Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Otelin değil, insanların denize veya havuza çıplak olarak girmelerine olanak sağlayan ‘naturizm’i Türkiye’ye getiren projenin sahibi olduğunu vurgulayan Koşar’ın yazdıkları Çıplaklar Oteli’nin ‘çıplak gerçeği’ydi.
Koşar’ı verdiği cep numarasından arayıp, yazdıklarını aktarmak için izin istedim.
Çünkü Koşar’ın sürece dair anlattıkları, tüm prosedürleri yerine getirmiş olsalar dahi, bu devirde, ‘iktidar’ ya da ‘mahalle baskısı’nın Çıplaklar Oteli’ne onay çıkaramayacağının belgesi gibiydi.
İşte 23 yıllık turizm acentası sahibi Koşar’ın yazdıkları:
“Sayın Ali Eyüboğlu, öncelikle yazınızda ‘çıplaklar oteli’ haberine yer verdiğiniz için teşekkür ederim. Milletvekillerine gönderdiğim projemizin geçirmiş olduğu süreci kısaca anlatan yazıyı aşağıda bilgilerinize sunuyorum. Yazıdan da anlaşılacağı üzere, bu süreçte atmamız gereken her türlü yasal adımı attık.

Haberin Devamı

“Otelimiz bir yıldır açıktı"Adaburnu Gölmar Tesisleri, Temmuz 2009’dan bu yana faaliyetteydi. Projedeki dört bloktan ikisinin inşaatı bitmiş, ikisiyse daha sonra yapılacağından, bu aşamada ruhsat talebimiz yapılmıştır.
Datça Yarımadası’nda, Türkiye’nin diğer birçok bölgesinde olduğu gibi iskansız bir çok bina bulunmaktadır. İskân talebimize Datça Belediyesi’nce verilen yanıtta, projenin tamamının bitirildikten sonra yapı kullanım izni almamız istenmiş, oteli bu şekilde işletebileceğimiz tarafımıza bildirilmişti.
Özel Çevre Koruma alanında olduğu için otelimizin ÖÇK’dan Ocak 2010’da yapının planlarıyla ilgili uygun görüş yazısı alınmış olduğu halde, yasalar ‘kötü niyetli’ olarak ‘ayrıcalıklı’ bir şekilde işletilmiştir.

Çıplaklar Oteli’nin ‘çıplak’ gerçeği

“Bu tür bir turizm örf ve adetlerimize uygun değil”
Burada önemli olan şudur: Bürokrasi kullanılarak otelimizin açılışı kasıtlı olarak engellenmektedir, otel sahibi ‘ruhsatsız otel işletmekle’ suçlanmaktadır.
Otel sahibi gerekli tüm yasal prosedürü tamamladığı ve turizm sezonu başladığı halde ruhsatla ilgili işlemler geciktirilmektedir. Bu ülkede işimizi ‘yasalara uygun’ mu yoksa ‘birilerinin keyfine uygun’ mu yapacağımız sorgulanmalıdır. Öne sürülen argüman şudur:
‘Bu tür turizm örf ve adetlerimize uygun değildir’. Türkiye bir turizm ülkesidir. Turizm ülkelerin örf adetlerine göre yapılmaz, yapılmamalıdır. Güney sahillerimizdeki hangi otel ‘örf ve adetlerimize uygun’dur? Üstsüz turistler de yakında ‘örf ve adetlerimize uygun olmadığı için’ engellenecek midir?
Ceza Kanunu’nun 225’inci maddesinde tarif edilen ‘teşhircilik suçu’, üstsüz-altsız ayrımı yapmamaktadır. Bu durumda, bu maddeye dayanılarak kamuya açık alanlarda üstsüz denize girenlerin teşhircilik suçu işlediği öne sürülerek cezalandırılması tehlikesiyle karşı karşıya kalmamız yakındır. Bizler yasalara ve ahlaka uygun bir turizm türü yaptığımız halde, bürokratik engellemelerle karşı karşıyayız.

Kaymakam: “Plaja izin vermem, havuzda tamam”
Av, diyaliz, sağlık turizmi ve güneş tutulmasına yönelik çalışmalarımızın ardından, 2009’da yurt dışından gelen bir talebi değerlendirerek ‘naturist’ gruplara hizmet vermek üzere faaliyete geçtik.
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Hukuk Servisi’nden ve Turizm Bakanlığı’ndan sözlü onay aldıktan sonra şirketimizin avukatlarıyla da böyle bir turizm çeşidinin ülkemizde yapılmasının hukuki boyutlarını araştırdık.
Vardığımız sonuç, böyle bir turizm çeşidinin tüm dünyada olduğu gibi, genel ahlakı olumsuz etkilemeyecek şekilde yapılması durumunda kanunlarımıza uygun olacağıydı. Datça’da bir tesisle bu konuda anlaşıp, 2010 yılı için hazırlıklarımıza başladık.
Datça Kaymakamı’na konuyu en ince ayrıntısına kadar anlatıp kanunlarımıza uygun şekilde, sadece otelin havuz kısmında bu turizm türünü uygulayacağımızı, bunun Datça ekonomisine katkı sağlayacağını söyledik.
Sayın kaymakamımız, yaptığı araştırmanın ardından halka açık olan otel önündeki ‘kamu plajı’nda böyle bir duruma izin vermeyeceğini, ancak otelin içerisinin özel mülk olduğu için bu turizm çeşidini yapmamızda bir sakınca olmadığını belirtti.

Haberin Devamı

Sebep, ‘yukarıdan gelen baskı”!
Daha sonra Datça Belediye Başkanı’na konuyu ileterek, kendilerinin de görüşünü aldık ve 2009 Aralık ayında yurtdışından, yedi ülkeden seyahat acentalarını Datça’ya davet ettik.
Gelen seyahat acentalarıyla hem Datça Kaymakamı’nı, hem de Datça Belediye Başkanı’nı ziyaret ettik. Yurt dışından gelen turizmciler, sayın kaymakamımıza konuyla ilgili her türlü ayrıntıyı sorarak tedirginliklerini üstlerinden attı.
Sayın Belediye Başkanımız yurt dışında olduğu için kendisine vekalet eden yardımcısına konu hakkında sorular soruldu ve en ince detayına kadar anlatıldı.
Ancak ulusal basında çıkan haberlerden sonra, sanki bu konuyu basından öğrenmişçesine, daha önce konu hakkında bilgisi yokmuşçasına, gerek Datça Kaymakamı, gerekse CHP’li Datça Belediye Başkanı, ‘yukarıdan gelen baskılar’ nedeniyle önce 2009 yılından bu yana işletmeye açık olan, kendilerinin de sık sık ziyaret ettiği ve yasal durumu hakkında bilgi sahibi oldukları otelimizde denetim yapmış ve plan tadilatı gerektiren terası bahane ederek otelimizi mühürletmiştir. Ama mücadelemden vazgeçmeyeceğim.”