Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dün sabah saat 05.00’te kalktım, 06.00’da Atatürk Havaalanı’ndaydım. Kayra Şarapları’nın davetlisi olarak bizi Elazığ’a götürecek 07.10 uçağı, biraz rötarla havalandı.
08.50’de Elazığ’a indik ve bizi bekleyen midibüse bindik.
Midibüste Kayra Şarapları yöneticileri, Mey’in PR işlerini yapan Zarakol İletişim’in yetkilileri ve davete katılan gazeteciler vardı.
İlk şarap ikramı daha midibüste başladı.
Buz gibi Leona Bubble servisini bizzat Mey İçki’nin CEO’su Galip Yorgancıoğlu yaptı.
Aç karnına şarap içmek ilginçti.
Kayra’nın şarap şişelerine üretici olarak adını yazdığı Şükrü Baran’ın üzüm bağı, Pertek - Tunceli yolu üzerinde.
Midibüstekilerden biri, “İleride sağda gördüğünüz dağlar Munzur” dedikten sonra asfalttan çıkıp, stablize yola girer girmez Hürriyet Ekonomi’den Demet Cengiz Bilgin, ‘bomba’yı patlattı:
“Bu yolda mayın var mıdır?”
Demet Cengiz Bilgin’in bu sözü duyanları güldürdü, ama ne yazık ki söz konusu Doğu ve Güneydoğu olunca çoğumuzun algısı böyle.
Şarap şirketleri üzüm bağlarındaki etkinlikleri genellikle bağbozumunda yapar. Kayra’nın bağbozu- munu beklemeden böyle bir etkinlik düzenlemesinin amacı, üzüm üreticisiyle şarap üreticisinin çalışmasıyla verim kalitesinin ne denli arttığını göstermek, Elazığ’daki bağlarda yetişen öküzgözü üzümlerinden üretilen Kayra Imperial ve Buzbağ Rezerv’in Londra ve Paris’in ünlü restoranlarının mönüsüne giriş öyküsünü anlatmak.
Şükrü Baran’ın çölde bir vaha gibi bozkırın ortasında 2002 yılında dikip verimli bir bağ haline getirdiği 300 dönümlük bağın kenarındaki çadırda Elazığ’a özgü tereyağı, kaymak, bal, salatalık, örme - beyaz - kaşar - tulum peyniri, domates, biberli kaygana, patila (gözleme), dut pekmezi, çilek, kiraz, kayısı, nane, maydanoz, reyhan, ceviz ve bademin ikram edildiği masada kahvaltımızı yaparken, bu bağda yetişen üzümlerden yapılan şarapların Paris ve Londra’nın ünlü restoranlarının mönüsüne nasıl girdiğini Mey’in CEO’su Galip Yorgancıoğlu’ndan dinledik.

Haberin Devamı

Elazığ ‘Öküzgözü’ Londra ve Paris’te

Munzur manzaralı bağlar
Yorgancıoğlu, Elazığ bağlarında yetişen üzümlerden Kayra’nın, Kayra Imperial ve Buzbağ Rezerv adıyla ürettiği şarapların artık Londra’nın ünlü restoranlarından L’Étranger, Fat Duck ve Hakkasan’ın, Paris’in Michelin yıldızlı mekanlarından La Table de Joël Robuchon, L’Atelier de Joël Robuchon, Bistrot Du Sommelier’ -nin şarap mönülerinde ‘Anadolu ürünleri’ adıyla müşterilerine sunulmaya başladığını anlattı.
Düne kadar değil dünyada, Türkiye’de bile önemsenmeyen Türk şaraplarının kısa zamanda markalaşma yolunda ne denli önemli hamleler yaptığının en güzel örneği.
Şehir merkezinden 20 kilometre uzakta, 1250 rakımlı bir yerde, Hazar Gölü ve Munzur Dağları manzaralı üzüm bağlarının yanı başında kahvaltı üstüne içilen Leona Bubble, Leona Blush, Cameo Rose, Cameo D’oro’dan sonra Elazığ’daki fabrikayı ziyarete gittik. Basın mensupları fabrikayı gezerken ben, üzüm bağlarında başladığım yazımı tamamlamak için personel müdürünün odasına geçtim. Elazığ izlenimlerim devam edecek.

Haberin Devamı

Elazığ ‘Öküzgözü’ Londra ve Paris’te
YÜRÜ BE VOLKAN, KİM GEÇER SENİ!
Pazartesi akşamı Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda Volkan Konak’ın konseri, Eyüboğlu Koleji’nde de oğlum Yağız’ın mezuniyet töreni vardı. Haliyle oğlumun mezuniyet törenini tercih ettim.
Dünkü gazetelerde Volkan Konak’ın konserde isim vermeden bazı meslektaşlarına yaptığı göndermelerin haberi vardı. ‘Kuzeyin Oğlu’nun isim vermeden Ajda Pekkan’a yaptığı gönderme şu: “Bu işler öyle sahneye ilginç kıyafetlerle çıkıp şovlar yapmakla olmaz.”
Konak, yine isim vermeden, “Burada yüzünüze canım diyen, konserden sonra bornozuyla siyah camlı cipine binip kaçanları samimi bulmuyorum” diye Ebru Gündeş’e, “Kulise 12 şişe viski isteyenler var. O kadar viskiyle ne yapıyorlar ki? Herhalde ayaklarını yıkatıyorlardır” diyerek de Serdar Ortaç’a taş attı.
Konak’ın söyledikleri yalan mı? Değil. Ancak tehlikeli bir yol bu. Hatırlarsanız eksiden ‘Televole yıldızları’ her konserin kulisinde rakiplerine laf atarak gündem oluştururdu. Konak da benzeri bir uygulamayı sahnede başlattı. Konuştukça haber oluyor, sanıyorum bu da hoşuna gidiyor.
‘Kuzeyin Oğlu’na, “Yürü be koçum... Kim tutar seni” diye gaz verenler olabilir, ama bunun yarını da var. Yarın da, birileri çıkıp ona taş atar ve Konak, kendini hiç sevmediği polemiklerin içinde bulur.
Benden söylemesi.