Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Gezi Parkı’ndaki festivalde Yörük Çadırı’nda türküler, başka bir tarafta ince saz heyeti’, bir yanda da gitar eşliğinde romantik şarkılar var


Beyoğlu Belediyesi’nin Taksim Gezi Parkı’nda bu yıl dördüncüsünü düzenlediği ‘Sahaflar Festivali’ne şimdiye kadar yolunuz düşmediyse, tavsiye ederim, mutlaka gidin.
Giriş ücretsiz.
O nedenle ‘Sahaf Festivali’nde tezgah açan onlarca sahafı dolaşıp, onca kitap, plak, dergi, gazete, poster, afişe bakıp bedavadan nostaljik bir yolculuk yapmanız da mümkün, ilginizi çekecek birçok eser satın alıp, ardından istediğiniz türde müziğin canlı icra edildiği bir mekana oturup bir şeyler içmeniz de...
Çünkü üç farklı kitleye hitap eden canlı müzik icra edilen yer var.
Gezi Parkı’nın bir köşesinde Yörük Çadırı, içinde bir klavye, bir bağlama eşliğinde türküler söyleyenler, diğer yanda bir keman, bir darbuka ve bir klarnetten oluşan ‘ince saz heyeti’nin vur patlasın, çal oynasın türünden eğlencesi, diğer yanda ise gitar eşliğinde romantik şarkılar...
‘Sahaf Festivali’ne gittiğimde şunu bulursam alırım diye bir düşünce yoktu bende.
Vakit geçirmek için girdim. Ama iki kitap aldım ve ardından Yörük Çadırı’na girip, 3 liraya çay içip, bol bol türkü dinledim.

Haberin Devamı

‘Yaprak Dökümü’ 2.800.000 TL
Üç liraya bir çay içip, solistten üç türkü isteyenler de vardı o gece çadırın içinde, gruplar halinde gelip, nargile içenler de.
‘Sahaf Festivali’nden iki kitap aldım. Biri televizyonların olay dizisi ‘Yaprak Dökümü’, diğeri de ‘Şeker Hastaları için Kolay Yemek Tarifleri’ kitabı.
Reşat Nuri Güntekin’in İnkilap Yayınları’ndan çıkan 142 sayfalık ‘Yaprak Dökümü’nün etiketinde 2.800.000 TL yazıyordu, ama kitabı ben bir çay parasına, yani üç liraya aldım.
Kitabı yıllar sonra bir kez daha okuduktan sonra ‘Yaprak Dökümü’ senaristlerine şapka çıkarttım.
Kitaptaki öykü topu topu 132 sayfa.
‘Yaprak Dökümü’nün senaristleri Ece Yörenç ve Melek Gençoğlu, o kitapçıktan yıllarca her çarşamba televizyon karşısındaki iki seyirciden birine Kanal D izlettirecek kadar ilgi çekici senaryo oluşturdular ya, helal olsun onlara.
Norma MCGoughh ile Louise Blair’in yazdığı Rüya Koray, Filiz İnceoğlu Öztürk ve Cenk Gültekin’in Türkçe’ye çevirdiği ‘Şeker Hastaları için Kolay Yemek Tarifleri’ ise tam benim gibi şeker hastalarına göre.
5 liradan satılan kitabın içinde diyabetliler için kan şekerini dengede tutacak 60’ın üstünde lezzetli ve pratik yemek tarifi var.


Osman Sınav’dan tartışılacak açıklama
Yapımcı ve yönetmen Osman Sınav, atv için çektiği ‘Kılıç Günü’ adlı diziyle Türk televizyonlarında bir ilke imza attı. İlk bölümü cuma akşamı ekrana gelen dizide Sınav, Serdar Yeğen’in canlandırdığı eşcinsel işadamı ‘Barış Kızıltan’ ile erkek arkadaşını aynı yatakta görüntüleyip ekrana getirdi. Bu sahneler için HT Magazin’e açıklama yapan Osman Sınav’ın şu sözlerine dikkatinizi çekerim:
“Karakter tanımlaması yapıyoruz. İyiliği, bütün güzelliğiyle gösterebilmek için karanlığı da bütün çıplaklığıyla göstermemiz lazım. Kimsenin söylemeye cesaret edemediği şeyleri göstermeye çalışıyoruz. Ahlaksızlık propagandası yapmıyor, aksine o tip insanların profilini sergiliyoruz. Bu kişiler ve ahlaksızlıklarını gösterebilmek için ahlak sınırları dışına çıkmadan bir şeyler yapmak zorundayız. Bu sahneleri kışkırtma amaçlı kullanmadık. Böyle bir amacımız olsaydı görselleri daha önceden basına verirdik.”


TÜRK MEDYASININ İLK KADIN PATRONU KİM?
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) yaptığı onca ihaleye rağmen müşteri çıkmayınca satamadığı Cine5’e, Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) Başkanı Nilüfer Bulut gibi iştahlı bir taliplinin çıkması sevindirici.
Ancak Bulut’un ‘Medya dünyasına ilk kadın patron’ gibi lanse edilmesi de düşündürücü.
Nilüfer Bulut, Cine 5’i alarak “Türk medyasında ilk kadın patronu olacak” diye yazanlar, Demet Sabancı Çetindoğan’ın yıllardır Fashion TV Türkiye ve ZTV’nin sahibi olduğunu bilmiyor olabilir mi? Şimdiye kadar Demet Sabancı Çetindoğan’ın iki televizyon kanalının patroniçesi olduğuna dair medyada yüzlerce haber çıktı. Çetindoğan’la bu amaçla onlarca söyleşi yapıldı.
Hal böyleyken Nilüfer Bulut’un, Cine 5’i alması halinde “İlk kadın medya patronu” olacağını yazmak niye?