‘Ezel’deki bir dizi hata

Daha önce de yazdım; ilk başlarda “Ezel”i izliyordum ama bıraktım... Tanıdığım birçok insan da benim gibi yaptı. Dizideki reyting düşüşü de haklılığımızın göstergesi.
Ancak her şeye rağmen “Ezel”i takip etmeye devam eden arkadaşlarım var ama onlar da dizideki hatalardan dert yanmaya başladı... Onlardan biri de, yıllarca polis - adliye muhabirliği yaptıktan sonra İstihbarat Şefliği’ne terfi eden meslektaşım...
Geçen hafta izlediği “Ezel”de yarım saat içinde şu hataları yakalayıp, e - posta olarak bana gönderdi:
“Polis, cinayet şüphesiyle gözaltına aldığı ‘Cengiz’e soruyor: ‘Bu araba senin mi?’ ‘Cengiz’, ‘Evet’ deyince polis, ‘Arayın’ talimatı veriyor. Hemen kapıyı açan polis, elinde kırbaçla geliyor. (Kırbaç, öldürülen kişiye ait. Cinayeti işleyen ‘Ali’ yanına alıyor ve ‘Cengiz’in aracına koyuyor anlaşılan) Hiçbir polis delilleri öyle avuçlayıp getirmez. Bir cinayet delili eldiven giyilip poşete konulur ve parmak izi vs. gibi incelemeler için kriminal laboratuvarına gönderilir.

Bari o yazıyı gösterme?
‘Cengiz’ bir karakola götürülüyor ama gidilen yer Deniz Şube’ye bağlı Sualtı Polisi... Cinayet Şube neresi, Deniz Polisi neresi? Bunu da kahramanlarımız binaya girerken, kapının üstündeki yazıdan görüyoruz. Bari yazıyı göstermeyin.
Sorguya gelen polis, cinayet delili kırbacı getirip masanın üstüne koyuyor. Kriminalde olması gereken kırbaç, çıplak elle tutuluyor, parmak izleri bırakılıyor, varsa şüphelinin parmak izleri böylece yok oluyor.
Ezel, yüzük almak için kuyumcuya giriyor. Tuzak kurduğu ‘Cengiz’in görüntüsünü aynada görüyor, bu halüsinasyon durumundayken kuyumcunun camını çerçevesini indiriyor.
İhbar üzerine iki polis gelip Ezel’i gözaltına alıyor. O sırada Ezel’in adamı ‘Kamil’ olaya müdahale ediyor ve polislere, ‘Ben emekli başkomiser Kamil, durun’ falan diyor. Polisler Ezel’i bırakıp kenara çekiliyor. ‘Kamil’, ‘Ezel, emin misin, yapmak istediğinden?’ falan diyor. ‘Ezel’, ‘Evet’ deyince aradan çekiliyor.

O suçtan tutuklama olmaz
Diziye göre, ihbara gelen polisler emekli başkomiserin dediğini yapmaya hazır. ‘Bırakın’ deseler bırakacaklar yani...
Bu arada ‘Ezel’in cezaevine girmek için kuyumcunun camını çerçevesini indirdiğini öğreniyoruz. Yani planlı gelmiş oraya, camı çerçeveyi indirmek için... Peki o halüsinasyon sahnesine ne gerek var? Sanki cinnet getirip yapmış gibi olay veriliyor, sonra birden planlı olduğunu anlıyoruz.
Ayrıca camı çerçeveyi indirdiği için tutuklanıp cezaevine konulan var mı?
Darp yok, gasp yok, insanlara saldırı yok, hırsızlık girişimi yok. Bir rafları kırıp dökmek var. Böyle bir suçtan gözaltına alındığınızda zararı ziyanı ödetirler ve savcının talimatıyla karakoldan sizi bırakırlar. Mahkemeye dahi büyük bir ihtimalle çıkmazsınız.
Küçük bir suçtan tutuklanan ‘Ezel’, cinayetten tutuklanan ‘Cengiz’le aynı koğuşa düşüyor.
Yarım saatlik bölümde bu kadar hata olur mu?”

‘Gişede çakılmak da varmış yeğen’

Bir ay kadar önceydi... İstiklal Caddesi’nde yürürken baktım önümde müthiş bir izdiham...
İstiklal Caddesi, günün her saatinde kalabalık zaten... En küçük bir şey olduğunda yüzlerce insan birikiyor orada...
Kalabalığı yarıp ileride olup biteni görmek mümkün değil.
Önümdekilere sordum ne var, ne oldu diye?
İçlerinden biri, “Ezel’deki ‘Dayı’ var ya, o geldi. Tuncel Kurtiz bu izdihamın sebebi” dedi. Tuncel Kurtiz, eskiden de İstiklal Caddesi’nde gezerdi ama o zamanlar insanlar etrafını sarmazdı...
Onlarca ödül sahibi usta oyuncunun “Ezel”den sonra yıldızının bu denli parlamış olması da tipik bir popüler kültür klasiği...
Peki Beyoğlu’nda yürüyemeyecek kadar ilgi gören bir oyuncunun başrolünde oynadığı bir filmi vizyondaki ilk üç gününde sadece 9 bin 536 kişinin izlemesine ne demeli?
“Siyah Beyaz” adlı filmde sadece Tuncel Kurtiz yok...
“Siyah Beyaz”, Erkan Can, Nejat İşler, Taner Birsel, Şevval Sam ve Derya Alabora gibi ünlülerin de oynadığı bir film üstelik... “Yeğen”leri “Dayı”larına ayıp etti demek ki!

İnci Ertuğrul TRT Haber’de

Televizyonda hafta sonu program yapanlar kervanına son olarak İnci Ertuğrul da katıldı. Ertuğrul, TRT Haber’le anlaştı. Ertuğrul, her hafta cumartesi - Pazar günleri 10.00 - 12.00 saatleri arasında canlı yayınlanacak “Haber Tadında” adlı programda iş, edebiyat, medya ve sanat dünyasından ünlüleri ağırlayıp onlarla sohbet edecek. Ertuğrul, iki saatlik programın son bölümünde ise “gözden kaçanlar”ı masaya yatıracak. Program sırasında ülke gündemini ilgilendiren olayların yaşandığı yerlerle canlı bağlantılar da yapacak olan İnci Ertuğrul, “Haber Tadında”yı her hafta bir şiir ya da bir kitaptan alıntı yaparak bitirecek.

Ekranda bir ‘Demir lady’

Yıllarca, sadece aynı grupta değil, bitişik binalarda çalıştık ama Ayşenur Arslan’la hiç hukukumuz olmadı.
Birkaç kez birlikte çalıştıkları dönemde Mehmet Ali Birand’ın magazin müdürleri, magazin yazarları ve televizyon eleştirmenlerine Kanal D’nin VIP’inde verdiği davette karşılaştık o kadar...
O, magazine ne kadar “mesafeli” ise ben de ona karşı aynı mesafede oldum.
Ayşenur Arslan, magazine ve magazincilere bakışını değiştirdi mi, değiştirmedi mi bilmiyorum.
Ama ben, mesleğimin verdiği sorumluluk gereği Arslan’ın hakkını teslim etmek isterim.
Arslan’ın tek başına hazırlayıp sunduğu “Medya Mahallesi”, birkaç gün önce ekrandaki birinci yılını doldurdu...
Takip edebildiğim kadarıyla Arslan “Medya Mahallesi”nde bir yıl içinde güzel şeyler yaptı...
Haberlerin satır aralarından cımbızlayıp çıkardığı ilginç ayrıntıları ekrana taşıması Arslan’ın medyayı ne denli titiz takip ettiğinin göstergesi.
Arslan, yakaladığı olumsuzlukları sesini yükseltmeden, tatlı tatlı eleştiren biri.
“Medya Mahallesi”nin “muhalif” bayrağını bir yıldır tek başına sallayan birini kutlayıp cesaretlendirmek gerekmez mi?