B. Ç. adlı bir “yurdum insanı” beş ayda tam beş kadını evlilik vaadiyle dolandırmış.
Dikkat ettiyseniz, sadece evlilik umuduyla kandırmakla yetinmemiş, hepsini de dolandırmış adam!
Polisin “Bukalemun” dediği kişi, evlilik sitesinden tanıştığı her kadının karşısına farklı bir meslek erbabı olarak çıkmış:
Fizik tedavi uzmanı, mühendis, asker, UNICEF müfettişi, Birleşmiş Milletler çalışanı.
B. Ç., girdiği meslek grubuna göre de Mustafa, Ertan, Cihan ve Mehmet gibi isimler bulmuş kendine.
Beş ayda beş kadını; önce evliliğe, sonra da babasından kalan kumaş fabrikasının hisselerini almak için oluşan açığını, verecekleri borçla kapatmaya ikna eden ve bu yöntemle 52 bin lira götüren B. Ç., sonunda yakayı ele verip, hapsi boyladı.
Çok bireysel gibi görünen bu vak’a, aslında toplumsal bir hastalığımızın sonucu.
Balıkların suyun içinde dönerken parıldayan suni oltalara takılması gibi bir şey, beş ayda beş kadının düştüğü durum.
Vatan’daki haberden anladığım o ki B. Ç., “Evlilik oltası”nın ucuna bir de “kumaş fabrikası” gibi parlak bir mirası “yem” olarak takınca ayda bir “av” garanti!
B. Ç. sahtekar, tamam da, “fabrika sahibi” biriyle evlenme hayaliyle elinde - avucunda ne varsa “ideal eş” adayına kaptıranlara ne demeli?
Ucunda ister evlilik olsun, ister hayat arkadaşlığı, karşı cinsle ilişkiyi “Tamamen duygusal” bir zeminde inşaa ettiğinizde başınıza gelecek şey belli!
Çünkü, ne ekerse onu biçer insan.
B. Ç., beş ayda beş kadını evliliğe ikna ederken, ekranlardaki evlilik programlarının birinde, tam 9 aydır “eş arayan”lardan hiç “izdivaç” çıkmaması da tuhaf değil mi?
Aylardır localarında oturup aradıkları “ideal eş”i bulamayanlar ve o programın oltasına takılanlar da galiba sadece seyirciler!
‘UYUMADAN UYANMAK’ NASIL OLUYOR KENAN?
Kenan Doğulu, Hürriyet Pazar’dan Hakan Gence’ye şöyle demiş:
“Canım ülkemde bu tip savaşlar, kavgalar varken gözüme uyku girmiyor. Uyanıp beste yapıyorum.”
Sevgili Kenan, besteyle işimiz yok. Gözüne uyku girmediği halde uyanmanın formülü lazım bize!
VİZE KALKINCA TÜRK TURİST DIŞARI KAÇAR!
Yabancılar “terör”ü bahane edip gelmeyince turizmciler bu yaz umudunu yerli turiste bağladı.
Krizden en çok etkilenen Antalya’daki otellerin ciddi “erken rezervasyon indirimi” var, ama Bodrum, Çeşme ve Marmaris’te yok.
Çünkü onlar, “tok satıcı”. Zira onlar, “Yerli turist zaten bize gelecek” diye düşünüyor.
Türk turizminin önde gelen firmalarından ETS’nin Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ersoy, Habertürk’ten Meltem Ersoy’a verdiği röportajda, turizmcileri bekleyen başka bir tehlikeye dikkat çekti:
“AB ile vize kalkıp pasaportlarda da bir zorluk olmazsa bu yaz, 200 - 300 bin, seneye 1 milyon Türk, yurtiçi yerine yurtdışına kayar.”
Ne vizeymiş arkadaş? Kalkması bizi sevindirirken, iç pazara umut bağlayan turizmcileri de kara kara düşündürüyor!
GÜNÜN SÖZÜ
Türkiye Cumhuriyeti’nin temeIi küItürdür. KüItür, okumak, anIamak, görebiImek, görebiIdiğinden anIam çıkarmak, ders aImak, düşünmek, zekayı eğitmektir. (Atatürk)