Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ata Demirer, yeni şovunu İstanbul’da defalarca sergiledi, hiçbirine gidememiştim, kısmet Bodrum’aymış...
İyi ki gitmişim, çok eğlendim.
Üstelik eğlencem, Demirer’in şovuna ara verip Antik Tiyatro’daki kulisine gittiğinde de sürdü.
Çünkü bizim oturduğumuz sıranın yanı başında Demirer’in eski rol arkadaşları vardı.
Sarp Apak, Şenay Gürler, Binnur Kaya ve Gülse Birsel’den oluşan “Avrupa Yakası” ekibi de gelmişti Ata Demirer’i izlemeye.

Direkler arası Avrupa Yakası
Bu işte onların ne kadar payı, ne kadar günahı var bilemem ama görüntü gerçekten de hem komik, hem trajikti...
Sıranın bir ucunda resmi üniformalı bir özel koruma, öteki ucunda siyahlar içinde başka bir özel koruma.
İki yakın koruma çemberinin dışında üç özel koruma daha.
Sarp Apak, sevgilisi ve Binnur Kaya “ihtiyaç molası”nda kulise gidince, 8 - 10 kişilik sıranın ortasında oturan iki kadın; Şenay Gürler ve Gülse Birsel, her iki uçta ayakta birer korumayla kaldı...
Durum gerçekten de başlıkta da vurguladığım gibiydi...
“Avrupa Yakası” sevilen bir dizi, oyuncuları da öyle.
Demirer şovuna ara verince onu izlemeye gelenler “Avrupa Yakası”nın yıldızlarını görünce haliyle fotoğraf çektirmek istedi.
Ama “koruma çemberi”ni aşmak hepsine kısmet olmadı.
Çünkü koruma, canının istediğine Gülse Birsel’in yanına gidip fotoğraf çektirmesi için vize verdi, gözünün tutmadığını, “Tamam artık fotoğraf istemiyorlar” deyip geri çevirdi.
Ancak buna rağmen Gülse Birsel ve “Avrupa Yakası” oyuncularıyla yan yana fotoğraf çektirmeden gitmek istemeyenlerin sayısı da az değildi.
Allah’tan Gülse Birsel, kendilerine tahsis edilen korumalardan daha insaflıydı.
Korumanın engellemesine rağmen yanına gelmek isteyenleri gördükçe gülümseyerek “Bırak gelsinler” dedi.
Bıçak sırtı bir konudur bir insanı “insan sevgisi”nden korumak...
O insanı koruyayım derken, o ana kadar duyulan sevgiyi nefrete dönüştürmek de vardır işin ucunda...
O gece Gülse Birsel ve arkadaşlarının oturduğu yerden olay farklı görünüyor olabilir ama bizim oradan görünenler de buydu.
Ata Demirer’in şovuna gelince;
Ata Demirer’in, Fatih Terim, Bülent Ersoy ve Kadir İnanır taklitleri meşhurdur.
Şu kadarını söyleyeyim.
Ata Demirer, bu ünlülerin taklitleri konusunda artık kendini de aştı.
Ayrıca Egeli ve Trakyalı taklitleriyle de Demirer, muhteşem bir performans sergiledi...

Evinizde bandrolsüz içki bulundurmayın!
Malum, şu sıralar Türkiye’nin bir numaralı gündemini yargı belirliyor.
Bir yandan AKP hakkında açılan kapatma davası, öte yandan Ergenekon derken herkes yargı konusunda bir yargı sahibi oldu.
O yüzden olsa gerek Jandarma İmdat Telefonu’na sadece ismini verip soyadını bile söylemeyen Murat yüzünden Club Flipper’ın sahibi Ahmet Derya Bayer’in villasında yapılan kaçak içki ve sigara araması yazım bayağı ilgi gördü.
Olaya inanamadıklarını dile getiren bir yığın elektronik posta ve telefon aldım...
Yazının çıktığı günden bu yana Bodrum’da nereye gitsem, nerede tanıdık birisini görsem, hep aynı soruyla karşılaştım:
“Gerçekten öyle mi oldu? İnanılır gibi değil.”
Olay hakkında hayretlerini dile getirenlere, Ahmet Bayer’in villasında arama yapan Jandarma ekibinin, 14 şişe Kavaklıdere’nin Rosato şarabına da “suç delili” olarak el koyduğunu söylüyorum, inanamıyorlar.
Ahmet Bayer’le Jandarma Üstçavuş arasında geçen diyaloğu anlatıyorum, şaşkınlıkları daha da artıyor.
Bodrum’daki villasında yapılan aramada toplam 100 şişe içki çıkan Bayer, Jandarmaya soruyor:
“Yabancı içkileri anladım da, yerli içkileri  niye götürüyorsunuz?”
Jandarma’nın yanıtı şu oluyor:
“Bu içkilerde bandrol yok, o yüzden götürmek zorundayız.”
Bayer: Alkollü içeceklerde bandrol mecburiyeti ne zaman başladı?
Jandarma: Aralık 2007’deÖ
Bayer: Peki 9 -  10 ay önce alınan şarapları evde bulundurmak suç mu?
Jandarma: Bandrolden sonra işletmelere süre tanındı, stoklarındaki içkileri beyan etmeleri için.
Bayer: Burası bir işletme mi? Burası benim evim.
Jandarma: Biz verilen emri uyguluyoruz, siz onu Savcı Bey’e anlatırsınız...

Haberin Devamı

Direkler arası Avrupa Yakası
Ayrılık acısına tatil ilacı
Bodrum’daki ilk haftamızı Yalıkavak’taki Club Flipper’da geçirdik, ikinci haftamızda ise Yalıçiftlik’teki Hapimag Resort Sea Garden’dayız...
Club Flipper’daki tatilcilerin çoğu yerli turistlerdi, Hapimag Resort Sea Garden’da ise Türkler azınlıkta, yabancılar ezici bir çoğunlukla iktidarda...
Yerli tatilciler olarak yabancılara karşı voleybol maçı yapmak için sırada beklerken bir de baktım yanımdan tanıdık biri geçiyor salına salına...
Sol kolunda büyükçe bir dövme, örümcek adam mı ne?
Gözünde güneş gözlükleri, üzerinde pembe bir pareo...
Bu güzel, suşi yiyip çıkışta Tarkan’la birlikte kameraların karşısına geçip “Biz ayrıldık” diye açıklama yapan Bilge Öztürk’ten başkası değildi.
Tarkan’la 7 yıl devam eden ilişkilerini “dostça” noktaladıktan sonra gönül yarasını sarmak için kendini Ege’nin mavi ve serin sularına atan Bilge Öztürk’ün yanında bir erkek olsa, onu da görürdüm ama yoktu.
Belli ki kız arkadaşıyla kafa dinlemek için tatile çıkmıştı.
Ooo! Nükhet Hanım da gelmiş!
Akşam üzeri Sea Garden havuz başında baktım tanıdık bir isim daha... Nükhet Hanım da genç sevgilisiyle gelmiş Bodrum’a... Hafta sonu kaçamağı yapan Duru’nun müthiş bronzlaşmış teni dikkatimi çekti, çünkü ten rengi çikolata ötesiydi...