesedini  tarlaya  attığı oğlunu  ekranda  aradı

Tarkan’lı  kemer  reklamı  korsan mı? 
Otomobilimdeki teybin hafızasına kayıtlı Karadeniz radyolarından birinde dinledim Tarkan’ın şarkısının cıngıl olarak kullanan reklamı...
Bir yandan otomobil kullanıp bir yandan radyolar arasında tur attığım için o reklamı yayınlayanın hangisi olduğunu not edemedim ama reklam aklımda acayip yer etti.
Tarkan’ın “Salına Salına Sinsice” şarkısının bir yerinde “Belindeki kemer olayım” diyor ya...
Uyanık bir girişimci, Tarkan’ın şarkısının o bölümünü alıp üretip pazara sunduğu kemerlerinin reklam cıngılı yaptı... O şarkının devamında “Saçındaki toka olayım” diye bir cümle daha var. Aynı firma yakında toka imalatına da başlar ve yine Tarkan’ın şarkısını reklam cıngılı yaparsa hiç şaşırmam.

Haberin Devamı


UEFA  güzeli Ece Vahapoğlu

Cesedini  tarlaya  attığı oğlunu  ekranda  aradı

20 Mayıs’ta Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu’nda oynanan UEFA Kupası’nı malum, Werder Bremen’i 2 - 1 yenen Lucescu’nun takımı Shakhtar Donetsk kazandı.
Ama o gecenin tek kazananı Lucescu ve oyuncuları değildi...
Başkan Platini’yle birlikte Türkiye’ye gelen UEFA’nın yöneticilerinin düzenlediği etkinliklerin sunuculuğunu yapan Ece Vahapoğlu da UEFA Finali’nin kazananları arasına adını yazdırdı.
Türkçe, İngilizce ve Fransızca yaptığı sunumla UEFA yetkililerinin beğenisini kazanan Ece Vahapoğlu, bundan böyle UEFA’nın dünya çapındaki organizasyonlarında sunuculuk yapmak üzere teklif aldığını açıkladı.
Beş dil bilen Vahapoğlu’nun aldığı teklif umarım sözde kalmaz ve bundan böyle UEFA etkinliklerinde sunuculuk yapan Türk güzeli olarak da adından söz ettirir.


TRT Anadolu ve TRT   Arapça geliyor 
İbrahim Şahin’in Genel Müdür olmasından sonra atak üstüne atak yapıyor TRT...
İbrahim Şahin, TRT Genel Müdürü olduktan sonra Türkiye, önce TRT Çocuk’la tanıştı.
Ardından olay yaratan TRT Şeş geldi...
TRT Şeş’i, TRT Avaz ve TRT Türk izledi.
TRT’nin yeni kanallarından TRT Müzik’in ise eli kulağında.
TRT Müzik’in Koordinatörü Süleyman Bektaş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açılışını yapacağı kanalın haziran sonu ya da en geç temmuz başında yayında olacağını söyledi.
TRT, sonbaharda TRT Anadolu ve TRT Arapça adıyla iki kanal daha açacak.
TRT Anadolu, yerel televizyonlarla işbirliğiyle yayın yapacak.
Koordinatörlüğünü Sadık İkinci’nin üstlendiği TRT Anadolu, TRT’nin yayın platformunu yerel televizyonların iddialı programlarına açarak, Anadolu’nun en etkin ve güçlü sesi olacak.
TRT’nin Arapça kanalı ise Türkiye’de yaşayan Arap kökenlilere ve tüm Ortadoğu’ya yayın yapacak.

Haberin Devamı


Yılmaz  Erdoğan’ın  ‘film  fabrikası’

Cesedini  tarlaya  attığı oğlunu  ekranda  aradı

Bunca yıllık sinema tarihimizde Yılmaz Erdoğan gibi yapan üç  beş kişi daha çıkmış olsaydı, bugün sinemamız çok farklı bir yerde olurdu.
“Yılmaz Erdoğan’ın sinemacılığı ne ki! 2-3 film çekerek sinema adına neyi başardı ki” dediğinizi duyar gibiyim...
Acele etmeyin...
Haklısınız, Yılmaz Erdoğan şimdiye kadar topu topu üç film çekti...
“Vizontele”, “Vizontele Tuba” ve “Organize İşler”...
Gerçi üçü de iyi gişe yaptı ama benim kastettiğim şey başka.
Şu günlerde dördüncü filminin çekimlerini sürdüren Yılmaz Erdoğan, “Üç yıldır niye film çekmediniz?” sorusuna verdiği şu yanıt:
“Evet, ama ben üç sene kabuğuma çekilmedim. Üretmeye devam ettim. Üç yıl boyunca yazdım ve hayatımın en verimli dönemleriydi bu yıllar. Hayatımın hiçbir döneminde bitmiş dört senaryom yoktu ama şimdi var. Bunlar sırasıyla çekilecek. Ayrıca birçok alanda iş yapıyorum, sadece sinemada değil. Sadece sinemada üç yıllık bir ara. İnsanlarda sinema yapmadığım için ‘hiçbir şey yapmadı’ hissi oluştu. BKM Mutfak artık bizim filmlerimizde oynayacak. Yani film yapmadım ama film yapacak fabrikayı kurdum.”
Beni böyle bir yazı yazmaya iten anahtar cümle işte bu:
“Film yapacak fabrikayı kurdum.”
Sinemaya hizmet etme çabasındaki bir insan için bundan daha büyük bir gurur olabilir mi?
25 yıldır şov dünyasında olup bitenleri haber yapan biri olarak Yılmaz Erdoğan gibi yapanı ben duymadım.
İnsanların oyuncu ve şöhret olma hayallerinden para kazanmak için okul ya da kurs açanlardan bahsetmiyorum...
Her pazar akşamı Kanal D’de ekrana gelen “Çok Güzel Hareketler Bunlar” sadece oyuncu olarak değil, yazar ve senarist olarak da döktüren gençlerin önünü açmaktan bahsediyorum.
Erdoğan, BKM Mutfak’ta yetiştirdiği bu gençleri, şimdi “Neşeli Hayat” filminde oynattı.
Belki biraz “doğmamış çocuğa don biçmek” gibi olacak ama film vizyona girdiğinde Erdoğan’ın “Oyuncu fabrikası”ndan ne cevherler çıktığını herkes görecek.
Sinema için bundan daha güzel kalıcı bir yatırım olabilir mi?
Sinema sektörü adına gerçekten de “Çok güzel hareketler bunlar”...
Tebrikler Yılmaz Erdoğan...