Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

5 Eylül Pazartesi akşamı Mehmet Ali Erbil, yine yeni yeniden “Çarkıfelek”le seyirci karşısına çıkacak.

Erbil’i kızları frenleyecek
Anlaşılan o ki, Mehmet Ali Erbil, “Çarkıfelek”siz yapamıyor, “Çarkıfelek” de Mehmet Ali Erbil’siz dönmüyor.
Çünkü “Çarkıfelek” Erbil’in kendini en özgür, en rahat hissettiği bir yarışma…
Erbil’in “Çarkıfelek”in başında kırdığı “pot”lar ve yaptığı “iş kazaları” da bu yüzden…
Kanalı ve yapımcısı özgür bıraktıkça Erbil’i o da canlı yayında değil de evde hissediyor olsa gerek kendini, söylüyor aklına geleni…
Ondan sonra da ayıkla pirincin taşını!
TNT’nin Genel Koordinatörü Saner Ayar, Mehmet Ali Erbil’i canlı yayında frenlemenin yolunu buldu.
Erbil, “Çarkıfelek”i tek başına sunmayacak.
Her canlı yayında kızlarından biri Erbil’e “yardımcı sunucu” olarak eşlik edecek.
Aslında Sezin ya da Jasmin’in işi “yardımcı sunuculuk”tan öte “iş kazası” yapacak sürate eriştiğinde babalarının el frenini çekmek olacak.
Erbil, “Çarkıfelek” ve TNT’ye RTÜK’ten ceza aldırtacak bir şeyler söylemeye başladığında kızları “Baba” deyip el frenini çekecek.
Bakalım Saner Ayar’ın bu taktiği ne kadar işe yarayacak?



Sen yapma bari bunu Berna!


Ege Seramik’ten içeri girip, “Kalebodur bakmaya gelmiştik” diyen biri için, “Allah’ın kırosu”ndan başka ne diyebilir o görevli!
Otomobilin torpitosundaki Solo ya da başka marka bir kağıt mendili gösterip, “Bana oradan bir Selpak verir misiniz?” diyen birine verilmesi gereken en doğru yanıt nedir?
“O gördüğün Solo peçete. En yakın benzincide dur da, Selpak alalım.”
Ev telefonunuz çaldı, ahizeyi kaldırıp, “Alo” dediniz…
Karşınızdaki kişi “Evde misiniz?” diye sorunca “Yok kahvedeyiz. Oradan arayıp buldun bizi” gibi abuk bir karşılık vermek gerekmez mi?
Vermeyiz çünkü zaman zaman biz de düşeriz bu tür yanlışlara…
Ancak bir işin profesyoneliyseniz bu tür yanılgılara düşmek gibi bir lüksünüz olamaz…
Şayet ısrarla bu tür yanlışları yapmaya devam ediyorsanız aynaya bakıp, gerçeği görmenizde yarar var…
Kartvizitinde “kareograf” yazan birinin, “Sana kim verdi bunu?” deyip varsa diplomasını yırtmak gerekirken, ondan ders almaya gidenlere ne demeli?

Haberin Devamı

Bari sen “VTR” deme!
“Şimdi sırada bir VTR’miz var, onu izleyelim” diyen bir sunucu olabilir mi?
Bu yanlışa, sırf güzel, fiziği yerinde diye sunucu yapılanlar düşebilir ama Berna Laçin gibi konservatuvar eğitimi almış, hayatının yarısı kamera karşısında geçmiş biri değil…
Yıllarca “alaylı”lara karşı çıkan, onlarla alay edenler arasında o da vardı.
Star TV’deki “Yerden Göğe”de izlediğim Berna Laçin, bu konuda yapılmış onca eleştiri ve yoruma rağmen, hala VTR’nin bantların aktarıldığı cihazın markası olduğunu bilmiyorsa, yapmayacak o işi… Yıldız Kenter’in öğrencisi olarak tiyatro sahnesine adım attığında, kendisiyle ilk söyleşi yapan, bunu “Bir Yıldız Doğuyor” başlığıyla kullanan ve onu bugüne kadar elinden geldiğince desteklemiş biriyim.
Rasim Ozan Kütahyalı ile Star TV’de yaptığı “Yerden Göğe”deki programında sunucu Berna Laçin için bugün söyleyeceğim şudur:
“Yerden Göğe”de hep taca çıktığı için değil, sırf bu yanlışta ısrar ettiği için Berna Laçin gözümden düştü…




‘Maskeli Beşler’ niye dizi olmaz?

Erbil’i kızları frenleyecek


Yeni dizi tutturmakta zorluk çeken televizyon kanalları ve yapımcılar eski defterleri açtı.
Çünkü eski defterlerin sayfalarında zamanında iyi iş yapmış bir yığın dizi var.
O dizilerin hiçbirini aynı kadroyla yeniden çekmek mümkün olmadığı için parola şu:
“Eski diziye yeni kadro.”
“Memoli”, “Gülbeyaz” gibi yayınlandıkları dönemde iyi iş yapan dizilerin ya da “Hababam Sınıfı”, “Al Yazmalım” gibi filmlerin dizi versiyonlarının başarılı olacağına dair garantisi olan var mı?
Yok…
Onların iyi iş yaptığı dönemdeki izleyici profiliyle şimdiki aynı mı?
Değil…

Haberin Devamı

İzleyici profili değişti
“Yılan Hikâyesi” yayınlandığında dizinin tiryakilerinden biri olan oğlum ilkokula gidiyordu, Yağız şimdi üniversitede…
Yağız’ın “Memoli” diye tutturduğu dönemde, izlediği favori çizgi dizi “Pokemon”, kahraman “Pikaçu”ydu. Şimdilerde ise çocukların sevgilisi kel kafalı “Caillou” (Kayu)….
Demem o ki, o zamanın konjonktürel koşullarıyla bugünkü çok farklı.
Peki buna rağmen eski dizilerden günümüzde de iş yapan olmaz mı?
Yapar, ama kaçı?
Ben televizyon yöneticisi olsam, günümüz gençliğinin sinemada aynı ilgiyi gösterdiği “Maskeli Beşler”i dizi yaparım.

Haberin Devamı

Üç film de iyi iş yaptı
Hiç değilse hazır ve de geniş izleyici kitlesi var.
2005 yapımı “Maskeli Beşler İntikam Peşinde”yi 782 bin kişi izledi, 2007’de çekilen “Maskeli Beşler Irak”ı 1 milyon 239 bin, serinin son filmi “Maskeli Beşler Kıbrıs”ı ise 960 bin kişi…
Bildiğim kadarıyla “Maskeli Beşler” serisinin “rüçhan hakkı” filmlerin senaristi ve yönetmeni Murat Aslan’da…
Aslan “Maskeli Beşler”in dizisini yazsa ve serinin filminde rol alan Şafak Sezer, Peker Açıkalın, Melih Ekener, Cengiz Küçükayvaz, Erdal Tosun, Ceyhun Yılmaz, Mehmet Ali Erbil, Memet Ali Alabora gibi isimleri oynatsa, yeniden çekilecek eski dizilerden daha iyi iş yapmaz mı acaba?



Bu espri size de tanıdık geldi mi?


“Bu kadar insana yemek yapıyorsun kafanda bone yok!”
Şahan Gökbakar’ın oynadığı reklamdaki “bone” esprisi bana çok tanıdık geldi…
Cem Yılmaz’ın Doritos reklamlarını hatırlar mısınız?
İki kişinin çalıştığı imalathanede cips üretimi yapan adam, bir yandan telefonla konuşup, bir yandan da elemanını konsantre ediyor.
“Sen şu anda benim tesisimde kaç kişi çalışıyor biliyor musun? Temiz mi? Hijyen, hijyen… Hijyen nedir?” diye karşı tarafı ikna etmeye çalışan adam rolündeki Cem Yılmaz, telefonu kulağından indirip, önündeki boneyi çalışanının kafasına geçiriyor.
Cips imal eden işçiyi oynayan Ersin Korkut, şaşkın…
“Bone”ye gönderme yapan bir üslupla “Doktor bu ne?” diye sorabiliyor sadece…
Patron öfkeli…
Eline aldığı dev cipsi gösterip, “Doktor bu ne? İnsan yiyecek bunları insan! Biraz küçük yap bunları” fırçalıyor çalışanını…
Şahan Gökbakar’ın son reklamında yaptığı “bone” esprisi bana Cem Yılmaz’ın olay yaratan o reklam serisini hatırlattı.