Deniz Seki, “uyuşturucu temin etmek ve kullanmak” iddiasıyla bir süredir Bakırköy’de tutukevinde... Seki’nin suçlu olup olmadığına karar verecek tek merci ise yargı...
Adalet, er ya da geç kararını verecek.
Seki, isnat edilen suçu işlemişse elbette ki cezasını çekecek...
Ve çekmeli de...
Çünkü hukuk önünde herkes eşit...
Hukuk, “zengin - fakir”, “ünlü ünsüz” ayrımı yaparak hüküm tesis ederse bunun adı adalet olur mu?
Elbette ki olmaz...
Şayet Deniz Seki, suçsuz ise buna da yine yargı karar verecek.
Gönül ister ki Seki, “suçsuz” bulunsun ve ilk duruşmada tahliye olsun...
Gönül ister ki Seki, varsa bir uyuşturucu alışkanlığı bundan kurtulsun...
Bu konuda, bunun ötesinde bir talepte bulunmak, abesle iştigalden başka bir şey değildir...
Hele hele de Yeşim Salkım gibi, “Tüm sanatçılar birleşip imza toplayalım ve Adalet Bakanlığı’ndan bir defaya mahsus Deniz Seki’nin affını isteyelim’’ şeklindeki önerilerde bulunmak ise “hukuk”u “guguk”a çevirmek demektir.
Salkım’ın, husumeti olduğu Gülben Ergen’in, Deniz Seki’yi tutukevinde ziyaret etmesini reklam malzemesi gibi kullanmasına tepki göstermesini anlamak mümkün...
Ancak Salkım gibi bir sanatçının, “yürütme”nin “yargı”ya müdahale edemeyeceğini ya da etmemesi gerektiğini bilmemesini anlamak mümkün değil.
“Sanatçı duyarlılığı” denen bir şey varsa o, tam da bu tür kişiye özel ayrıcalık tanındığında ortaya çıkmalı...
Adalet Bakanı, henüz yargısı süren bir davaya müdahil olursa sanatçılar işte o zaman ayağa kalkmalı ve “Böyle adalet olmaz” diye haykırmalı...
Adalet Bakanı’ndan yargıya müdahale etmesini istemek, sanatçıların yapacağı en son şey olmalı...
Hele bir durun bakalım, daha yargılama bitmedi...
Deniz Seki’nin söz konusu suçu işleyip işlemediği henüz kesinleşmedi.
O henüz “tutuklu”, “hükümlü” değil...
Bilmem anlatabildim mi?
Ayrıca Deniz Seki’nin gerçekten iyiliğini istiyorsak yapacağımız tek şey var. O da Deniz Seki’yi rahat bırakmak...
Başak Sayan’ın gönlü ABS frenli!Başak Sayan’la ilgili önce şöyle bir haber çıktı:
“Evli bir erkeğe aşığım.”
Ardından Emine Ün’le Emre Kınay’ın evliliğini bitiren “kara kedi”nin, evli bir erkekle aşk yaşadığını açıklayan Başak Sayan olduğu şeklinde haberler çıktı. Bunun üzerine Sayan, şöyle bir açıklama yaptı:
“Bir internet sitesinde çıkan haber üzerine bugünkü basında Emre Kınay ile birlikte olduğumu iddia eden haberler yer almıştır. Hatta bu habere yıllar önce aynı dizide rol aldığım evli bir oyuncu arkadaşımla aşk yaşadığımı söylediğim de eklenmiştir. Bu haberlerin kesinlikle aslı yoktur, böyle bir şey olması da mümkün değildir. Emre Kınay uzaktan tanıdığım bir arkadaşımdır. TV8’de yaptığım ‘Kayıt Dışı’ programıma konuk olması ve benim bir kez tiyatrosuna gidip, bu program için yaptığım röportaj dışında hiçbir görüşmemiz olmamıştır. İkinci açıklamadaki yıllar önce evli bir erkekle aşk yaşadığımın yazılması da kesinlikle yanlıştır. Yıllar önce, bana sorulan bir soru üzerine daha önce evli bir erkeğe âşık olmuştum, o da bana âşıktı ama ikimiz de bu duygularımızı bastırdık ve bir ilişki yaşamadık açıklamasını yapmıştım, doğrusu budur.”
Sayan’ın açıklamasındaki Emre Kınay kısmından çok, “Daha önce evli bir erkeğe âşık olmuştum, o da bana âşıktı, ama ikimiz de duygularımızı bastırdık, bir ilişki yaşamadık” sözleri bana çok ilginç geldi... Başak Sayan, evli bir erkeğe âşık, adam da ona...
Sayan, “O da bana âşıktı” dediğine göre olay “platonik aşk”ın ötesinde...
Demek ki karşılıklı duygular açılmış birbirine...
Sayan’ın anlattıklarından anlıyoruz ki, hepsi bu... Ötesi yok bunun... Çünkü ikisi de fren koymuş gönlüne...
Aslında birçok insanın aradığı formül Başak Sayan’ın elinde... Başak Sayan, “O haber yalan, bu bilgi yanlış” diye açıklama yapacağına, duygulara fren koymanın formülünü açıklasa, bu en büyük hizmeti olur Türk milletine...
Başak Sayan, bu açıklamayı yapana dek, verdiği o vamp pozlar nedeniyle şöyle bir imaj oluşturmuştu bende:
Şehvetli, istekli, kafasına koyduğunu yapabilecek, “yasaklar delinmek için vardır” ya da “gönül ferman dinlemez” diyebilecek biri...
Ama iç dünyasını açınca anladım ki, onun gönlü ABS frenli...
Görüntü fena halde yanıltmış beni!